Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Alerjik hastalıklar (4)

Yeniden merhaba… Umarım yaz aylarını alerjiden ve stresten uzak geçirip sonbahara daha tazelenmiş olarak giriyorsunuzdur. Aklımda yaz döneminde güneş yanıkları ve güneşin zararlı etkileriyle ilgili yazmak vardı. Amma velakin bu alerji konusu bitmek bilmedi… Bu ay uzun yazı dizisinin son kısmı olan ve bence hepimizin bilmesi gereken acil durumlar, alerjiden mümkün olduğunca korunmaya yönelik notlar var. Faydalı olması dileğiyle…

Anafilaksi, yaşamı tehdit eden sistemik alerjik reaksiyondur. Alerjenle karşılaşınca bağışıklık sistemimiz aracılığıyla (mast hücreleri ve bazofillerden salgılanan) başlıca histamin vb. maddelere bağlı olarak gelişir. Besinler (inek sütü, yumurta, kuruyemişler, balık, kabuklu deniz ürünleri vb.), ilaçlar (antibiyotik, radyolojik görüntülemede kullanılan kontrast madde), böcek-arı sokmaları, lateks anaflaksi oluşturabilir. Bunlara ek olarak fiziksel aktiviteyle gelişen “egzersizin tetiklediği anaflaksi”, sorumlu etkenlerin belirlenemediği “idiyopatik anaflaksi”ler tanımlanmıştır. Bazen anafilaksi tablosu çoklu etkenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Örneğin kişi, alerjik olduğu besini tükettiğinde belirgin bir sorun oluşmazken, ardından egzersiz yaptığında anaflaksi gelişebilir. Bu durum nadir olmakla birlikte ergenlik döneminde ve kız çocuklarda daha sık görülür ve “egzersizin tetiklediği besinlerle ilişkili anafilaksi” olarak adlandırılır.

Tüm alerjilerde olduğu gibi alerjenden uzak durmak tedavide çok önemlidir. Tedavinin en önemli basamağı, en kısa sürede kas içine adrenalin enjeksiyonu yapmaktır. Anaflaksi ani gelişen ve yaşamı tehdit eden oldukça ciddi bir alerjik reaksiyondur. Tedavide zamanla yarışılır; sağlık kurumuna gidecek kadar vaktiniz olmayabilir. Bu nedenle hastaların kendi kendine yapabileceği adrenalin içeren otomatik özel enjektörler (adrenalin oto-enjektör) üretilmiştir. Tek kullanımlık olan bu enjektörler, mutlaka hasta veya hasta yakınlarının yanında taşınmalı, reaksiyon geliştiği anda uyluk bölgesine elbise üstünden de olsa kas içine yapılmalıdır. Sonrasında tedavinin devamı için yine bir sağlık kurumuna başvurmak gerekir. Anaflaksi geçiren hastaların tekrar aynı durumu yaşamaması için önlemler alınmalıdır. Örneğin arı sokmasına bağlı anaflaksi geçirenler aşı tedavisi almalı, oto-enjektör taşımalı ve arılardan korunmalıdır. Besinlere bağlı gelişen anaflaksiden korunmak için özellikle paketli gıda alırken etiketleri okumak, dışarıda yemek yerken ne yediğinizden emin olmak önemlidir. Anaflaksi geçiren hastaların tedavisini hızlandırmak için üzerlerinde belirteç (kolye, bileklik) taşımaları çok önemlidir.

Arı- böcek alerjileri: Böcek ısırıkları çok sık görülmesine rağmen ciddi reaksiyonlar nadirdir. Temas yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık oluşması normal bir reaksiyondur. Genellikle birkaç saat içinde düzelir, ilerde alerjik reaksiyon gelişme riski düşüktür ancak sıfır değildir.

Alerjik reaksiyonlar iki şekilde gelişir: Geniş lokal reaksiyonlar ve sistemik reaksiyonlar. Geniş lokal reaksiyonlar hafif olarak başlar, 12-24 saat içinde 20 cm’yi aşan, bazen de tüm kolu ya da bacağı içeren ödem, kızarıklık ve ısı artışı görülür. Bulgular 5-10 gün sonra azalır. Bu reaksiyonlar arı yetiştiricilerinde daha sık görülür.

Sistemik reaksiyonlarsa anaflaksi şeklindedir. Ürtiker, kaşıntı ve kızarıklık, yüzde, dilde ve boğazda ödem, nefes almada zorluk, baş dönmesi, kramp tarzında karın ağrısı, bulantı-kusma-ishal gibi semptomlar görülür. Örneğin aynı anda birden fazla arının sokmasıyla gelişir. Birkaç saatte başlayıp günlerce sürebilir. Yaşamı tehdit eden böbrek yetmezliği, damar içi pıhtılaşma, sinir sistemi ve kalp tutulumu gibi farklı birçok organı etkileyebilir. Önceki sokmalardaki reaksiyonun şiddeti, sonraki olası reaksiyonların şiddetini öngörmede yardımcıdır, ancak risk asla kaybolmaz. Tanı temel olarak klinik öyküye dayanır. Geçmişte böcek sokmasına bağlı oluşan reaksiyonun süresi, klinik bulgular, tedavi süreci çok önemlidir, mümkünse böceğin cinsi belirlenmelidir. Klinik öyküsü güvenilir olan hastaların çoğunda deri testi sonucu pozitiftir. Böcek sokmasından günler veya haftalar sonra yapılan test sonucu negatif gelirse, 4-6 hafta sonra test tekrarlanmalıdır. Deri testleri sırasında anafilaksi gelişebileceği unutulmamalı, uygun koşullarda test yapılmalıdır.

Deri testinin duyarlılığı ile semptomların şiddeti arasında ilişki yoktur. Yani deri testi yanıtları zayıf kişilerde de ölümcül anafilaktik reaksiyonlar gelişebilir. Tanı için serumda IgE tayini yapılabilir, ancak deri testine göre duyarlılığı düşüktür. Reaksiyon olmayan arı sokmaları çoğunlukla tedavi gerektirmez. Soğuk kompres veya analjezikler ağrı ve şişliği azaltmak için kullanılabilir. (Lütfen kızarık bölgeye diş macunu sürmek gibi tıbben kabul edilmeyen uygulamalar yapmayın.) Geniş lokal reaksiyonlarda ise soğuk kompres, reaksiyonun sınırlanmasında yardımcı olur. Antihistaminik ve topikal steroidler ağrı ve kaşıntıyı azaltır.

Sistemik reaksiyonların tedavisinde acil adrenalin uygulanmalıdır. Bazı hastalarda anafilaksi uzun sürer veya 6-24 saat içinde tekrarlayabilir. Bu nedenle anafilaksi geçiren hastalar düzeldikten sonra gözlem altında kalmalıdır. Arı sokması sonrasında sistemik reaksiyon geçirdiyseniz mutlaka bir alerji ve immünoloji uzmanına danışın, aşılanın ve yukarıda bahsettiğimiz önlemleri alın. Unutmayın, bir sonraki anaflaktik reaksiyonda bu kadar şanslı olamayabilirsiniz!

Önlemler

Unutmayalım! Alerji tedavisindeki temel faktör, alerjiye neden olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Atopik kişiler ortam düzenlenmesi şeklinde bazı önlemler alarak alerjiden korunabilir. Temeli “Alerjenden uzak dur!” olan bu önlemler şu şekilde sıralanabilir:

* Polenlerin havada uçuştuğu bahar aylarında sabah saatlerinde mümkün olduğunca açık havaya çıkılmamalı, pencereler kapalı tutulmalı.

* Dışarıda gözlük ve şapka kullanılmalı.

* Saçlar düzenli yıkanıp kurutulmalı.

* Yün-kuş tüyü yastık yorgan kullanılmamalı, kolay temizlenen ve toz tutmayan perdeler, özellikle yatak odasında yerde kumaş kilim veya sentetik halı tercih edilmelidir.

* Yatak odasında çiçek, saksı vs. bulundurulmamalı, günlük kıyafetler yatak odasında değiştirilmemelidir.

* Deodoran, yağlıboya, parfüm, böcek ilaçları ve naftalin tarzı maddeler ve kokulardan uzak durulmalıdır. Temizlik için deterjan yerine beyaz sabun tercih edilebilir.

* Kütüphane kapalı veya camlı olmalıdır.

* Evcil hayvanlar kesinlikle evde beslenmemelidir.

* Çocukların oyuncakları kapaklı kutuda saklanmalı, tüylü oyuncaklar yerine tahta ve plastik gibi toz tutmayan maddelerden yapılmış oyuncaklar tercih edilmelidir.

* Evde özellikle çiçek açan bitkiler, toz-duman yapan eşyalar olmamalı, sigara içilmemelidir.

* Arı kovanlarından uzak durulmalıdır.

* Tatil için deniz kenarı veya yüksek dağlar tercih edilmeli, tıbbi yardım alınamayacak yerlere gidilmemelidir.

* Alerji yaratabilecek deniz ürünleri gibi gıdalar yenmemelidir.

* Dinlenmeye önem verilmeli, stresten uzak durulmalıdır.

* Herhangi bir tıbbi müdahale veya ilaç kullanılacağı zaman alerji konusunda doktora hatırlatma yapılmalıdır.

Toplumun büyük çoğunluğunun kendinde alerjik hastalık olduğunu düşünerek gereksiz antihistaminik ilaç kullandığı ve hayatını kısıtladığı bildirilmektedir. Alerji belirtilerine sahipseniz mutlaka bir alerji ve klinik immünoloji uzmanına başvurunuz.

Alerjene bağlı semptomlar ve semptomların şiddeti bireyler arasında değişkenlik gösterir. Özellikle ilaç alerjilerinde şiddeti maalesef önceden öngörülememektedir. Bu yüzden herhangi bir tedavi uygulanmadan önce (reçete yazımı aşamasından ilaçlı radyolojik inceleme, ağrı kesici veya antibiyotik iğne yapılmasına kadar her aşamada) herhangi bir maddeye karşı alerjiniz varsa bunu sağlık çalışanlarına bildirin.

Sağlıcakla, sevgiyle kalın…

Kaynak: Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği https://www.aid.org.tr/Türkiye

Sayı: 2019 09
Yayınlanma Tarihi: 2019-09-01 00:00:00

Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

Yazarın Diğer Yazıları

Okula uyum süreci…

Büyümenin ve farklı bir ortama adapte olmanın en somut hali okula başlamak sanırım. Hepimiz öyle ya da böyle o sıralardan geçtik ve çok şey...

Seyahatin yan etkisi: Jet-lag

Bu dünyada yaşayacaksanız gezegenin dönüşüne ayak uydurmak zorundasınız! Uzun süreli uçuş yapan veya vardiyalı, özellikle gece çalışanlar hemen anladı ne demek istediğimi... Sadece insanlar değil, doğadaki...

Sıcak ve güneşli günlerden merhaba…

Ağustos ayı, tatil-güneş-gezme derken ammannn dikkat, çarpılmayın! Havaların mevsim normallerinin üstünde seyretmesi bir yana, pandeminin acısını çıkarırcasına sürekli gezme planları yaparken güneşin olumsuz etkilerinden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img