İron Avcıların Gelenekleri ve Dili (3. Bölüm)

0
637

Av ve Avcılık Hakkında Osetya’da Yazılanlar
Av konusu Oset edebiyatında gerekli şekilde işlenmemiş olsa da özellikle ünlü şair, yazar, düşünür ve ressam Hetegatı Kosta’nın çeşitli yazı ve şiirlerinde avla ilgili konular çok iyi ele alındı, yorumlandı. Avcıların yaşamı, ihtiyaçları, şarkıları, hikâyeleri, masalları, efsanevi mitleri, av dili ve kültürü, töresi birçok yönleriyle yazılmaya çalışıldı.
Kosta edebi gücünü halktan, halk yaşamı ve hikâyelerinden alıyordu. Yokluğu, sefaleti ve halkın özgürlük özlemini onlarla birebir yaşıyor ve derinden hissediyordu.
Kosta, Kabardey’den göç eden bir aileden gelmektedir. Fakir ve kimsesiz uzak dedesi Heteg, Osetya’ya yerleştikten sonra yarı aç yarı tok, bazen çobanlık yaparak ve avlanarak geçimini sürdürmekteydi. Çobanlığında hayvanlarını Nar denilen bölgeye de getirir ve otlatırdı. Nar’ı çok beğenen Heteg buraya ev yaparak yerleşir. Daha sonra Hetegate sülalesi burada çoğalır.
Gücünü halk yaşamı ve sözlü halk edebiyatından alan Kosta derlediklerini ustaca kaleme alıyor, şiirlerine işliyordu.
Efşati (av ilahı), Erkek mi kadın mı, Geyik ile kirpi, Turp ile bal, Geçimsiz adam, Yas tutan, Kimsin, Gezgin, Ceylan avcısı, Deli çoban, Yeni gün şarkısı, Ağlayan kaya, Tilki ile gelincik gibi avcılık üzerine yazılmış eserler vardır.
Yalnız Osetler’in değil komşu halkların edebiyatları hakkında da geniş bilgisi olan Kosta, çok değer verdiği sözlü halk edebiyatını olağanüstü bir ustalıkla işleyerek günümüz güçlü Oset edebiyatı ve edebiyat dilinin temellerini atmıştır. 1859-1906 yılları arasında yaşamış olan Kosta döneminde de başarılı avcılara büyük değer veriliyordu. Çünkü başarılı erkek tiplemesi, iyi silah kullanmak ve iyi ata binmekle ölçülüyordu. İyi dans etmek, iyi mızıka çalmak ve iyi şarkı söylemek insanın kalitesini yükselten becerilerdi.
Kosta “Kimsiniz” adlı şiirinde özellikle avın tehlikelerinden söz eder. Şiirin bir dörtlüğü şöyledir:

Avcı adam ölüme
Yakın duruyor
Cenazesi mezarlığa
Yetişemiyor…

Avcı olan babasından söz eder:
Babam da haftalarca
Ava giderdi
Babamdan daha iyi
Avda gezen olmadı.
Yıprandı, yaşlandı bir yerlerde…
Şiirlerinde birçok hayvanın adı geçer:
Yaralı keçinin acısı
Sincabın dansı
Çobanın şarkısı

Sebepsiz yere
Çobanın malına
Saldırmaz kurtlar

Azgın kurt tok olsa da
Gözü doymaz saldırır.
Soğuk ve açlıktan
Kurtlar korkar

Uçamazdı tepemizden
Kartal dahi korkudan

Kümes etrafında tavşan
Tur atmakla yorulmaz

Ey şahin
Konuşma sus
Ey tilki
Uluma sus
Ey kartal
Bakma bana

Şiirlerinde hayvan isimlerini büyük bir başarıyla kullanmıştır. Üstteki alıntılar da bunu göstermektedir.
Yine şiirlerinde sıkça işlediği dağlardan bahsederken mutlaka av hayvanlarını da anmaktadır. Avcıların sorunları ve ihtiyaçlarından, avın zorluklarından ve tehlikelerinden bahseder.
Sonuçta Kosta şiirlerinde av ve avcıları çok çeşitli yönleriyle işler. Becerisi olmayan avcıların gruba alınmadığından tutun, becerikli avcıların dağ keçileri gibi ustalıkla dik yamaçlar ve kayalık uçurumlardaki ustalıklarına kadar bütün detayları şiirlerinde işler.
Osetya dağlarında yaşayan ve Zebidir adıyla bilinen yaban keçileri kayadan kayaya 33 m. atlayabilmektedirler. Atladıkları yere ayaklarının üstüne değil başının üstüne düşer, sonra da takla atarak ayağa kalkarlar.
Halktan aldığı sözlü edebi bilgilerin sözcükleriyle öyle ustaca oynardı ki, anlatımı daha kolay anlaşılır ve akıcı bir şekle sokardı. Günümüzde dahi onun bu ustaca tekniği ve rahatlığı yakalanabilmiş değildir. Kullandığı dilde bir tane dahi yabancı sözcük bulmak mümkün değildir. Avcılar ilahı Efşati için birçok şarkı ve hikâye yazılmıştır. Fakat Kosta’nın yazdığı Efşati adlı şiir yediden yetmişe herkes tarafından bilinmektedir.
Kosta av kültürünü ve sırlarını son derece iyi biliyordu ve etkili bir şekilde yansıtabiliyordu.
Fakir dağ köylerinde insanların avlanmak zorunda oldukları ve avlanırken kendilerini bekleyen tehlikelerin neler olduğu gibi konuları son derece ustaca işlemiştir. Keçi avında avcılar sadece sarp kayalarla mücadele etmiyor; kurt, ayı gibi yırtıcılar ve çığ düşmesi gibi tehlikelerle de mücadele ediyorlardı; bu konularda da tecrübe edinmek zorunda idiler. Tüm bu tehlikeleri göze almak zorundaydılar çünkü yaşamı av hayvanlarına bağlı olan çok aile vardı.
Avda zorlandıkları ve av bulmakta sıkıntı çektikleri anlarda inançları gereği av ilahı Efşati’ye dualar ederek, adaklar adayarak yardım istemiş, övgüler düzmüş veya şarkılar yapmışlardır. Oset yazar ve şairlerin birçoğu, Efşati ve inanç ritüellerini yazılarına taşımış ve bahsetmişlerdir. Ressamlar Efşati veya bu inançla ilgili resimler yapmış ve yapmaktadırlar.

Avcıların Şarkıları
Oset edebiyatında yazı öncesi, dilden dile aktarılan şarkılar önemli bir yer tutar. Özellikle dini motifler de içeren şarkılar çok tutulmuş, inançları gereği insanlar rahatlatmış, onlara cesaret vermiştir. Gençler bu şarkıları ezberlemek ve okumak konusunda büyük çaba gösterirlerdi. Çünkü bu şarkılar okuyanlara ayrıcalık sağladığı gibi onların itibarını arttırdı.
Paganizmin yoğun yaşandığı dönemlerde, bu şarkılarda av ilahının gönlünü kazanmak, av hayvanlarına seslerini duyurarak onları rahatlatmak, kendilerine yaklaştırmak veya tehlike anında cesaretlenmek gibi öğeler vardı.
Avcılık ve av ilahı sözlü edebiyata değişik tanımlama ve inanç şekilleriyle girmiş olsa da, yazarlar tarafından ustaca iyi işlenmiş, sözlü edebiyat ağzını ve kompozisyon yapısını bozmadan günümüze aktarılmıştır.
Kosta’nın duyduğu ve iyi işlediği, adeta halk şarkısı haline getirdiği Efşati adlı şiir bu örneklerden biridir.

Efşati
Badilateler’den 12 atlı karar verdiler
Gidelim bol geyikli vadiye dediler
Efşati’den iyi av istediler.
Bizi eli boş çevirmez dediler.

Atları safkan Kabardin idi
Silahları son model ve yeni
Bıçakları keskin ve çelikten
Yamçıları temiz ve kaliteli

Girdiler bol geyikli vadiye
Hep bir ağızdan bağırdılar
Avımızı ver Efşati
Efşati’nin oğlu Buzumar
Tepeye gitti ve babasına
Gelenlerin isteğini anlattı

Şöyle şöyle adamlar geldiler
Atları iyi ve safkan
Silahları temiz ve pahalı
Kamaları çelik ve parlak
Yamçıları çok kaliteli
Ne yapalım bunları baba
Bağırıyorlar avımızı ver Efşati
Efşati üzerlerine domuz yavrusu gönder dedi.
Oğlu domuz yavrusunu saldı
Domuz bir anda vadiye daldı
On iki atlı silahına el attı

Hiçbiri domuza zarar veremedi
Avcılara döndü, saldırıya geçti
On iki atlıyı parçaladı, dağıttı
Her birini bir tarafa attı

İkinci kez baktı Buzumar
Babasının yanına giderek
Bir kişi daha geliyor
Çizmeler yırtık ve eski
Kılık kıyafet bozuk

Kuşağı iple bağlı, düşük omuz
Tüfeği bezelerle sarılmış
Adı, Zutlar’ın oğlu Kutsi
Zavallı bir adam

Bir yerden çıkıp gelen
Domuz yavrusunu gördü
Tüfeğini doğrultup nişan aldı
Tek atışta domuzu vurdu

Domuz yuvarlandı önüne düştü
Atlı on iki avcının
Topladı tüm malzemelerini
Cesetleri vadiye dağılmıştı
Domuzu da sırtladı ve gitti

(*Badilate; Digoron’ların –Oset kabilesi- üst düzey aristokratlarıdır.)

Halk arasında anlatılan bir hikâye şiirlerde küçük farklarla anlatılmış, değişik şekillerde işlenmiştir. Üstteki şiirde aristokrat aile Badilateler’e mensup 12 atlının başına gelenler anlatılıyor. Avları faciayla bitiyor ama fakir biri gelip av ilahının yardımıyla başarılı bir av yapıyor.
Şiire göre avcılar Efşati’nin üzerlerine gönderdiği domuz tarafından paramparça edilirken fakir ve çaresiz avcı başarılı oluyor.
Aynı hikâye başka bir şair tarafından farklı anlatılıyor; on iki zengin avcı geyik tarafından öldürülüyor ve fakir adam aynı geyiği avlayarak evine götürüyor.

Koma’nın Oğlunun Şarkısı
Avcı şarkıları ve hikâyeleri Oset kültüründe önemli bir yer tuttuğu gibi aynı hikâye veya şarkı değişik bölgelerde küçük farklılıklarla anlatılmaktadır. Örneğin; avcılar ilahı Efşatin’in tek kızı olan Akhanet muhteşem güzelliktedir. Kendisini güneşin ve ayın oğulları istemesine rağmen onları beğenmez ve reddeder. Güneşin oğlu Hemetkhan ve ayın oğlu Teterkhan’ı reddeden Akhanet’i, dağlı vahşi dev ormanın derinliklerine kaçırır. Artık gözleri iyi görmeyen ve yaşlanan Efşati ünlü avcı Koma’nın oğlundan kızını kurtarması için yardım ister.
Haberi alan Koma’nın oğlu ormana dalar ve devi tek atışta vurarak öldürür. Akhanet’i alır ve babasına teslim eder. Çok sevinen Efşati ziyafetler verir. Kızının kurtuluşunu kutlar. Koma’nın oğluna da av itibarını ve şansını hediye eder.
Aynı hikâye başka yerlerde, Akhanet’in insan görünümündeki kambur bir vahşi tarafından kaçırıldığı şeklinde yazılır. Koma’nın oğlu vahşiyi yakalar ve bir darbeyle ağır yaralar. Vahşi yalvarır “Bir darbe daha vur’ diye ama Koma’nın oğlu ‘vurmam çünkü ben Elia (yıldırım ilahı, vatsilla) gibi tek darbe vururum” der. İnanışa göre ikinci vuruş vahşiyi eski haline çevirmektedir.
Efşati, Koma’nın oğluna önemli bir hediye, gerçeklik ve doğruluğun ilacını hediye eder. (Devam edecek)

Özetleyerek çeviren: Muammer Tekin

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz