Vezir Savrum, Adana Tufanbeyli-Kayapınar köyünden. Ailesi 1864 Çerkes sürgününden yirmi altı yıl sonra Adigey Cumhuriyeti Xuedz bölgesinden göç etmiş. Adiğabze ve Türkçe şiirleri var. Ben onu “Akla Meydan Okuma” adlı kitabıyla tanıdım. Oldukça ilgi çekici bir kitap ama burada bu bitaptan değil “Çerkes Felsefesi” başlığı altında yazdıklarından alıntılar yapacağım.
Adiğabzeyi; “Çerkesçe birçok öğretinin ve dinlerin ulaşamadığı “gerçek insan olma” felsefesini dikkatli gözlere fark ettiren bir dildir” diye tanımlıyor. Bakın Vezir Savrum Adiğabze üzerine neler yazmış:
Çerkesçe, insanlığın elmas sözcüklerinin dili
Dillerin ilk hali Yaratıcının özel kodlarını taşır. Dünya dillerinden pek çoğu veya geneli sessel anlamlarını yitirmiş ve sadece birer ifade sembolü oluvermişlerdir. Çerkesçede ise bugün bile yitmemiş olan ve kolaylıkla algılanan evrensel ve tanrısal anlamlar mevcuttur. Çerkes gelenekleri Çerkes dili kullanılarak okunduğunda insanın evrendeki yerini ifade eden ve büyük uyumun parçası olduğunu gösteren öğeler oldukları anlaşılır.
Çerkesçede her ses Yaratıcının kodudur. Örneğin “b” bollaştıran artıran, “z” bir noktadan genişleten, tek bir noktada toplayan, “f” şekil veren, şekle sokan, “g” çağıran, “ğ” olduran, “h” götüren, sürdüren, “xh” olduran, ” ‘e” var olan, bulunan, ” f’ ” olumlu olan, net olan demektir.
Çerkesçede her sayı evrensel bir koddur. “zı”=1>”açılan, genişleyen, kaplayan, dolduran” anlamlarını taşırken aynı zamanda tersi anlamları da taşır “tek bir noktada birleşen, tek bir noktada toplanan”. Ünlü Big-Bang olayını hatırlayın. Büyük patlama veya ayrışma. Evren yayılıyor, genişliyor. Bilim adamlarının teslim ettiği gerçek şudur ki bu büyük genişleme duracak ve aynı şekilde evren tek bir noktada yeniden birleşecek.
Kısacası “zı”=bir kelimesi “evren” anlamına gelir. Evrenin işleyişi “zı” kelimesini tanıyan her Çerkesin bilincinde kolaylıkla şekil bulur.
“Zı” kelimesinin “bir” anlamında olduğunu vurgulamıştık. Evren=zı=bir’dir. Bu demek oluyordur ki Yaratıcı “zı”=”bir” değildir; yani, Yaratıcı evren değildir veya evrenden bağımsızdır. Bizim zihnimiz evrenle şekillendiği için evrenden bağımsız ve evren ötesini düşünmek zor görünse de imkansız değildir. Çerkesçe bilince bu iş biraz daha kolaydır. Çerkesçe Yaratıcıyı sembolize eden sayı “1” değil “0” dır. “0” dendiği zaman “hiçlik” anlaşılsa da durum o değildir. “0”=”zri” demek “zı=evren”in kendisine dayanak olduğu veya evrenin ona dayanarak var olduğu varlık demektir. Demek ki “zı” dan önce “zri” vardır ve o da “Yaratıcı”dır – varlık olarak evren dışında varlık olması ve evrenden bağımsız düşünmeye bir adım… O (Yaratıcı) öyle bir varlıktır ki sonsuza giden genişleme ve tek noktada sonsuza kadar toplanma hareketinin sebebidir. Evrenin “zı” olduğunu kavrayınca evrenin dışına düşünceler hızla çıkabiliyor ve var edici veya yok edici güç daha kolay algılanabiliyor.
“The” kelimesi ” Yaratıcı” anlamındadır. “he”= götürülen, sürdürülen şeyin adı: evren; “t” üstünde olan, dışında olan, veren, sağlayan. “The”= ‘Evreni var eden ve sürdüren, ondan bağımsız olan ve ona bağlı olmayan’ demektir.
İnsan doğası The’yı ve evrenin işleyişi bilgisini kendisinde taşır. İnsan=tzıxu sözcüğünün Çerkesçedeki anlamı: ‘bilgiyi taşıyan, farkındalık taşıyan’ demektir. Çerkesçede bir şeyin ismi o şeyin taşıdığı eylemi de ifade eder. ‘Tzıxu’ kelimesini biraz daha açalım:
tzıxu= insan
tze= isim
tzı=isimlendiren
xu=sürdüren, taşıyan
tzıxu=ayırt etme eylemini taşıyan
Çerkesçede isimler eylemleri de ifade eder. Eylemleri ayırt etmek ayrımsamak = ”isimlendirmek”tir. “insan” kelimesinin taşıdığı eylem; ayırt etme ve ayrımsama ve böylece var olma eylemliliğidir.
İnsanın yeryüzünde bulunma amacı isimlendirmektir. “Adem bütün eşyaların isimlerini saydı…” ifadesi anlam buluyor burada. İsimlendirmek= ayırt etmek, ayrımsamak, işleyişi algılamak.
Müslümanların kutsal kitabının ilk sözü “Yece= oku, çağır, davet et”tir. Yece= isimlendir-işleyişi algıla, yani ismi oku, hem onu çağır (isimlendir) hem de ona çağırdır (yani işleyişi anlamaya davet et).
“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” Evreni=zı’yı yaratan yani onun dışında olan, evrenin ona bağlı olduğu yaratıcının adı (The=Zri= evrenin, varlıkların dayanağı) ile oku= Yani evrenin dayanağı ve varlık sebebi olan, her şeyi idare eden ve onlardan bağımsız olan varlık var ve tüm işleyişlerin dayanağı odur. Bu bilgiyi kavra ve bu şekilde algılamaya başla… Bunlar Çerkesçe ile bakınca görülenler.
İnsanın “tzıxu” adını alması için özünde bir yeti taşımalıdır. Bu yeti basitçe, “insanın aklı” değildir. Aklın ötesinde bir şeydir. Bu yetiyi algılamak için “düşünmek” kelimesini ele almak lazımdır. ” Düşünmek” denince diğer dillerdekinin aksine Çerkesçede zihinde canlanan bölge “yürek” bölgesidir.
gupşşısen=düşünmek
“gu”=”yürek”=”bulunduğu yer” anlamına gelir. İlginçtir ki yürekle bitişik olan karaciğer organının Çerkesçe karşılığı “themş’ığu”=”The ile yanyana olan”dır. O olan şey “tanrısal olan”dır “Size ruhumdan üfledim”deki.
şşı=açığa çıkma
pşşı=-e göre açığa çıkarma
-den kaynaklanarak aydınlığa çıkarma, ölçme, tartma, değerlendirme
s=bulunma, olma, içinde olma, durumunda olma
se=ben bilincin varlığı ve etkenliği, varlık ve etkenlik, eylemlilik
gupşşısen: Tanrısallık ile veya Tanrısal farkındalıkla değerlendirip eyleme sokma …
Dil insanın ifadesidir. Dilimizin yok oluşu bizi ifadesiz kılmakta ve Çerkes olmayı anlamsızlaştırmaktadır.