Bazı anahtarlar vardır, zamanını bekler. Her gün elimizin altındakilerden değildir. Belki tahta bir kutudadır, bir dantel eldivenin içindedir, bir mendile sarılıdır, zamanını bekler öylece. Bazen hiç gelmez o zaman, sonsuzlukta bir mühür olur o anahtar, bazen de hiç ummadığınız bir an aklınıza geliverir, aniden kapıları açar, sandıkları döker, anıları film gibi dizer önünüze, siyah beyaz resimler çıkar ortalığa. Daha önce belki bin kere görüp geçtiğiniz bir kare birdenbire hüngür hüngür ağlatır sizi, ıssız bir kuytuya çekilir ruhunuz, hatırlarsınız, kalbiniz ağrır. Bir tren sesi gelir uzaktan, bir sobanın dumanı tüter, kar soğuğu burnunuzun direğini sızlatır, mandalina kokusu aldığınıza yemin edebilirsiniz hatta. Uzakta bir köpek havlar, aniden bir şarkı başlar derinlerde… Savrulursunuz, hem de ne savrulmak; anımsamak çok zor iştir çünkü.
Okan’ın kitabı ‘Açılırken Tek Kilitli’ tıpkı adı gibi, açılırken tek kilit açılıyor ama önünüze bin kapı çıkıyor. Hafızanın, unutmanın, unutamamanın kapıları onlar. İsteyene labirent, isteyene bir geçit gibi. Kelimelerin, harflerin, noktaların ve virgüllerin büyüsü vardır bana sorarsanız. Gören, aslında görmek isteyen alır başını gider. Okan da bir çeşit büyücüdür işte. Bir çeşit modern zaman hatıranüvisidir o, vaka değil anı toplar. Hatta anının tamamını bile değil; içinden bir dantel eldiven alır mesela onu alıp bambaşka bir yolculuğun içinde önünüze çıkarır, siz bile emin olamazsınız: O dantel eldiven gerçekten orada var mıdır yok mudur?
‘Açılırken Tek Kilitli’ beni epey savurdu oradan oraya. Gözlerim de doldu, kahkahalarla güldüğüm de oldu. Onat Kutlar’dan Mandela’ya, Abhazya’dan Havana’ya geçiveren satırları okurken kitabının da tıpkı Okan gibi gezgin, özgür, hem çok kalabalık ve hem de çok sade olmasına şaşmadım elbette. Umarım sandığında beklettiği anahtarlar çıksın teker teker, nice kilitler açılsın, yollara düşelim Okanla birlikte. Yolu da yolcusu da çok olsun.
“Yazılmayanın ikinci kısmı başlasın.”
Nemyisjan Çiçek
Sevgili Okan’ı dostluğu, emeği, parıldayan aklı ve içtenliği ile sevmiştik zaten ama ilk kitabının her öyküsü biz kadınlara adanmış olunca bir kez daha kazandı gönlümüzü ve Jıneps’in sadece kadınlara ilişkin çalışmaları içeren bu sayısına da sızmış oldu işte. İyi ki. Öncelikle teşekkür etmek isterim bu güzel yaklaşımı için.
‘Açılırken Tek Kilitli’, Okan’ın Jıneps’ten tanıdığımız üslubunu bilenler için çok keyifli bir öykü kitabı. Sözcükleri, cümleleri keyifle dans ettirmiş sanki. Kafe, Çeçen, Tleperuş, farklı öykülerde farklı melodiler var gibi.
‘Ne demek istedi?’
‘Nasıl yani?’
‘Neresi?’
‘Ne zaman?’
‘Hangisi?’
Derken kitap bitiveriyor ve keyifli bir tat kalıyor belleğinizde. Aslında yukarıdaki sorulardan çok daha fazlasını okumuş olduğunuzu anladığınızda kitabı tamamlamış oluyorsunuz.
Devamını bekliyoruz Okan.
Birgül Asena Güven
Herhangi bir sebeple tamamlanmamış ve eksik bırakılmış cümlelerin sonuna konur ya da yazılanların devamının geleceğinin göstergesidir üç nokta…
Sevgili Okan’ın üç noktaları ise tekrar yaşanası ya da gizli anları kilitler cümlelerde… O anların muhatapları alır mektupları, açar kilitleri tek tek… Bilmeyene ise koca bir merak kalır, tanıklığa eşlik eden tatlı bir merak…
Tam da bu sayfanın bu sütununda nal izi süren bir ‘Oubykh’ vardı… Keşke yeniden başlasa iz sürmeye…
‘Açılırken Tek Kilitli’de paylaştığın anları kadınlara ithaf ettiğin için teşekkürler Okan…
Başka kilitleri açmaya ve anları üç noktaların arasına saklayıp paylaşmaya devam…
Serap Canbek