Çerkes Kılıcı Olmaz!

0
2045

 

Bu iş için Çerkes kılıcı olmaz, elime keskin bir Samuray kılıcı alacağım, şöyle haylice de uzun.

Önce Çerkeskayı, şöyle yukarıdan aşağıya, sonra sağdan sola bir güzel enlemesine boylamasına keseceğim. Kalpağı Waynakhlara, sağ üst parçayı Adigelere, sol üstü Osetlere, sağ alt parçayı Abazalara, sol altı Ubıhlara, çizmeleri Lezgilere vereceğim.

Beğenmediler mi haklarına düşeni? Kaldırıp çöpe atabilirler!

Sonra o canım kemeri ve kamayı çıkartıp beşe, altıya böleceğim, yine aynı şekilde dağıtacağım; sahi savat işi kimindi, kime vermeliyim? Savat da Lezgilerin olsun!

Yamçı’yı ne etsek, bölsek mi bölmesek mi? Yok yok, en iyisi renk renk dağıtalım. Siyah Abaza’ya, beyaz Ubıh’a, mavi Adige’ye, kırmızı Waynakh’a, kahverengi Oset’e, gri Lezgi’ye olsun bari…

P’aste’yi artık kardeş payı yaparım o kolay; eşit böler, eşit dağıtırım, ne olur ne olmaz, maazallah sonra birbirimizi yeriz!

99 Nart, bir de Seteney!

Nartları bölmek kolay, ikişer, üçer dağıtırım da, Seteney’e vallahi yazık olacak, onu ben bölemem; Nogubada (su kabağında) yaşayan, tabii kaldıysa en yaşlımıza, sorar öğrenir, öyle taksim ederim; kimine kol, kimine bacak, oldu olacak, başını illaki Ubıhlara veririm!

Sasrıkua’yı yabancı diye zaten Nartlar çoktan öldürmüştü; “Sas(ı)”: Misafir, “Kua”; Oğul, yani “misafirin oğlu”, zaten yabancıydı, bak, İyi yapmışız!

Wo Ridade!

Onu da ben bölemem, ben harman yerine getiririm, sonra Ubıh, Lezgi, Wayhakh, Adige, Oset, Abaza birer yiğit pehlivan çıkartır, her biri bir yerinden tutar, kim ne kopartırsa hakkına razı olur!

Adı üstünde, Nart Destanı; böylece yepyeni bir destan yazmış oluruz!

Hele danslarımızın işi çetin!

Melodileri nota nota bölüşürüz. Do Adigelere, re Abazalara, mi Ubıhlara, fa Osetlere, sol Wayhakhlara, la Lezgilere, si de kime giderse gitsin!

Ritimleri mi? Hızlıyı Waynakhlara, yavaşı Ubıhlara, ağırı Osetlere, ortayı Adigelere, serti Abazalara, hafifi Lezgilere sunarım olur biter!

At! Çok zor, çok çok zor…

Vallahi çı billahi şı…

Başı ki illaki Ubıhların, sağ ön Adigelerin, sol ön Osetlerin, sağ arka Abazaların, sol arka Waynakhların, kuyruk Lezgilerin, eh iyi kardeş payı oldu!

Sahi bir de Kbaada var…

Üç ayaklı sofrayı orta yere getireceğim, üzerine taze bir P’aste gibi Kbaada’yı koyacağım. Bir Ubıh, bir Abaza, bir Adige’yi o sofraya davet edeceğim, çünkü bu iş kılıçla olmaz, sonra onlar bir ayakları üzerinde oturup, diğerini de diz kırıp sofranın etrafında dizilecekler. Sırasına karışmam, nasıl sıralanıp otururlarsa otursunlar, kim daha çok yer ise Kbada onun olacak mı? Eh üçü de aynı boy aynı soy, aynı insan, bir lokma fazla yemiş, bir lokma az yemiş ne fark eder ki, bölüştüler gitti…

Wuıd da var…

Onlar cadı değil mi? Paylaştırmasam da olur, hepsi alsın tepe tepe kullansın!

Vallahi Thamada sorun yaratır!

Ben yapamam! Onu da nogubadaki ihtiyarımıza sorsak da, bilin ki kılıç onu asla bölmez!

Bir de “P” var!

“Pe”, “Pxe” yani ön…

“Pe”, “Pıntsa” yani burun …

“Pa’şe”, “Patsa” yani bıyık…

“Pase”, “Pasa” yani erken(önce)…

“Paşe”, “Pavü” yani öncü…

“Pışı”, ”Paşe” yani lider…

“P’aste”, “Bıste” yani pasta…

O Adigeden çaldı!

Yok yok o Abazadan çaldı!

Yav ikisi de at çalmıyor mu?

Hırsız bunlar! Kim hırsız? Bunlar!

Kim bunlar? Adige, Abaze! Allah muhafaza…

***

Bugünlerde maalesef bazıları bunu oynuyorlar! Binlerce yıldan bu yana giyimi, kuşamı, müziği, ağıtları, sevinçleri, dansları, yemeği, Nart Destanlarını, dili, yaşam alanında düşünebildiğimiz her şeyi ortaklaşmışız ki birbirinden ayıramayacak kadar; Yaşamı yaşayarak paylaşmışız…

Yani bölüşmüşüz (“Yğoşın”, “Eyğoşıra”), kardeşçe …

Şimdilerde birileri hararetle ayrıştırmaya çalışıyor, hem de zıtların, ayrıların, farklılıkların “bir arada yaşam”a çabaladığı, çalıştığı, bu uğurda onca uğraş verilen bir dünyada…

Geleceği birlikte kuramaz isek, devletli-devletsiz, büyüklü-küçüklü, çoğunluk-azınlık, üstünlük-aşağılık, bilgili-bilgisiz, ben-sen, halimize hiç kimse bakmayacak ve de acımayacak, bizi tarihin çöp kutusuna sevinç içinde postalayacaklardır.

O nedenle, halkımızın büyük çoğunluğunu oluşturan sağduyulu insanlarımız, hangi cepheden olursa olsun, mirkofaşist milliyetçilerin söylemlerine aldırmaksızın bugüne kadar takip ettikleri birliktelik yolunda safları daha da sıkılaştırmalıdırlar.

Unutmayın; keskin bir kılıç bizi ayırmaz, yalnızca her birimizi öldürür!

Dünyanın neresinde olursanız olun, Çerkes olarak doğmuş olabilirsiniz. Çerkes kalabilmek ve geleceğe uzanmak, sahip çıkabilmek için ise sabır, mücadele, azim ve birlik gereklidir.

Onun için, derin köklerimiz üzerinde güç alarak, geleceğe uzanmalıyız.

Gelecek birlikteliğimizdedir.

 

Önceki İçerikCHP’nin Kadıköy belediye başkan adayı, Jıneps’i ziyaret etti
Sonraki İçerikBaşlarken
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.