‘İğne ile yaptığım işime, kalbimden ve canımdan katıyorum’

0
1284
Ben Abhazların Gogua soyundan Zeynep Gökova. Sakarya’nın Beynevit Köyü’ndenim. Yeditepe Üniversitesi’nde İngilizce çevirmenlik okuyorum.
Sosyal medyada, Kafkasya’da yaşayan takip ettiğim kişiler var. Bunlardan bazıları çok güzel işlerle uğraşıyor. Dans, müzik ve el sanatları gibi kültürel değerlerimizi yaşatmaları hoşuma gidiyor. Mümkün oldukça da bu konuda onlara teşekkür ediyorum çünkü kaybolmaya yüz tutan değerlerimizi korumak için maalesef herkes çaba sarf etmiyor.
Bu kişilerle, ufak da olsa bir şekilde iletişim kurmak için, zaman zaman, gönderilerine yorum yapıyorum. En hoşuma giden sanatçıları daha da iyi tanıyabilmek için onlarla röportaj yapabileceğimi ve sizle paylaşabileceğimi düşündüm. Sağ olsunlar, beni kırmayıp vakit ayırdılar. Bu sanatçılar; hem Adigey Cumhuriyeti Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu Nalmes’te dans edip hem de Çerkes el sanatlarıyla ilgilenen Farizet Tsey, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti onur sanatçısı, profesyonel dansçı Naurkan Bitok ve modacı Lalina Saralp. Röportaj serisi, Farizet Tsey ile başlıyor. Bu ayki Jıneps’e, Farizet ile olan röportajımızla başlıyorum.

 

Farizet Tsey, Maykop, Adigey Cumhuriyeti’nde yaşıyor. Adigey Devlet Üniversitesi’nin Turizm ve Eğitim Bilimi bölümlerinden mezun. Çocukluğundan beri Çerkes danslarıyla ilgileniyor. İlk olarak, Zori Maykopa adlı toplulukta, daha sonra üniversitedeki Nart adlı toplulukta dans etmiş. Şimdiyse Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu Nalmes’te dansçı. Birkaç yıl önce, “dışeyide” adlı geleneksel Çerkes tekniğine sahip işlemeye merak sarmış ve bunu, Adigey’in ünlü ustalarından öğrenmiş.

 

-Çerkes el sanatlarına olan merakınız ne zaman ve nasıl başladı? Nereden öğrendiniz? Bu sanatla uğraşmanızın belli bir amacı var mı? Ailenizden biri bu işle uğraşıyor mu?

-Çerkes el sanatlarına, küçük yaşlardan beri ilgim var. Ebeveynim bunu bana özenle ve sabrederek aşıladı. Annem, üniversite hocası ve “Çerkeslerin Tarihi, Kültürü ve Yaşamı” dersini veriyor. Bu yüzden, bu konu hakkında bilgi edinebileceğimiz kitaplarımız evde hep oldu. Küçük yaştan beri halk müziğini ve danslarını seviyorum. 13 yaşımdayken, annem beni Zori Maykopa adlı çocuk topluluğuna gönderdi. Bize sadece dans hareketleri değil, Çerkes danslarının tarihini de öğrettiler. Çerkes sanatlarına o zaman dokunduğum söylenebilir.

2019 yazında, Maykop’ta, Çerkes Kadınları Günü’ne adanmış bir el sanatları sergisini ziyaret ettim. Birçok ilgi çekici çalışma vardı: Farklı şekildeki süslere sahip güzel el çantaları ve başka pek çok etnik motifli takı… Çerkes kültürüne dokunmak isteyenler için özel dersler vardı. Buna çok ilgiliydim ve ilk adımlarımı, altın elişinin ustası Larina Gumova’yla ve örgünün ustası Fatima Teuçej’le attım. Daha sonra, eğitim için davet edildim ve böylece “dişeyide” tekniğinin kullanıldığı elişini denemeye ve öğrenmeye başladım.

-Çerkes olmayan toplumlara, bu sanatı Çerkes işi olarak tanıtmak için neler yapılabilir? Siz ne yaparsınız?

-Bana göre, etnik aksesuarlı ve özel dersli sergiler, başka milletten olan toplumları çeker, kültürümüzü öğrenme fırsatı verir. Bunun yanı sıra müze sergilerinin, elişi parçalarının ve kostümlerin olduğu, farklı dillerdeki resimli kitaplar gösterilebilir.

 

-Modernize çalışmayı düşünür müsünüz yoksa geleneksel yollara mı sadık kalırsınız?

-Sanatın, hem geleneksel yöntemlerini hem de modernleştirilmesini seviyorum. Geleneksel yöntemler, güvenilir yapılar ve bizim tarihimiz. Geleneksel elişi çok zahmetli, yavaş iş. Çoğu kişi, sadece geleneksel yöntemleri kullanmaya vakit ayıramaz. Çerkes elişini günümüze uygun parçalarla birleştirmenin bir sürü yolu var, bu yüzden daha çok ilgi çekiyor.

-Sizce Çerkes el sanatlarının en zorlayıcı yanı nedir?

-Çerkes elişi, çok zahmetli bir iş, çok fazla sabır ve azim gerektiriyor. Her adımda zorlukları var: Süsün simetrisini sağlama, ipliğin eşit serildiğinden emin olma ve dahası… Ama sonuç buna değer.

 

-Yeni bir takı ya da dışeyide yaratırken, herhangi bir ilham kaynağınız oluyor mu yoksa o an aklınıza geleni mi yapıyorsunuz?

-Henüz bu işin başında olduğum için Çerkes elişi hakkındaki kitapları, müze kataloglarını inceliyorum ve antik işlerden ilham alıyorum. Gördüğüm bir şeyi tekrar etmeye çalışıyorum. Bazen kendi fikirlerim de oluyor ama daha kat edecek uzun bir yolum var. Çerkes elişinin dünyası çok ilginç, bazı yöntemler maalesef kaybolmuş ama çoğu korunmuş ve benim planım, mümkün olan her şeyi öğrenmek. Umarım başarılı olurum.

 

-Bir grup halinde çalışmayı düşünür müsünüz? Takım çalışmasıyla, fikir alışverişiyle çalışmayı hedefler misiniz?

-Bence takım işi, her zaman yeni fikirler demek. Çerkes elişini bir grup insanın içinde yapmak her zaman daha üretken. Deneyimleri paylaşmak faydalı. Daha fazla pratik yapmaya çalışıyorum. Sipariş aldığım zaman, ilham alıyorum; iğne ile yaptığım işime, kalbimden ve canımdan katıyorum. Başka milletten biri sipariş verdiğinde, bu her zaman sorumluluk gerektiren bir iş oluyor çünkü müşteriye Çerkes kültürünü, ürünün aracılığıyla tanıtıyorsun.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz