Abhazya’da 1877-1917 arası dönem

0
1338

1877 İsyanı sonrası “Suçlu Halk” yaftası

1877 yılında Abhazya’da yaşananlardan dolayı Gudauta ve Kudrı (Kodor) topraklarında yaşayan tüm Abhaz halkı “suçlu” ilan edildi. Bazı üst sınıf temsilcileri hariç, Abhazların sahile yakın yerlere yerleşmeleri, Sohum, Gudauta ve Oçamçıra’da yaşamaları yasaklandı. Albay Arakin, Abhazların yerleşiminin küçük çiftlik özelliğini bozarak, halkı “gruplandırma” önerisinde bulundu.

1877-1880 yıllarında isyancılar, Rusya’nın iç kesimlerine sürgün edildi. Burada önemli bir ayrıntının altı çizilmelidir; Abhazlar 1877’den itibaren “suçlu” sayılmış, fakat “suçları” resmi olarak 31 Mayıs 1880’de Çar emriyle kabul edilmiştir.

Demografik yapının bozulmaya başlaması

1877 yılındaki dramatik olaylar öncesinde Abhazya’nın neredeyse tamamı yerli Abhaz nüfusundan oluşmaktaydı. Birkaç yıl içerisinde ülke etnik bakımdan karışık bölgelere dönüşmüştür. Gürcü toplum adamı A. Cugeli “Droeba” gazetesinde (1883) bu konuyla ilgili şöyle yazmıştır: “Son savaştan (1877-1878) sonra Kudrı ve Psırdzkha Nehirleri arasında bulunan yerlere Abhazları yerleştirmeme emri vardı. Bu yerlere onların dışında herkesin yerleşmesine izin verilmiştir.”

Küçük Yunan ve Bulgar yerleşimleri Abhazya’da ilk olarak 1866-1867 yıllarında ortaya çıkmıştır. 1864’den itibaren, Abhaz prensliğinin lağvedilmesi ve Rus idari yönetiminin uygulamaya konulmasından sonra Megrelya’dan toprak kiracıları, kiralık işçiler, küçük tüccarlar olarak yerleşmeye başlayan topraksız köylülerin akını artmıştır. XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başlarında karakteristik tarımcılık yöntemlerinden biri “Megrel yöntemi” olmuştur. Yöntemin özelliği, kiracının toprak sahibine ödemesini, toplanan ürünlerin (genellikle mısır) dörtte biriyle, yani ayniyatla yapmasıydı. Söz konusu tarımcılığı benimsetenler süregelen topraksızlıktan muzdarip Megrelyalı göçmenlerdi. Bölgelerinde uygulanan toprak reformu köylülerin durumunu daha çok zorlaştırmıştır. Zugdid ve Senak kazalarından topraksız köylülerin toplu göçleri Çar hükümetini oldukça endişelendiriyordu, zira bu durum Abhazya’yı sömürgeleştirme planları dâhilinde değildi. Göç akınını önlemek için II. Aleksandr 1872’de, Sohum bölgesi sakinlerinin Abhaz kökenli olmayan göçmen statüsünden, kesin ve geçici ikamet edenler statüsüne kaydedilmesine ilişkin özel “Şartname”yi onaylamıştır. “Şartname, 1870 Fermanına” bir nevi ek niteliğinde olmuştur; Abhaz topraklarına özellikle Batı Gürcistan kökenlilerin yerleşmesi engellenmiştir. Bölgeye 1 Ocak 1865’ten önce “kesin sürgün edilenler” topraktan pay alabiliyor, geri kalanlar ise “geçici ikamet edenler” sayılıyordu. Bu “Şartname”ye istinaden Çar yönetimi birçok kanun ihlalcilerini anavatanlarına sürgün edebiliyordu. Bu tür önlemler daha önceleri de uygulanmıştır. Örneğin 1870’de Gürcü “Sasoplo gazeti” (Köy gazetesi) Sohum Askeri Bölge Müdürü’nün “Oçamçıra bölgesine yerleşen köylü Megrellerin sınır dışı edildiklerini ve geri gönderildiklerini” bildirmiştir.

1877 yılından sonra Psırdzkha Nehri’nden Kudrı’ya kadar olan alanda, Abhazya’nın tam kalbinde boşluk oluşmuştur; zira Gumısta (Guma) bölgesindeki tüm Abhazlar topraklarını terk etmiştir.

Abhazya’ya Zugdid ve Senak kazalarından köylülerin yoğun göç süreci 1877-1878 Rus-Osmanlı savaşından ve Abhaz muhacirlerin sürgün edilmelerinden sonra başlamıştır. Sonuç itibariyle Batı Gürcistan’ın köylüleri toplu halde Abhazya’nın merkez kesimindeki boşalan Merkhaul (1879), Basla (1881), Akapa (1882), Kelafüır ve Pşap (1883) köylerine yerleşmiştir. Megrel köylülerini ıssız Abhaz topraklarına yerleştirmeye çağıranlardan biri ünlü Gürcü toplum adamı ve pedagog Yakob Gogebaşvili’ydi. 1877’de “Tifilisskiy vestnik” (Tiflis bülteni) gazetesinde “Abhazya’ya kim yerleştirilecek?” başlıklı uzun makalesi yayınlanmıştır.

Savaş sonrası ilk yıllarda tütüncülüğün gelişmesini sahillerin ıssızlığı engellemiştir; dolayısıyla oldukça kârlı kültürü yetiştirebilecek işgücünün bulunması gerekliydi. 60-70’li yıllardaki deneyimden Abhaz tütününün yüksek kalitesinden haberdar olan Rusya’nın tütün patronları ısrarla buraya deneyimli tütün yetiştiricilerinin, Osmanlı Devleti’nden göç eden Ermeni ve Yunanlar yerleştirilmesini talep etmiştir.

XIX. yüzyılın 80’li yılları Abhazya’ya insan akını çoğalmış ve 1886 yılında tütün henüz ihraç edilmiyor iken; 1893 yılına gelindiğinde denizyoluyla Sohum, Psırdzkha ve Gudauta’dan yapılan tütün ihracatı 48 bin çuvala ulaşmıştır. Sanayi tarlalarının sayısı da hızla artış göstermiştir.

Böylece savaş sonrası dönemde Abhazya’nın etno-demografik durumu köklü değişikliğe uğramıştır. 1886 istatistikî verilerine göre “Sohum bölgesinde” yaklaşık 69 bin kişi kayıtlıydı. Abhazlar 58 bin 963 (%85,7), Gürcüler 4 bin 166 (% 6,0), Gürcü nüfusun içinde Megreller ve Lazlar 3 bin 558, Yunanlar 2 bin 149, Ermeniler 1049, Ruslar ise 971 kişi.

Abhazya’da bazı yerleşkelere Eston, Rus, Alman ve Moldovalı göçmenler getirilmişti. Abhaz köylülerinin sürgününden boşalan topraklara, hükümet Rusya’nın farklı vilayetlerinden göçmenler gönderiyordu. Göçmenlere hane başına 5 ila 30 desyatin arasında toprak tahsis ediliyor, para yardımı ve çeşitli imtiyazlar veriliyordu.

Asilzade sınıfının sömürgesi de hızla yayılıyordu. Oldukça büyük arazileri yerli prens ve asilzadelerin yanı sıra Rus toprak sahipleri ellerinde bulunduruyorlardı. Sadece Gumısta bölgesinde, Dal dağ boğazında ve Tsebelda’da (Tzabal) üst düzey askeri ve sivil bürokratlar 27 bin desyatinin üzerinde toprağa sahip olmuştu. En güçlüleri Kont Bobrinsky (7 bin 500 des.), Kont Tolstoy (1565 des.), mahkeme üyesi Semennikov, Korgeneral Kraeviç (1497 des), meclis üyesi Saracaev (1000 des) vd.’nin çiftlikleriydi. Bu toprakların “doğru işletilmesi” bir yana, K. Maçavariani’nin deyimiyle “Bu sahiplerden birçoğu kendilerine bahşedilen toprakları tanımıyorlar ve bir kere olsun zengin çiftliklerini kendi gözleriyle görmeye bile gitmemişlerdi.” 1894 yılında G.A. Rybinski, “Kont Bobrinskiy’nin geniş çiftliği tamamen kaderine bırakılmış durumdadır” sözleriyle durumu özetlemiştir.

Ayrıca N. Smetskoy, Prens Aleksandr Mikhailoviç, Prens A. Oldenburgskiy de büyük toprak sahiplerindendi. Novoafonsk (Novi Afon), Drandsk (Dranda) ve Abhazya’nın diğer Ortodoks kiliseleri büyük arazilerden sahiplenenler arasında bulunuyordu.

Sohum Bölgesi Müdürü Albay Brakker 1895 yılında tanzim ettiği “Sohum bölgesindeki sömürgeleştirme muhtırası”’nda tabloyu şöyle belirtmiştir: “Başlangıçta henüz yerleşmemiş ıssız bölgenin özel şartları gereği izin verilen ve bölgedeki yaşam şartlarının artık iyi yönde kökten değişmiş olmasına rağmen hala devam eden Sohum bölgesine yabancı unsurların, özellikle Megrellerin yerleştirilmesi uygulamasına derhal son verilmelidir. Müstesna Rus kökenli kişilerin yerleştirilmesi için mümkün mertebe fazla boş arazi muhafaza edilmelidir.”

XIX. yüzyılın 70’li yıllarının sonlarındaki “etnik göç” Abhazya’nın geleneksel yapısını değiştirmiştir. Birinci Rusya (1897) ve birinci Sovyetler Birliği (1926) nüfus sayımları arasında nüfusun ulusal yapısının nasıl değiştiğinin örneği aşağıdaki tabloda görülmektedir.

1897 ve 1926 Nüfus Sayım Verilerine Göre Abhazya Nüfusunun Ulusal Yapısının Değişimi

1897                                              1926

                    Nüfus                              %           Nüfus                   %

Abhazlar                  58 697                               55,3       55 918                 26,4

Gürcüler                 25 875                               24,4       67 494                  31,8

Ermeniler                 6 552                                6,2         30 048                 14,2

Rumlar                     5 393                                5,1         27 085                  12,8

Ruslar                       5 135                                4,8        20 456                    9,6

Ukraynalılar                 809                                0,7           4 647                   2,2

Yahudiler                     136                                0,1           1 084                    0,5

Estonlar                       602                                0,5              754                    0,4

Diğer                         2 980                                2,9           4 547                    2,1

Toplam:                106 179                            100,0        212 033                100,0

 

İlk Rusya nüfus sayımının yapıldığı 1897 yılına gelindiğinde Abhazya’daki Gürcü çoğunluk 25 bin 8751 kişi olmuş, 1886 yılına kıyasla 6 misli artmıştır.

1897 ve müteakip yıllara ait verileri inceleyen Z.V. Ançabadze şöyle demektedir: “…O dönemde Abhazya nüfusunun ulusal yapısının değişim eğilimi, dışarıdan yeni göçmen unsurların gelmeleri ile Abhaz kökenli olmayan nüfusun çok hızlı artması şeklinde tezahür etmekteydi.”2

Ayrıca Abhaz nüfusun doğal artışı başta Samırzakan bölgesi olmak üzere belirli kesimlerin etniksizleştirme süreciyle yavaşlatılmıştır. Bu eğilim müteakip yıllarda daha yoğunlaşmıştır. Abhazların sayısı ayrıca asimilasyonla da3 azaltılmıştır.4

1926 yılında yaklaşık 13 bin Abhaz’ın5, günümüzde ise Abhaz kökenli sadece 6276 kişinin yaşadığı Gal (Samırzakan) bölgesindeki Abhazların sayısı Sovyet döneminde azalmaya devam etmiştir.

Abhazya’nın sömürgeleştirilmesinin kökleştirilmesi ile özellikle tarımcılıkta kapitalist ilişkiler gelişmeye başlamıştır. XX. yüzyılın başında Abhazya’da tütün üretim faaliyeti birinci sırada yer alıyordu. Reform sonrası dönemde sahil bölgeleri hammadde kolonisine ve satış pazarına dönüştürülmüş, Rusya ve dünya mal dolaşım yörüngesine çekilmiştir. Yollar (haberleşme) gelişmeye başlamıştır. 1892 yılında genel olarak Novorossisk-Sohum karayolunun inşaatı tamamlanmıştır. Sohum’da ticaret, kent yaşamı hızla gelişim göstermiş, Gudauta ve Oçamçıra’nın ekonomik değeri artmıştır. Tkuarçal kömür ocağının işlenmesi girişimlerinde bulunulmuştur. Sermaye yatırımları yoğun şekilde ormancılığa yapılmıştır. 1898’de Rostovlu milyoner Maksimov’un Kudrı kereste fabrikası açılmıştır.

Birinci Rus Devrimi yıllarında Abhazya (1902-1905)

Kapitalist ilişkilerin gelişmesi ile küçük işçi sınıfının oluşması ve Marksizm’in yaygınlaşmasına bağlı olarak Abhazya’nın sosyal-sınıfsal yapısında da değişiklikler meydana gelmeye başlamıştır. Bu tespiti, Marksist fikirleri Abhazya’ya getiren ve propagandasını yapan ilk isim olarak kabul edilen “Mesame dasi” liderlerinden M.G. Tshakaya’nın 1894 yılında buraları ziyaret etmesi kanıtlamaktadır.

90’lı yılların sonundan itibaren Abhazya’da sosyal demokrat akım doğmaya başlamıştır.

12 Ocak 1905’te Sohum’daki olaylar Kanlı Pazar’ın ilk yankıları olmuştur. Devrimin sadece ilk üç ayında Abhazya’da işçiler, memurlar, demokrat aydınlar, öğrenci gençlerin katılımı ile toplamda bir buçuk ay devam eden 11 grev, yürüyüş, miting düzenlenmiştir.

Devrimci hareketler özellikle Gudauta, Samırzakan, Gagra ve Sohum’da gelişmiştir. Buralarda grevler yapılmış, halk silahlanmış, halk mahkemeleri, grev ve köylü komiteleri oluşturulmuştur.

Devrim hareketinin üzerinde, Abhazya kıyılarına (23-24 Haziran 1905) “Potemkin” zırhlısının gelişinin büyük etkisi olmuştur.

20 Aralık 1905’te Sohum’da “sıkıyönetim hâli”, 28 Şubat 1906’da ise tüm Abhazya’da “savaş hali” ilan edilmiştir. Devrim gerilemeye başlasa da 3 Haziran 1907’ye kadar sürmüştür.

Devrimden sonra 1907’de, 1905-1906 arasında hareketlere katılanlar ile ilgili şiddetli siyasi süreçler başlamıştır.

Gagra davasında adı geçen devrimciler en sert cezalara çarptırılmıştır. Burada 11 kişi toplamda 78 yıl olmak üzere farklı sürelerle kürek cezasıyla (4 ile 15 yıl arası) cezalandırılmıştır.

Gagra, Samırzakan, Gudauta, Sohum devrimcileriyle ilgili tüm yargı süreçlerinden 70’in üzerinde kişi (idari düzende sürgün edilenler hariç) geçmiştir. 102. ve 126. siyasi maddeler kapsamında kürek cezasına, Sibirya’ya sürgüne, ayrıca hapishaneye mahkûm edilen 46 devrimci en sert baskılara maruz kalmıştır. Mahkûmların etnik yapısı şöyleydi: 38 Gürcü, 3 Abhaz, 3 Rus, 1 Yahudi ve 1 Ermeni(kadın).

Suçluluğun kaldırılması

Yargı süreçleri istatistiği, mahkûm edilen 46 devrimciden sadece beşinin Abhazya kökenli olduğunu göstermektedir. Devrimcilerin büyük bir bölümünü dışarıdan gelen propagandacılar ve Abhaz kıyılarının farklı noktalarına geçici çalışma amaçlı gelen Guri ve Megrel göçmen köylüler oluşturuyordu.

Abhazya’daki 1905-1907 devrimin önemli özelliklerini anlamak için biraz üzerinde durmak gerekmektedir.

Abhaz nüfusu 1905-1907 devrimine katılmış mıydı?

Kesin cevabı şu ki, Abhaz köylüleri bazı objektif nedenlerden dolayı 1905’te Çarlık karşıtı toplu gösterilere katılmamıştır. Gudauta ve Kudrı bölgelerinin Abhaz köylü toplulukları silahlanmalarına rağmen propagandacıların çağrılarına karşılık vermemiştir. Bu durum genel olarak Abhazlar’ın “suçlu halk” olmalarıyla açıklanabilmektedir. Sürgün trajedisini yaşamış, darmadağın edilmiş, 1866 ve 1877 yıllarındaki kanlı ayaklanmaların içinde bulunmuş halk, enselerinde monarşizmin kılıcının bulunduğunun bilincindeydi. 1905 yılında ayaklanmaların bir kez daha tekrarlanması halinde, “suçlu” Abhazlar şüphesiz Çarlık hükümetinin katliamıyla karşı karşıya kalacaktı. Dolayısıyla 46 siyasi mahkûmun sadece üçünün Abhaz olması tesadüf değildir.

Söz konusu dönemde Abhazya nüfusunun en azından yarısını oluşturan Abhazların 1905’deki “sessizliğinin” bir diğer önemli sebebi de, devrimin siyasi amaçlarının köylüler tarafından anlaşılmamasıdır.

Abhaz köylüleri Abhazya’daki 1905 Rus Devrimi olaylarını “Gürcü” devrimi olarak algılamış ve yakın geçmişte muhacir kardeşlerinin topraklarını işgal eden, şimdi ise karşılarında devrim propagandacıları rolünde konuşanlara güvenmemiştir.

Abhaz halkının “suçlu” ilan edildiği tarihten yaklaşık otuz yıl sonra (Aralık 1906’da) Abhaz halkının “suçluluğunu” kaldırma teklifini Çarlık Rusya’nın Bakanlar Kurulu ve İçişleri Bakanı P.A. Stolipin desteklemiş, 27 Nisan 1907 tarihinde II. Nikolay “31 Mayıs 1880 tarihli Çar fermanını” iptal etmiştir. Bir ay sonra General Pavlov ve Veydenbaum Lıhnı Kilisesi’ndeki ayinden sonra Abhaz halkının “suçluluğunun” kaldırıldığına ilişkin beyannameyi okumuştur.

Abhazların yeniden doğuşu

Devrim denemesinin ardından tüm Rusya’da ve beraberinde Abhazya’da da ekonomik bunalım yaşandı. Üretim ve ticaret durunca halk yiyecek bulmakta zorluk çekmeye başladı.

Sınıf hareketleri 1914’te tekrar yükselmeye başlarken I. Dünya Savaşı patlak verdi ve birçok Abhaz bu savaşa katıldı.

“Abhazların yeniden doğuşu” XX. yüzyılın 10’lu yıllarında başlamış ve I. Dünya Savaşı döneminde güçlenmiştir. Bu tespiti Abhaz aydınlarının ünlü temsilcisi M. Tarnava, 1916 yılında yayınlanan “Abhaz Yaşamındaki Kültürel Kırılma” başlıklı önemli makalesinde şöyle ortaya koymaktadır: “Belirtilmeli ki, herkesi etkileyen savaş zamanı Abhaz yaşamına, bilhassa ekonomi alanına yansımıştır. Bu dönem uykudaki Abhazları uyandırmış ve etraflarında olağandışı olayların gelişmekte olduğunu, ekonomi yaşamının ağır şartlarından çıkılması gerektiğini göstermiştir. Abhaz uyandı, gözlerini ovuşturdu ve karşısında eski hayatın ‘sükûneti/huzuru’ yerine ‘hareket ve galeyanı’ gördü; daha önce farkında olmadığı yaşam mücadelesini gördü, gelen zamanın zorluğu ve tehlikesini hissetti.”

 

1 Bu sayının 23 bin 810’u Megreller’den oluşmuştur.

2 XIX-XX. yüzyıllarda Dal vadisi Svanlarca işgal edilmiş, bunun sonucunda Abhaz Svanetya’sı oluşmuştur.

3 Samırzakan bölgesindeki Abhaz nüfusunun kısmen Gürcüleştirilmesi (Megrelleştirmesi)

4 Z.V. Ançabadze, Abhaz Halkının Etnik Tarihi Üzerine Denemeler, Sohum-1976, s.89-90

5 İlk Rusya nüfus sayımı.

6 1989 nüfus sayımı.