“Farklı, özgün bir teknikle başlangıç seviyesi dersleri işlemekteyim”

0
642

Düzce Üniversitesi Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün ilk mezunlarından Yasin Taşcı (Thats) ile internet üzerinden sohbet ettik. Anadilde eğitim konusunda yenilikçi çalışmaları var. Bzefit.com adlı uzaktan eğitim okulu kanalıyla uluslararası dersler de veriyor. Eğitim materyallerini kendisi hazırlıyor. Gelin bu yaratıcı eğitimciyi daha yakından tanıyalım…

-Hangi alanda eğitim aldınız?
-2014 – 2019 yılları arası (Düzce Üniversitesi) Çerkes dili ve edebiyatı alanında lisans eğitimimi tamamladım. Orada bulunduğum 5 yıl boyunca Çerkesçe ve Rusça öğrenimi gördüm. İngilizceyi de b2 seviyesinde konuşmaktayım. Ayrıca aynı üniversitenin eğitim fakültesinde de pedagojik formasyon eğitimi aldım.

-Anadilinizi nasıl öğrendiniz?
-Sadece doğu lehçesini anlıyor fakat hiç konuşamıyorken 2014 yılında başladığım Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde batı lehçesiyle öğrenim gördüm. Bu sırada bireysel çalışmalarla doğu lehçesini de geliştirdim. Şu anda iki diyalektte de yeterli düzeyde konuşabilmekte ve dersler vermekteyim.

-Halk Eğitim Merkezlerinde eğitmen olabilmek için ne tür özellikler ve nasıl bir prodesür geçerli?
-Öncelikle aranılan vasıf, bizim gibi Çerkes dili ve edebiyatı mezunu olunması. Ayrıca pedagojik formasyon (öğretmenlik) sertifikası talep etmekteler. Diğer yandan başka alanda öğretmenlik yapan fakat Halk Eğitim Merkezlerinden kazandıkları usta öğretici belgesiyle bu alanda hizmet verebilen öğretmenlerimiz de mevcut.

-Nerede eğitmenlik yapıyorsunuz?
İstanbul – Bağcılar ve Gaziosmanpaşa’da.

Haftada 30-35 saat ders vermekteyim

-Sınıfta kaç öğrenciniz var?
Bu dönem (2019-2020) İstanbul Bağcılar Halk Eğitim’e bağlı olarak Uzunyayla Kafkas Kültür Derneği’nde 29 kayıtlı öğrencimiz bulunmakta. İstanbul Gaziosmanpaşa’daki Adige Xase adlı derneğimizde de 10’un üzerinde değişiklik gösteren sayıda katılımlarla ders yapmaktayız…
Ayrıca yaklaşık bir yıl önce faaliyete geçen Bzefit.com adlı uzaktan eğitim okulunun kurucusuyum. Burada da Amerika’dan 2, Almanya’dan 2 ve Türkiye’den 8 kişi olmak üzere toplamda 12 öğrenciye tercih ettikleri diyalektte ders vermekteyim.

-Haftada kaç saat ders veriyorsunuz?
-Uzaktan eğitim alan öğrencilerimin saatlerini de eklersek yaklaşık 30-35 saat ders vermekteyim.

-Ders kitabı ve yardımcı ders kitabı, görsel-işitsel malzeme temininde sıkıntı yaşıyor musunuz?
-Şu anda klasik çalışmaların aksine farklı, özgün bir teknikle başlangıç seviyesi dersleri işlemekteyim. Bu nedenle öğrencilerime kendi içeriklerimi sunmak zorundayım ve şu ana kadar hep kendi materyallerimi hazırlamayı tercih ettim. Bu teknikte başarılı olduğumuzu da belirtmeliyim. Yani bu konuda kişisel olarak bir sıkıntı yaşamadım. Öğrencilerimin seviyeleri arttıkça da bu materyalleri geliştirmekteyim.
Ancak her seviyeye uygun, belirli bir müfredatta hazırlanmış çevirilerin yapıldığı film ve benzeri görsel-işitsel materyalleri bulabilmeyi isterdim. İş başa düşerse o konuda da çalışmalar yaparım. Bu konuda şikâyet yerine üretim yapmayı tercih ediyorum. Öyle ki; işimiz bu…

-Eğitimde kullandığınız özgün tekniğe ilişkin biraz bilgi verir misiniz…
-Okullarda seçmeli ders başvuru duyurusu ve öğrenci – ailelerin bilgilendirilmesi konusunda yöntem önerileriniz neler?
Bu, federasyon ve derneklerimizin yıllardır uğraş verdiği ancak benim görüşüme göre bir türlü tatmin olunan sonuçlara rastlanamayan bir konu. Bence bu konuda uzman eğitimcilerden oluşan anadil komisyonları kurulmalı ve bu komisyonlar hem maddi hem de yetki açısından diğer faaliyetlerden daha önde tutularak uzun vadeli planlarla çalıştırılmalı.
Anadil konusu, sezonluk ve sezon faaliyet planlarını doldurma amaçlı kurs çalışmaları ya da sosyal medyada verilen birkaç afiş ilan ile halledilecek kadar basit görüldüğü sürece hep aynı sonuçla karşılaşacağımızı düşünmekteyim…
En başta uzun vadeli program ve planlarla halkımızı bilinçlendirme çalışmaları yapılması gerekir.

-Bir eğitimci olarak sizce çift dilli/çok dilli eğitimin avantaj ve dezavantajları neler?
-Öğrenci açısından bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. Hele ki genç beyinlerin dil alanında doğru kullanılacak tekniklerle kısa sürede kazanımlar sağlayacaklarını düşünmekteyim. Dünya, iletişim alanındaki gelişmeler sonrası gerçekten de artık “küçük”… Başta anadilleri olmak üzere 21’inci yüzyıl insanlarının konuşmaya başladıkları andan itibaren çokdilli eğitimler almasından yanayım. Diğer alanlarda nasıldır bilemem ama dil öğrenimi alanında gelişmiş bireylerin hayatın diğer alanlarına daha farklı (geliştiren) bakışlar ile yaklaşabileceklerini biliyorum.

-Kültüre dair katkılarınız kalıcı olacaktır. Jıneps olarak çalışmalarınızın daha fazla kişiye ulaşmasını dileriz. Okurlarımıza zaman ayırdığınız için ayrıca teşekkürler…
-Ben de bu röportaj için Jıneps ailesine/emekçilerine çok teşekkür ederim. Beni onurlandırdınız ve gelecekteki çalışmalarım için bana şevk verdiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz