Geçen ay içinde hem Türkiye Ermeni toplumunda hem de Ermenistan’da tanınan İstanbullu şarkıcı Sibil ve Lazca, Hemşince, Gürcüce, Romeika, Çerkesçe ve Türkçe şarkılardan oluşan “Bahçeye Hanımeli” albümü, Karadeniz dillerinde çocuk şarkıları projesi gibi çalışmaları ile bildiğimiz Ayşenur Kolivar bir tekli çıkardı. Kalan Müzik etiketiyle çıkan teklinin adı “Lusi Hadig”. Yani “Işık Tanesi”. Aslında anlatmak istediğini Türkçede tam olarak karşılayan ifade belki de “Ay Parçası”. Lusi Hadig ifadesi hem yolumuzu aydınlatan bir ışığa gönderme yapar hem de o ışığın güzelliğine. Bazen sevdiğimizi bazen çocuklarımızı ışığın, ayın (ay da lusin demektir) güzelliğinden pay aldıklarını düşündüğümüz için “Lusi Hadig” diye severiz.
Şarkının bestesi İstanbullu müzisyen Ari Hergel’e ait. Ari’yi daha önce www.pokrig.org adlı çocuklara yönelik içerikler üreten bir sitedeki “Şoğkamı” adlı şarkılı hikâyeden biliyordum. Birçok başka işinden “Lusi Hadig” vesilesiyle haberdar oldum. Bence beste, özellikle de nakarat bölümü son derece etkileyici ve akılda kalıcı olmuş. Dinlediğimiz ilk andan itibaren ailece dilimize takılıp durdu. İstemsizce kendimizi mırıldanırken bulduk.
Ermenice ve Hemşince aynı şarkıda buluştu
Aslında Lusi Hadig’i yazma sebebim de sözlerinin iki dilli oluşu. Daha doğrusu şarkı, Batı Ermenice ile Batı Ermenicenin diyalekti olan Hemşin Ermenicesini buluşturuyor. Şarkının Batı Ermenice sözlerini Lübnanlı genç şair Aşod Pakraduni yazdı. Hemşin Ermenicesi sözlerini ve nakaratını ise ben yazdım. Besteyi ilk dinlediğimiz andan itibaren bize gerekli olanın, baharın uyanışı ve umut dolu bir yaz beklentisinin sözlere dökülmesi olduğu konusunda hemfikir kaldık. Ancak itiraf etmeliyim sözlerin bu kadar uyumlu olacağını ben de düşünmemiştim.
Şarkı aynı zamanda Batı Ermenice ile Hemşince arasındaki ilişki ve yakınlık açısından da bize fikir veriyor. Kalan Müzik YouTube kanalında şarkının Ermenice, Hemşince, Türkçe ve İngilizce sözleri yer alıyor. Ancak Ermenice bölümlerin Hemşincesi ve Hemşince bölümlerin Ermenicesi yer almıyor. Bu dillerden birini bilen ve biraz da meraklı olanlar az buçuk uğraşarak diğerini de anlayabilir aslında. Nakarat bölümünde Ermenice ve Hemşince olarak aynı şeyler söyleniyor.
Batı Ermenice:
şad campa unink aysor
himi artıntsek
hayde kaletsek
gıgun hağtetsek
ax luysı lusatsav
lusinga elav
tsereg u kişer
huysı acetsav
Hemşin Ermenicesi:
şad compa unik asor
himi zartetsek
hayde kaletsek
kukkuin ağtetsek
ax luse lusatsav
lusnika elav
tsoog u kişer
umud acetsav
Nakaratta bazı harf düşmeleri, ses değişimleri dışında bütün kelimeler neredeyse aynı. Bir tek Batı Ermenice “huys” kelimesi Hemşin Ermenicesinde kullanılmadığı için yerine “umud” kelimesi kullanılmıştır. Bu da Hemşinlilere huys kelimesini öğrenmek için fırsat olsun.
Nakaratın dışındaki bölümler birbirinden tamamen bağımsız yazıldı. Tabii belirlenmiş olan ortak temaya göre. Şimdi Ermenice bölümlerin Hemşincelerini yazıp karşılaştırmayı deneyeceğim.
Batı Ermenice:
tsünhalı ağpür tartsav
zulal çurı saren mez perav
bılbul soxag yed tartsan
garmir varti puyrin dzarav
Hemşin Ermenicesi:
haladz tsune ağpor tartsav
iskadz çure saran mezi piets
bulbulnie yed tartsan
garmi gyulin hodin dzaav
Hemşincede tsüynhal kelimesi olduğu gibi yok ama hem tsun: kar, hem de haluş: erimek kelimeleri kullanılıyor. Ermenice zulal kelimesi de Hemşin Ermenicesinde yok, onun yerine yine Ermenice duru, berrak, arınmış anlamlarına gelen iskadz kullanılabilir. Ermenice blbul’un yanı sıra soxag da bülbül anlamında kullanılıyor. Burada anlam güçlendirmek için kullanılmış ikisi birden. Hemşincede ise bılbul kelimesi bulbul olarak kullanılıyor. Soxag ise öğrenmemiz gereken kelimelerden. Puyr, Ermenice güzel kokular için kullanılan bir kelime. Hemşincede yok maalesef. Onun yerine de dümdüz koku anlamına gelen hod kullanılabilir. Hemşincede yitirilmiş başka bir kelime ise vart. Onun yerine gyul kelimesi kullanılıyor. Bu bir-iki kelimenin dışında, küçük ses değişimleri dışında bir farklılığın olmadığı rahatlıkla görülebilir. İkinci dörtlüğe de kısaca bakalım.
Batı Ermenice:
dzil u dzağig gı loğan
arevşad paylun luysi hadgin
hadigner luysov gı dzilin
parevelov sermatsanin
Hemşin Ermenicesi:
dzil u dzağig lağin gu / lağigun
aakagod palpeloğ lusi hadigin
hadignie lusov dzelin gu / dzeligun
selam dalov serme tsanoğin
Şimdiki zaman eki -gı, Ermenicede bir-iki istisna dışında her zaman fiilin önüne gelir. Hemşincede ise bu ek -gı olarak değil -gu olarak kullanılır ve sessiz harfle başlayan fiillerde sona gider. Muhtemelen Türkçenin toplumda daha yoğun kullanılmaya başlamasıyla ortaya çıkan bir durum. Ermenicede güneş hem arev hem arek / arekag olarak kullanılır. Hemşincede yalnızca arekag formu aakag olarak kalmıştır. Parev: merhaba kelimesi de bizde maalesef kalmamış. Serm: tohum ve tsanel: ekmek kelimelerinin ikisi de Hemşincede var. Ancak birleşik hali olan sermatsan yani tohum eken, çiftçi kelimesi yok. Onun yerine aynı kelimelerden oluşan, “tohumu eken” anlamına gelen “serme tsanoğin” kullanılabilir.
Kukkuya yenilmeyelim!
Batı Ermenice ile Hemşincenin birbiriyle daha fazla karşılaşması, daha fazla etkileşmesi her ikisini de geliştirecektir. Şimdi denebilir ki: ‘Tamam, kendi yitirdiklerini geri kazanabilir ama Hemşince Ermeniceye ne verebilir?’ Onu da bu şarkıdan bulabiliyoruz aslında.
Hemşincedeki “Kukkuin ağtuş – Kukkuyu yenmek” deyimi bildiğim kadarıyla Batı Ermenicede ya yok ya da artık çok gerilerde, köylü yaşantısında kalmış bir deyim. Kukkuyu yenmek ne demek peki? Sabah tarlaya çalışmaya gidecek kişi, sabah kukku kuşu henüz ötmeden tarlada olmalıdır. Eğer kukku ötmeden tarlada olursa kukkuyu yenmiş, tarlada olamazsa kukkuya yenilmiş olur. Kukkuya yenilirse o günkü çalışması bereketli olmaz, işi rast gitmez, talihsizlikler peşini bırakmaz. Kukkuyu yenerse, tersine, işi bereketli olur, verimli ve şanslı bir gün geçirir.
Demem o ki birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var. Geç kalmadan, kukkuya yenilmeden yola çıkmanın vaktidir. Kim bilir, dilimizin ölmemesinin yolu buralardan geçiyordur belki.