Evcil hayvanların sağlığımıza etkileri

0
356

“Bir insan bir hayvanı gerçekten sevene kadar, ruhunun yarısı uykudadır” diyen Nobel ödüllü Fransız yazar Anatole France haklı mıydı sizce?  

Son günlerde gündemi meşgul eden şu malum uygulama ile sokak hayvanlarının öldürülmesi veya yaşam haklarının bi’ zahmet onaylanması arasında süren gereksiz tartışmalar bu ayki yazımızın konusunu belirledi. 

Evcil hayvanların sağlığımıza etkileri…  

Yapılan bilimsel araştırmalar evcil hayvan edinmiş kişilerin daha sağlıklı ve daha uzun yaşam sürdüğünü, evcil hayvanların fiziksel ve ruhsal iyileşmeyi artırdığını göstermekte. 

Sorumluluk sahibi bir birey olmanızı sağlar. Onlara mama hazırlamak, sularını değiştirmek, temizlemek, oyun oynamak, eğitim vermek, gezmeye çıkarmak, sağlık kontrollerine götürmek siz farkında olmadan hayatınızı düzenler. Öyle ki depresif bir gününüzde yataktan çıkmak istemeseniz de o köpek dışarı çıkarılmalı! 

Çevreye ve canlılara daha duyarlı bir birey olmanızı sağlar. Kendini konuşarak ifade edemeyen bir canlının sorumluluğunu almak, onun sağlıklı ve mutlu olmasını sağlamak için çaba harcamak empati yeteneğinizi artırır. Başka canlıların yaşam hakkını savunur hale gelir ve yazımızın başında bahsettiğim şu saçma uygulamaların kapatılmasına destek veren bireyler olursunuz… Zira hapis cezası almış suçlularda dahi hayvanlarla vakit geçirip iletişim kurduklarında davranışlarında düzelme gözlenmiştir.  

Özgüveni iyileştirir. Kedi, köpek, balık, kuş hiç fark etmez. Başka bir canlının sorumluluğunu üstlenmek, onların davranışlarını keşfetmek, büyümelerine şahit olmak, ihtiyaçlarını karşılamak sizi cesaretlendirir. 

Daha sosyal olmanızı sağlar. Evcil hayvan edinen kişilerin, petleri sayesinde daha kolay iletişim kurdukları bilinmektedir. Özellikle köpek sahibiyseniz onu gezdirmek için dışarı çıktığınızda istemeseniz de sosyalleşirsiniz. 

Yalnızlık hissetmenize engel olur. Kedi veya köpeğiniz yorgun, üzgün olduğunuzda bunu hisseder. Kucağınıza oturup mırıldanan kediniz veya etrafınızda kuyruğunu sallayarak gezinip sizi yalamaya çalışan köpeğiniz yalnız olmadığınızı, yanınızda olduğunu hissettirir. Zaman içinde evcil hayvanınız ailenizin bir parçası, belki de sorunlarınızı paylaştığınız, destek aldığınız en yakın dostunuz olur. Özel psikoloğunuz yanı başınızda… 

Duygusal dengenizi düzenler. Evcil hayvanlar da bizler gibi duygu iniş çıkışları yaşarlar. Üzgün, durgun, mutsuz olabilirler. Onların duygu durumlarını anlayıp mutlu olmalarını sağlarken kendi ruh halinizi de dengelemiş olursunuz.  

Köpeğinizin eve geldiğinizdeki sevgi gösterisi, kedinizin birden kucağınıza atlayıp mırlaması gibi birçok sevgi gösterisi huzurlu ve ruhsal açıdan dengede olmanızı sağlayacaktır.  

Mutlu olmanızı sağlar. Evcil hayvanlar, doğal olarak yaptıkları hareketler ve çıkardıkları seslerle hayatınızı renklendirirler. Köpeklerin ilgi çekmek için kuyruklarının peşinden koşması, kedilerin sinirlendiklerindeki pati darbeleri gibi birçok içgüdüsel davranışını gözlemlemek, kuş seslerini dinlemek veya akvaryumdaki balıkları izlemek farkında olmadan bizi rahatlatır ve vücudumuzun mutluluk hormonları salgılamasını sağlar. Bu da stres düzeyimizi azaltıp tansiyonumuzu düşürerek kalp krizi riskini azaltır.  

Yapılan araştırmalar, evcil hayvanı olanların yaşama daha pozitif baktığını göstermektedir.  

Örneğin köpeğinizle veya kedinizle oynadığınızda onun mutlu olması sizleri de mutlu edecek ve günlük stresinizi unutturacaktır. Evcil hayvanların depresyondan daha çabuk kurtulmaya yardımcı olduğu, hatta evcil hayvanı olanların daha az depresyona girdiği savunulmaktadır. Bunun dışında bir canlının size ihtiyaç duyduğunu ve sizin yanınızda olduğunu bilmek, kendi sorunlarınızı düşünmenizi erteleyip odağınızı sorunlarınızdan uzaklaştırabilir. 

Bir hayvana dokunup onu sevdiğinizde (Ben de yakın zamana kadar onlara dokunamazdım. Lütfen kendinize bir iyilik yapın ve bu fobinizden kurtulun) veya onunla vakit geçirdiğinizde kandaki stres hormonu kortizolün düşmesini sağlar. Bu da stresi azaltıp tansiyonu dengeler ve sizi kalp hastalıklarından korur. Yapılan araştırmalar, kedi-köpek sahiplerinin kalp hastalığına yakalanma ve kalp krizinden ölme oranının % 30-40 daha az olduğunu göstermektedir. Özellikle köpek ve at edinmiş kişiler, hayvan dostlarıyla ilgilenirken kendi günlük egzersizlerini de yapmış olurlar.  

Yapılan araştırmalara göre, evcil hayvan edinmiş bireylerin kalpleri stresli durumlara daha kolay adapte olmaktadır.  

Rahatsızlıklarınızı erken fark etmenizi sağlar. Hayvanlar sağlığımıza karşı çok duyarlıdırlar. Köpekler ve kediler, sizin duygusal ve fiziksel durumunuzu önceden sezinleyip huzursuzlaşabilirler.  

Alerji bağışıklığı sağlayabilir. Sanılanın aksine evcil hayvanların olduğu evlerde doğan ve büyüyen çocukların daha az alerjik sorun yaşadıkları bildirilmiştir.  

Çocukların sevgiyle ve sorumluluk bilinciyle büyümesini sağlar. Evcil hayvanla birlikte büyüyen çocuklar daha merhametli, duyarlı ve bilinçli yetişirler.  

Otizmli veya öğrenme güçlüğü çeken, hiperaktif veya aşırı agresif çocukların gelişimine katkıda bulunur. Hayvanlarla etkileşime girmek bu çocukların kaygılarını giderip sakinleşmesine yardımcı olur, insanlarla iletişimlerini kolaylaştırır.  

Yaşlıların hayata bağlanmasını sağlar. Evcil hayvanla ilgilenip onun ihtiyaçlarını karşılamak, yaşlılara bir görev-amaç verirken, daha özgüvenli, hareketli olmalarını ve sosyalleşmelerini sağlar. 

Alzheimer hastalığı ve demansa iyi gelir. Bu hastalıklarda görülen kaygı patlamasını azalttığı ve evde kedi-köpek olduğunda bu kişilerin daha az stres yaşadığı bildirilmiştir. 

Bunların yanı sıra uzmanlar, evcil hayvanınız ve kendi sağlığınız için onun bulunduğu ortamın temizliğine dikkat edilmesini, evcil hayvanların çok hızlı kirlendiğini ve sık sık temizlenmeleri gerektiğini; pire, parazit, bağırsak kurduna karşı aşılarının düzenli ve tam yapılmasının önemini vurgulamaktadırlar. 

Çocuklara sorumluluk duygusunu öğretmek, yalnızlık korkunuza çözüm bulmak veya yeni taşındığınız çevrede pet edinmek moda olduğu için değil, gerçekten sevdiğiniz için evcil hayvan edinin lütfen. Maalesef pandemide sıkılan insanların para vererek oyuncak gibi aldığı birçok cins hayvan parklarda ve yollarda terk edilmiş durumda. 

Sağlığımıza ve kişiliğimize bu denli katkı sağlayan hayvanlara karşı biraz daha anlayışlı olalım mı? Sadece evimizdekileri değil, sokaktakileri de düşünelim. Yemek, barınma, sevgi, ilgi ihtiyaçlarına kayıtsız kalmayalım. İster evimizde ister sokakta onlarla biraz vakit geçirerek ilginç ve heyecanlı hayvanlar âlemine bir adım atalım mı? 

Önceki İçerik‘Bal Ülkesi’nin Robinson’ları ve Cuma’ları
Sonraki İçerikMutluluk tanımına bir giriş
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz