Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Çerkesler haddini bilmeyen bir halktır

Bu nasıl başlık demeyin, size zahmet okumaya gayret edin lütfen!

Bir büyüğümüz dikkatimi çekti konuya. Hangi konuya mı?

“Çerkesler haddini bilen bir halktır!” diyenler varmış, o konuya. Bizden bazıları da katılıyormuş bu takdir kisveli gözdağına.

Had yani sınır…

 Haddini bilmek, yani sınırları aşmamak!

Nasıl olur bu?

Biri veya birileri bir sınır çizer.

Neye göre çizer?

 İhtiyaca göre çizebilir, amaçlarına göre çizebilir, çıkarına göre çizebilir, kafasına göre çizebilir. Başka nedenlerle de çizebilir. Tek tek saymak gereksiz!

Had aşmayınca ne yapmış olursunuz? Başkalarının belirlediği sınırları ihlâl etmemiş olursunuz. “İhlâl” kötü bir kelimedir nihayetinde

. Sizi “Haddini bilir kendileri” diye takdir ederler.

 Eğer bir halkın haddinden söz ediyorsak, bu durumda da “Halkınızın özgürlük alanını başkaları belirler ve halk olarak siz de haddinizi bilirsiniz, konu uzamadan kapanır”

 Halk için bir şey söylüyorsanız, bu bir genellemedir.

 Akla, mantığa, vicdana uygun olmak, bireysel özgürlüklere müdahale edilmemek kaydıyla, bir ülkede yaşayan, tüm halkları bağlayan hadlerden söz edilmesi doğal ve gerekli! Herkes için geçerli. Kamu düzenin sağlanması, beşeri ilişkilerin düzenlenmesi bakımından olması gereken bir şey yani!

Bir de evrensel kabulle uyulması zorunlu “sınırlar” var ki, onlar zaten konumuzun dışında. Çünkü eğer kendimize “insanız” diyorsak, olmazsa olmazları ifade eder bu sınırlar.

Ama eşit haklara sahip olduğunuz ortak mülkiyetinizdeki bir ülkede, sizin halkınıza özel bir haddi kimse çizemez. Başkaları için geçerli olmayan kısıtlamalar sizin halkınız için geçerli olamaz. Tersini de söyleyebiliriz. “Başkaları için tanınan hak ve özgürlükler sizin için de geçerlidir.”

Sözü uzatmayalım, insan olmanın gerektirdiği, evrensel kabul gören ya da kamusal düzeni sağlamaya, beşeri ilişkileri düzenlemeye yönelik olmak kaydıyla çizilmiş ve “herkesi bağlayan makul sınırlar” söz konusuysa “Çerkesler haddini bilir!” denmesi yanlış olmaz.

 Ama başkalarının yalnızca Çerkesler için keyfi olarak belirlediği bir had söz konusuysa, “ Bu sınırı aşmak yok “ deniyorsa eğer;

Çerkesler,

 “Haddinizi bilin!” diyecek kadar,

Haddini bilmeyen bir halktır.

 

Sayı: 2019 03
Yayınlanma Tarihi: 2019-03-01 00:00:00

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Süha Baytekin
Süha Baytekin
1965 Almanya doğumlu. Baba İstanbul, anne Eskişehirli. Haydarpaşa Lisesi ve Marmara Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik mezunu. Yüksek lisansını ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik'te yaptı. Koç Holding ile başlayıp sayısız firmada yöneticilik, Hamoğlu Holding ile sonlanan, pazarlama, iletişim kordinatörlüğü... Şu anda emekli. Uzun yıllardır sosyal medya ve çeşitli mecralarda yazarlık... 5.000 fotoğraflık eski Çerkes fotoğrafları arşivi var. Kitapları: "Diasporada Çerkes Olmak", "Çerkes Sürgünnamesi", "Kutsal Ay’ın Kızları-1". Basılacak Kitapları: "Kutsal Ay'ın Kızları-2", "Kutsal Güneşin Çocukları", "Diasporik Hikayeler". Medeni durum: Bekâr.

Yazarın Diğer Yazıları

Nauke Yakup Oğlu Reşit

Manyas’a bağlı Bolağaç Köyü’nden Nauke Yakup oğlu Reşit… Milli Mücadele’ye başından itibaren katılmış bir asker! Ölüme meydan okumuş, aç kalmış, soğukta kalmış, yılmamış, ana baba duasını...

Dile hasret…

Annesi Çerkes, babası Türk olan bir dostum anlattı bu hikâyeyi... 90 yaşına yakındı. Bizim yanımızda yaşıyordu anneannem. Köyde evi barkı kalmamıştı. Annemden başka bir evladı...

Nice kaybolan çocuk anısına…

Zaten zehir olan yaşamları çekilmez bir yük gibiydi artık. Emef olmasaydı., ölselerdi, bu hoyrat diyarlarda da olsa yerin altına girselerdi, toprak örtseydi üzerlerini, görmeseler,...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img