Kapadokya’da yol yapımı için katliam

0
625

Milyonlarca yıllık bir serüvenin, doğa harikası olarak bize sunduğu Kapadokya’da bugünlerde tam bir katliam var. Ürgüp formasyonu içinde yer alan ve volkanik faaliyetlerin sonucu üst Miosen’den Holosen’e kadar süren zaman dilimi içinde 400 metreye ulaşan tüf, tüfit, ignimbrit, kumtaşı, kalker ile oluşan bu tabakanın milyonlarca yıllık yamaç eğimleri, yağmurlar, rüzgâr ve sert hava koşulları ile meydana gelen bugünkü Kapadokya vadisi. Dünyada eşi az tarih ve turizm alanı. Ana ulaşım yollarına olan uzaklığı, engebeli arazi yapısı ile saklanmak veya dini inzivaya çekilmek için 3. yy. sonları ve 4. yy. başlarında başlayan manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, keşiş hücreleri ve yeraltı şehirleri ile olağanüstü bir yer.  

1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldı. 1986 yılında da Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park ilan edildi (22 Ekim 2019’da Milli Park statüsünden çıkarıldı). Platolar, ovalar küçük dağ bitkileri, yüksek tepeler alüvyonla dolmuş, drenaj havzaları, erozyonu dik yamaçlı vadilerde birbirinden ayrı düz platolar oluşmuştur. Erciyes ve Hasan Dağı’nın büyük volkanik konileri, kuzeyden Kızılırmak Vadisi’nin tüf yataklarını meydana getirmiştir. Zemin ve dağ yapısının kolay işlenebilecek bir malzemeden oluşması, savaş ve merkezi otoriteden uzak yaşam alanlarının yapılabilmesi bu alanda yerleşimlerin yer almasını sağlamıştır. Bizans kilise mimarisi ve Hıristiyan dinsel sanat tarihinin çok önemli bir devri sergilenmektedir. Bu tarihi ve doğal değerleri ile dünyada eşine rastlanmayan güzellikler, son dönemlerde bazı bölgelerde yapı ve imar faaliyetleri ile tacize uğrarken bu kez de Nevşehir İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri’ne bağlı ekipler tarafından başlatılan Göreme-Ortahisar arasındaki yol yapımı nedeniyle tam bir katliam yaşanmaktadır.

Birinci derece doğal SİT ve Arkeolojik SİT alanı içinde kalan yol çalışması, 12 metrelik gidiş geliş aksı içinde ve 45 m. bir dağ kütlesinde rampayı düzleştirme adına oyularak yok etme çalışmaları sürdürülmektedir. Bu aks üzerinde yer alan Saklı Kilise’nin akıbeti de belli değil. Ortahisar Belediye Başkanı’nın “8-10 tane kaya dam var” diyerek yapılan tahribatı küçümseyen açıklamaları ve yol inşaatının başlamasından bu yana hiçbir yetkili kurumun veya kişinin olaya müdahale etmemesi son derece düşündürücüdür. Ayrıca aynı yol aksı üzerinden geçirilen doğalgaz hattının bu yol sayesinde 4-5 km’lik bir kısalma ile şirkete iyi bir kazanç sağlayacağı da açıklanmıştır.  

Kapadokya Çevre Platformu’nun çalışmaları ve Mükremin Tokmak’ın bölgeden paylaştığı fotoğraflara da bakıldığında durumun ne kadar vahim olduğu ise açıktır. Ayrıca arkeolog-editör Nezih Başgelen’in yaptığı açıklamada görüldüğü gibi Türkiye Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’ni 20 Ekim 2000 yılında imzaladı. 10 Haziran 2003 tarihinde 4881 sayılı kanun ile TBMM’de onaylandı ve 17 Temmuz 2003’te yürürlüğe girdi. Bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak yapılan çalışmalar nedeniyle Türkiye’nin imza koyduğu diğer anlaşmalardaki gibi başı ağrıyacaktır.

Tüm bu gerekçelere ve imar üst ölçekli plan kararlarına rağmen vizyonsuz başkanların, yöneticilerin dudakları arasında milyonlarca yılda oluşmuş bu değerlerin yok edilmesi kabul edilemez. Nereden bakarsak bakalım geleceğe ait mirasın korunması da bizlerin görevidir. Siyasi kararların, bölgenin yapısına, tarihine ve doğal dokusuna zarar verecek her girişiminin karşısında olmamız gerekir. Bu bölgedeki milyonlarca yıllık oluşumun bir dönem görev yapan vizyonsuz kişilerce bozulmasına asla müsaade edilmemelidir. Her alanda yaratılan yağma, talan ve yok etme anlayışı ile kirlenen ellerinizi Kapadokya’dan çekin. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz