Sevgili dildaşlarım,
Адыгэ (Adige) aile boy isimleri, Адыгэ aile damgaları ve özgün Адыгэ aile soyadlarının Türkçede ne anlama geldiği konusu gerçekten sıradan konuşulup yazılabilecek bir mesele değildir. O halde nedir? Yanıt; önce “boy” ayırt etmeksizin, Адыгэ dilini sadece sözelden değil yazılı belgelerden de bilmiş olmak gerekir. Ve biraz da dilbilimsel konulara aşina olmayı gerektirir diye düşünüyorum. Örneğin, tüm Адыгэ boylarında Тхыгъэ, Тхын, Тхыль, (ТхыльымпIэ), ТхыльыпIэ, Тхыдэ, sözcükleri aynen mevcuttur. Demek ki Адыгэ’lerin “YAZMAK” üzerine bir geçmişleri var. Nerede, nasıl ve ne zaman sorularının yanıtı için “Bilinmeyenden – Bilinene” değil, “Bilinenden – Bilinmeyene” bir yolculuk gerekmektedir. Materyalimiz; mitolojimiz ve dilimizdir. Başlangıç tarihi ise bilinen Hatti-Hitit halkı veya halklarının yazılı belgelerinde aranmalıdır. Lütfen, kadim tarihimizi merak edenler ve gerçekten bazı somut belgeler elde etmek isteyenler Hatti ve Hititlerin yazılabilen mevcut ürünlerini bir zahmet tetkik etsinler. Bana kızmayın, bana darılmayın, bana küsmeyin. Akıl vermek, bilgiçlik taslamak, birilerine yol göstermek gibi bir amacım kesinlikle yoktur. Hasbelkader okuma ve tetkik etme fırsatı bulduğum, Hatti-Hititlere ait olduğu söylenen sözcüklerden 300 kelimeye varan ve halen Adige dillerinde kullanılan kelimeler mevcuttur. Bunları kitapçıklarımda yazdım ve kendimce uzun uzun anlattım.
Sevgili dostlarım, ne yazık ki henüz Türkiye’de Adigece bilen, Hititoloji mezunu bir insanımız yok. Ve hatta atayurtta da yok. Çünkü tüm tarihi değerlerimizi Kafkasya merkezli coğrafyada aradılar ve arıyorlar. Biz Türkiyeli Çerkesler de tıpkı burnumuzun dibindeki Hacıosman Köyü mukimi rahmetli Tevfik Amca’nın Ubıhçasını ve varlığını bir Fransız profesörden beklediğimiz ve onunla övünüp, onunla yetindiğimiz gibi. Demiyorum ki Fransız veya İngiliz veya Alman yazmasın, elbette ki yazsın. Elbette ki bir şeyler söylesinler. Arkadaş, sen ne diyorsun ve ne yazıyorsun? Onların söylediklerini, tekrarlayıp sunmak yetiyorsa mesele bitmiştir. Ben papağan değilim, muhabbet kuşu da değilim. Söylenenleri tekrar eden, bir şey eklemeden onu biteviye sürdüren kimse olmak istemiyorum.
NOT:
1) Dilcilerimizin beni bağışlaması dileğiyle…
Шапсыгъ – Щхьапсыгъэ adının, kendimce açınımı şudur; bu kavram üç sözcüklüdür.
1- Щхьа = Baş – Kaynak – Odak
2- Псы = Su
3- Гъэ = Yalın olarak “yıl”ı da ifade eder ve aidiyeti de. Örneğin, Адыгъагъа – ЦIыхугъэ vb.
Türkçesi “Suyun başını elinde bulunduran veya tutan” anlamında değerlendirilebilir. Шапсугъуя = “Şapsığların bulunduğu coğrafya parçası” dikkate alındığında uyum sağladığı söylenebilir. Ayrıca Adige dili yapısı ve özelliği nedeniyle başka anlamlara da çekilebilir.
2) Şu anda varlığımızın ve mevcudiyetimizin tanrısal ve sosyal nedeni olan atalarımızdan “Dinsel Mahreçli” gerekçelerle küçümser mahiyette söz etmek ve yazmak ne insanidir ne de vicdanidir. Adigeler, bilinebilen insan tarihinden bu yana “Göksel İnançlı”dır. Yani bilinen deyimle “HANİF” bir kavimdir. Dinsel inanç tarihimizi bir Arap kabile kültürüne kurban etmek, tarihi bilinçten ve bilgiden yoksun olmak demektir. Bu konuda konuşmadan, yazmadan önce her kişinin kendi ailesi veya mensubiyetini ve onların tarihsel yolculuğunu hatırlaması önem arz etmektedir. Her birimize şu anda bulunduğumuz toplum veya coğrafi parçalarda, okullarda, dinsel inanç öncelikli toplum ve kuruluşlarda veya mesleki iş kollarında bize öğretilen veya ezberletilen yüzeysel bilgi, söylem ve eylemler pek çok bilgi kirliliği yaratmakta ve karmaşaya neden olmaktadır. Örnek: Eski Yunanca, Latince, Arapça vb. diller mutlak kabul görmektedir. Ayrıca, “niyet okuma” alışkanlığı, ne yazık ki birbirimizi tanımamızı engellemektedir. Lütfen, şu “niyet okuma” alışkanlığını olabildiğince kullanmayalım.
Teşekkür ederim.