Merhaba…
Son yazımızda “Fırsat buldukça gülümseyin, güldürün” demiştik. Gülünce ortaya çıkan dişlerinizin sağlıklı olmasından bahsedelim mi bu ay? Diş sağlığı bozulduğunda dolgu ile başlayan, kanal tedavileri-implantlar-protezler, çene cerrahilerine kadar uzanan zorlu bir süreç, bozulan ağız florasının neden olacağı sistemik hastalıklar sizi bekleyeceği için ağız sağlığını korumaya yönelik bilgi vermeye çalışayım…
Ağız, sindirim fonksiyonun başladığı alandır. Bu sebeple ağız ve diş sağlığı, genel sağlık açısından önemlidir. Örneğin diş ve dişeti problemleri, besinlerin yeterince çiğnenmesi ve gerekli enzimlerin salgılanmasını bozacağı için mide-bağırsak sorunlarına, yetersiz beslenme sonucu kemik erimesine, ağız içindeki kılcal damarlarla olası enfeksiyonun çok çabuk ve hızlı yayılmasına ve kalp-damar hastalıkları gibi sistemik sorunlara neden olabilir.
Ağzımız dış ortama açık olması, besinlerle teması nedeniyle zararlı mikroorganizmaların üremesi için oldukça elverişlidir. Bu nedenle ağız hijyenine dikkat etmek ve rutin hekim kontrollerini aksatmamak gerekir. Diş fırçalama, gargara gibi ağız bakım ürünleri, diş ipi-ara yüz fırçası ile günlük ağız bakımının yapılması, diş plaklarının ve çürüklerinin oluşumunu önler.
Gebelik öncesi detaylı bir ağız-diş kontrolünden geçmeniz olası rahatsızlıkların erken tespitini sağlar. Zira hamilelik dönemindeki bulantı-kusma nedeniyle ağız hijyenine yeterli özenin gösterilememesi dişlerin çürümesine ve ağrıya neden olabilir.
Ağız ve diş bakımı, erken çocukluk hatta bebeklik döneminde başlar. Diş fırçalama alışkanlığının erkenden öğretilmesi diş çürümelerini önlemede önemlidir. Uzun süre biberon-emzik-parmak emmenin bırakılmaması ile ortodontik bozuklukların gelişmesi, ileriki yaşlarda görülebilecek dişeti ve çene eklemi problemleri, konuşma bozuklukları önlenmiş olur. Pedodonti uzmanı rehberliğinde yapılan sabit veya hareketli ağız içi aygıtlarla parmak emme gibi alışkanlıkların bırakılması sağlanır. Duygusal ihtiyaçla parmak emme durumunda ise psikolog veya pedagog desteği gerekebilir. Burada önemli olan çene bozukluğu oluşmadan erken tedaviye başlanmasıdır.
Süt dişleri genellikle doğumdan sonraki 6. ayda çıkmaya başlar ve toplam 20 süt dişi 2.5 yaşına kadar tamamlanır. Süt dişleri, daimi dişlere göre daha dayanıksız yapıda olduğundan çürüğe ve aşınmaya daha dirençsizdir. Süt dişlerinin görevi, çocuğun beslenmesi, konuşması, estetik görünümünün sağlanması ve daimi dişler için yer tutmaktır. Bu nedenle süt dişlerine “nasılsa düşecek” mantığıyla yaklaşmamak gerekir. Çünkü çürüyen süt dişleri ağrıya neden olarak çocuğun beslenmesinin bozulmasına, boyut kaybına neden olarak daimi dişler için yeterli yerin oluşmamasına – ortodontik sorunlara yol açabilir.
Genellikle 6 yaşından itibaren daimi dişler düşmeye başlar, 12 yaşına dek çocuklarda hem süt hem daimi dişler bulunmaktadır. Bu ara dönemde süt dişlerindeki çürükler, daimi dişlerin sağlığını tehdit eder. Bu nedenle çocuklara ne kadar erken doğru ve etkin diş fırçalama öğretilir, diş hekimi ile olan güven ilişkisi kurulursa koruyucu ağız-diş sağlığı o kadar etkili olur.
Çocuk ve ergenlik döneminde genellikle tükürüğün yıkama etkisinden faydalanamayan üst çene ön süt dişlerinde (siyah-kahverengi, gri-yeşil, sarı-turuncu) renklenmeler gelişebilir. Ağız hijyen yetersizliği, demir ilaçları ve renk veren bakterilerin ağız içinde artması gibi farklı nedenlerle oluşan bu durum, estetik kaygılarla özgüven eksikliğine ve sosyal çevreden soyutlanmaya yol açabilir. Bunun önlenmesi için ağız bakımı erken yaşlarda öğretilmeli, aile içi bakteriyel geçişi önlemek için yeme-içmede ortak eşya kullanımı, çocuğun ağızdan öpülmesi önlenmeli, emzik-biberon temizliği sağlanmalıdır. İlaç alımı veya şekerli besin sonrası su içirilip ağız çalkalatılmalıdır.
18- 20 yaş aralığında çıkan en son azı dişlerimiz olan 20 yaş dişlerimizin, bilinenin aksine her zaman çekilmesi gerekmez. Ancak çenenizi açarken zorlanma, çene arkasında ağrı, ağız kokusu şikâyetleriniz varsa hekiminize danışmalısınız. 20 yaş dişinizin boyutu, yeri, çene yapınızın bu yeni diş için uygunluğunu saptamak üzere görüntüleme gerekebilir. 20 yaş dişleri yemek artıklarının en çok toplandığı yer olması nedeniyle diş çürümelerine sık rastlanır. Bu alanın temizliğinin yapılamadığı, diğer dişlere baskı oluşturacak 20’likler diğer dişlerin selameti için çekilmelidir.
Ağız bakımının olmazsa olmazı doğru diş fırçalama ile ilgili diş hekiminizden en doğru bilgiyi alabilirsiniz. Genel hatlarıyla elleri yıkayıp ağzı bol suyla çalkalayarak başlamak, kuru diş fırçasına bezelye-nohut büyüklüğünde macun sıkarak, diş-dişetinizin birleştiği noktaya 45 derece açıyla, kısa ve nazik hareketlerle, çok bastırmadan, her diş üzerinden 8-10 kez geçecek ve her yüzey temizlenecek şekilde dairesel hareketlerle en az 2 dakika, üst-alt çene çiğneyici yüzeylerini en son dil yüzeyini ileri-geri hareketlerle hafifçe fırçalayıp ağzı bol suyla durulamak şeklinde özetlenebilir. En son diş fırçanızı yıkayıp diğer fırçalarla temas etmeyecek şekilde dik kurumaya bırakmalısınız.
Diş temizliğinde kullanacağınız malzemeler de çok önemlidir. Kendinize en uygun fırçayı hekiminize danışarak alın ve 3 ayda bir değiştirerek kullanın (Diş macunları ve ağız bakım ürünlerinde florürü öneren ve karşı çıkan iki farklı görüş mevcut). 3 aydan daha kısa sürede diş fırçanız hasarlanıyorsa fırçalama tekniğinizde bir sorun olabilir.
Ne yediğiniz, tüm sistemlerinizde olduğu gibi dişlerinizin sağlığını da etkiler. Dengeli, sağlıklı beslenin ki vücudunuzdaki vitamin-mineral dengesi sağlansın. Kalsiyum ve fosfordan zengin besinler tüketmeye, D vitamini almaya özen gösterin. Mümkün olduğunca şekerli, nişastalı gıdalardan kaçının. Şekerli ürünler aşırı tüketildiğinde çürümelere yol açabilir. Şekerli besinlerden sonra mutlaka dişlerinizi fırçalayın, aksi takdirde kalıntılar diş yüzeyine yapışarak çürük oluşumunu tetikleyebilir.
Ağız boşluğundaki 300 civarı farklı bakteri ve mantarların oluşturduğu “ağız florası” ile bağışıklık sistemimiz arasında bir denge bulunmaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, yeterli sıvı tüketimi, iyi ağız hijyeni, çürüksüz ve tam sayıdaki dişler, sigara-asitli yiyecek gibi zararlı maddelerin kullanılmaması, ağız florasının sağlıklı olmasını destekler. Dengeli florada ağız içi bakteriler, diş-dişetlerinin sağlığını korur, besinlerin ön sindirimine yardımcı olurlar. Yaş, hormonlar, stres, sağlıksız beslenme, sigara-alkol alımı, antibiyotik kullanımı, diyabet-kanser gibi sistemik hastalıklar, ortodontik tedavi gibi farklı birçok durumda bu floranın dengesi bozulur. Ağız florasının bozulmasıyla vücuda istenmeyen bakteri girişi başlar, zamanla çürük oluşumuna, diş eti problemlerine yol açar.
Doğal floranın oluşturduğu bakteri plağı, şekerli ve karbonhidratlı yiyecek artıklarından asit oluşturur. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin koruyucu sert tabakası mine, hemen altındaki dentin, hatta bazen diş köküne dek ilerleyen çürüklere neden olurlar. Kötü gidişatı önlemek doğru ağız bakımıyla mümkün. Ağız florasının korunması için dengeli ve sağlıklı beslenmeli, bol su tüketerek ve şekersiz sakız çiğneyerek tükürük kalitesini (ph’ını) ve salgısını artırmalı, asitli-karbonhidratlı yiyeceklerden kaçınmalı, günlük ağız-diş bakımımızı ve yıllık doktor kontrollerimizi aksatmamalı, alkol-tütün kullanımı, parmak emme gibi zararlı alışkanlıkları bırakmalıyız.
Ağız sağlığı dendiğinde dişlerimiz kadar onu çevreleyen dişeti gibi yumuşak dokuların da iyi olması gerekir. İlk safha dişeti iltihabı (gingivitis), diş etlerinin kanamalı, kırmızı ve hacimsel olarak arttığı, diş tabanı çevresindeki dokunun iltihabıdır. Kişiyi çok rahatsız etmeyebilir. Ancak tedavi edilmediğinde diş eti çekilmesine (periodontitise) ilerleyerek dişi destekleyen yapıları kademeli olarak etkiler, diş hassasiyeti, dişlerin gevşemesi-kaybına, çene kemiğinde geri dönüşsüz hasara, estetik sorunlara, kronikleşirse kalp-solunum yolu hastalıkları gibi sistemik rahatsızlıklara neden olabilir.
Dişeti çekilmesi sıklıkla ağız hijyeninin kötü olmasından kaynaklanır. Besinlerdeki nişasta ve şeker, ağız içindeki bakterilerle etkileşerek yapışkan plak oluşumuna yol açar. Dişlerde biriken bu plaklar, diş eti çizgisi hattında birikip sertleşerek içi bakteri dolu tartar (diştaşına) dönüşür. Dişlerde biriken tartar, diş ve dişetlerinize zarar verir ve profesyonel diş temizliği ile uzaklaştırılır. Yılda iki kez diş hekimi kontrolü önerilmesinin bir nedeni de tartar oluşumunun önlenmesi ve temizlenmesidir.
Normalde dişetleri açık pembe renklidir, dişe sıkıca tutunur, diş fırçalarken kanama olmaz. Dişeti rahatsızlıklarında kızarık-şiş, temasla hemen kanayan dişetleri, diş-dişeti arasında gözle görülen plak bulunur. Parlak kırmızı-morumsu renkte, kabarık-şiş dişetleri, ağız kokusu, ağrılı çiğneme, son zamanlarda dişler arasında gelişen boşluklar, dişetlerinin aşağı çekilip dişin olduğundan uzun görünmesi, diş fırçalama veya diş ipi kullanımı esnasında kanama gibi durumlarda lütfen vakit kaybetmeden diş hekiminize görünün.
Dişeti çekilmesi, diş minesi aşınması sonucu zamanla, dişin mine tabakasına kıyasla daha yumuşak olan iç dentin tabakası açığa çıktığında diş hassasiyeti gelişebilir. Sıklıkla 20-50 yaş arasında görülür. Binlerce minik kanal dentin içinden geçerek dişin merkezine gider. Bu nedenle dentin tabakası açığa çıktığında içtiğiniz soğuk suyu diş köklerinize kadar hissedersiniz. Dişin mine tabakasını aşındıran asitli yiyecekler, dişetlerinize uygun olmayan fırça kullanımı, çok sert fırçalama, diş sıkma-gıcırdatma diş hassasiyetine neden olabilir.
Diş gıcırdatma (bruksizm), sıklıkla uyurken, farkında olmadan dişleri sıkma veya birbiri üzerinde kaydırmadır. Uyanıkken stres, hayal kırıklığı, öfke gibi durumlarda da bilinçsizce yapılan alışkanlık şeklinde olabilir. Parkinson, demans, epilepsi, uyku apnesi, reflü gibi rahatsızlıklarla ilişkili, ailesel yatkınlık şeklinde genetik temelli veya antidepresan ilaçların yan etkisi şeklinde görülebilir. Alkol-sigara-kafeinli veya keyif verici maddelerle tetiklenebilir. Agresif-hırslı-hiperaktif kişilerde daha sık gözlenmekte olup stres en önemli nedendir. Diş minesinin aşınması sonucu diş hasarına, çene eklemi sorunlarına yol açabilir. Kişinin uyku partnerini uyandıracak kadar şiddetli ses çıkarma, hassas-çatlamış-düzensiz görünümde dişler, diş minesinde aşınma, özellikle sabahları çene-boyun-yüz ağrısı şikâyetleriniz varsa diş hekiminize başvurmanız hem diş sağlığınız hem de altta yatan veya birlikte olan sistemik rahatsızlıkların teşhisi için önemlidir. Tedavi, uyku alışkanlıklarınızın değiştirilmesinden gece dişleri korumaya yönelik atel kullanımına, altta yatan nedeni kaldırmaya yönelik olmak üzere çok çeşitlidir.
Diş gıcırdatmaya çocuklarda daha farklı yaklaşmak gerekir. Süt dişlerinin düştüğü, kalıcı dişlerin gelmeye başladığı dönemdeki hafif gıcırdatmalar normal kabul edilir. Erken çocukluk çağında diş gıcırdatma sıklıkla reflü-bağırsak paraziti gibi sindirim sistemi, sinüzit-alerjik bronşit gibi solunum sistemi hastalıklarıyla ilişkiliyken daha büyük çocuklarda ebeveyn anlaşmazlıkları, okulla ilişkili kaygı sorunlarına bağlı psikolojik kaynaklıdır. Çocuklarda diş gıcırdatmaya neden olan etkenlerin erken düzeltilmesi, dişlerde kalıcı hasar ve çene eklemi rahatsızlıklarına gidişi önleyebilir.
Birçok hastalığın habercisi olabilecek ağız kokusu ise sprey ve gargaralarla maskelenmeden üzerinde özenle durulması gereken bir sorundur. Sarımsak-soğan gibi besinlerin tüketilmesiyle ortaya çıkan diş ve dil sırtının fırçalanmasıyla kaybolan ağız kokusu normal kabul edilir. Bu tür yiyeceklerden bağımsız olarak, uzun süredir devam eden, kişinin kendisi veya çevresi tarafından fark edilen kötü ağız kokusu önemlidir. Genellikle diş çürüğü, dişeti iltihabı gibi ağız içi sorunlardan kaynaklanır. Bu sorunlar çözüldüğü halde ağız kokusu geçmiyorsa altta yatan kulak-burun-boğaz veya sinüs-akciğer enfeksiyonları, mide rahatsızlıkları, diyabet, karaciğer-böbrek yetmezliği gibi ciddi sorunlara işaret ediyor olabilir. Bunların dışında ağız kuruluğuna dolayısıyla tükürük salınım yetersizliğinde neden olan yetersiz sıvı alımı (diyet-oruç gibi) veya bazı ilaçlar da ağız kokusuna yol açabilir.
Diş çürükleri ve kayıplarının dolgu, köprü, implant gibi tedavilerine burada değinmeyeceğim, onların cevabı diş hekiminizde. Yukarıda yazılanlara dikkat ediyorsunuz ama hâlâ dişleriniz veya gülüşünüz istediğiniz gibi değil ve siz bunu kendinize sorun ediyor, fotoğraf çekilirken somurtuyor, hatta sosyal ve psikolojik anlamda rahatsız oluyorsanız çözüm yine diş hekiminizde… Diş beyazlatma, dişeti cerrahileri, porselen uygulamalarla gülüş estetiği tedavisi yapılabilir.
Türkiye’de bilimsel diş hekimliğinin başlangıcı kabul edilen 22 Kasım 1908 tarihinde ilk «Dişçi Mektebi”nin açılmasına ithafen 1996 yılından itibaren 22 Kasım “Türk Diş Hekimliği Günü”dür ve 18-24 Kasım’ı içine alan hafta «Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle pandemi savaşında ön saflarda çalışan diş hekimi meslektaşlarımın gününü kutluyor, bu süreçte kaybettiklerimizi saygı ve rahmetle anmak istiyorum.
Ağız-diş sağlığı için temel öneriler
- Dişlerinizi, biri yatmadan önce olmak üzere, günde 2 kez, en az 2 dakika fırçalayın.
- Dişlerinizi fırçalarken mutlaka dilinizi de fırçalayın.
- Size uygun sertlikte fırça, fındık kadar macun, ara yüz fırçası/diş ipi, gargara kullanın.
- Diş fırçanızı 2-3 ayda bir değiştirin.
- Altı ayda bir diş hekimi kontrolünüzü aksatmayın, düzenli aralıklarla diş taşlarınızı temizletin, diş beyazlatıcıları doktor kontrolünde kullanın.
- Diş minesine zarar verecek diş gıcırdatma, parmak emme, toka-kalem gibi yabancı cisimleri ısırma gibi alışkanlıkları terk edin, fındık gibi sert kabuklu yiyecekleri dişinizle kırmayın.
- Tükürük salgısını ve pH’ını artırmak için bol su için, portakal-kivi-limon gibi meyveler tüketin, şekersiz sakız çiğneyin.
- Şekerli, nişastalı ve asitli gıdalardan, dişe yapışan ürünlerden mümkün olduğunca kaçının, tükettiğinizde ağzınızı suyla çalkalayın.
- Dişlerde mekanik temizlik etkisi oluşturmak için elma-havuç gibi besinleri ısırarak yiyin.
- Kemik minerallerini düzenlemek amacıyla dengeli ve sağlıklı beslenin.
- Dişeti kanaması, diş plağı-tartar oluşumunda diş hekiminize görünün.
- Diş çarpıklıkları, çürük diş gibi ağız florasını bozacak durumları tedavi ettirin.
- Çocuklarda ilk diş hekimi muayenesi, ilk dişlerin çıkmasıyla başlamalı, erken dönemde diş fırçalama alışkanlığı edindirilmeli, diş hekimine güven sağlanmalıdır.
- Yirmi yaş dişinin çekilmesi veya bırakılması hekim kontrolünde olmalıdır.
- Gülüşünüzden mutsuzsanız diş estetiği için hekiminizden yardım alın, dişlerinden memnun olmadığınız için sonsuz faydası olan gülmekten mahrum kalmayın.
Not:
Ortodonti: Düzensiz konumdaki dişlerin, alt-üst çenenin uyum ilişkilerini teşhis, tedavi (halk arasında “tel tedavisi” olarak bilinen) ve önlemeye çalışan diş hekimliği branşı.
Pedodonti: 0-12 yaş aralığı çocuklarda ağız ve diş gelişiminin takibi, süt dişi çürükleri gibi sorunların tanı-tedavileri ile ilgilenir.
Periodontoloji: Dişetleri gibi dişleri çevreleyen dokuların sağlığından sorumludur.
Ağız ve çene cerrahisi: Dişler ve ağız dokuları, çene kemikleri ve eklemlerinin tümüyle ilgilenen cerrahi bilim dalıdır.
Kaynaklar:
https://sagligim.gov.tr/agiz-dis-sagligi/disler-neden-curur.html
https://sagligim.gov.tr/agiz-dis-sagligi/dis-hakkinda-bilinmesi-gerekenler.html
https://sagligim.gov.tr/agiz-dis-sagligi/dis-fircalama-teknikleri-yetiskin.html