Dersim’i önceleyen ilk iç sürgün: Gönen-Manyas Çerkes sürgünü

0
775

“Gönen-Manyas sürgünü, rejimin kurucu unsurlarının ‘biz’ ve ‘ötekiler’ arasındaki sınırları net biçimde çizdiği ilk örnektir” 

Gönen-Manyas iç sürgünü, Kurtuluş Savaşı süresince Kemalistlerle ittifak içinde savaşmış ve Batı Cephesi’nin önderliğini yürütmüş olan Ethem Bey’in tasfiyesinin hemen ardına ve Ankara hükümetinin Yunan güçlerini kesin bir yenilgiye uğrattığı 1922 sonrasına denk düşer. İmparatorluktan ulus-devlete geçiş sürecinin önemli bir dönemecinde güvenlik endişeleri gerekçe gösterilerek Gönen, Manyas ve Bandırma’nın köyleri 1922 yılının sonu ve 1923 yılını kapsayan süreçte topluca yerlerinden edilmiş, Doğu ve İç Anadolu’daki çeşitli yerleşkelere gönderilmiştir. Bir yılı geçen bir sürenin ardından sürgün kararı kaldırılmış, mülksüzleşmiş ve yoksullaşmış Çerkesler eski yerleşim yerlerine iktisadi dayanaklarını ve eski konumlarını yitirmiş olarak geri dönebilmişlerdir.  

Sürgün, kamuoyunda suskunlukla karşılanmıştır. Dönemin Çerkes ileri gelenleri de seslerini yükseltmekten sakınmışlardır. Belki de tek istisna, bugün de sürgüne dair ilk kaynak sayılabilecek ve Çerkes Teavün Cemiyeti ve Şimali Kafkas Cemiyeti aktivisti yazar Mehmet Fetgeri Şoenu tarafından TBMM’ne hitaben kaleme alınan iki ayrı sunumdur. Fetgeri, kamuoyunu olup biten hakkında bilgilendirmeyi ve kamuoyu desteğiyle sürgün kararının geri alınmasını sağlamayı hedeflemiştir. “Çerkes Meselesi Hakkında Türk Vicdan-ı Umumîsine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Arıza” başlığı altında topladığı iki sunumu (Ağustos 1923 ve Kasım 1923) çoğaltarak Büyük Millet Meclisi’nin her bir mebusuna gönderen Şoenu, iç sürgüne gerekçe oluşturan gelişmeleri sıraladıktan sonra sürgüne niçin son verilmesi gerektiğini uzun uzadıya tartışır. Metin çok gerçekçi bir biçimde, bir kısım Çerkesin Kuvayı Milliye karşıtı muhalefet cephesinde yer almasını, hayatlarını tehlikede gören bir topluluğun dışarıdan gelen tehditlere karşı istenç dışı tepkileriyle açıklar. Ancak metnin bütününe hâkim olan bugünün perspektifinden çok tartışmalı görülebilecek anlayış, sürgünün durdurulması talebine eşlik eden asimilasyon önerisidir. Seneler sonra yazar, araştırmacı İzzet Aydemir, Nart dergisindeki makalesiyle Gönen-Manyas iç sürgününü Şoenu’nun iki temel sunusundan beslenerek Çerkes kamuoyu ile paylaşır. Aydemir, sürgünün durdurulması için yoğun bir mücadele veren Şoenu’nun akıbetini okuyucuyla paylaşır. Aktarıldığına göre Şoenu, ömür boyu yayın yasağına çarptırılır, kısa bir süre sonra da hayatını kaybeder. İzzet Aydemir’in çalışması Gönen-Manyas bölgesinde yaptığı yüz yüze görüşmeleri içerir. Gönen-Manyas sürgününü yakın dönemde etraflıca ele alan bir sözlü tarih çalışması, Guşıps internet sitesi kurucusu bir grup Çerkes aktivistinin girişimiyle 2013 senesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma, aileleri sürgünzede dört Gönenlinin anılarına dayanmaktadır. Yakın dönemde bu konuya ilişkin akademik nitelikli çalışmalarla Dersim’i önceleyen bu ilk iç sürgün etraflıca tartışılmaktadır.  

Gönen

1- Üçpınar, 28 Mayıs 1923
2- Muratlar, 5 Haziran 1923
3- Armutlu (Sızıköy), 9 Haziran 1923
4- Dereköy (Keçidere), 13 Haziran 1923
5- Çınarlı (Keçeler), 17 Haziran 1923

Not: Karalarçiftliği, Bayramiç, Hacı Menteş ve Ayvalıdere köylerinin de tüm malları sattırılmış ve göçe hazır vaziyette uzun süre bekletilmişlerdir.

Gönen-Manyas sürgünü, rejimin kurucu unsurlarına, İmparatorluk rejiminden devraldıkları bir yönetme stratejini sınama imkânı sağlamıştır. Bu sınamanın ardından, belli bir etnik topluluğun yerinden etme ve yeniden iskân politikasıyla terbiye edilmesi iktidarın çok kereler tereddütsüz biçimde başvuracağı ve Dersim’de hayata geçireceği bir seçenek olacaktır. Nispeten dar kapsamlı sayılabilecek bir zorunlu göç hareketi olarak Gönen-Manyas sürgünü, Çerkeslerin kolektif hafızalarında 1864 Büyük Sürgünü ve trajedisini tazelemiş, Çerkes topluluğunun içerisinden yükselebilecek muhtemel muhalif seslerin çok önceden bastırılmasına zemin teşkil etmiştir. Bu olaylar dizisinin Çerkeslerin hayatta kalma stratejilerinde bir süreliğine etnik kimliklerini kamusal alanda sergilemekten sakınma veyahut yeni kurulan Cumhuriyet’in sadık unsurları olarak kendi içlerindeki olası muhalif sesleri önceden bastırmaya yol açabileceği varsayılabilir. Zira sürgün başlı başına bir sindirme harekâtıdır.  

Gönen-Manyas sürgünü, bölge Çerkesleri için fevkalade yaralayıcı olmanın yanı sıra Çerkeslerin kimlik inşalarında kilit önemde bir unsur olan “sürgün” travmasını yenilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan Çerkeslerin belli bir kesimi, yönetici seçkinlere sadakatlerini kanıtlayabilmek amacıyla etnik kimliklerini gizleme, etnik kimliklerini otantik bir unsura indirgeme veyahut yönetici seçkinlerle çeşitli düzeylerde ittifaklar kurma olma stratejilerini benimseyerek hayatta kalmaya çalışmışlardır. 

Manyas

1- Boğazpınar (Mürüvvetler), Aralık 1922-Ocak 1923 arası
2- Kızılkilise (Kızılköy), 7 Haziran 1923
3- Yeniköy, 7 Haziran 1923
4- Dümbe (Tepecik), 7 Haziran 1923
5- Ilıca (Ilıcaboğaz (şimdi Susurluk’a bağlı), 11 Haziran 1923
6- Karaçallık, 13 Haziran 1923
7- Bolağaç, 13 Haziran 1923
8- Değirmenboğazı, 21 Haziran 1923
9- Hacıosman, 21 Haziran 1923

Not: Işıklar, Hacıyakup, Süleymanlı, Durak, Çakırca, Elkesen, Çavuşköyü, Kızık, Kulak, Eskimanyas, Tatarköyü, Haydar, Esen, Ergili, Salur, Hamamlı, Muradiye, Geyikler köylerinin sakinleri mallarını hiç fiyatına satmış ve bekletilmişlerdir.

İlk sürgün 1922 yılının aralık ayında gerçekleşmiş, 1923 sonunda 13 köy öküz arabalarında ve jandarma eşliğinde Anadolu’nun çeşitli köşelerine sürülmüştür. Otuz köy ise sürgüne gönderilmek üzere hazır tutulmuş, ancak bir süre sonra bu köylere ilişkin sürgün kararından vazgeçilmiştir. İlk boşaltılan köy, Mürüvvetler’dir. 1922 Aralık ayında, Mürüvvetler köy ahalisine Doğu Anadolu’ya sürüldükleri bildirilir. Mürüvvetler sürgününün yöre halkında ve köy sakinlerinde bir dirence yol açmadan neticelenmesinin ardından, 28 Mayıs ve 21 Haziran tarihleri arasında Gönen ve Manyas çevresinden on üç köyün daha boşaltılması emri verilir. En fazla üçer dörder gün arayla Gönen kazasından beş köy, Manyas kazasından sekiz köy boşaltılır ve sürgüne yollanır. Bunu Kasım ayına dek geçen süre zarfında vuku bulduğu düşünülen ve otuz köyü kapsayan ikinci bir sürgün dalgası izler. İlk sürgün dalgası ailelerin Malatya, Kayseri, Sivas, Niğde ve Van’a dağıtılmasını öngörmektedir. Aileler bu yörelerdeki köylere veyahut ilçelerdeki mahallelere dağıtılırlar. Amaç, sürgünzedeleri birbirinden uzaklaştırıp yeni mekânlarında eritilmelerini kolaylaştırmaktır. İkinci sürgün dalgasının hangi illere yerleşimi zorunlu kıldığı konusunda kesin bilgilere ulaşmak mümkün görünmemektedir. Şoenu ve Aydemir, ikinci dalganın gerçekleşmemiş olduğunu, ancak haklarında sürgün kararı çıkarılan ahalinin ellerindeki malı mülkü ivedilikle satıp bir süre göçe hazırlıklı bekletildiğini aktarırlar. Bir sene kadar bir sürenin ardından sürgüne gönderilenlerin “ıslah” oldukları düşünülerek geri dönmelerine izin verilmiştir. 

Gönen-Manyas sürgünü, erken Cumhuriyet rejiminin şiddet repertuarı ve hakimiyeti altındaki topraklarda etnik farklılıklarla baş etme biçimleri hakkında ipucu sunar. Sürgün, rejimin kurucu unsurlarının “biz” ve “ötekiler” arasındaki sınırları net biçimde çizdiği ilk örnektir. Yeni rejimin kurucu unsurları nezdinde, Gönen Manyas bölgesi, Ethem Bey yanında mücadele etmiş milis güçlerinin yoğunluklu olarak ikamet ettiği bir yerleşim yeridir. Dolayısıyla, bu bölgedeki topluluğa yönelik bir cezalandırma veyahut gözdağı politikasının diğer yörelerde yaşamakta olan Çerkesler için emsal niteliği taşıyacağı düşünülmüştür. İç sürgün öncelikle bölge Çerkeslerinin iktisadi ve siyasal gücünü kırmayı ve Çerkes topluluğunun “terbiye” edilmesini ve Türklük’le ıslah edilmelerini hedeflemiştir. Sürgün, 1864 travmasının izlerini henüz üstlerinden atamamış Çerkes topluluğuna yeni rejime yönelik çatışmalı bir ilişkinin toplumsal maliyetlerini belletir: yeniden yurtsuzlaşma, mülksüzleşme ve stigmatizasyon! 

Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki kaynaklara bakılabilir:

*Akdeniz-Göker, E. (2019). “Erken Cumhuriyet Döneminde Demografik Mühendislik ve Devlet İnşa Pratikleri: Gönen Manyas Çerkes Sürgünü.” Mülkiye Dergisi, Sayı:43(4)
*Aydemir, İ. (1999). “Gönen Manyas Çerkeslerinin Sürgünü.” Nart Dergisi, Sayı: 15.
*Besleney, A Z (2014).The Circassian Diaspora in Turkey. London: Routledge.
*Gingeras, R (2014). Dertli Sahiller: Şiddet, Etnisite ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
*Yelbaşı, C (2018). “Exile, resistance and deportation: Circassian opposition to the Kemalists in the South Marmara in 1922-1923.” Middle Eastern Studies, 54(6), 936-947.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz