Laz Enstitüsü, 2016-2018 yılları arasında yürüttüğü, Avrupa Birliği tarafından desteklenen Yaşayan Lazca projesi kapsamında Türkçe ve İngilizce bir rapor hazırladı. Rapor, 2018 yılı itibariyle Lazcanın güncel durumunu kayıt altında alma çabasında ve Lazca hakkında bu alanda hazırlanmış ilk ve tek rapor olma özelliği taşıyor. Raporun tam adı “Türkiye’de Lazcanın Mevcut Durumu 2018”. Raporun kendisine www.lazenstitu.com adresinden ulaşabilirsiniz. Aşağıda gazeteci Sahra Torlak tarafından hazırlanmış bu raporla ilgili yazıyı okuyacaksınız (İsmail Avcı Bucaklişi).
Bir dil düşünün; atalarınızdan, dedelerinizden, ninelerinizden kalmış, asırlık bir dil… Kim bilir kaç yüzyıl önce, kaç kuşak önce kök saldı bu topraklara. Öyle derin, öyle köklü bir miras yani… Bu köklü miras gün gibi ortada ama o mirası devralacak mirasçı bulunamıyor.
Laz Enstitüsü o mirası korumak, yaşatmak ve mirasçılarına teslim etmek için kurulduğu günden bugüne mücadele ediyor. Bu kapsamda raporlar hazırlatan Enstitü, Lazcayı yaşatmak için kurslar düzenliyor, eğitim materyalleri, yardımcı kaynak kitaplar oluşturuyor.
Bu çabanın bir parçası olarak “Laz Enstitüsü: Yaşayan Lazca Projesi Laz Dilinde Anadili Temelli Çok Dilli Eğitimin Geliştirilmesi” başlığıyla Türkiye’de Lazcanın mevcut durumunu ele alan bir rapor oluşturuldu. Prof. Dr. Belma Haznedar tarafından kaleme alınan yaklaşık 200 sayfalık rapor için Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nde araştırmalar yapıldı ve Lazca ve kayıp mirasçıları ele alındı.
Anadilin algılanışı, eğitim seviyesi yükseldikçe Lazcanın kayboluşu
Rapora göre bir dilin yaşaması, o dili kullanan kişilerin tutum ve algısına bağlıdır. Dile yönelik olumlu tutum sergileyen topluluk onu daima canlı tutacak, kuruyup yaşatacak ancak o dil ile ilgili olumlu tutum yoksa dil de yok olmaya mahkûm olacak.
Toplum aydınlandıkça, eğitim seviyesi arttıkça kültürüne, diline, değerlerine daha çok sarılması gerekirken ne acıdır ki Lazcada durum tersine gidiyor. Rapora göre eğitim seviyesi yükseldikçe Lazca konuşan sayısı günden güne azalıyor. Yani eğitim altyapısı Lazcayı olumsuz yönde etkiliyor.
Yapılan araştırmada eğitim düzeyi düşük olan grupta Lazcayı anadili olarak belirtenlerin oranı yüzde 86 iken en yüksek eğitim düzeyine sahip grupta Lazcayı anadili olarak belirtenlerin oranı yüzde 48’e düşüyor. Artan yaşla birlikte katılımcıların anadil algısı da değişiyor. 25 yaş ve altı katılımcıların yüzde 42’si Lazcanın anadili olduğunu belirtirken, 26-45 yaş aralığında bu oran yüzde 56’ya, 46 ve üzeri yaş grubundakilerde ise yüzde 74’e çıkıyor.
Anadil algısı mesleki olarak da eğitim düzeyi ile paralellik gösteriyor. Genellikle fiziksel güce dayanan işler yapan mavi yakalıların yüzde 72’si Lazcayı anadil olarak görürken beyaz yakalılarda bu oran yüzde 55’e düşüyor. Lazcanın sadece anadil algısı değil, konuşma oranı da beyaz yakalılarda daha düşüktür.
Raporda Lazcanın daha çok köylerde kullanıldığı tespitine yer verildi. Bunun yanında Lazcanın mahallelerde, evlerde, cenazelerde ve düğünlerde kullanımı yüzde 30’un altında kalırken Türkçenin bu küçük sosyal alanların yüzde 50’sine hâkim olduğu belirtiliyor.
Dil aktarımında ailenin rolü, çocukların Lazca bilgisi
Çalışmanın anket bölümünde katılımcıların çocuklarının Lazca dil becerileri de incelendi. Bu incelemeye dayanarak çocukların yüzde 28’inin hiç Lazca bilmediği, yüzde 49’unun biraz bildiği, yüzde 23’lük kısmın ise iyi derecede Lazca bildiği tespit edildi.
Lazcanın kimden öğrenildiği sorusundan hareketle katılımcıların yüzde 73’ünün Lazcayı ebeveynlerinden, yüzde 22’sinin büyük anne-babalarından, yüzde 6’sının ise akraba, arkadaş eş dosttan duyduğuna yer verildi.
Dil aktarımında ailenin rolü okuldan daha önemlidir. Çünkü çocuğun eğitimi okuldan önce aileden başlar. Raporda belli başlı yargılar nedeniyle Lazcanın aktarımında yaşanan aksaklıklara dikkat çekiliyor.
Çocuklar ile Lazca konuşmama nedenleri
Ailelerin Lazcayı çocuklarına transfer etme gereği duymaması Lazcanın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalma sebebi olarak öne çıkıyor. Bazı aileler de Lazcasının iyi olmadığı gerekçesiyle çocuklarına aktaramadıklarını da ve Lazcayı öğrenen çocuğun Türkçeyi de aksanlı konuşur endişesi taşıdıkları görülüyor.
Raporda ayrıca aile dili üzerinde sosyo-demografik özelliklerin etkisi, cinsiyet hariç yaş, eğitim durumu, meslek ve yerleşim dahil diğer tüm değişkenlerin Lazcanın kullanımında önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.
Eğitim ve medyada Lazca kullanımı
Lazca 2013 yılında itibaren seçmeli ders olarak okul müfredatına girmiş olsa da uygulamada dersin seçimi konusunda yaşanan eksiklikler ve aksaklıklar nedeniyle istenen düzeye ulaşamamıştır. Okullarda yeterince tercih edilmiyor, aile arasında konuşuluyor, peki okumada durum nasıl?
Katılımcılara Lazcayı okumada kullanıp kullanmadıkları soruldu. Katılımcıların yüzde 79’u Lazca herhangi bir kitap veya dergi okumadığını belirtirken Lazca bir kaynaktan okuma yaptığını söyleyenlerin oranı yüzde 21 oldu. Ayrıca Lazca okuma oranı bakımından kadınlar yüzde 17’de kalırken erkeklerin yüzde 25’lik oranla kadınlardan daha fazla okuduğu tespit edildi.
Hayatımızın vazgeçilmez önemli bir parçası haline gelen medya kullanımında Lazca tercih oranı da araştırıldı. Buna göre katılımcıların büyük çoğunluğu Türkçe yayın yapan kanalları seyrediyor. Katılımcıların sadece yüzde 10’u Laz TV’yi izliyor. Müzikte de yüzde 36’lık bir oran Türkçe müzik dinlerken, Lazca müziği tercih edenlerin oranı yüzde 17’de kalıyor. Raporda müzik ve televizyon izleme konusundaki belirgin farka internet yayınları hariç Laz televizyon kanalının olmayışı, buna karşın internet ve albümler aracılığıyla Lazca müziğe erişimin daha kolay olması neden olarak gösteriliyor.
Geleneksel medyada Lazca kullanımı yaygın olmasa da katılımcıların büyük çoğunluğu Lazcayı sosyal medyada aktif olarak kullanıyor. Katılımcıların yüzde 42’si sosyal medyada Lazca bir içeriği takip ettiğini, yüzde 41’i ise takip etmediğini belirtiyor. Bu sonuçlara göre katılımcıların neredeyse yarısının sosyal medyada Lazca tabanlı platformları takip ettiğinden hareketle sosyal medyanın insanların Lazca ile tanışmasında önemli bir rol oynadığı tespit edildi.
Lazcayı yaşatacak öneriler
Raporda Lazcayı yaşatacak çözüm önerilerine de yer verildi. Buna göre Lazca konuşan topluluklarda Lazca okuma yazma öğretme faaliyetlerinin yapılması gerektiği belirtiliyor. Anadilde eğitimin ikinci dilde olumlu sonuçlar oluşturacağına vurgu yapılıyor.
Lazca konuşan toplulukların Türkiye’de kendi eğitim politikalarını oluşturma hakkı için hibe ile desteklenebileceği, ayrıca Lazcanın geleceğini korumak için, dil politikalarının temsilcileri olarak öğretmenlerin, toplulukların, derneklerin ve diğer kurumların acil olarak kurulmasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Sosyal medya ve dijital teknolojilerin bu konudaki rolünden faydanılması ve Lazca konuşulan bölgelerde faaliyet gösteren ticari radyo veya TV istasyonlarında Lazcanın kullanılması üzerine çalışmalar yapılması gerektiği de raporda dikkat çeken öneriler arasında yer alıyor.
Çalışmada ayrıca iki dilliliğin/çokkültürlülüğün bilişsel, akademik ve sosyal avantajlarını düşünmeye teşvikin önemli olduğuna ve Lazcanın toplumda var olmadığını iddia etmek yerine dilsel çeşitliliğin önemine de vurgu yapılıyor.