Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Gelecek…

 

Çok uzun sürdü dün

Kısacık bekledik bugün

Çok çabuk gelecek yarın,

Çok çabuk,

Gelecek…

Bitecek,

İnsanın insanla savaşı

Başlayacak,

Bilinç ile dijitalin savaşı.

Ev işlerini yapsın diye

Aldığın o küçük robot

Kahve getirip sunduğunda

Gülümseyecek, soracak sana

Bilincin kaç gigabyt?

Bu hatayı çok yapıyorsun diyecek

Seni sağa çeken robot trafik polisi.

Hastaneye gitmeden, sanal ortamdan

Seni muayene edip, tüm raporlarına

Bakacak robot doktorlar.

Tüm fabrikalarda

Robot kol işçileri

Ve tüm sınırlarda

Robot askerler.

Ne acıları olacak, ne duyguları

Ne de atık pislikleri

Ve düşünmeyecekler

Ne yesek,

Sabah, öğle, akşam

Bitmeden son teknoloji

Uzun ömürlü pilleri

Şarj edecekler kendi kendilerini

Dijital düşünüp

Dijital yiyecekler

Ve bize bakarak

Bunlar ilkel biyolojik algoritmalar

Biz çağdaş, uygar dijital algoritmalar

Diyecekler,

Gülecekler kendi kendilerine,

Dijital, dijital…

Yan masadaki, robot çalışma arkadaşın,

Dostum, bugün çok yorgunsun

Veya düşüncelisin diyecek,

Gülümseyecek…

Bir suç işlemişseniz eğer,

Görmeyeceksiniz ne savcı, ne hakim

Kalkacak o ahşap kürsülü mahkemeler

Evinizde, dijital tele konferansla

Oturduğun yerde yargılanacaksın

Hüküm verilirse suçluluğuna

Kapanacak,

Dijital kapılar, dijital pençelerler

Sonra ne yapacaklar

Şimdiden bilemem…

Kapanacak tüm okullar

Takacaklar göğsüne

Bir dijital veri giriş aygıtı

Yükleyecekler sana

DNA kodlarımıza bakıp,

Önceden belirlenmiş yeteneklerimize,

Yaşa, ihtiyaç duyulan mesleğe göre

Gerekli tüm bilgileri…

Öğretmenmiş bu diyecekler,

Dolduralım…

Pilotmuş, mühendismiş, memurmuş,

Miş, muş diyecekler

Dolduracaklar,

Dijital dijital…

Doğurmayacak analar,

Biyo laboratuvarlardan

Gelişmiş DNA’lı

Yani GDO’ lu

üstün çocuk sipariş edecek babalar…

Çöpe atılacak

Hahamlar, rahipler, imamlar, şamanlar

Devletler, sınırlar

Dataist rehberin kim diye soracak robotlar

Alınacak bekleme odasına

Mantık, bilinç, duygu

Ve bitecek insanın

Tanrının kutsallığı

Datan kadar konuş

Datan kadar

Diyecekler sana robotlar…

Vah zavallı duygularımızın algoritması

Yenildi o gün dijital algoritmaya

Uzayda kalmayacak zerresi insanın

Dönüşecek her şey dijital algoritmaya

Kimimizin bilinci olacak Cortana

Kiminin ki Now, kimi Siri, kimi Kindle

Veya ismi ne ise, daha daha başka

İlla da dönüşeceğiz dijital algoritmaya…

Sorgusu başlamıştı çoktan,

Bilinç mi?

Algoritma mı?

Cevabı verilmiş bugünden,

Bilincin hükmü yoktur,

Yaşasın dijital algoritma…

Ve bir gün

Şehirlerin yakınlarında

Öbek öbek

Çöp insanlar görürseniz

Sakın şaşırmayınız…

Biyolojik algoritmadan

Kendini,

Dijital algoritmaya adapte edenler

Robotlarla yürüyecek,

Ölümsüz, sonsuz bir geleceğe

Edemeyenler,

Çöp insan olacak biteviye…

Gülüyorsun…

Gülme…

Gelecek…

Çok uzun sürdü dün

Kısacık bekledik bugün

Çok çabuk gelecek yarın…

Bitecek,

İnsanın insanla savaşı

Başlayacak,

Bilincin dijitalle savaşı…

Çok çabuk gelecek yarın

Çok çabuk,

Gelecek…

Geleceğe fal bakanlar

İşte böyle okuyor dünyayı.

Kim?

Ne çalacak kapımı?

Dijital dost, dijital düşman…

İnsan dost, insan düşman…

Ne fark eder ki?

Ümit varsa geleceğe dair

İnsan insan ise

Açar kapıyı gülümserim

İnsan kalabilmek için

İnsan ben…

01.05.2019

 

Sayı: 2019 06
Yayınlanma Tarihi: 2019-06-01 00:00:00

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Ziyanhan

Güneş ufuk çizgisine inmiş, yavaş yavaş günü geceye bırakmak için, acele etmeksizin, muhteşem kızıllığını şehrin üzerine saçıyordu. Saat ilerliyor, gün ışıkları azalıyor, yerini alaca...

O Gelecek

Sen! Gölgelerde saklı halk, O kara, kudurmuş gecelerden, Sağ çıktığını unutma! Gizlense de cismin, Denizlerin duruluğunda, Vuruyor aksin, Güneşin altın ışıklarına, Setenay çiçeği gibi, Arı, duru ve vakur. Kim demiş ki bitmez gece, Olsa da...

Janxot bir aşkla nasıl yandı!

Janxot sarhoştu; aşk sarhoşu… Uzak akraba halası olan, Fatimat’ın oğlunun düğününe gittiğinden beri başı bulutlarda, yıldızlarda, kendisi, belki biraz ferahlarım diye, nerede olursa olsun soğuk...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img