Renkler dillere, diller yaşama dönsün

0
842

Halkların Demokratik Kongresi Haklar ve İnançlar Komisyonu’nun “Renkler dillere, diller yaşama dönsün” şiarıyla ikincisini düzenlediği ‘Anadil Buluşması’nda asimilasyonun dilde başladığı, egemenlerin dili asimile etmek için merkezden taşraya doğru çalışmalar yürüttükleri vurgulandı.
Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programın sunuculuğunu Dilek Odabaş yaptı. Odabaş, birçok dilde “Hoş geldiniz” diyerek selamladı katılımcıları.
Programa HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ile HDK bileşenleri katıldı.
Odabaş yaptığı kısa açılış konuşmasında dillerin yok olma sebebinin anadilde eğitim olmamasından kaynaklandığını kaydetti. “Anadili konuşmak haktır, engellenemez” dedi. Halklar ve İnançlar Komisyonu adına Medine Gök kısa bir konuşma yaptı.
Gök, “Hakların bir arada iş yapması kardeşliğin ve dostluğun ilk adımıdır. Bizler bunu geliştirme çabasındayız. Bugün birçok dil yok olmakla karşı karşıya. Bunların üstesinden gelecek azim ve kararlılığa da sahibiz. Halkların birlikteliğinin sözünü veriyoruz. Diller insanlığın ortak mirasıdır. Her insan kendini en iyi anadilinde ifade eder. Farklılıklarından arındırılmış bir ülke yerine farklılıklarıyla birlikte yaşayan bir ülke olmalı. Dilimizi çocuklarımızda yaşatabilirsek ölüm bir son olmayacaktır. Çünkü onlar bizlerdir” şeklinde konuştu.

“Tekleşme her yerde”
HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, dünyada birçok dilin ve kültürün yok edildiğine vurgu yaparak, “İnsanlığın çiçekli bahçesi ortadan kaldırılıyor, asimilasyona uğratılıyor. Dil bunların en başında geliyor. Dünyada 7 bin dil ve ve bunların yüzde 50’si yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kendi coğrafyamızda 18 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, Lazca, Abazaca, Romanca, Pomakça vesaire. Büyük bir yıkım ve kıyım yaşanıyor dillerde. Bu tabi ki kendiliğinden olan bir şey değil. Tekleşme her yerde. İnsan, kültür kendi anlamlarından soyutlaştırılıyor” dedi.

“Diller baskı altında”
Etkinlikte dil bilimciler Necmiye Alpay, Zana Farqini ve araştırmacı Erdoğan Yılmaz’ın katıldığı bir panel gerçekleştirildi.
İlk olarak konuşan dil bilimci Necmiye Alpay, dünya anadil gününün tarihiyle ilgili bilgiler verdi. 21 Şubat’ın Dünya Anadil Günü olarak kabul edilmesinden sonra ilk kez 2000 yılında her yerde dünya anadili olarak kutlanması kararı alındığını söyleyen Alpay, Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı’nın kendi internet sitesine bir bilgi notu koyduğunu bir iki toplantı yaptığını onun dışında hükümet tarafından diğer dillerle ilgili bir çalışma yapılmadığını belirtti.
Türkiye’de anadil konusunun önemine 2000’lerden sonra varıldığını söyleyen Alpay, Avrupa’da da şimdi anadil mücadelesinin sönmüş vaziyette olduğunu kaydetti. Avrupa Birliği’nin resmi dili olan İngilizce karşısında dillerin tehlike altında olduğunu belirten Alpay, dillerin hükümetler tarafından tek dil dayatmasıyla baskı altında tutulduğunu, üniversitelerde dil bilim kürsülerinin olduğunu ancak anadille ilgili derslerin olmadığını ifade etti.
Çerkesler adına konuşan Erdoğan Yılmaz, değişik dilleri anadilinde konuşurmuş gibi çevirmekle ilgili bir proje hazırlığında olduklarını kaydetti.
Dil bilimci Zana Farqini de kendi anadili olan Kürtçe ile Dünya Anadil Günü’nü kutladı. Türkiye’de devletin resmi dili diye bir kavram olduğunu ve bu kavramla birlikte tüm yurttaşların kullandığı dillerin tehlikeye girdiğini belirtti. “Resmi diller, azınlık dilleri, mahalli diller gibi kategoriler egemenlerin oluşturduğu bir itibarsızlaştırma projesidir” diyen Farqini, Dünya Anadil Günü’nün ezilen halkların anadil günü olduğunu belirtti.
Panelin adından Abazaca (Esta Özen), Adigece, Arapça, Gürcüce, Osetçe (Muammer Tekin), Kırmanciki, Kürtçe, Rumca, Soranice ve Süryanice sunumlarla çeşitli hikayeler anlatıldı, şiirler okundu, anlatımlarda bulunuldu.
Sunumların ardından Beksav Müzik Topluluğu ezgiler seslendirdi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz