Abhazya’da; Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin ortak proje hibe çağrısı kapsamında başvurusu yapılıp başarı ile sonuçlandırılan sosyal proje ekibinden Betül Erşan (Marşan) ile ‘Abkhaz Desk’ 2018-2019 hakkında çevrimiçi sohbet ettik.
-Abhazya’ya neden gitmiştin?
-2018 yılında halen görev aldığım kurumumdan memuriyet hayatım boyunca alabileceğim ücretsiz izin haklarımın tamamı olan bir yıl süre ile izne çıkıp anavatan hayatını deneyimleyebilmek için Abhazya’ya gittim. Abhazca ve Rusça öğrenmek istiyordum. Anavatana ve kendime fayda sağlayacak işler yapabilmek için heyecan duyuyordum. Arkadaş edinerek, dans ederek, mızıka çalarak ya da elimde avcumda anavatan ile paylaşabileceğim ne varsa kullanarak sosyalleşmek istiyordum.
Tabii tüm bunların bir öncesi de var. Anavatan Abhazya’ya ilk gidişim 2009 yılı idi. Vatandaşlık aldıktan sonra aslında aklımın ve kalbimin bir parçası hep orada kalmıştı. Anavatanın kelimelerle ifade edemediğim bir enerjisi var, hissedeni içine, kalbine doğru çekiyor sanki. Aynı zamanda babam, Selçuk Erşan’ın 2013 yılından itibaren Abhazya’daki yatırımları ve vatan ile ilişkilerimizin artması da önemli etkenlerden biriydi gidişimde.
2014 yılında da Abhazya’dan Eskişehir’e gelen öğrencilerimizden Angie Pataraya ile arkadaş olduktan sonra kendisinden Abhazya’da güncel sanat, sosyal yaşam, ekonomik düzen ve birçok konuda bilgi ediniyordum. Onun Abhazya’ya dönüşü de aslında hayallerimi gerçekleştirmek için hızlanmamı sağladı.
-Neler yaşadın?
-Dostum Angie Pataraya’yı bir kez daha anmalıyım. Çok destek oldu. İnsanlarımızla konuşabileceğim anadilimizi ve Rusçayı bilmediğim için zorlanıyordum. Akrabalarım ve Angie olmasa ne pasaportumu yenileyebilir, ne ikametimi değiştirebilir ne de trafikte yediğim cezaları ödeyebilirdim. Dahası elektrik faturası, vergiler vb. kamu kurumlarındaki işlemler nerede, nasıl halledilir bunları da bilmiyordum. Kısacası elimde vatandaşlığım ama yaşam için gerekli olan pratik bilgiler olmadan Abhazya’daydım.
-Dil konusunda ne yaptın?
-İlk olarak Geri Dönüş Devlet Komitesi’ne -Demografya- başvurarak Abhazca kursu hakkında bilgi aldım. Belirli bir sayıya ulaşmadan kursu açamayacaklarını, açıldığında da katılımın giderek düşmesi sonucu kursu kapatmak zorunda kaldıklarını söylediler. Hevesimi kırmak istemediklerini ama bunun tecrübe ile sabit olduğunu da belirttiler. Çeşitli uğraşlar sonucu 3-4 ay sonra Abhazca kursu açıldı.
Bense özel ders alıp zamanımı daha verimli kullanmak istiyordum. Ancak Demografya’da görüştüğüm kişilere ayıp olur diye kursun açılmasını bekliyordum. 365 günüm vardı Abhazya’da ve sayılı günler çabuk geçiyordu.
Sonunda kursumuz 12 ya da 14 kişi ile açıldı. Öngörüldüğü üzere bir ay gibi kısa bir zaman diliminde derslerde tek başıma kaldım. Ders veren hocamız beni evine davet ediyordu artık, tek öğrencisi ben olduğum için. Demografya’nın bizlere ayırdığı sınıfı meşgul etmek de istemiyordu. Maalesef bir kişi için özel derse dönüşen bu kurs, maliyeti kurtarmayacağı düşünülerek iptal edildi. Sonrasında gecikmeli de olsa özel ders almaya başladım.
-Dans çalışmasına katıldın mı?
-Evet. Sosyalleşerek de dil öğrenebilirim çabası ile o dönem Türkiye’den üniversite eğitimi için gelen kardeşim Kadir Tvanba ile tanışıp onun da dansçısı olduğu Kavkaz Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun provalarına, Arvelod Tarba’nın izni ile katılıp dans etmeye başladım.
Bir gün prova esnasında enteresan bir olay da yaşadım. Topluluktaki kız arkadaşlarımdan birisi benden “Turçanka” diye bahsedince o an hâkim olmadığım Rusçam ile sözünü bölüp “Pardon, ben Türk değilim, Türkiye’den gelen bir Abhazım” diyerek uyardım kendisini. Soyunma odasında kısa süreliğine soğuk hava esti. “Beni yanlış anladın, ağız alışkanlığı” gibi bir düzeltme ile konu geçiştirildi. “Ağız alışkanlıkları” masum görülüyor belki ama diğer yandan da dans topluluğu, diasporada “mahalli” ya da “Apsua kuaşara” dediğimiz dansı bütün konserlerinde ve gittiği her ülkede “Turetski Dans-Türk Dansı” olarak tanıtıyor. Bense Abhazya’da kültürümüz adına farkındalıkları artırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Dans etmek dışında geleneksel müzik enstrümanlarımıza da oldukça ilgiliyim. Bir keresinde prova salonuna girdiğimizde doliyi bir anlığına boşta görüp müziğe eşlik etmeye başlamıştım. Farkında değildim çalarken, kafamı kaldırdığımda çoğunluğun toplanıp şaşkınlıkla bir kadının doli çalışını izlediğini ve videolar çektiklerini gördüm, sonrasında selam verenlerim artmıştı.
Abhazya’da müzik adına yaptığım en güzel şey bir açamgur edinip Sohum’daki K. Kovaç Müzik Okulu’nda görev yapan Agneta Sanguliya’dan özel ders almaya başlamam oldu. Birkaç ders sonra Abhazya’da açamgur ile çalınan parçaları ben de çalmaya başladım. Şu anda açamgurum Abhazya’da ama kendisine kavuşur kavuşmaz derslerime devam etmek istiyorum.
-Proje düşüncesi nasıl doğdu, nasıl gerçekleşti? Süreçte neler yaşandı?
-Proje fikrinin temelleri 2018 Ocak ayında Abhazya’da gittiğimde başladı diyebilirim.
Sevinçlerimi, üzüntülerimi, garipsediğim durumları ve yaşadıklarımın hepsini doğal olarak aynı dili konuşabildiğim arkadaşım Angie ile paylaşıyordum. Sahildeki “Akyafurta” isimli restoranda Angie’nin öğle arası molasında yemek için buluşmuştuk. Çeşitli projeler için hibe başvuruları olduğundan bahsetti, “İstersen beraber bir şeyler yapabiliriz” dedi. “Her proje ihtiyaçtan doğar” dedim ve bir repatriant ya da geçici süreli dönüşçü olarak Abhazya’da çeşitli ihtiyaçlarım olduğunu söylediğimde bir beyin fırtınası ile projenin ana fikrini ve çoğu aktivitesini bir anda hazırlamıştık o öğle arasında.
Kendi ihtiyaçlarım arasında hukuksal danışmanlık vardı öncelikli olarak. Vatandaşlığını alabildiğim anavatanımda hangi haklara sahip olduğumu ve anadilim Abhazcayı öğrenmek istiyordum. Ayrıca diasporadan gelip Abhazya’ya yerleşen gençlerimiz ile aramızda yerel dediğimiz doğma-büyüme Abhazya’da olan insanlarımızla sosyalleşmeyi, karşılıklı önyargılarımızın kırılmasını, birbirimizi biraz daha yakından tanıma fırsatı verecek bir ortamın oluşturulmasını bir ihtiyaç olarak görüyordum. Aslında yaşadıkça fark ettim ki diasporadan anavatana gelip yerleşen çoğu insanımızın da ihtiyaçları hemen hemen benzerdi.
Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilecek bir merkez oluşturup projesi, dersi, ödevi olan gençlerimizin sıcak ve keyifli bir ortamda çay-kahve eşliğinde merkezimizden faydalanmalarını düşlüyordum. Arkadaşım Angie de aynı şekilde hissediyordu ki o öğle arasında projemizi hazırlamıştık. Sadece istenen formatta bir proje metni ve bütçelendirme kalmıştı geriye diye düşünüyordum.
Fakat biz proje aktivitelerine o kadar dalmıştık ki başvuru formunda yazan “başvuru sahibi olabilmek için tüzel bir kişiliğe-kişiliği haiz olma şartını” atladık. Bir sivil toplum kuruluşu (STK) kurmak için zamanımız yoktu. Biraz araştırdık, Abhaz-Adige kardeşliğini perçinlemek adına “Adige Xase Abhazya Derneği”ne de üye olan Suriye diasporasından arkadaşlarımızla görüşüp projemizi aktardık. Derneğin projeye sıcak bakabileceğini ve onlarla görüşmemiz gerektiğini söylediler. Görüşme sonucunda Adige Xase Abhazya Derneği adına başvuru yapma izni verildi. Gerekli durumlarda yanımızda olacaklarını da belirttiler.
Sonraki günlerim heyecan içinde geçti. Her dakika projemizi, aktivitelerimizi ve hangi yöntemleri kullanabileceğimizi düşünüyorduk.
Projemizi tamamlayıp başvurumuzu gerçekleştirdikten sonra uzun bir değerlendirme dönemi geçirdik. Temmuz 2018 tarihinde projemizin başarılı bulunduğunu ve hibe almaya hak kazandığını öğrendik. O an Angie ile dünyanın en mutlu insanlarıydık.
***
Betül Erşan (Marşan)
Eskişehir Ağapınar Köyü, Marşan (Hrıps) sülalesinden olan Betül Erşan, çocukluk yıllarından itibaren Eskişehir Kafkas Derneği bünyesindeki etkinliklerde aktif olarak görev aldı. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünden mezun olduktan sonra iş hayatına atıldı. Eczacıbaşı ve Koç grup şirketlerindeki görevlerinin ardından halen görev aldığı Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nde çalışma yaşamına devam etmektedir.
***
-Projenin içeriği hakkında bilgi verir misin?
-Abkhaz Desk Gençlik Merkezi projemizin amacı Abhazyalılar ve diasporadan gelip yerleşen insanlarımız arasında köprü olmak, ihtiyaçlarımıza cevaplar bulmak, önyargılarımızdan arınıp beraber sosyalleşebileceğimiz bir alan yaratmak ve paylaşımlarımızı arttırmaktı.
Abkhaz Desk Gençlik Merkezi olarak aktivitelerimiz;
1. Dil Öğrenme Aktivitesi (Lingo Days): Dil eğitimi vermek isteyen genç, dinamik arkadaşlarımızın ve dil öğrenmek isteyenlerin buluştuğu Abhazca dil dersleri, İngilizce ve Türkçe konuşma kulübü ve Rusça derslerinden oluşan bir aktivite.
2. Hukuksal Danışmanlık (Legal Expertise): Genç bir avukatın her hafta belirli konu ve kanun üzerine verdiği bilgilendirme çalışmaları ve sonrasında da danışmanlık yaparak gelen soruları cevapladığı bir aktivite.
3. Söyleşi (Guest Talk): Abhazya’da ve diasporasında kendi alanında başarıyı yakalamış, örnek alınabilecek kişilerin gençlerle bir araya gelip tecrübelerini aktardığı bir aktivite.
4. Sanatsal Atölye Çalışmaları (Communication through Art): Sanata ilgi duyan ve sanatla uğraşan katılımcılarımız ile gerçekleştirilen birbirinden farklı atölye çalışmaları.
5. Sinema Gecesi (Movie Night): Genellikle yönetmeni ya da konusu Abhazya, Kafkasya kökenli ya da o dönemin gündemini oluşturulan filmler oluşan bir aktivite.
6. Ceug (Eat, Play & Dance): Geleneksel Abhaz mutfağının tadılması ile başlayan, geleneksel tanışma oyunlarının hatırlanarak oynandığı ve sonunda geleneksel danslarımızın gerçekleştirildiği sosyalleşme aktivitesi.
7. Abhazya Gezisi (Travel Abkhazia): Abhazya’yı daha yakından tanımak için Doğu ve Batı Abhazya’nın tarihi alanlarının hem yerel hem de diasporadan gelen katılımcılarımızla birlikte gezildiği bir aktivite.
8. Çocuklar için Davranışsal Beceri Gelişimi (Behavioral Skills for Kids): Dranda ve Agudzera’da yaşayan okul çağı çocukları ile “sosyal dahil etme” ve kaynaşma aktivitelerini kapsayan mini bir aktivite.
Aktivitelerimizin hepsi ücretsizdi, hatta kimi aktivitelerimiz geç saatte biteceği için ücretsiz transfer servisleri de eklemiştik projemize.
Proje sonunda faydalı olacağını düşündüğümüz bilgiler içeren bir broşür hazırlayıp çeşitli dillerde katılımcılarımıza dağıttık. Yeri gelmişken Anıt Papba’ya da Abkhaz Desk Gençlik Merkezi çalışanları olarak teşekkür ederiz. Hazırladığımız broşür için onun çalışması “Abhazya’ya Dönüş Yapanların Hukuk Rehberi”nden de faydalandık.
-Anıt Papba gazetemizin kurucularından. Emekleri için birlikte teşekkür etmiş olalım mı?
-Elbette.
-En çok ilgi gören aktivite/aktiviteler?
-Sanatsal atölye çalışmaları, Ceug, dil öğrenme ve söyleşiler en çok ilgi gören aktivitelerimiz olmuştu.
Aslında bu noktada birkaç gözlemimi aktarmak isterim izninizle.
Öncelikle Abhazya’ya ilk gittiğimde anayasa, anayasıanın bizlere verdiği hak ve sorumluluklar ve de maalesef rüşvet ve sistem hakkında bilgi eksikliklerimiz vardı. Diasporadan tanıdığım çoğu insan Abhazya’daki sistem ve yukarıda bahsi geçen konular hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduklarını söylüyordu. Bu yüzden, en güzel ve de en yoğun katılımlı aktivitenin hukuk danışmanlığı olacağını düşünüyordum. Fakat aktivitemiz başladığında çoğu Türkiyeli tanıdığımı etkinliğimizde göremediğim gibi proje içerisinde de en az katılım gösterilen aktivitemiz bu oldu. İlginçtir ki katılımı da daha çok Suriye diasporasındaki gençlerimiz gösterdi.
Dil öğrenme aktivitesinde ise Adigece için yeterli katılım sağlanamayınca Adigece dil kursunu iptal edip fazla talep gören Abhaz dil kursu için iki sınıf oluşturduk. Katılımcılarımızın yaşları büyüklü küçüklüydü, karmaydı ve herkes yüksek enerjisi ile derslere devamlı katılıyordu. İngilizce konuşma kulübü de çoğunlukla yerel arkadaşlarımız tarafından ilgiyle takip ediliyordu. Türkçe öğrenmek isteyenler oldu, birkaç ders Türkçe Konuşma Kulübü oluşturduk. Abhazca dersine gelen diasporadan katılımcılarımız ise Rusça öğrenmek için sınıf öğretmenlerini ikna edince Rusça eğitimi de başladı.
“Ceug” etkinliğimizin ilki unutulmazlarımız arasında. 30 Eylül Zafer Bayramı öncesinde sahilde Brehalovka Meydanı’nda etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız diasporada devam eden ama Abhazya’da hiç görmediğimiz mahalli tahta düzenini ve mızıkayı buluşturmaktı. Sevgili Dıjın Çurey de etkinliğin başında “Ceug” kavramı hakkında bilgiler vererek etkinliğimizi Kadir ve Hande Tvanba kardeşlerimiz ile birlikte destekledi.
Katılım beklediğimizin çok üstünde gerçekleşti. İzleyicilerimizin içinde mızıka çalanları görüp “bu enstrümanı babaannem de çalardı” diyenler, “eskiden bizde de düğünler böyleydi” diyenler, nostalji yaşayanlar, böyle bir durumu ilk defa gören şaşkın turistler ve yerel gençler… O gece Abhazya’da bir bütün olmanın ilk halini tattık. Unutulmazdı, hatırladıkça hâlâ heyecanlanıyorum.
Sanatsal atölye çalışmaları katılımı çok yüksek olan, tadı damağımızda kalan bir etkinlikti. Zehra Dopua ile taş boyama, Handan Papba ile ahşap, cam, seramik boyama dekupaj tekniği, Rimma Haşba ile quilling (kâğıt kıvırma sanatı) ile toplamda 7 sanat aktivitesi düzenledik. Sinerjimiz o kadar yükselmişti ki her yılbaşı öncesi Sohum’da gerçekleşen “Art Market”e Abkhaz Desk ailesi olarak katıldık. Standımız aracılığı ile Abhazya’daki hasta çocuklarımıza yardım edebilmek için proje dışı ek bir aktivite planladık. Yardım etmek isteyenlerle bir araya gelip önceki atölye çalışmalarımızdan elimizde kalan bütün malzemeleri kullanarak standımızda satabileceğimiz ürünleri beraber ürettik. Kazandığımız bütün parayı, baştan planladığımız gibi güzel işler gerçekleştiren Aşana Vakfı’na bağışladık.
Bir de “söyleşi” aktivitemiz ile alanında öncü kişileri katılımcılarımız ile tanıştırmak, onların başarı hikâyelerinden içimizden olası yeni öncü kişileri cesaretlendirmeyi hedefliyorduk. Tengiz Tarba, Liana Kvarcheliya, Dalila Piliya, Irakli Hintba gibi isimleri konuk olarak ağırladık.
Abhazya’da tanınan, fikirlerine başvurulan ve kendi sivil toplum kuruluşları aracılığı ile aktif olan büyüklerimiz bizimle ortak aktivite gerçekleştirmek istediklerini söylediler. Bizim projemiz ile Abhazya’da yeni yüzler gördüklerini ve bunun için heyecanlandıklarını dile getirdiler. Hatta Abhazya’da bu alanda işini iyi yapan aktif gençlerin olduğunu gördükleri için mutlu olduklarını söylediler. Toplumda da merak uyandıran projemiz Abhaz basınının da ilgisini çekti ve bizimle çeşitli röportajlar ve televizyon programları yaptılar.
-Proje ekibi, kimler vardı?
-Uyum içinde hareket eden, takım ruhunu yakalayan ve her işte sorumluluk kimde olursa olsun birbirine destek olan güzel bir proje ekibimiz vardı. Proje koordinatörü yerel arkadaşımız Angie Pataraya, muhasebecimiz Ermeni ve yerel olan arkadaşımız Anjelika Vartikyan, aktivite kolaylaştırıcısı rollerinde de Suriye diasporasından Janset Aruytaa ve bendeniz Türkiye diasporasından Betül Marşan’dı. Janset, aynı zamanda grafik-tasarım öğrencisiydi ve Abkhaz Desk Gençlik Merkezi’nin güzel logosunu da tasarlamıştı. Logomuzu; Karadeniz’in rengi olan mavi, Abhazya’nın güzel dağlarının rengi yeşil ve Kafkas kültürel motifinden oluşturmuştu.
-Gitmeden önce hayalinde kurdukların, gidip yaşadıktan sonraki durum… Neler söylersin?
-Öncelikle belirtmeliyim ki hayalini kurduğum bir şeyi yapmış olmaktan dolayı mutluyum. Kısa bir süre de olsa gidip orada yaşamak, günlük hayata dahil olmak anavatan ve diaspora adına farkındalıklarımı artırdı.
2009 yılından itibaren Abhazya’ya her yıl yıllık iznimi geçirmek için gittiğimden beklentilerim gerçeklerle paraleldi, çok büyük hayal kırıklıkları ya da sürprizler yaşamadım. Ama genel olarak hayalimde, sokaklarında Abhazca konuşulduğu için daha hızlı bir şekilde dilimi öğrenebileceğim, kardeşlerimiz anavatana dönsün diyenlerin elimizden daha sıkı tutacağı ve bu sayede anavatana entegrasyon sürecimizin daha hızlı olacağı vardı. Anavatanda geçirdiğim bir yılın ardından gördüm ki gerçekler biraz daha farklıydı. Sokaklarında Abhazca konuşanları duymanın neredeyse imkânsız olduğu, gençler arasında da anadili bilen insan sayısının giderek azaldığı gerçekleri ile karşılaştım.
Bunun yanı sıra diaspora olarak anavatanda çok aktif olamadığımızı gördüm. Karşılıklı heyetlerin ziyaretleri, konuşulan projelere bakıldığında aktif görünümlü ama uygulamada pasif olduğumuzu hissettim.
Kendimce bir şeyler yapmak gerektiğini düşündüğüm anda da bu güzel proje doğdu. Sonrasında gördük ki paylaşımlar arttıkça birbirimizden çok da farklı olmadığımızı, yüzyıllar sonra tekrar arkadaş, kardeş olabileceğimizi keşfettik. Bir araya gelmek isteyenlere bir ortam hazırlayabildik. Ve belki de Abhazya’da doğup büyüyen kardeşlerimizle ilişki geliştirmek adına özgüvenimiz arttı.
Ben hâlâ özlüyorum Abhazya’yı, güzel anılar, güzel insanlar biriktirdiğimi düşünüyorum. Hissettiğim farkındalıklar üzerine kafa yorup hâlâ bir şeyler yapmak için can atıyorum.
-İletişim konusunda yaşanan sıkıntıları aşmak için kalıcı önlemler/çareler için önerilerin olur mu?
-Anadilimizi öğrenmek ve yaşatmak ile birlikte var olan önyargıları kırmak, kardeşliğimizi pekiştirmek ve “bilinçli bütünleşme programı” uygulanması için hem devletin ilgili kurumları, hem sivil toplum örgütleri hem de gençliğin bir arada uyumlu çalışması, aktifleşmesi şart.
Bilinçli bütünleşme programından kastım ise daha derin sosyal araştırmaların yapılarak toplumsal benliğin hatırlanması, bütün vatandaşların ve devletin sorumluluklarını yerine getirmesi ve diasporadan anavatana yerleşmek için gidenlerle anavatanda yaşayan insanlarımızı ortak paydada buluşturacak aktivitelerin düzenlenmesi, böylelikle önyargıların önüne geçilmesidir. Daha güçlü bir devlet ve toplum için birlikte hareket edilmesini önemsiyorum.
-Abhazya için, geleceği için neler söylemek istersin?
-92-93 ruhu, birlik olma ve dayanışma duygusu, anavatan ile ilişkilerin ve paylaşımların artması, aktif ve bilinçli insanlarımızın varlığı daha güzel bir gelecek inşa etmemize katkı sağlayacaktır.
-Şimdi ne yapıyorsun?
-Eskişehir Tepebaşı Belediyesi bünyesinde proje uzmanı olarak çeşitli görevlerde yer almaktayım. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu iletişim koordinatörü ve 2 Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası idari koordinatörlüğü de bunlardan bazıları.
Bir yandan da Abhazya ile ilgili son gelişmeleri ve proje hibe süreçlerini, sivil toplum kuruluşlarının aktivitelerini takip etmeye çalışıyorum. İnanıyorum ki orada yakında kuracağımız Abkhaz Desk Gençlik Merkezi tüzelkişiliği ile güzel işlere imza atacağız.
-Eklemek istediklerin varsa…
-Kalbim ve ruhum Abhazya’da, bedenim ise Türkiye’de. 2018-2019 yılı hayatımın unutulmaz bir dönemiydi, inanarak ve anavatanın enerjisini hissederek yola çıktığım için mutluyum. Herkesin hayatında hiç değilse bir kere bunu tatmasını dilerim.
-Teşekkür ediyoruz Betül. Sana ve senin şahsında bütün proje ekibine…