Аланты Хъæлæс – Osetlerin Sesi – Mart 2020

0
1124

Güneş / Khur / Хур

Osetler için Güneş, Nart Destanları’ndaki ve Ata Dinlerindeki önemini bugün için de korumaktadır. Bu önemi atasözlerinden, deyimlerden, işleme motiflerinde de gözlemlemek mümkündür. Bu sayımızda SOIGSI Kuzey Osetya Beşeri ve Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Kuzey Osetya gazetesinin ortak projesi olan “A’dan Z’ye Alanya” dizisinden SOIGSI Folklor ve Edebiyat Bölümü Kıdemlı Araştırmacısı Filolog ve Folklorist Dr. Dıana Vaynerovna Sokayeva’nın (сокаты диана) Khur/Хур başlıklı makalesinin çevirisini yayınlıyoruz.
Çevirimi düzelten Ælbortı İrmæ Akdemir’e teşekkür ederim.

Atsætı Ufuk Güneş

Güneş (Khur/Хур), başka bir gök cismi ile birlikte – Ay (Mæy/Мæй) Osetlerin ruhani yaşamında önemli bir rol oynar. Moğol işgali sırasında yaşayan 13. yüzyıl Ermeni şairi Frick, Güneş’in yüceltilmesinin Alanlar’ın karakteristik bir özelliği olduğunu not etmiştir.
Tarihi materyallerde, özelde Herodot’un eserlerinde, Güneş’e at kurban etme ritüelinin İrani diller konuşan halkların, özellikle de Perslerin hayatında yer aldığından bahsedilir: “Ayrıca Güneş’e, Ay’a, ateşe, rüzgârlara da kurban sunarlar”; “Burada listelenen tanrılar: Güneş (Mithra), Ay (Magh), Dünya (Zam), ateş (Atar), su (Ap), rüzgar (Vata) eski Aryan dinine aittir.” Zarathustra dininde de bu tanrılara ibadet edildi. Strabon Massagetler hakkında şunları yazıyor: “Tanrı olarak bir tek Güneş’e tapıyorlar ve ona atlar kurban ediyorlar.” E.B. Taylor da şöyle yazıyor: “Tataristan’daki Massagetler’in, Güneş’e ibadet edip, atlarını onları kış korkularından kurtaran bir tanrıya kurban edenlerin duygularını, Güneş’in yakıp kavurduğu bir coğrafyadaki, Orta Afrika’daki, toplumların Güneş algıları ile kıyaslayabiliriz: Onlar ise Güneş’in doğuşundan korkuyor ve O’na evrensel bir düşman gözüyle bakıyorlar.”


Osetlerin tüm ritüelleri “üst-alt” karşıtlığı üzerine inşa edilmiştir; “Üst”, araştırmacılar tekrar tekrar yazdığı gibi, gökyüzü-güneş-zirvenin birliğini ima eder. Örneğin, V.S. Warjiatı’nın işaret ettiği gibi: “Gökyüzü / güneş / zirve” kavramlarıyla onların maddi cisimleşmeleri arasındaki yakın bağlantı, “Farnı Kh’il / фарны хъил”* direğinin eve “erdo/şӕyrag // ердо/сӕйраг” ’dan (duman/ışık deliği’nden) indirilmesinde görülebilir ki bu delik geçmişte evlerdeki tek veya ana ışık kaynağıydı … Geleneksel konutlardaki herhangi bir ışık deliği, Oset atasözünün (“Хуыцау куы дӕтты, уӕд рудзынгӕй / Tanrının rahmeti pencereden gelir”) kanıtladığı gibi, her zaman yıldız-güneş kültleri ile ilişkilendirilmiştir. Böylece, kadim insanlar “erdo/şӕyrag”’ı, tepeden gelen ışığı evi yukarıya (Tanrısal olana) bağlayan kanal olarak kavramsallaştırmışlardı.
Osetlerin Nart Destanı’ndaki birçok efsanede Güneş sembolleri, Güneş’in doğasıyla ve işlevleriyle ilişkilendirilebilen kahramanlar vardır, “Nartlar” adının kendisi de V.I. Abaev ve T.A. Guriev’e göre, “Güneş” kelimesinden gelir: Nartlar, Güneş’in çocuklarıdır, ancak bu kelimenin kökeninde Moğolca “nara” (“Güneş”) bulunmaktadır. V.I. Abaev şöyle açıklar: “Moğollarla karşılaşmadan önce de Alan Destanı’nın kahramanlarının “güneşin çocukları” olarak kabul edilmesi gerekiyor; Moğol etkisi sadece mevcut eski ismin Moğolca “nara” (“güneş”) isminden türeyen yeni bir adla değiştirilmesine ve Destan’ın tüm kahramanlarına yayılmasına katkıda bulundu.”


Osetlerin Nart Destanı’ndaki ana karakteri, elbette Güneş ile ilintilendirilen, Güneş doğasına sahip olan Soslan’dır (Сослан). “Güneş ışığı” ile Soslan hakkında aşağıdaki ilişkiler (J. Dumézil’e göre) sayılabilir: Güneş’in kızıyla evli; Soslan’ı Balsag’ın Çarkı** (Oinon’un çarkı) öldürür ve bu bölüm Mithra ve Güneş’in mücadelesiyle karşılaştırılabilir; Digoronca gökkuşağına “Soslan’ın yayı” (“Soslanı ӕnduræ / Сослани ӕндурӕ”) denir; Soslan, kural olarak, yiğitlik gösterilerini öğlen vakti yapar; Digoria’da tanrı olarak dua ettikleri ve onun adına kurbanlar kesip ziyafet düzenledikleri Soslan’nın, Nara, hava durumunun hakimi olduğuna inanılır; O da, güneş tanrısı Mithra gibi, taştan doğmuştur; “Soslan” adı, en sıcak ayın (сосӕн/сусӕн) -Temmuz- adını belirtir; yaz aylarında dostu bir oğlan için yas tutar, vb.
Soslan’ın eski İran tanrısı Mitra ile, artık klasikleşmiş karşılaştırılmasına ek olarak, Y. A. Zitstsoytı Avesta’nın metinlerine dayanarak Soslan’ı eski İran Vedik inancındaki şafak tanrıçası Uşas (Şafak) ile karşılaştırıyor. Ayrıca sadece Nart Destanı’nda değil, aynı zamanda Oset ritüelinde de görünen Soslan’ın öğle saatlerinde ve yaz gündönümü günlerinde etkinleştiğini ve kış gündönümü günlerinde “evden ayrılmadığına” işaret etti. Buna, Digorya’daki Yukarı Vadi (Wællagkom / Уæллагком) sakinlerinden derlenen iki folklor metni ve Nart Efsanesi “Nart Soslan’ın kürk paltosu” da tanıklık eder.
Yukarıda bahsi geçen atları Güneş’e kurban etme ritüeli, Oset folklorunda, yani masallara (“damadın zor görevi yerine getirmesi / problemi çözmesi” yapısında), geleneklere, kahramanlık ve mitolojik şarkılara aynı hikaye ile yansımasını bulur. Sözü edilen metinlerin üç çeşidi (“Khatag Barag” (“Gezgin Süvari” / Хатаг Бараг), “Zgid’li Güzelin Masalı”, “Mzortı Mzor Kahramanlık Destanı’nda” / Мзорты Мзоры кадæг”) tema tipinde farklı bir yaklaşımla birleştirilmiştir “Maşuğun Öpücüğü”. Ömer ve Merima”. Özeti şu şekildedir: genç bir adam, ebeveynlerinin isteği ile sevmediği biri ile evlenir ve kısa zamanda ölür. Ölen kişinin vasiyetini yerine getirerek, cenazesi eski sevgilisinin (nişanlısının) evinin yakınından geçirilirken eski sevgilisi cesedini öper ve kendisi de ölür. Çifti bir mezara gömerler, mezardan, kökleri gömülü kenetlenmiş ellere uzanan iki ağaç yetişir. “Hikayenin sonunda sevgililerden hangisinin öldüğü ve isteyerek onunla birlikte ölenin kim olduğundan bağımsız olarak, gelin bir şart koşar: belirli bir yerin harika at sürüsünün getirilmesi (Ævsurg sürüsü, denizden ((Destandaki Æвсург’lar mucizevi, semavi atlar olup denizlerin hâkimi Donbættır’lara aittir UG); Nart sürüsü; Nogay sürüsü, vb.).
Gelin, vücut bulan Güneş’i görmesini sağlayan, bir sihire, sihirli bir aynaya sahiptir ve “güneşli”, “aydınlık” olarak karakterize edilir. Bazı durumlarda, kültürel bir kahramanın nitelikleri, her zaman hayatta kalamayan bir “güneş kahramanının” görevini yerine getiren bir kahramana atfedilir. Bilgiyi ve tüm toplum / kabile / insanlar için iş faaliyetleri yürütmek için nesneleri edinen bir kahraman, yeni el sanatlarını icat eden vb.
Nart Destanı’nda, peri masallarında, hayvanlar hakkında masallarda vb. Güneş canlı olarak düşünülür dahası antropomorfiktir (insan biçimli), bir ailesi vardır. Halk folklorunda özellikle Güneş’in kızı sıklıkla yer alır. Oset masal geleneğinde, Güneş’in kızını elde etmenin ana tema olduğu masallar bulunur. Örneğin, Xode’de derlenip 1965 yılında P. Edziev tarafından aktarılan “Köpeğin Oğulları” masalı. Harika arkadaşları Köpeğin Oğlu için Güneş’in kızını elde ederler. Masalın ilk bölümünde, bir Köpek Oğlu ikiz kardeşleriyle beraber sığırlarını güdüyor, siyah, kırmızı ve beyaz atların binicileriyle savaşıyor ve daha sonra kendini ve kardeşleri binicilerin eşlerinin intikamından kurtarıyor. İkinci bölümde, O ve harika arkadaşları Güneş’in kızını alırlar. Eve dönerken, Ejderha kız üzerinde hak iddia eder. Bu arada, kahramana beyaz bir at veren ve çatışma sahnesinde kahramanın duasıyla ortaya çıkan Waştırci, Ejderhayı bir mızrakla öldürür.
Edis’de derlenip L. Begizov tarafından aktarılan “Kralın ölümü” masalında Güneş’in kızı, yaratıcı kaynak olan ateş ile ilişkilendirilebilir. İran yaratılış şeması ateş ve suyun bir kombinasyonudur ve masallarda bu mitolojinin uygulanmasını izleyebiliriz. Farklı masallarda Devasa Yılan’ın (Jaliag Kalm / Залиаг калм (Halen daha Türkiye Osetlerin zalim bir insanı tanımlamak için benzettikleri, Oset mitolojisinde su kaynaklarının sahibi olan ejderha yılanı. Suyu kullanabilmek için güzel bir kızı haraç olarak vermek gerekir. UG) Güneş’in kızına sahip çıkma isteği tesadüfi değildir, bu varlık su ile ilişkili bir yaratıktır. İran Yaratılış versiyonunda da Yılan’ın, Waştırci’nin yardım ettiği küçük erkek kardeşinin yardımıyla, Güneş’in kızını alma arzusu dikkat çeker. Waştırci ve Yılan bu masalda işlevsel olarak ilişkilidir ve yavaş yavaş kahramana önayak olma / kontrol etme işlevini yerine getirir. Bize göre bunun nedeni, Mitolojik düzeydeki Güneş’in kızının kadın ve ateşin anlamsal bir kombinasyonu olması ve analiz edilen temanın her iki bileşenini de geliştirmesidir. Ateş, evrene dair Oset mitolojik anlayışında sema ve yeryüzünün birleşmesini destekleyen birincil unsursa, erotik anlam içeren bir simge olan Yılan’ın arzusu da Güneş’in kızını elde etmektir. Kaosun ortasında ateşin kişileştirilmesi olan Ejderha Yılanı (Jaliag Kalm), kahramanın Güneş’in kızını elde etme amaçlı yolculuğuna sevkeder. Ancak, Jaliag Kalmı’nın kanatları olmasına rağmen, Güneş’in yakınına erişemez. Göklere ulaşmak ve Güneş’in kızını ele geçirmek ancak bir kahramanın başarabileceği bir iştir. Güneş’in kızı, hem Jaliag Kalm için bir kadın olarak gereklidir hem de üst ve alt doğaüstü varlıklar (Waştırci ve Yılan) arasındaki sonsuz çekişmenin emsali olarak ateşli bir yaratık olarak gereklidir.
T. Ambalov tarafından 1925 yılında Zæwcıkæw’de (Vladikafkas) kayda geçen “Üç Erkek Kardeş ve Tek Bacıları” masalında, Güneş’in kızları oynamak için masalın kahramanı olan kızın evine uçar ve evdeki ocağın ateşi söndüğünde, küllere tılsımlı bir boncuk atarlar. Bu masaldaki tılsımlı boncuk (tsıkuırayı fӕrdıg / цыкуырайы фӕрдыг) “aldatıcı” bir işleve sahiptir, ateş gibi ışık saçar ama ısıtmaz. Diğer folklor janrlarında ve Oset ritüellerinde, tsıkuırayı fӕrdıg, burdakinin aksine, ailenin refahının bir garantisidir.
1923 yılında S. Sidakov tarafından anlatılan “Zuzumar, Sürülerin koruyucu tanrısı Falvara’nın Oğlu” masalında Güneş’in kızı ile Jaliag Kalm arasında farklı tür bir ilişkiden bahseden bir bölüm var: “Хурӕн авд чызджы уыди, ӕхсӕз дзы залиаг калм бахордта, иу ма йын ис. Уӕлӕ хохы сӕр бады, мӕсыджы мидӕг, хъалондар у залиаг калмӕн, дзаумайӕ хъалондар. Тагъд-тагъд хуийгӕйӕ йӕ болат судзин куы стӕвд вӕййы, куы сзынг вӕййы, уӕд ын йӕ къухтӕ хъыгдарын байдайы, ӕмӕ йӕ цъитийы баппары. Уый цъыс-цъысӕй тарстысты дӕ фыстӕ” / “Güneş’in yedi kızı vardı, altısını Jaliag Kalm yedi, geriye sadece bir kızı kaldı. Dağın tepesindeki bir kulede yaşıyor ve Jaliag Kalm’a haraç olarak kıyafetler dikiyordu. O kadar hızlı çalışıyordu ki çelik iğnesi ısınıyor ve ellerini yakıyordu, O da -soğutmak amacıyla- iğneyi buzulun üzerine fırlatırdı. İğnenin buzulan düşünce çıkardığı gürültülü cozurtudan sürüsü dehşete düşüyordu.”
Bu hikayelere ek olarak, üç kız-kumrunun süt gölüne gelişi ve banyo yapmaları bölümünde, Güneş’in kızları veya Güneş’in kızı ve Ay’ın kızı görünebilir. Kahramanın tılsımlı yüzükleri alması gereken bir teması olan masallarda, Güneş’in kızları, pek çok hazineye, özellikle altın kameriyeye, sahiptir.
Güneş’in olağan ismine (Xur / Хур) ek olarak, Alan-Osetler kült adını Xurjӕrin’i (Хурзӕрин*** / altın güneş) ve Xurtı Xurjӕrin’i (Güneş’in Altın Güneşi / Хурты Хурзӕрин) korudu. Büyük ritüel wælibæx Ærtxuron (Æртхурон) sembolik olarak yılın başlangıcına karşılık gelir. Güneş motifli işlemeler Osetlere doğumdan ölüme kadar eşlik eder. Buna ek olarak, ölülerin güneşi hakkında da inancları vardır, buna “İkincil Güneş” (Dızı Xur / Дыдзы Хур) denir.

* Farnı Kh’il: sözlük anlamıyla “Farn (bolluk, mutluluk, barış) Direği”) Yaşına değen oğlan çocukları için düzenlenen Kæxtsgænæn Kutlamalarındaki ve Düğünlerdeki gençlerin oluşturduğu ritüel alaylarının vazgeçilmez bir ögesidir. İkinci tarz ritüellerdeki “farnı-farnı-kh’il olarak da adlandırılır). Uzun ve ince çapraz şekilli bir direk, paçavra ve renkli kumaş şeritleriyle süslenmiştir. Çokluk beyaz, kırmızı ve pembe renkler, farnı kh’il’deki baskın renklerdir. Bayramlarda ve düğünlerdeki bu kullanımı “bolluk”, “aile saadeti”, “soyun devamı” gibi Osetlerin Farn kavramına yükledikleri tüm anlamları işaret eder.
Фарны хъил – æрыгон фæсивæд-иу æрвылазы хъæуæн иумæйаг бæрæгбон кæхцгæнæн æмæ чынздзæхсæвты рæстæг æгъдаумæ гæсгæ кæй рахæсс-бахæсс кодтой, ахæм фæлыст хъил. Чындзæхсæвты рæстæг-иу æй хатгай хуыдтой фарны-фарны-хъил дæр. Фарны хъил уыдис даргъ лыстæг дзуарса хъил, сфæлыстой, срæсугъд-иу æй кодтой алыхуызон хуызджын хъуымацы гæппæлтæ æмæ хæцъилтæй. Фарны хъил хуызджын фæлысты арæхдæр æмбæлдис урс, сырх æмæ уардихуызтæ. Фарны хъилы фæзынд бæрæгбæтты æмæ чындæхсæвты фæтк æмæ æгъдауы уыди арфæйы нысан. Ахæм хуызы Хуыцау æмæ дзуæрттæй хъæубæстæн курæг уыдысты бæркад, амонд, æнæниз лæппу-цот æмæ ирон адæмæн фарн фарн цæмæй у, уыцы хорзæхтæ се ’ппæт дæр.
**: Balsag’ın Tekerleği, Oset Nart Destanı’ndaki göksel, korkunç, mahvedici ateş çarkı. Balsag’ın Çarkı, Destan’da, Balsag’ın (veya Hur’un – Güneş’in) kızının evlenme teklifini reddederek ona hakaret eden görkemli Nart Soslan’ın (Sozruko) katili olarak bilinir. Oset-Digoryalıların dilinde Soslan’ı öldüren tekerleğe “Oinon tekerleği” denir.
***: (sözlük anlamı “Altın Güneş”) – Osetlerin en eski Güneş Tanrılarından; Özellikle dağlık bölgelerde çok saygı görürdü. Xurjærin’in onuruna kutlanan bayramın özel bir adı da vardı: Ruzıncı Bon, Bahardaki ilk güneş ışıklarıyla beraber toplu ziyafetlerle Mart’ın ilk yarısında kutlanırdı. Kimi Yerlerde bu bayram ilk toprak sürümü için düzenlenen bayramlarla eş zamanlı olurdu.

Makalenin orijinalini aşağıdaki adreste bulabilirsiniz:
http://soigsi.com/index.php/alaniya-ot-a-do-ya/899-alaniya-ot-a-do-ya-khur
http://sevosetia.ru/Article/Index/150455

Çeviri: Atsætı Ufuk Güneş

***

Osetçe öğrenmek isteyenlere müjde

Türkiye Oset Diasporası’nda Osetçe öğrenmek isteyenlerin önündeki en büyük engel bu konuda Türkçe bilenler için hazırlanmış bir dil öğrenme kitabının olmaması idi.
İyi niyetle hazırlanan, sık kullanılan cümlelerin derlendiği mevcut konuşma kılavuzları ve sözlükler sistematik olarak dil öğrenmek isteyenlere yardımcı olmaktan uzaktı ancak seyahat amacıyla kalıp cümlelerin öğrenilmesine yardımcı olabiliyordu. Rusça olan kitap ve kaynaklar ve İngilizce, Almanca dillerindeki gramer kitapları ise pek çoğumuz için faydalanılması imkânsız kaynaklardı. Artık bu engeli aşmış durumdayız. Böylece Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkas toplulukları arasında, Osetler, ata vatanlarında Türkçe olarak basılmış bir dil öğrenme kitabına sahip olarak bir ilki gerçekleştirmiş oldular ve dilimizi, kültürümüzü korumak, asimilasyona direnmek adına önemli bir adım atılmış oldu.
SOGPI (Kuzey Osetya Devlet Pedagoji Enstitüsü) UNESCO Kürsüsü Başkanı Kh’ambolti Tamerlan (Хъамболти Тамерлан), K’ornati Jinaidæ (Къорнати Зинаидæ) ve Şalamati Lidæ’nin (Саламати Лидæ) hazırladıkları, 2012 yılında Osetçe öğrenmek isteyen Rusça konuşan yetişkinler için Osetçenin mevcut her iki dialekti olan İronca ve Digoronca basılan “İronca Konuşuyorum” ve “Digoronca Konuşuyorum” kitapları Çoçiti Georgi tarafından Türkçeye çevrildi ve 1000’er adet basıldı.
Alan Vakfı’mızın ata vatanımızdaki devlet adamları ve aydınlarıyla kurduğu sağlam ve yakın ilişkiler sayesinde ve RF’nin sayılı işadamı ve hayırseverlerinden Bolloti Taymuraz’ın (Боллоти Куджигой фурт Таймораз) sponsorluğunda basılan bu kitaplar Milletler Bakanlığı aracılığı ile Vakfımıza iletilecek ve sonrasında Osetçe öğrenmek isteyen tüm soydaşlarımızın ulaşması sağlanacak. Bu kitap sadece dil kurslarımız için kaynak kitap olmayacak, 36 üniteye bölünmüş, 300 sayfalık bu dev eser, ses cd’leri ile beraber kendi kendine öğrenenler için de eşsiz bir kaynak olacak. Emeği geçen herkese sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz