Açaxu / Ace / Ake (3. Bölüm)

0
1709

-Bir tutam saç’ın 5000 yıllık hikâyesi-

Çerkes halkının yaşamının bizatihi kendisi başlı başına bir ritüeller, seremoniler geçididir;

Doğum, beşiğe ilk yatırılma, ilk banyo, ad verme, ilk saç kesimi, ilk tırnak kesimi, ilk diş, ilk adım, ilk yaş, gelin isteme, gelin alma, misafirlik vb.

Tüm bunlar mutlu bir hayata başlangıcın büyülü eylemlerini oluşturuyordu. İyi ve mutlu bir başlangıç adeta başarılı bir geleceğin sihirli bir anahtarı ve mutlulukla devam edeceğine inanılan bir hayatın gereği gibi algılanıyordu. Yaşamın her yeni adımında uygulanan, sosyal aktiviteyi teşvik eden bu ritüel ve seremoniler, hayatı boyunca bir Çerkesi adım adım içine alır, onu bir protokoller kuşağında eğitir ve geliştirirdi.

Çerkes delikanlı ve kızları belirli bir yaşa geldiğinde özel eğitimler için “Atalık” denilen ailelere törenle teslim edilir, eğitimleri bittiğinde de törenle ailelerine geri getirilirdi. Pşı/Ah (yönetici) ve Work/Amısta (kamu görevlisi) olanların erkek çocukları, görevleri gereği birer cengâver, askeri bir birey olarak yetiştirilirdi. Bu öğrencilere “Pur” adı veriliyordu.

Her Çerkes erkeği birer asker, cengâver gibi yetiştirilmesine rağmen, özel olarak “savaşçı” olmayı seçenlere, bu görevi seçtiğinin toplumca bilinebilmesi için özel bir merasim yapılırdı. Savaşacak yaşa gelmiş ve “savaşçı” olmayı seçen kişinin, toplum önünde yapılan özel bir merasimde saçları usturayla kazınır, yalnızca tepelerinde, arkaya yakın kısmında bir tutam saç bırakılırdı. Bu kişi, bu özel saçı ancak iki durumda, yine yapılan özel bir merasim ile kesebilirdi; ya yaşlandığında veya aldığı yaralar sonucu savaşamayacak duruma geldiğinde.

Yine de bazı tövbe veya özel, ailevi nedenlerle “savaşcı” olmaktan vazgeçenler olabiliyordu, fakat bunlar için özel bir tören yapılmazdı.

Bu saç bırakma şekline “Bir tutam” anlamında Abazaca “Açaxu”, Adigece “Ace”/ ”Ake” adı verilmekle beraber çeşitli adlarla da anılagelmiştir: “Altınike” “Bass”, “Başıaçık”, “Haydar”, “Nawag”, “Sadz”.

Eski Çerkes şövalyelerini betimleyen çizim ve son dönem fotoğraflarını görmüşsünüzdür şüphesiz. Burada, başın tamamen tıraş edilmiş, tepe kısmında enseye doğru bir tutam olarak bırakılmış saç görülür.

Çerkes kelimesinin, Kafkasya’da genellikle Abaza, Adige ve Ubıh halkında “Yiğit”, diğer bir deyişle “Savaşçı” anlamına geldiğini de unutmamak gerekir. Bununla ilgili bir deyiş Tam (Aşhkaruvaların bir kolu) halkının belleğinden bugünlere ulaşabilmiştir: “Çırkaza vumamzari fırkazagi vumazam” (“Yiğidin yoksa kahramanın da yoktur”). Dolayısıyla “Çerkes” kelimesi Tatar, Pers veya Türkçeden gelme bir kelime olmayıp Çerkes halkının kendi söz varlığıdır”. 1, 2

Halkın belleğinde çok az izleri kalmış olan bir tutam saç bırakma geleneği hakkında neler söylendiğini ve ne adlarla tanımlandığını görmek üzere aşağıda literatüre geçmiş bilgileri vereceğiz.

*

Ünlü Rus şairi Lermontov (1814-1841), “Terek’in Armağanları” adlı şiirinde şöyle diyor:

“Fakat uzanıp yumuşak kıyıya

Hazer uyuyormuşçasına susuyor;

Terek yeniden, okşayan sesiyle

Yaşlı denizin kulağına şırıldıyor:

Bir de armağan var sana!

Sanma ki sıradan bir şey getirdim:

Bir savaşçı bu, dövüş alanından

Yiğit bir Kabardin.

Üstünde değerli bir yeleme var,

Ve çelikten dirseklerinde

Kuran’dan kutsal bir şiir

Yazılı altın harflerle.

Kaşları sertçe çatık

Uçları bıyıklarının

Kızıl kanla bulaşık.

Bakışı duru, yumuşak

Ama düşmanlık dolu hâlâ</strong>;

Ensesinde bir saç perçemi

Pürçekleniyor kapkara.”3 (1839)

“Üstlerinde ustura ile onu keskinletmek için bileyi taşı taşıyarak bunlarla birbirlerinin saçını yalnızca tepede ince bir saç örgüsü kalacak şekilde tıraş ederler ve bazıları saldırı sırasında başlarının tutulabilmesi için yaptıklarını söylerler; böylece yüzleri cinayetin kanlı ve çirkin elleriyle yaralanmaz ve kirlenmez.”4

“Çerkeslerde saç tutamı “y’açe” son yüzyılda da vardı. Son yıllarda bile Arnavutluk’ta soyluların aynı saç biçimine sahip olduğunu görmek olanaklıydı. Ukrayna Kazakları ve Polonyalılar yakın zamana kadar bu geleneği koruyorlardı.”5

“Eski günlerde, Çerkes erkeklerin kafaları tıraş olmuş, başının tepesinde sadece ‘altınıke’ алътыныкIэ») saç tutamları bırakılmıştı.(In the olden days, Circassian men shaved their heads, leaving only a tuft of hair on the crown of the head called ‘alhtinich’e’ «алътыныкIэ»).6

“Ayrıca, bu saçın bir diğer adı için şöyle söylüyorlar: “Erkekler saçlarını kazıtır veya çok kısa keserler, tepelerinde bir tutam saç bırakırlar. Bu saça “Haydar” adı verilir.”7

“Erkekler kafalarını tıraş eder veya tepede bir parmak uzunluğunda “Haydar” (Nawag) dedikleri bir tutam saç bırakarak çok kısa kestirirler. Önceleri Çerkesler yalnızca bıyık bırakırlardı, şimdilerde ise sakal da bırakan Çerkeslere sıklıkla rastlanabilir.”

“Bir İngiliz onlar hakkında şöyle yazıyor: Çerkesler birçok farklı kabileye mensupturlar: Çoğunluğu pagan olan dağlılar, yani dağda oturanlar ve tıraşlı kafa anlamına gelen Bassa’lar, zira onlar tepe kısmı hariç olmak üzere saçlarını tıraş ederler.”

“Çerkesler mevzun vücutlu güzel insanlardır. Erkekleri vücutça güçlü, esmer ve biraz geniş yüzlüdür, uzun, katran gibi siyah saçları vardır, saçlarını alından itibaren bütün kafa boyunca bir parmak genişliğinde bir şerit halinde, tepede en ufak örgülü bir zülüf bırakmayacak şekilde kazıtırlar.”8

“Bu saç şeklinden dolayı Tatarlar, Çerkesleri ‘Başıaçık’ olarak adlandırırlardı. Ayrıca Zaporajya Kazaklarının da başları, Çerkesler gibi tıraşlı ve tepelerinde uzun, örgülü saçları vardı.”9

Genelde şövalye-savaşçı olmayı seçen, savaşabilecek duruma gelmiş gençlerin, yapılan bir törenle saçları tıraş edilir ve tepelerinde bir tutam saç bırakılırdı. Ancak savaşlara katılamayacak yaşlara gelenlerin veya aldığı birçok yaranın etkisiyle savaşamayacak durumda olanların bu saçı kesme hakları vardı. Bu durumda olanlara “Ak’e Tx’alheu” (Acer Wıpsın) АкIэ упсыж», «акIэупсыжыгъуэ») denilen bir tören yapılır ve saç tutamı kesilirdi. Başka türlü bu saçı kesmek toplum tarafından hoş karşılanmaz, yadırganır, savaştan kaçmakla, korkaklıkla suçlanırlardı. Bu tören aynı zamanda «IэщэгъэтIылъыж» silah bırakma olarak adlandırılıyordu.10

“Kesin bir delil yoksa da tahmin ettiğimize göre, bu erkeklerin yetişkinlik törenleri de düğünlere rastlatılmıştır. “Yiğitliğe hazır savaşçı” dedikleri bu gençlerin saçlarını da tıraş ederlerdi. Ancak başlarının en tepesinde tıraş edilmeyen kuyruk -uzunca bir tutam saç- bırakılırdı. O bir tutam saç, erkeklerde savaşa hazır olduğunu gösteren bir işaretti. Erkekler ondan gurur duyarlardı. Erkekler belli bir yaşa ulaşıp artık savaşa gitmeyecekse “kabadayılık, yiğitlik yolculuğu” (зекIуэzekue) saçını kesme töreni yaparlardı. Ondan sonra silah alıp yazıya (ovaya) gitmezdi, “zek’ue”ye de gitmezdi, “Ke” saçını yaşlanmamış olsa da bazen yaptığı hatalardan dolayı veya çok üzüldüğü bir olaydan dolayı keserdi. Ama bu durumda tören yapmaz, kendisi de artık silah almazdı.”11

Bazı kaynaklarda, düşman baskınına uğramamak için, hızla ayrılmak zorunda kaldıkları savaş alanından cesetlerini alamadıkları arkadaşlarının, ailelerine götürmek üzere başlarını keserek, bu uzatılan saçla yerden aldıklarını söylerler. Çünkü Çerkesler ölülerini savaş alanında bırakmayı hoş karşılamaz ve onursuzluk sayarlardı. Bunu bilen düşman ise özellikle ölülerin toplanması anını seçtiği için Çerkeslerin böyle pratik bir uygulama geliştirdikleri düşünülebilir.

“Ayrıca eski epik Çerkes şarkılarında kesilip getirilen başlardan sık sık söz edilmektedir.”12

Kelt halkı için de şöyle deniliyor: Keltler gür ve uzun bir bıyık bırakırdıuzun kızıl saçları omuzlarına dökülür, boyunlarını kalın bir altın halkayla, atlarını ise öldürdükleri düşmanın kellesiyle süslerlerdi”13

Görünüşe göre Thraklar tepede veya başın arkasında bir tutam saç uzatıyorlardı. Bu gelenek İonialılar, Pelasglar, Khalyblerde vardı. Mısırlılar Hititleri hep bir tutam saç ile betimliyorlardı.14

Abaza Sadz kabilesinin ismini bu saç bırakma şeklinden aldığı söylenegelmektedir ve bu özellikleriyle anılırlar. Sadz”ın anlamı Tıraşlılar demektir.

“Sa”: tıraş etme, “d”: dara: o, onlar, “z”: belirteç (dızbaz: gördüğün, dapxaz: okumuş (olan), kendabaz: kel (olan), qaytsaz: yapmış olduğunda (yaptığı) olduğu gibi…

Sadz: tıraş olmuşlar; Tıraşlılar15, 16

Ayrıca Adigecede “Dzase” mızrak demektir.17 Abazacada bu kelime “D: o”, “z: belirteç”, “as: vurma” “ona vurduğu şey” anlamını verir. Bu durumunda “Sadz” kelimesi doğrudan doğruya “Savaşçı” kelimesinin karşılığı olur. Zamanla unutulmuş ve çetin bir savaşçı halk olan Sadzlara ad olmuş olabilir. Orduların savaşçılarla kurulduğu gerçeğini ve Adige dilinde “dze” kelimesinin “ordu” olduğunu da unutmamak gerekir.

Atalık birden fazla öğrenci (pur) edinemez, aksi halde bu durum ilk öğrencinin ebeveyninin hoşnutsuzluğuna neden olabilirdi. Soylu bir öğrencinin birden fazla atalığı olabilirdi, ayrıca genç prensin veya asilzadenin ilk kafa tıraşını yapan ve saçlarını muhafaza eden kimse de atalık haklarından yararlanırdı.18

Antik Yunan’da, “genç kız”, “genç erkek/delikanlı” ve “berber” kelimeleriyle aynı kökenden gelen ve “Kourete” olarak adlandırılan delikanlılar, Atina’da yıllık olarak kutlanan Apaturia şenliklerinin üçüncü gününde, erginleşmesini ve çocuğun yetişkin statüsüne kabulünü onaylamak adına nüfusa kaydedilirler, tören yapılır ve kurban kesilirdi.19 Ayrıca bir delikanlı ergin olup uzamış saçlarını ilk kez kestiğinde, onları ülkesinin bir ırmağına atardı.20

Üç bölümde açıklamaya çalıştığımız saç kesme geleneğinin çok eski bir geçmişi olduğunu ve toplumlarda şöyle veya böyle, kült haline geldiğini görüyoruz.

Peki, bu kültün asıl kaynağı neydi?

(Devam edecek)

Kaynakça:

1. А. И. Мусукаев, д-р ист. наук, проф. Адыг (черкес) означает воин http://fond-adygi.ru/

2. Zafer Süren Ajiba, Çerkeslik Şövalyeliktir https://kafkasevi.com/index.php/article/detail/356

3. M. Y. Lermontov, Hançer, seçme şiir ve manzumeler, Rusça aslından çeviren: Ataol Behramoğlu, İş Bankası Kültür Yayınları, II. Basım, Ocak 2019, İstanbul, s.38

4. Çerkesya Seyahatnamesi, Giorgio Interiano, Çeviren: Gamze Gül Özfırat, Kafkasya Yayınları, Susurluk-2017

5. Çerkeslerin Kökeni C. II. Aytek Namitok, Çeviri: Aysel Çeviker, KAFDAV Yayınları, Ankara, 2008, s.220

6. Адыгэ Фащэхэр, Amjad Jaimoukha https://www.circassianworld.com/new/general/1379-circassian-costumes-jaimoukha.html

7. Kafkasya, Tarihi, Topoğrafik, İstatistik, Etnoğrafik ve Asker Tasviri, Yohann F. Blaramberg, Rusçadan çeviren: Habibe Eren, KAFDAV Yayınları, Ankara, s.114

8. Ayrıca bakınız: http://maikop.bezformata.com/listnews/prichesok-bili-u-drevnih-adigov/68595076/

9- Адыги, Балкарцы И Карачаевцы В Известиях Европейских Авторов XIII—XIX Вв., Составление, Редакция Переводов, Введение И Вступительные Статьи К Текстам В. К. Гарданова Книжное Издательство «Эльбрус» Нальчик -1974

10. Шэрджэс Алий • Хьэкъун Мухьэмэд’, Адыгэхэмрэ Ахэм Я Хабзэхэмрэ, Мейкъуапэ, 2000 гъэ.

11. Maf’edz Sarebiy’in Çerkesler ve Gelenekleri (Адыгэ Хабхэ), Çeviren: Yemuz Bayazıt, Kalkan Matbaacılık, İstanbul-2016

12. Kaynak 3. S.213

13. Egon Friedell, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, Almancadan çeviren, Necati Aça, Dost Kitapevi Yayınları, Ankara, 1999

14. Kaynak 3. S.219.

15. Ömer Büyüka, Abhaz Dili İlk Dil mi? 1994, Abhazoloji Yayınları no:8 İstanbul-1994, sayfa: 545

16. Ömer Büyüka, Hazreti İbrahim’le Awubla ve Kafkaslılar, Abhazoloji Yayınları no:3, İstanbul-1975, sayfa:19-20

17. Ali Çurey, Sözcüklerin Dilinden-Adigeler, İstanbul-2006, sayfa: 89

18. А. С. Марзей, Черкесское наездничество ЗекIуэ

19. Ayşen Sina, Karia Panamara’da Bulunan Saç Adakları Yazıtları

20. André Bonnard, Antik Yunan Uygarlığı, Cilt I -İlyada’dan Parthenon, Fransızcadan Çeviren: Kerem Kurtgözü, Evrensel Basım Yayın, 2004

Sayı: 2020 04
Yayınlanma Tarihi: 2020-04-02 00:00:00