Avrupa’daki Çeçen diasporası

0
983

Avrupa Mülteci Konseyi’ne göre, 2003 yılından bu yana Avrupa’nın en büyük mülteci gruplarından birini Ruslar oluşturuyor ve bu grubun yaklaşık % 90’ı Çeçenler. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi geçen Mart ayında Çeçenya’da tutuklulara uygulanan işkence ve diğer kötü muamele biçimlerinin halen büyük bir sorun olmayı sürdürdüğünü açıkladı.
Çeşitli tahminlere göre, Avrupa’da 150-200 bin Çeçen yaşıyor.
Avrupa’daki Çeçenler görüş farklılıkları konusunda gruplandırılabilir.
Bir kısmı bağımsız İçkerya fikrini destekliyor. Eski nesil, 1996-1999 dönemini kapsayan ‘iki savaş arasındaki zamanı’ çok iyi hatırlıyor.
Bir kısmı ise (yok denecek kadar az kısmı) bir zamanların popüler fikri olan Kafkasya Emirliği’ne sıcak bakıyor.
Selefiler de büyük bir grubu oluşturuyor, dinsel zulüm yüzünden kaçmışlar ama Avrupa’da birleşmişler.
Dördüncü grup ise kuralları olan bir ülkede sakince yaşamak isteyen laik insanlardan oluşuyor.
Üç hükümet
Bart Marşo örgütünün başkanı, tarihçi Cambulat Süleyman bağımsız İçkerya fikrine inanıyor. Benzer düşüncedeki Çeçenleri bir araya getirmek istiyor. Bu nedenle şubat ayı sonunda Strazburg’da Avrupalı Çeçenler Konseyi düzenlemiş. Süleyman, “Avrupa’da üç Çeçen hükümeti var. Hepsi de Çeçenya Cumhuriyeti olarak temsil edilme haklarının meşru olduğunu iddia ediyor. Orta Çağ’daki gibi tahtın halefi hakkında tartışıyorlar. Ahmed Zakayev’in bakanlar kurulu, Ahyad İdigov’un başbakanlık heyeti var, Jalovdi Saralapov ise parlamentoya liderlik ediyor. Bir türlü anlaşmaya varamıyorlar. Bu durum zararlı. Siyasi sorunlar ve sıradan insanların zihnindeki bölünmeler meşakkatli bir durum. Bu üç gücü birleştirmek gerek” diyor.
Bu üç gücün de benzer inançlara sahip olduğunu belirten Süleyman, “Tek fark liderlerin kişiliği ve sürekliliği” diyor ve 1992’de referandumla kabul edilen İçkerya Anayasası şemsiyesinde birleşilmesi gerektiğini belirtiyor.
Mashadov’un oğlu
Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin seçilmiş başkanı Aslan Mashadov’un oğlu Anzor Mashadov, Norveç’te yaşıyor. Siyasetle uğraşmıyor ama artık yeni bir savaş olmayacağına ikna olduklarında Avrupa’daki Çeçenlerin bir gün anavatanlarına döneceğine inanıyor. “Çeçenler beklemede. Stalin’in 1944’te halkımızı sürgün ettiği zamanlarda olduğu gibi. İnsanlar yıllarca beklemiş ve o büyük kavuşma gününün bir şekilde geleceğine inanmıştı” diyor.
Çeçenlerin yirmi yıldır birlik sağlayamamalarını bir hata olarak değerlendiren Mashadov, “Birleşmemiz Kremlin’in en korktuğu şey… Öngörüsüzlük, karşılıklı suçlamalar minik hoşnutsuzluklar, birbirinin meşruluğunu tanımama gibi faktörler, bir araya gelmemize engel oluyor. Elimizdekileri korumamız ve zamanla ilerlememiz gerektiğine inanıyorum” diyor.
Sovyetler Birliği döneminde Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin iletişim bakanlığı görevini yürüten Said Emin İbragimov, sonrasında 1990’da ilan edilen İçkerya Cumhuriyeti’nde de aynı göreve getirilmişti. İbragimov, vekili olduğu Zakayev tarafından yönetilen sürgün hükümetinin Çeçenleri birleştirebileceğine inanıyor. Şartlar düzeldiğinde Avrupa’daki Çeçenlerin yüzde 99’unun anavatanlarına döneceğini belirten İbragimov, “Tek bir hedefimiz var: Özgür olmak. Avrupa’da doğan ve yetişen yeni nesil, ülkelerine başarıyla hizmet edebilir. En iyi üniversitelerde okuyorlar, birçok dil biliyorlar, hukukta derece yapıyorlar ve devlet kurma konusunda bilgi kazandılar. Daha önce Çeçenlerde böyle bir deneyim yoktu. Bağımsızlığı kazandığımız zaman medeni, modern, faydalı ve dünyada otoritesi olan bir devlet inşa edebiliriz” diyor.
Doku Umarov liderliğindeki Kafkasya Emirliği (CE) 2007 yılında ilan edilmişti ve çeşitli cumhuriyetlerin cemaatlerinden oluşuyordu. Rusya’da bir terör örgütü olarak kabul edilmişti çünkü emirlik destekçileri silahlı direniş çağrısı yaparak güvenlik görevlilerine saldırmış, ayrıca Kafkasya ve Rusya’nın çeşitli bölgelerinde bombalı eylemler gerçekleştirmişlerdi.
Yetkililerin yasaklamaları nedeniyle CE destekçilerinin bir kısmı Türkiye’ye, bir kısmı ise Avrupa’ya taşınmıştı. Basın, Almanya’da yerel polis tarafından bilinen birkaç yüz emirlik militanından bahsetmişti.
Sonrasında CE savaşçılarının bir kısmı Suriye’de Işid’in saflarına katılmıştı.

“Emirlik fikri artık yok”
Cambulat Süleyman, “CE artık bir siyasi grup tarafından temsil edilmiyor. Pan-Kafkasya devleti fikri yeni değil, tarihsel kökenleri var. Çeçenlerin geçmişte diğer halklar gibi çok etnikli devletler içinde yaşadığını biliyoruz. Ama emirlik fikri uygulanabilir değildi. İnsanlar inancını yitirmişti. İnsanları emirlikten uzaklaştıran son hamle ise Suriye’deki Işid eylemleri oldu. Işid’in kuruluş prensipleri ile emirliğinki aynıydı ama Işid’in yolu terörizme kaydı” diyor.
Dağıstan Çeçenlerinden Ahmed şu anda Belçika’daki bir camide imamlık yapıyor. 2000’li yılların sonlarına doğru CE’ye bağlılık yemini etmiş.
Ahmed, “Selefiyim ve hep dindar ama siyasetten uzak bir insandım. Tarihte, Kafkasya halkları birlik içindeydi ve birlik fikri bana doğru geliyordu. Cumhuriyetlerimizde güvenlik güçlerinin özel operasyonları, tutuklamalar, gençlerin kaybedilmesi, işkence cinayetleri süregidiyordu. 2009’da Doku Umarov’a inanmıştım ama 2010’daki Moskova ve 2011’deki Domodedovo saldırılarından sonra her şey değişti çünkü yapılanlar İslam dışıydı, birçok masum insan ölmüştü” diyor.
Sonrasında ülkeyi terk edip yıllarca Avrupa’da dolaşmış, ve mülteci statüsü almış Ahmed.
Ahmed, “Avrupa’da emirlik taraftarlarını gördüm. O modern şehirlerde uzun sakalları, askeri üniformaları ve asker botlarıyla çok komik görünüyorlardı. Artık emirlik fikri yok oldu, insanlar desteklemiyor. Kafkasya’da ‘orman’ ve ‘dağ’ terimleri vardı” diyor.

Selefiler
Çeçenya’daki Selefiler, Kadirov’un eleştirilerinin hedefi ve en çok taciz edilen gruplardan biri olmaya devam ediyor. Selefilere “Vahabi” ve “Şeytan” deniyor, Kafkasya’daki geleneksel inançlara ve tasavvufa direnç göstermelerinden dolayı zulüm görüyorlar.
Baskının bahanesi; ‘yanlış’ kesilmiş sakal, kıvrılmış pantolon ya da camideki namaz esnasında yapılan belirli hareketler olabilirdi.
Memorial İnsan Hakları Merkezi, Selefilere uygulanan baskılar hakkında raporlar hazırlamış, birçoğu mültecilerin saflarına katılmıştı. Uzmanlar bu durumun, Nazi Almanyası tarafından Yahudilere uygulanan işkenceyle benzerliklerine işaret etmişti.
Selefiler, Avrupa’da mülteci statüsü almak konusunda, terör tehdidine karşı genel tedbirler nedeniyle bugün daha büyük zorluklarla karşılaşıyor. (kavkazr.com)

Çeviri: Serap Canbek

Gençler bir arada

Avrupa’da yaşayan üniversiteli Çeçen ve İnguş gençler Kasım 2009’da Belçika merkezli bir yapılanma içine girdiler ve Waynah European Youth Development Union’u – Waynah Avrupa Gençlik Birliği (WEYDU) kurdular.
WEYDU aracılığıyla Avrupa’da okuyan Çeçen ve İnguşlar yaz kampı, konferans, konser, spor müsabakaları, piknik, sergi gibi etkinliklerle bir araya gelerek deneyimlerini ve sorunlarını paylaşırken kültür ve geleneklerini canlı tutmaya çalışıyorlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz