Halklar Kendini Anlatıyor

0
819

Çerkesler -2

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından düzenlenen “Halklar ve İnançlar Kendini Anlatıyor” oturumları kapsamında Çerkes halkı 7 Aralık 2019 Cumartesi günü ikinci oturumları ile kendilerini katılımcı diğer halklara anlatmaya devam etti.

Çerkes halkının, ilk oturumda Abaza, Oset ve Ubıh temsilcileri ile yer aldığı platformda Çerkesler bu kez Adige ve Çeçen temsilcileri vasıtasıyla tanıtıldı.

HDK Genel Merkezi’nde yapılan etkinlikte Birgül Asena Güven ve Serap Canbek konuşmacı olarak katkı sunarken A. Seda Berzeg ise oturumun moderatörlüğünü üstlendi.

Adigeler

Programda ilk olarak Birgül Asena Güven tarafından Adige halkı anlatıldı. Güven, Adigelerin Kafkasya’nın kadim halklarından olduğunu vurgulayarak klanlar döneminden günümüzde Adige halkının Kafkasya’daki toplumsal ve dini hayatları, yaşam alanları ve yaşayış biçimleri hakkında bilgiler paylaştı. Adigeleri anlayabilmekte büyük yardımı olabilecek Adige mitolojisinden ve yine Adige halkının toplumsal hayatında büyük önemi olan “xabze” ve “xase” kavramları ile bunların yaşam üzerindeki etkilerinden söz edildi. 1864 soykırımının öncesinde Kafkasya’da var olan siyasi ortam, soykırım süreci ve soykırım sonrasında Adige halkının dağıldığı dünya coğrafyalarındaki yaşayış biçimleri de sunumda konu edildi.

Güven, Adigelerin ve diğer tüm Çerkes halklarının ne kadar barışçı olduklarını Çerkes halkının şu duası ile örnekledi: “Tha yeryüzündeki bütün halkları özgür ve mutlu kıl ama biz Çerkesleri de unutma.”

Çeçenler

Ardından Serap Canbek’in sunumuyla Çeçen halkı, katılımcı diğer halklara tanıtıldı. Canbek, Çeçenlerin Kafkasya’daki tarihinin MÖ 5000’li yıllara dayandığı hakkında bilgiler verdi. Tarihin birçok döneminde sürgün ve soykırımlara maruz kalan Çeçenlerin 1864’te ve 1944’te yaşadığı soykırım ve sürgünler, sonrasında 1991 yılındaki bağımsızlık ilanı süreci ile 1994’te başlayan Çeçen-Rus savaşından söz edildi. Her ne kadar 1996’da Rus ordusunun geri çekilmesi ile anlaşma imzalanmış olsa da 1999 yılında Rus saldırısı ile tekrar başlayan ve halen devam etmekte olan savaş süreci ile Çeçen halkının günlük hayatının nasıl hep savaşlar içinde geçtiği Canbek tarafından anlatıldı. Tüm bu savaş süreçlerinin Çeçen halkının günümüzdeki davranış biçimlerini anlamak için bir ipucu olabileceği paylaşıldı. Çeçen dilinin Urartu dili ile olan benzerlik ve ilişkisi ile şu an Çeçenya’da Kiril alfabesinin kullanılmakta olduğu da yine bilgi verilen konulardandı.

Oturumun ilk kısmından sonra Fıccın Restoran tarafından hazırlanan ve psıhalive, velibah, halujun da yer aldığı Çerkes yemekleri beraberce tadıldı. Sonrasında katılımcılar ve konuşmacılar karşılıklı soru-cevaplarla bilgi alışverişinde bulundular.

Haber: Leyla Kar


Lazlar

Halkların Demokratik Kongresi, Halklar ve İnançlar Komisyonu’nun, Halklar ve İnançlar Kendini anlatıyor etkinliklerinin yedincisinde (23 Kasım) söz Lazlarındı.

İrfan Çağatay, Mehmedali Barış Beşli ve İsmail Güney Yılmaz; tarihsel, kültürel, inançsal, siyasal değerleriyle Lazları anlattılar.

