Endüstriyel patates üretimi son yıllarda aldı başını gidiyor. Daha çok verim alabilmek için toprağın kaldırabileceği yükten çok daha fazla gübre, ilaç kullanımı yeraltı sularının tükenmesi, içme sularının zehirlenmesi gibi sorunları da beraberinde getirmeye başladı. Bir de bunlara denetimsizlik eklendiğinde, süreç üreticinin keyfiyetine terk edilmiş oluyor. Patates üreticileri, özellikle endüstriyel üreticiler ise yok ettikleri toprakları ve yeraltı sularını sorun etmeden ülkenin başka bir bölgesine şantiye sahası kurarak hem üretimlerine hem de yeni alanları kurutmaya devam ediyorlar.
Uzunyayla da bu tehlike ile karşı karşıya… Zamantı Irmağı’nın doğduğu havzalar, yeraltı suları bakımından zengin bölgeler el altından satın alınarak, kiralanarak endüstriyel patates üreticilerinin sahasına dönüşmeye başladı. Tehlikenin farkında olmayan toprak sahipleri ya da farkında olsa bile “Nasılsa ben ektiğimde o kadar çok kazanamayacağım” düşüncesindekiler topraklarını ya satıyor ya da kiralıyor.
Patates yetiştiriciliğinde, tarla bir yıl ekildiğinde yeniden ekilmesi için aradan 3 yıl geçmesi gerekmektedir. Aksi takdirde toprakta hastalanma, kanserleşme oluşmaktadır. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin 2019 yılında verilen bir soru önergesine cevabı şöyledir: “Ülkede karantinaya tabi zararlı organizma tespiti nedeniyle 25 ilde 141 bin 650 dekar patates üretim alanında patates ekimi yasaklanmıştır; söz konusu karantina zararlısının kimyasal mücadelesi bulunmamakta olup, tek mücadele yöntemi karantina tedbirlerinin alınması, kültürel tedbirlerin uygulanması ve münavebe yapılmasıdır. Aksi takdirde hastalığın bulaşma ve yayılması devam etmekte ve tüm ekim alanlarına yayılarak ürün verim kalite kayıplarına, dolayısıyla önemli ölçüde ekonomik zarara neden olmaktadır.”
Taban sularının çekilme riski artıyor!
Tehlikenin farkında olan Uzunyayla’nın çiftçileri, topraklarını ve kültürel iklimlerini korumak için elinden gelen gayreti göstermeye çalışıyorlar. Görüştüğümüz çiftçilerin aktardıkları bilgiler olayın vahametini ortaya koyuyor. Ne kadar alanın ekildiği, ne kadar kuyunun açıldığı, ne kadar su tükettikleri, ne kadar pestisit kullandıkları sorularına hiçbir resmi kurumdan cevap alamadıklarını belirtiyorlar. Tahminlerine ve alabildikleri bilgilere göre:
31 kuyunun ruhsatlı olduğu (ne kadar ruhsatsız kuyu oldu bilinmiyor), 300 metre derinden su çektikleri, 3 bin dönüm civarı ekim yapıldığı tahmin ediliyor. Özellikle Karakuyu ağırlıklı olmak üzere Kurbağalık, Kırkpınar, Şerefiye, Kaynar havzalarını tuttukları belirtiliyor. Gelecekte içme sularının da zarar göreceği endişesini taşıyan çiftçiler, son yıllarda artan kuraklıkla birlikte, taban sularının çekilmesi riskinin arttığını; gerekli önlemler alınmadığında dönüşü olmayan bir yola girileceğinin endişesini taşıdıklarını belirtiyorlar.