‘Ötekiler’

0
1032

Öncelikle 2020’de aramıza yeni katılan Hemşinli ve Laz Jıneps yazarlarına ’hoş geldiniz’ demek isterim. ‘Öteki’ olmak, azınlık olmak zor zanaat. Bizler yani diasporada Çerkes olup, kimliğinden vazgeçmeyenler bu zorluğu biliyoruz.

2020’nin ilk iki ayındaki etkinliklerden 21 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde sergilenen ‘Zabel’ adlı oyunu izleme fırsatını buldunuz mu bilmiyorum. Aysel Yıldırım’ın başarılarının ve İKKD Seteney Kadın Çalışma Grubu’nun çalışmalarının devamını diliyorum.

Abhazyalı fotoğraf sanatçısı Otto Lakoba’nın Fotoğrafevi’nde 29 Şubat’a kadar açık kalan ‘The Live of Others’ sergisindeki fotoğrafları da görmeli derim. Serginin açılış gününde küçücük mekanı dolduran hemşerilerin ve sanatçıların ilgisini hak eden çok tanıdık fotoğraflar bunlar.

Şubat ayının bizler açısından belki en önemli etkinliği 21 Şubat Dünya Anadili Günü’ne ilişkin olabilir.

BM verilerine göre dünyada her iki haftada bir dil yok oluyor. Dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesi altında. Eğilim aynı şekilde devam ederse 21.yüzyılda insanlığın konuştuğu dillerin % 90’ından fazlası yok olacak. Türkiye’de konuşulan 15 dilin de tehlike altında olduğu söyleniyor.

Ve gerçeğimiz şu ki; Çerkes dilleri tehlike altındaki diller sıralamasında ön sıralarda…

Anadillere ilişkin eğilim bu yönde iken 2030’a doğru dünyada oluşmakta olan diğer ‘Mega Trendler’ yani belirleyici eğilimler üzerine çalışanlar, dünya bir bütün olarak nereye gidiyor anlamaya çalışanlar da var. Örneğin Frost&Sullivan’ın yaklaşık dört yüz sayfalık dosyasında ekonomik, teknolojik, sosyal, ekolojik ve diğer bir çok alandaki olası eğilimler çalışılmış ve araştırmanın sosyal eğilimler kısmındaki başlıklar şöyle;

2030 yılına geldiğimizde;

-Üç tüketiciden biri satın alma kararlarını milliyetçilik ve sosyal değerler üzerinden verecek. -Toplam tüketicilerin üçte biri Z kuşağından olacak. (19932007 arasında doğanlar)

-Üretim süreçlerinde ve tüketici kararlarında kadının payı yükselecek.

Çok kapsamlı bu çalışmanın sadece sosyal eğilimler üzerine yazdığı her cümleden bir makale başlığı çıkabilir. Sistemin ekonomik ve sosyal olarak neye dönüşmekte olduğuna ve bu dönüşümün olası sonuçlarına kayıtsız kalmak ve onun yerine bilindik kısır tartışmalara odaklanmak da mümkün tabii kimlik mücadelesi verenler için.

Mega Trendler; iş hayatını, toplumları, ekonomiyi, kültürleri ve bireysel hayatları yönlendiren geleceğin dönüştürücü ve global gücü olarak tanımlanıyor. Dünyadaki olası gelişmeler karşısında alacağınız konum kişisel niyetinizden bağımsız olarak ‘politik’ olmak durumunda. 21 Şubat 2020 Dünya Anadili Günü’nü, anadilimdeki en güzel tekerlemeleri tekrarlayarak ve 2030 yılında ekolojik, sosyal, kültürel, ekonomik, teknolojik olarak dünyayı nelerin beklediğini anlamaya çalışarak karşılamalı belki de. 2030 yılının 21 Şubat etkinliklerini tasarlayanlar arasında daha çok kadının ve mutlaka Z kuşağının yani 1993-2007 arasında doğanların olacağını hayal edebilmek gerek. Yarını bugün yazıyorsak eğer; satın alma kararlarını bile milliyetçilik ve sosyal değerler üzerinden verecek olan profilin hangi ‘milliyetçilik’, hangi ‘sosyal değerler’ ile besleneceğini de bugün belirliyoruz demektir. Tarih fotoğraf çekiyor olabilir. Belki kimlik ve dil adına iyi niyet ve emekle yapılan tüm çalışmaları desteklemek, taş üstüne taş koyanı alkışlamak, sözünün arkasında durmak, bireysel çıkarları kimlik politikalarının önüne çıkarmamak, üretmek, birbirinin gözlerinin içine bakarak çözüm için tartışmak, kadim olan değerlerimizi geleceğin sosyal değerlerinin içerisine taşıyabilir. Varlığımızı devam ettirebilmek için dünyayı anlamak, yorumlamak ve hangi tutumun neye hizmet edeceğini tartışabiliyor olmak gerekir. Bahçede yetiştirdiğimiz sağlıklı maydanozlar aileye iyi gelse de, mesela ekolojik krizi fark etmeden biyolojik ya da kültürel bir var olma stratejisi geliştirmek mümkün değil.

1960 öncesinde doğanlar için de küçük bir not; 2025 yılında, her on kişiden birinin 65 yaş üzerinde olacağını ve bu durumun da ekonomik ve sosyal çözümlere muhtaç olacağını söylüyor aynı araştırma.

Önceki İçerikAnılar
Sonraki İçerikХэкум И Макъ -Anavatanın Sesi – Şubat 2020
Birgül Asena Güven
1959 yılında Fethiye’de doğdu. Adigelerin Şapsığ boyundan. 1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünü bitirdi. İş hayatına özel sektörde 1985 yılında başladı. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans programına katıldı. Uzun yıllar global şirketlerde Finans Yönetimi yaptı. Kafkas derneklerinde çalıştı, yayın organlarında yazdı. Halen Jıneps yayın kurulu üyesidir.