İrfan Çağatay: Tarihsel arka plan ve Lazca

Lazlar, Güney Kafkasya halkıdır. M.Ö. 1000’li yıllarda Güney Kafkasya’da Kolhis Kültürünü yarattılar. Bilinen Argonotlar efsanesi o döneme aittir. Yunanistan’dan hareketle, deniz yoluyla Gürcistan-Megrelya’ya çıkıp altın postu alıp dönenlerin efsanesidir.

M.Ö. tarihten başlayıp M.S. 7. yy. a kadar Lazika Krallığı var, Roma İmparatorluğu vasallığında. Arap istilası ile yıkılmıştır. Sonrasında Abhaz Prensliği ve Gürcü hâkimiyetleri yaşandı.

Lazika Krallığı sonrası Kafkasya ile irtibat koptu. Batum ve Doğu Karadeniz çevresinde yaşam sürdü, Bizans İmparatorluğu döneminde valilik olarak devam ettiler.

İstanbul’dan kaçan iki prensin Gürcistan Kraliçesi Tamara’ya sığınmaları sonrası; iki prensin ordusu Phasis’ten Trabzon’a harekât düzenler ve Trabzon İmparatorluğu kurulur. Lazlar bu krallığa bağlanır. 1461’de Fatih Sultan Mehmet Trabzon’u alır, imparatorluk yıkılır.

Derebeylik 15 kadar bölgede hâkim oldu. Derebeyleri, Osmanlı İmparatorluğu’na vergi veriyorlardı. Lazların da, II. Mahmut’a kadar derebeylik sistemi içinde özerk bir yapıları vardı. Muhtemelen dillerini bu sayede korudular. 1800 sonrası derebeylik çöktü. Tuzcuoğlu isyanı oldu. Derebeyi aileleri İstanbul’a yerleşti.

1877-78 (93 Harbi) Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Rus işgali oldu. 40 yıl, Batum’dan Hopa’ya kadar Rus hâkimiyeti söz konusu. 93 Harbi’nde Batum çevresinden çok sayıda Laz Sakarya, Sapanca, Düzce, Akçakoca başta olmak üzere Batı Anadolu’ya göç etti. Ancak bu grubun Lazca konuşma oranı Lazistan Lazlarından düşüktür.

1919’da Osmanlı Trabzon ve çevresini geri aldı, Batum Rusya’da kaldı.

1905 yılında İstanbul’da iki dernek kuruldu. Batum’da da dernekler kuruldu, “Lazistan Lazlarındır” diyen dernekler. Cumhuriyetin ilanı ile her şey sönümlendi.

Lazlar Ortodoks idiler. Osmanlı ile Müslümanlaştılar. 1500’ler sonrası Müslümanlaşma başladı ve 1650 dolaylarında da tamamen Müslümanlaştılar.

Bizans ve Rumca etkisi vardır. Rumlaşma, Rumcalaşma etkisi, Lazlar’ı Kafkasyalı kültürden ayırdı. Balkanlar’ı andıran bir kültürün parçası oldular adeta. Lazlar Kafkasya halkı ama çok da Kafkaslı değiller.

Dilleri Lazca, diğer üç Kafkas halkı ile Güney Kafkas dil ailesindendir; Megrel (Lazcaya en yakın olanı), Gürcü ve Svan. Lazca ile 4 dil.

Lazca; 35 ses, 30 sessiz, önden ve sondan eklemeli.

İlk Lazca metin 1790’lara ait. Konuşma dilinden yazıya geçiş, İskender Tzitaşi ile gerçekleşti. 1929’da SSCB’de ilk Lazca gazete yayınlandı, 2 sayı. Türkiye’den gelen tepkiler sonucu kapatıldı. İskender Bolşevik’tir. 1938’de, Stalin döneminde idam edilinceye kadar Lazca ders kitapları hazırlandı, eğitim verildi.

Günümüzde kullanılan Laz Alfabesi ilk kez 1984 yılında Almanya’da yayınlandı. Hâlâ kullanılıyor. 1993 sonrası yayınlarda kullanıldı, şiir kitapları yayınlandı; 2011 sonrası romanlar yayınlandı. Gelişme devam ediyor.

 

Mehmedali Barış Beşli: Laz Hareketinin gelişmesi

Faik Efendi, Laz kimliğini Türkiye’de ilk dert edinendir. Abdülhamit zamanı yaşadı. Nikolay Marr aracılığı ile onun adını biliyoruz.

Megrelce günlük gazete, Gürcistan’da 1930 sonrası yayınlandı. Helimişi Xasani bir komünistti, Türiye’den Batum’a oradan Tiflis’e gitmişti. Sonra Sibirya’ya sürgün edildi, Kruşçev dönemi tekrar Gürcistan’a döndü.

Sarp Köyü, Laz köyüdür. Sınır ikiye bölmüştür köyü. Oralı iki Laz’ın yazdığı bir kitap, literatürdeki yerini almıştır.

Arhavi Kültür Yardımlaşma Derneği, Ankara’da dergi çıkardı. 1970’lerde Ardeşenli bir avukat bir gazetede makale yayınladı. Fahri Karaman, önemli bir isimdir. 1989’da Nugzar Cocua adlı bir Megrel açıklama yaptı, “Megrelim” dedi, “anadilim Megrelce” dedi.

Türkiye’de Komün dergisi yayınlandı. 1989’da Cemal Şener Lazlarla ilgili bir yazı yazdı, Lazların Tarihi kitabını yayınladı.

1990’da, üniversiteli bir grup Laz genci; “dilimiz kayboluyor, kültürümüz kayboluyor” dedi, “horon oynayalım” dediler ve öğrendiler. Horon Lazlar için bir ibadet gibidir.

Ardından müzik grubu Zuğaşi Berepe’yi kurduk. Ogni dergisi çıkarılmaya başlandı. %25’i Lazca idi. Dergi nedeniyle yargılandım, beraat ettim. Yıl 1994, Devlet Güvenlik Mahkemesi kararı güzeldi, sıra dışı bir karardı. “Kendi dilleri, şarkıları, söyleyebilirler, çocuklarına kendi isimlerini koyabilirler”. Ogni dergisi 1995 yılında sonlandı, emek verenler olarak anlaşamadık. Mjora dergisi, 2000 yılında yayınlandı.

2008’de Laz Kültür Derneği’ni kurduk.

Yeni Yıldız (Ağani Murutsxi) gazetesi yayınlandı, Lazca bir gazeteydi, İrfan Çağatay emek verdi.

3 yıl önce Ogni dergisini Laz Kültür Derneği (LKD) çatısı altında tekrar yayınlamaya başladık. LKD bölündü, Laz Enstitüsü ve başka bir dernek daha kuruldu.

 

İsmail Güney Yılmaz: Lazların politika ile ilişkisi

Doğu Karadeniz denince faşizm ve linç kültürü akla geliyor. Lazlar da öyle mi? Bilinenler ne kadar doğru?

Lazistan’da sokak 1975’e kadar sağcıların elindeydi. Bölgede TKP ve TİP örgütlüydü. 1975 sonrası sokağa devrimci hareketler hâkim oldu. 1980 sonrası devrimci hareket bastırıldı ancak bizim oralarda direnç devam etti. Son 15 yılda, AKP iktidarı döneminde sağa kayış söz konusu.

Lazca, siyasi eğilim ve dini yaşayış biçimi; bu üçü Karadenizlilik’ten farklı bir kimliği ortaya koyar. Hemşinlileri de buna katabiliriz. Daha bir soldadırlar.

Pazar-Hopa arası %4 HDP’ye oy verdi, burada Hopa’nın etkisi çoktur. Hopa’da HDP oyları çoğunlukla Hemşinli nüfus kaynaklıdır. Fakat MHP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde birinci geldiği dört köy de Hemşinli köyüdür. Bu köyler Lazistan’da MHP’nin birinci gelebildiği yegâne köyler.

Devrimci hareket bölgede Lazlarla ilgilenmedi. Bir fırsattı ama böyle oldu. Türkiye solu genelde kimliklerle ilgilenmedi diyebiliriz. Kimlik konusunda bir şeyler yapanlar da yine solcular oldu ama. Grup Yorum Lazca söyledi, Ogni dergisini Laz solcular yayınladı… 90’lı yıllar sonrası kırılma yaşandı.

Lazlar çevreyi kendilerine benzetemediler, çevreye uydular, sağcılaştılar. Pazar ve Hopa’da halen devrimci hareketler örgütlüdür. Daha fazla sağcılaşan Ardeşen’de dahi sol yapılar vardır.

Haber: Yaşar Güven

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz