Alerjik hastalıklar (2)

0
1177

Merhabalar. Geçen ayki yazıdan sonra umarım kendine “alerji teşhisi koyan” bir grup oluşmamıştır. Yazı dizimizin başında ne demiştik; “Alerjik hastalık tanısı, immünoloji uzmanı tarafından, klinik muayenenin laboratuvar verileriyle desteklenmesiyle konur”. Amacımız doktora başvurmanızı gerektirecek bir durum var mı onu belirlemek. O halde bu ay, alerjik hastalığı işaret eden belirtiler, tanıda kullanılan yöntemler, hastalıklardan korunmak için birtakım önlemlerden bahsedelim.

Alerjik hastalıklarda tanı, çoğunlukla hastanın öyküsüyle konur. Ancak alerji testleriyle tanının doğrulanması ve alerjenlerin tespiti gerekir. Tanı, alerjenlerle yapılan deri testleri (prik testleri gibi), kanda alerjene özgü IgE antikor tayini, provokasyon testleri (solunum yolu, besinler veya ilaçla düşük doz alerjen verilerek kontrollü alerji oluşturularak yapılan testler) vb. spesifik uygulamalarla konulmaktadır.

Deri testleri spesifik bir alerjene karşı duyarlılığı belirlemek için yapılır. Testte uygulanacak alerjenlerin seçimi ve sayısı hastanın klinik öyküsüne göre belirlenir. Bu nedenle doktorunuzla görüşmeye gitmeden önce şikâyetlerinizi aşağıda sıralandığı biçimde gözden geçirmeniz doğru tanı almanızı sağlar ve zaman kaybını önler. Alerjik semptomlarınız;

1. Gün içinde özel bir zamanda mı ortaya çıkıyor, gün boyunca sürüyor mu?

2. Uykudan uyandırıyor mu?

3. Yıl içerisinde belirli dönemlerde mi gelişiyor? (Özellikle polenlerin çok olduğu bahar aylarında)

4. Ev ya da ev dışında, tatilde farklılık gösteriyor mu?

5. Evcil hayvanla temas, herhangi bir yiyecek-içecekle tetikleniyor mu?

6. Duyarlı olduğunuzu düşündüğünüz alerjenlerle her karşılaştığınızda oluyor mu?

Deri testleri, arı, ev tozu, hayvan tüyü alerjisinin belirlenmesi için uygulanır. Prik ve intradermal yöntemlerle, cilde verilen alerjene derinin gösterdiği reaksiyon değerlendirilir. Alerjen, prik testlerinde cilt üzerine damlatılırken, intradermal yöntemde iğne ile cilt içine verilir.

Yama testi, metal-kimyasal alerjen tespiti ve egzama teşhisinde kullanılır. Alerjenler cilde sürüldükten sonra üzerine steril bant yapıştırılır, 24-72 saat sonra kişinin duyarlı olduğu bölgede kızarıklık veya kabarcık gibi alerjik reaksiyon varlığı araştırılır.

Bronş provokasyon testleri, hava yollarındaki duyarlılığı göstermek için yapılır. Test esnasında bronş düz kasında kasılmaya neden olan bir madde (tuzlu su, alerjenler vb.) düşük dozlardan başlayarak hastaya solunum yoluyla verilir. Test öncesi ve test boyunca solunum fonksiyon testleri yapılır, belli oranda düşme saptandığında test sonlandırılır.

Egzersiz provokasyon testi ise eforla nefes darlığı şikâyeti olanlara yapılır. Kişi oda ısısı ve nem oranı ayarlanmış özel ortamlarda koşu bandında 4-6 dk. koşturulur. Egzersiz öncesi ve sonrası solunum fonksiyon testleri kıyaslanarak değerlendirme yapılır.

Kan testlerinde sıklıkla alerjenlere karşı vücudun oluşturduğu IgE miktarının ölçümü yapılır. Deri testleri kadar kesin sonuç vermeyebilir. Besin alerjisinde ise iki aşamalı test uygulanır. Şüpheli besinler 2-4 hafta süreyle diyetten çıkarılır (eliminasyon) ve hastanın buna klinik yanıtı gözlenir. Sonraki aşamada şüpheli alerjenin bir uzman gözetiminde kişiye kademeli olarak kontrollü verilmesiyle (yükleme) uygulanır ve alerjik reaksiyon araştırılır.

Tanı için yapılan testlerin yorumlanması oldukça önemlidir ve bunun alerji uzmanları tarafından yapılması gerekir. Test sırasında nadiren de olsa anaflaksi dediğimiz hayatı tehdit eden durumlar gelişebilir. Bu nedenle tanısal testler alerji ve klinik immünoloji uzmanı tarafından acil müdahale yapılabilecek ekipmanlara sahip kliniklerde uygulanmalıdır.

Alerji tedavisindeki temel faktör, alerjiye neden olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Atopik kişiler ortam düzenlenmesi şeklinde bazı önlemler alarak alerjiden korunabilir. Temeli “Alerjenden uzak dur!” olan bu önlemler şu şekilde sıralanabilir:

*Polenlerin havada uçuştuğu bahar aylarında sabah saatlerinde mümkün olduğunca açık havaya çıkılmamalı, pencereler kapalı tutulmamalı,

*Dışarıda gözlük ve şapka kullanılmalı,

*Saçlar düzenli yıkanıp kurutulmalı,

*Yün-kuş tüyü yastık-yorgan kullanılmamalı, kolay temizlenen ve toz tutmayan perdeler, özellikle yatak odasında yerde kumaş kilim veya sentetik halı tercih edilmelidir.

*Yatak odasında çiçek, saksı vs. bulundurulmamalı, günlük kıyafetler yatak odasında değiştirilmemelidir.

*Deodoran, yağlıboya, parfüm, böcek ilaçları ve naftalin tarzı maddeler ve kokulardan uzak durulmalıdır. Temizlik için deterjan yerine beyaz sabun tercih edilebilir.

*Kütüphane kapalı veya camlı olmalıdır.

*Evcil hayvanlar kesinlikle evde beslenmemelidir.

*Çocukların oyuncakları kapaklı kutuda saklanmalı, tüylü oyuncaklar yerine tahta ve plastik gibi toz tutmayan maddelerden yapılmış oyuncaklar tercih edilmelidir.

*Evde özellikle çiçek açan bitkiler, toz-duman yapan eşyalar olmamalı, sigara içilmemelidir.

*Arı kovanlarından uzak durulmalıdır.

*Tatil için deniz kenarı veya yüksek dağlar tercih edilmeli, tıbbi yardım alınamayacak yerlere gidilmemelidir.

*Alerji yaratabilecek deniz ürünleri gibi gıdalar yenmemelidir. *Dinlenmeye önem verilmeli, stresten uzak durulmalıdır.

*Herhangi bir tıbbi müdahale veya ilaç kullanılacağı zaman alerji konusunda doktora hatırlatma yapılmalıdır.

Toplumun büyük çoğunluğunun kendinde alerjik hastalık olduğunu düşünerek gereksiz antihistaminik ilaç kullandıkları ve hayatlarını kısıtladıkları bildirilmektedir. Alerji belirtilerine sahipseniz mutlaka bir alerji ve klinik immünoloji uzmanına başvurunuz.

Alerjene bağlı semptomlar ve semptomların şiddeti bireyler arasında değişkenlik gösterir. Özellikle ilaç alerjilerinin şiddeti maalesef önceden öngörülememektedir. Bu yüzden herhangi bir tedavi uygulanmadan önce (reçete yazımı aşamasından ilaçlı radyolojik inceleme, ağrı kesici veya antibiyotik iğne yapılmasına kadar her aşamada) herhangi bir maddeye karşı alerjiniz varsa lütfen bu durumunuzu sağlık çalışanlarına bildirin.

Sağlıcakla, sevgiyle kalın…

(Devam edecek)
Önceki İçerikDÖNÜŞ VE DİASPORA-ANAVATAN İLİŞKİLERİ KONFERANSI
Sonraki İçerik20.07.2015 Suruç
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.