Bezginlik geldi şu kelimeyi, her gün birçok kez duymaktan, okumaktan. Ben de yazdım hakkında bir şeyler yazdım, yazdım, yazdım sonu gelmek bilmiyor. Temcit pilavı gibi. Hangi kelime mi?
ASİMİLASYON…
‘‘Biz var ya biz, öyle böyle değil çok kötü asimilasyona uğradık.’’
– Neden dertlerini bilmiyor, uygulamıyorsun?- E asimilasyona uğradık ondan.
– Saygı nerede saygı?
– Ah, asimilasyona uğramasaydık aslında nasıl da saygılıydık öyle böyle değil yani.
– Hani mertlik, dürüstlük, adalet?
– Asimile olduk asimileeeeeee….
– Dilimizi de bilmiyoruz çoğumuz.
– Yahu asimilasyon dedik ya.
– Birlik, beraberlik.
– Nasıl da olurduk ama asimile ettiler bizi.
Topu topu 11 harflik bir kelime arkasına gizlenen binlerce yıllık koca bir kültür. Ne varsa olumsuz olan suçlusu belli: ASİMİLASYON.
Ne acayip şeymiş şu asimilasyon. Hem imha ediyor bir şeyleri, hem de ne zaman başımız sıkışsa imdadımıza yetişiyor.
‘‘Asimile olduk ya, hep ondan.’’
Gerçekçi olalım, birçoğumuz için bahane.
Nereye kadar bu atalet, suçlu arama, kendini mazur gösterme çırpınışları?
Yiyip bitiriyorsa eğer bizi asimilasyon, teslim olacağımıza karşı koysak ya.
Düz mantık…
BİR ŞEYİN YANLIŞ OLDUĞUNU BİLEN, DOĞRUSUNU DA BİLİYORDUR.
Madem yitirdik dediğimiz doğruları biliyoruz, doğru olanı uygulasak ya.
Yok ama.
Sen, ben, o sütten çıkmış ak kaşıklarız. Masumiyet dökülüyor üzerimizden.
Ah şu ASİMİLASYON var ya, bütün suç onda.