Akut kolesistit mi? O da nedir?

0
1184

Merhaba… 

Geçen sayımızda akut apandisiti yazmıştım, bu ay da yine acil vakalardan akut kolesistit yani safra kesesi iltihabından bahsetmek istiyorum.  

Safra kesesi, karaciğerin altında-arkasında yer alan ve karaciğerden salgılanan safrayı depolayan önemli bir organımızdır. İçeriğindeki safra salgısı başta yağ olmak üzere besinlerin sindirilmesine, vitamin-minerallerin emilmesine yardımcı olan alkali yapıda bir sıvıdır. Mideden gelen asidik salgıları alkali yapısıyla nötrleştirerek mideden sonraki ilk barsak segmenti olan duodenumu sindirime hazır hale getirir. Özellikle yağlı besinleri parçalar.  

Safra kesesi açlık durumunda salgıyla doludur, yemek yediğimizde yukarıdaki işlevleri sağlamak üzere ince bir kanalla duodenuma boşalır. İşte bu salgının boşalmasına engel olan durumlarda, yani safra kanalı tıkandığında (safra stazı), safra salgısı kesede gereğinden fazla birikerek safra kesesinde şişmeye (hidrops), inflamatuar enzimlerin salımına ve akut iltihaplanmaya neden olur.  

Peki, safra kesesi iltihabı neye bağlı gelişir? En sık neden, safra kesesi taşlarıdır (kolelitiazis). Safra salgısının içeriği değişince veya kese tam boşalamadığında normalde sıvı olan salgı içeriğindeki kolesterol ve kalsiyum tuzlarının yoğunlaşmasıyla çamur kıvamına dönüşür ve zamanla buradan taşlar gelişebilir. Oluşum mekanizması tam olarak bilinmese de şu faktörler kesede taş gelişme riskini artırır: kadın cinsiyet, artan yaş, hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı, hızlı kilo alıp verme, fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzı, şeker hastalığı, yakın akrabalarda safra taşı olması. 

Akut akalkülöz kolesistit dediğimiz, kese tümörleri-enfeksiyonlar, ciddi travma, yanık, büyük cerrahi operasyon geçirme, kan nakli, uzun süreli damardan beslenme gibi taş dışı nedenlerle de safra kesesi iltihabı gelişebilir. 

Bunların dışında hızlı yeme, yağlı ve fast food ağırlıklı beslenmenin baskın olduğu Amerika gibi ülkelerde kese iltihabının sık görülmesi, beslenme alışkanlıkları, genetik ve çevresel faktörlerin de riski artırdığını düşündürmektedir. 

Safra kesesi iltihabı belirtileri 

-Sıklıkla yemeklerden sonra, özellikle yağlı-ağır yemek sonrası başlayan, karnın sağ üst tarafına ve sırta yayılan ağrı  

-Kusma ve bulantı  

-Ateş ve nabız yüksekliği 

-Üşüme ve titreme 

-Cilt ve gözlerin beyaz kısmında sararma (sarılık) 

-Kil benzeri açık renkli dışkı 

  

Tanı 

Rahatsızlığa ait tipik şikâyetler, fizik muayene, kan tahlili ve radyolojik görüntüleme ile tanı konur. Sıklıkla ultrason (USG) ile kese kolaylıkla değerlendirilir. Ancak karın içi yoğun gaz varlığı gibi USG’nin yeterli olmadığı durumlarda veya kesedeki iltihabın yayılımını değerlendirmek gerektiğinde bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanılabilir. MR kolanjiyografi ile safra kesesi ve kanalları görüntülenir. Hepatobiliyer sintigrafi, safra kesesi fonksiyonunu değerlendirmek için kullanılabilir. Endoskopik retrograd kolanjiyo pankreatikografi (ERCP) ile ağızdan girilerek özel bir endoskopi ile safra kanalına ulaşılıp tanı ve olası taş varlığında bu yolla alınıp tedavi sağlanabilir.  

  

Tedavi 

Ağızdan alım kesilerek sindirim sistemi istirahate alınır, kişinin kusma ile kaybettiği sıvı ve elektrolitler düzeltilir, enfeksiyon için antibiyotik başlanır. Akut kolesistit sıklıkla laparoskopik cerrahi ile tedavi edilir. Bazen kişisel faktörlere bağlı olarak açık ameliyatla da kese çıkarılabilir. Safra kesesinin alındığı ameliyatın adı kolesistektomidir.  

Safra kesesi ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler: 

Safra kesesi alındıktan sonra safra salgısı direkt bağırsağa salınır. Vücudun buna alışabilmesi için en az 2-3 ay boyunca az yağlı beslenmeye dikkat edilmelidir. Diyetisyen desteği ile yağ oranının ayarlandığı bir diyet programı, ameliyat sonrası iyileşme sürecini kısaltırken kesesiz sindirime uyum sürecini hızlandıracaktır. 

Özellikle sindirimi daha zor olan yüksek yağlı ve işlenmiş gıdalardan, kahve, çay, enerji içecekleri ve çikolata gibi kafeinli besinlerden uzak durmanız önemlidir. İlerleyen aylarda bu yiyeceklerin bir kısmını yavaş yavaş diyetinize ekleyebilirsiniz. 

Bunların yerine fasulye, mercimek, bezelye, yulaf, arpa, tam tahıllı ekmek gibi yüksek lifli besinler, badem-ceviz gibi kavrulmamış çiğ şekilde kabuklu yemişler, chia ve haşhaş tohumu gibi ham tohumlar, yağsız beyaz et, mevye-sebze tüketmeniz önerilir. 

Önceki İçerikHafızası silinen kentler
Sonraki İçerikBir dezenformasyon aracı olarak milliyetçilik
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz