Birisinin atı çalınınca, kimin çaldığını bilmez, şüphelendiği kimse olmaz, şahit de gösteremez ise bir ödül koyup bunu duyururdu. Bir zaman sonra biri çıkar, “Vaat ettiğin ödülü verirsen atını kimin çaldığını söylerim” derdi. İkisi anlaşırlar, atı çalınan kişi güvendiği iki arkadaşını getirir, ödülü onlara gösterirdi. Onlar ödül şahitleri olurdu.
Şahitler, haşenin adını yaşadıkları sürece söylemeyeceklerine yemin ederlerdi. Yoksa hırsız, haşeye düşman olurdu. Atı çalınan mahkemeye gider, haşeye şahitlik yaptırır, hırsızı getirtirdi. Hırsız bunu kabul etmek zorundaydı.
Mahkeme heyeti haşenin kimliğini sormazdı. Kimliğini sorması xabzeye aykırıydı. Atı çalınan da atını bulamazsa bile haşenin kimliğini söylemezdi. O da habzeye uymazdı. Haşelerin de yeminlerine sadık kalmamaları uygunsuz/yemuk bir hareket olarak görülürdü. Haşenin işi çok uygun görülmezse de hayvanları kaybolanlar bu hizmetten yararlandığı için insanlar arasında kabul görüyordu.
(Kaynak: Adige Habz)
Çeviri: Emel Bezek