Bilinenden bilinmeyene

0
1355

Tarihin bilinebilen zaman diliminden bugüne dek (Kafkasya Coğrafyasında) Kırım Tatar, Turani unsurlar ve Çarlarla yapılan mücadelelerimiz, “SAVAŞ TARİHİMİZ” için yeteri kadar bilgi ve belge sunmaktadır. Bu mücadelelerin Nedenleri, Niçinleri ve Sonuçları itibariyle, lehte ve aleyhte yazılanlarda sır değildir. Ancak, özellikle ve hassaten altını çizmek istediğim bir husus var. Nedir o? O, şudur; bu mücadele ve savaşlarda “VATAN-YURT- Хэку” kavramı ne idi? Gerçekten beni rahatsız eden bir soru…

Sevgili dostlarım, “Bilinebilen Tarih” diyorum. Peki, bilinemeyen tarih var mı? Gelin, bu “bilinebilen” ile ”bilinemeyen”den yola çıkalım. Nasıl mı? Yanıt; tarihçiler, arkeologlar, filologlar, etimologlar ve dahi tüm bilim insanları, genellikle, tarih öncesinden başlayıp, “Tarih” ararlar. Ben de diyorum ki, “Bu yolu ters çevirelim”, yani bilinenden bilinmeyene doğru bir yolculuk…!

Sevgili dostlarım, hepimiz, bir şeyler söylerken veya yazarken, falan “Hazret”, falan “Prof.” veya bir başka sıfata sahip insanlardan örneklemeler yaparak inandırıcı olmaya çalışırız. Değil mi? Bu doğru mudur? Elbette, tartışmasız doğrudur. Ama, şahsen onların dediklerini mahfuz tutarak, haddimi aşıp diyorum ki; onların dedikleriyle yatinmeyeceğim. “Ben” veya “Biz” ne diyoruz sorusuna yanıt getirmeye çalışacağım. Aksi halde, muhabbet kuşu veya papağan gibi hissediyorum kendimi…!

Sevgili dostlarım, illaki toprak altı verilerden veya bilinmeyenden umutlu iseniz, Hatti-Hititlerin tarihsel verilerine sarılalım. Fakat ona da bir kulp bulmadan “Efendim, Hattiler, Anadolu’nun yerli halkıdır. Uygarlık yaratıları da yoktur. Öylesine bir topluluktur. Ancak, bir Hint Avrupa kökenli olan Hititler, Anadolu’ya gelip Hattileri de içine alan bir imparatorluk kurdular. Hattilerden de bir parça etkilendiler. Ama tüm yaratılar nereden, nasıl ve niçin geldikleri meçhul olan üstün kültürlü ve yaratıcı bir halk söz konusu.” Bizler de bu hükme boyun eğip, teslim olacağız öyle mi? Şimdi, “Hatti” veya “Hitit” kavramlarının nereden alındığı, kimin nasıl okuduğuyla ilgili kısa bir hatırlatma yapacağım.

“HİTİT” adı Tevrat’ın İbranice aslında (orijinalinde) “Ht” halkı rumuzuyla geçmektedir. Tevrat, batı dillerine çevrilirken, Almancaya çeviriyi yapan Martin Luther “Ht” ile gösterilmiş rumuzu “HETHİTLER” diye okuyup aldı. (Kaynakça; Bilge Umar, Türkiye Halkının İlk Çağ Tarihi)

Daha sonraları ise, bu HAT, HET, HEAT ve HATTİ’ye evrildi. Sonunda da HİTİT şeklinde okunur hale getirildi. Bir başka örnek, B. Hrozny 1917 senesinde Hititçe bir çivi yazılı tümceyi okumayı başardı. Tümce; “nu ninda – an ezateni vatarma ekuteni”dir. Bu cümledeki, “Ninda”nın Sümercede “Ekmek” anlamına geldiği belli idi. Hrozny, “an” ekini zamir olarak düşünür, sonra “ekmek” ile ilgili olabilecek bir fiilin “yemek” olabileceği ihtimali ile birleştirerek “ekmeği yiyiniz” şeklinde tercüme eder. “Vatar” kelimesini de İngilizce “water (su)” ile eş anlamlı görerek “ve suyu içiniz” diye çeviriyi tamamlar. (Eski Anadolu Tarihi, Prof. Firuzan Kınal, s.174)

Bir başka belgede “Hitit Hiyerogliflerinin çözümlenesine bu mühürle başlandı” iddiası ile örneklenen bir mühür söz konusudur. O da, “TARGUMUVA” şeklinde okunmuştur.

Sevgili dostlarım, bu verdiğim örneklerin değerlendirmesini, Çerkesçeyi iyi bilen ve bu konuda kadim tarihimizi merak eden ilgililere bırakıyorum. Bu arada, “HATTİ – HİTİTLERİN KÖKENİ VE ÇERKESLER”, ile “HATTİ HİTİTLER VE ÇERKESLER” (Çivi yazıları, Bahariye/Kadıköy, 2000-2012) isimli kitapçıklarımda kendimce anlattım. Bundan sonra HİTİTÇE olarak tespit edilen, bir sözcükler tablosu sunacağım.

 Ancak burada yine birkaç kavramı hatırlatmaya çalışacağım. Çerkeslerin, Kadim İnancı “Тхьа” kavramı ile özdeştir. Ve SOYUTTUR. “O” her türlü mekandan aridir. “Тхьамадэ” dediğimiz bilgenin öncülüğünde ve “Хабзэ” sisteminde, bireyin özgür varlığıyla yaşar. O nedenle, Çerkes insanı RİTÜEL için bir mekâna ihtiyaç duymaz. Gezegenin her zerresi, inancımız için bir mekândır. Şimdilerde tutsak olan, bu inanılmaz değerimizin, yani “KÜLTÜREL KÖLELİĞİMİZDEN” kurtuluş, efendi değiştirerek elde edilemez. Bu anlamda, Çerkesler hiç kimseden hak talep etmemektedir. Sadece, GASP edilen Kadim Değerlerimizin iadesini istiyoruz. Bunu isterken de, evrensel hukuk ve demokratik kurallar içerisinde, BARIŞ, BİRLİK ve KARDEŞLİK esasında oluyoruz. Tanrı, bizi fiziksel, zihinsel (düşünsel) ve kültürel kölelikten uzak tutsun.

NOT:

Хьатокъущокъуэ = Kral – Yönetici – Lider (Hatti-Hitit)

 Хы = Deniz – Altı

Хыдзэ = Deniz Kuvvetleri

 ХыдзэлI = Denizci Adam – Deniz Eri

Sayı: 2019 06
Yayınlanma Tarihi: 2019-06-01 00:00:00