Natho Kadir

0
841

Yeryüzünden gelip geçen milyarlarca insandan pek azı iyilikleri ve güzel eserleri ile toplum hafızasında kalıcı izler bırakırlar. Natho Kadir işte o tür iz bırakanlardan biri. Son yazdığı, ‘Generalin Kızı’ adını verdiğimiz ilginç öykü kitabının Türkçeye tercümesini çoktan yaptırdığımız halde pandemi süreci devreye girdiği için baskısı bugüne kadar gecikmiş oldu.

Kitabın baskısını gerçekleştirecek olan KAFDAV tarafından baskıya hazır olduğu bildirildiğinde, Natho Kadir’in biyografisini yazmaya çalışırken vefat haberi geldi. Allahın rahmeti ile mekânının cennet olacağına inanıyoruz.

Natho Kadir 1927 yılında Çerkesya’nın Şapsığ diyarında, o coğrafyada yaşam şartlarının çok zor olduğu bir dönemde, Karadeniz sahilindeki Hatramtuk Köyü’nde dünyaya geldi. Sovyet rejiminin en sıkıntılı süreci devam ederken, dünyayı kasıp kavuran II. Dünya Savaşı’nın alevleri arasına düştüğünde henüz 15 yaşındaydı.
Ailenin yaşadığı köy korkunç savaşın ortasında kalmıştı. Annesi, başına isabet eden şarapnel parçası ile hayatını kaybedince, tek başına onu evlerinin bahçesine defnederken Kadir henüz 16 yaşındaydı. Babası felçli olduğu için hareket edemez durumdaydı. Eli silah tutabilecek bütün erkekler savaşın cephesine sürülmüştü. Köyde kalan birkaç yaşlı adam da evlerinden çıkmıyorlardı.

Daha sonra köyünden ayrılmak zorunda kalan Natho Kadir, savaşın seline kapılarak, kendisini Avusturya’da Drau nehri kenarındaki esir kamplarında buldu. Ölüme gönderilen gruplar arasından şans eseri kurtulup İtalya’daki esir kamplarına, oradan da Ürdün’e intikal etti. 1956 yılında da ABD’ye göç ederek hayatının sonuna kadar orada yaşadı.

16 yaşına kadar ailesi ile birlikte ve Xabze ortamında aldığı terbiye ve eğitimin gücü ile her türlü zorlukların üstesinden gelerek yaşama tutunurken anavatanını, milletini ve kimliğini hiç unutmadı. Özellikle Amerika’da geçen yaşam sürecinde, dil ve yazma yeteneklerini geliştirerek, birikimlerini ve araştırmalarını toplumunun yararına yazılı eserler haline getirdi.

Çerkes diasporasının yoğun olduğu Türkiye, Ürdün ve Suriye’ye, imkân ve şartlar oluştuktan sonra anavatan Kafkasya’ya hemen hemen her yıl ziyaretler yaparak, akraba ve hemşerileri ile ilişkilerini geliştirdi, birlikte kültürel eserler üretmeye devam etti. Bu bölgelerden Amerika’ya yolu düşen çoğu kimse de kendilerini ziyaret etmeyi ihmal etmediler.

Özellikle, eğitim veya iş amacıyla New York’a yolu düşen gençlerin uğrak yeriydi evleri. Çoğunu adeta kanatlarının altına alarak evlerinde misafir ettiler ve desteklediler. Şunu da belirtmek gerekir ki bütün bu ilişkileri ve hizmetleri, değerli eşi Suad Hanım’ın desteği ve anlayışı ile mümkün olmuştur.
Kendisine tanrıdan rahmet, Suad Hanım’a sağlıklı uzun ömürler dileriz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz