Kız Kulesi restorasyonu hakkında gerçekler

0
555

İstanbul’un simge yapılarından biri olan Kız Kulesi, tarihi ve efsaneleri ile her zaman ilgi odağı olmuştur.  

MÖ 5. yy.’da bugün Kız Kulesi’nin bulunduğu yerdeki adacık üzerine Karadeniz’den gelen gemilerin izlenmesi, denetlenmesi vergilendirilmesi ile ilgili bir gümrük noktası kuruluyor. 12. yy.’da Doğu Roma İmparatoru I. Manuel Komnesos burada bir savunma kalesi oluşturuyor. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Konstantinopolis’i almasından sonra buraya bir kale inşa ettirip nöbetçi birliği yerleştirmesi ile süreç devam ettiriliyor. Bu dönemde kule, padişahların tahta çıkması sırasında ve bayramlarda top ateşi yapılması ile tanımlanıyor. 1660-1730’lu yıllarda ahşap kulenin kuzey bölümüne bir fener konularak gemilerin geçişinde kolaylıklar sağlayan fener fonksiyonu ile varlığını devam ettiriyor. 1830-1831 yılları arasındaki korkunç kolera salgınında ise burası karantina bölgesi olarak kullanılıyor. 1926 yılında İstanbul Liman idaresine veriliyor ve gaz deposu olarak kullanılıyor. 1940’lı yıllarda kulenin üst bölümünde yapılan onarımda o dönemin en gözde inşaat malzemesi olan betonarme sistem kuleye giriyor; kulenin teras bölümü, onu belirleyen kat ve kule üst bölümünün tamamı betonarme karkas bir yapıya devşiriliyor. Tamamı taş yığma olan yapının üst bölümüne atılan hatıl üzerine 105 tonluk betonarme yükü de yükleniyor. 1983 yılında da siyanür deposu oluyor. 1994’te Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na devrediliyor. 1995 sürecinde de özel bir şirkete işletme olarak veriliyor.  

İşte tarihi yapının kaderi de bu süreçten sonraki 1999 tarihinde geçirdiği onarım ile tamamen değişiyor. Kule, restoran fonksiyonu içinde, kullanıcının kendi isteklerine göre, sözüm ona restorasyon geçiriyor. Kale iç avlusunun bulunduğu kısma ilave çelik konstrüksiyon ile ara kat atılıp onun da üzerine kapalı alan gereksinimi için çelik kirişlerin taşıdığı bir çatı ilave edilerek, aslına hiç uygun olmayan tadilat yapılıyor. Bu süreçte Mimarlar Odası’nın açtığı davalar devam ederken yapı 2020’li yıllara kadar düğün salonu, restoran ve özel davetler için kiralanan bir mekân olarak kullanılıyor. Bu aslında Kız Kulesi için çok talihsiz bir dönemdir. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020 yılında Kız Kulesi’ni işletmeciden geri alıp bir restorasyon projesi hazırlatıyor. Bu sürece de Türkiye’de koruma esasları içinde en değerli hocalardan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ı, Prof. Dr. Feridun Çılı’yı ve yüksek mimar Han Tümertekin’i danışman olarak dahil ediyor. Restorasyonun başladığı süreçte Kız Kulesi’nin çevresinin tamamen kapatılması, “kulede neler yapılıyor” endişesini körüklüyor. Sosyal medyada paylaşılan görseller ve yazılar bu endişeyi doruk noktasına çıkarıyor.  

Bakanlık konu hakkında açıklama yapmadan önce Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve Prof. Dr. Feridun Çılı ile görüştüm. Öncelikle statik açıdan 1940’lı yıllarda yapılmış olan bölümlerin tamamının hiçbir güvencesinin kalmadığı ve yapıya verdiği yük ile tam bir problem olduğu raporlarla da belirlendiğinden, betonarme bölüm ilavelerinin tamamının yıkımı yapılıyor. Kule bayrak direği ve onun çevresindeki alem de onarılmak için söküldüğünde kulenin yarısından fazlası kaldırılmış oluyor. Dışarıdan görüntülenen bu durum kule ile ilgili tüm endişeleri artırınca bakanlık konu ile ilgili açıklama yapıyor. Burada esas olan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ın açıklamalarıdır. Kulenin orijinal yapısının 1934’te II. Mahmut döneminde yapılan en kapsamlı onarım ile korunduğudur. Kız Kulesi o dönemki haline göre projelendirilip kurul onayı alındıktan sonra da uygulamalar devam ediyor. İlave kat yapılan bölüm, bu katın üstünü örten çatısı ve restoran olarak hizmet verilmesi sürecinde yapıya yapılmış tüm eklentiler sökülerek, kale içi avlu aslına uygun hale getirilerek yapımı sürdürülmekte. Buraya kadar Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ın da içinde olduğu Danışma Kurulu’nun denetiminde restorasyon devam etmekte. Kız Kulesi’nin teras bölümü üst alemi ve sistemin tamamı ahşap. Yapıldığı döneme göre projelendirildiğinden ve o döneme ait meşe ağacı bulunamadığından Almanya’dan lamine edilmiş ahşap getirtilerek onarımın yapılmasına karar veriliyor.  

2023 yılında bu restorasyon tamamlandıktan sonra Kız Kulesi müze olarak hizmet verecek. Konuya duyarlı herkesin birleştiği tek bir nokta var ki, Türkiye’de son yıllarda yapılan restorasyonlardaki olumsuzluklar, yapılan yanlış uygulamalar, konuya ilişkin yetkinliği olmayan firmalara verilen ihaleler ve tüm proje aşamaları dahil şeffaf olamayan süreçler, doğal olarak bir karşı duruşu da yaratıyor. Şu anda devam eden restorasyonun da bakanlığın yönetimindeki sistem içinde oluşu, danışmanların bakanlık tarafından davet edildiği gibi bakanlık tarafından da işine son verilebileceği endişesi tüm hassasiyetini korurken devam eden uygulamalar, “yarın örtünün altından nasıl bir Kız Kulesi çıkacak” endişesini de hep akıllarda tutuyor.  

Uzman ve yetkin olarak bildiğimiz danışman hocalarıma bu konudaki hassasiyetlerimizi ve kendi rızaları olmadan yapılacak uygulamalar karşısında alacakları tavrı da sordum. Tabii ki o değerlere yakışan yanıt “Hemen danışmanlıktan çekilirim” oldu. Buraya kadar tüm detay ve restorasyonlar içindeki değerli hocalarımızın verdiği güven devam ediyor. Umarım ve dilerim bu güven ve süreç en iyi şekilde sonuçlanır ve İstanbul bir an önce Kız Kulesi’ne aslına uygun olarak kavuşur. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz