CRAFTISTANBUL 3. El Sanatları ve Tasarım Fuarı, 05-09 Ekim 2022 tarihinde Dr. Mimar Kadir Toptaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Çalışmalarını Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı bünyesinde sürdürmekte olan ADİYUF Kadim Çerkes El Sanatları Atölyesi, Yenikapı’daki fuara bu yıl ikinci kez katıldı.
Sergilenen işlerin niteliği ve sunum anlayışı ile katılımcıların ve ziyaretçilerin ilgisi bu yıl da ADİYUF standı üzerindeydi. Kurulan yeni dostluklar, ilişkiler, eski dostların ziyaretleri ile geçen hareketli üç günün ardından atölyenin hocası Bengün Gül’e sorduk.
-Öncelikle vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Bu yıl CRAFTISTANBUL’a ikinci kez katıldınız. Neden ikinci kez ve nasıl geçti?
-Geçen yıl çok olumlu yorumlar aldık. Bu tür çalışmalara katılmaktaki amacımız, daima işlerimizin ‘Çerkes El Sanatları’ başlığı altında tanıtımını sağlamak olmuştur. ‘Trabzon işi’ olduğunu zannedenlere tarihsel ve kültürel kökenlerini anlatmak ve kadim kültürümüzde günlük hayatın içerisinde, giysilerde nasıl kullanıldığını göstermek bizim için önemli.
Sanat ürünlerimizi dünden bugüne taşıyıp nasıl yeniden hayat bulmalarını sağlayabiliriz diye düşünüyoruz elbette. Bazen bir takıda, bazen bir elbise motifinde, bazen bir şalda, belki evlerimizde kullandığımız bir objenin üzerinde. Seçenekler sonsuz. Bizler bu tür etkinliklerde hem kültürümüzü görünür kılıyor hem de hayallerimizi paylaşıyoruz.
Bu sene de organizasyon komitesi bizi aradığında bu nedenlerle olumlu yanıt verdik ve organize olduk.
İnsanlarımız kendi kültürlerinin parçası olan bir takıya veya objeye sahip olup onu hayatlarına dahil etmek istiyorlar. Bu nedenle; bir satış kanalı olarak da güzel bir araç olduğunu bu sene daha çok fark ettik. İlgilenenlerin büyük kısmının bu işlerle ilk kez karşılaştığını ya da ‘Çerkes işi’ olduklarını ilk kez öğrendiklerini duymak da güzeldi.
-ADİYUF’ün projeleri bitmiyor. Sırada ne var?
Birçok projemiz olduğu doğrudur. Hepsinin temel amacı; bu teknikleri gençlere aktarmak ve toplumun bütününde ‘Çerkes işi’ olarak bilinirliğini sağlamak. Bu nedenle fuarlar, sergiler ve atölyeler bizim en önemli araçlarımız. Pandemi koşullarında biraz yavaşlamak zorunda kaldık ama önümüzdeki günlerde yeni bir sergi planlamayı tekrar gündemimize aldık.
-Çok teşekkür ediyoruz ve başarılar diliyoruz.
16. yy’da Kafkasya’da bulunan Giorgio Interiano, “La vita, et sito de Zychi, chiamati Ciarcassi, Historia notabile-Çerkeslerin Yaşam Tarzı ve Toplumsal İlişkileri” adıyla 1502 yılında yazdığı kitapta şunları anlatıyor: “Onları Yunanlar ve Latinler Zikh, Tatarlar ve Türkler ise Çerkes diye adlandırırlar. Don’dan Asya’ya kadar deniz kıyısındaki topraklarda yaşarlar.”
Çerkeslerin ulusal giysilerinin geçmişinin 16. yüzyıla dayandığı tezi ise Çığıvuç’de kazılan mezar evinden çıkan eşyalar ile çürütülmüştür. Bu mezarda bulunan giysiler, Çerkeslerin ulusal giysilerinin 10-11. yüzyıllarda bugünkü şeklini aldığını ispatlamaktadır. Kültürel ve ekonomik alanlarda yüksek bir medeniyet seviyesine ulaşmış olan Çerkeslerin, komşu halkların bilimsel, kültürel gelişimlerine de büyük katkıları olmuştur.
Takı üretiminin bir türü sayılan gümüş örücülüğü, ülkemizde Trabzon işi adıyla anılmaktadır. Dünyada zırh örücülüğü olarak bilinen, yaklaşık 30-35 mikron (0,3 mm) kalınlığındaki altın ya da gümüş tellerin ilmek ilmek örülmesiyle icra edilen bu sanatın ürünleri, Trabzon’un Mersin Köyü’nden yurdun hemen her yerine yayılmıştır. Kültürümüzün güzel örneklerinden olan ve Bartın yöresine ait olduğu iddia edilen gümüş tel kırma işlemesi Anadolu’da ilk defa Büyük Çerkes Sürgünü sonrasında 1890’lı yıllarda görülmüştür.
Görülmektedir ki bu sanat türleri ve metal örücülüğü Kafkasya, Karadeniz kıyıları ve Mezopotamya kuşağı üzerinden beslenmiş ve değişen isimlerle günümüze gelmişlerdir.
Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı