Bir kültür, kadınları dizginlemek üzerine kurulmuşsa, o kültürün canı cehenneme!

0
1041

Altı kişiler. İkisi Azerbaycanlı, biri Gürcistan Ezidisi, biri Avar, biri Oset, biri de Adige. Farklı yerlerde yaşıyorlar: Biri Türkiye’de, bir başkası Azerbaycan’da ve diğerleri de Moskova, St. Petersburg ve Uzakdoğu’da…  

Aralarında dilbilimci, muhasebeci, avukat, öğrenci ve öğretmenler var. Hepsi de “Kafkasya. Feminizm” adlı Internet platformunun yöneticisi. İnsanlar onlara baskıcı ebeveynlerle yaşamanın ne kadar zor olduğundan, kendilerini istedikleri kişiyi seçme hakkından mahrum eden, sevmedikleriyle evlendiren ya da seçtikleri kişi farklı milletten olduğu için evlenmelerine izin vermeyen “dağ yasaları” ve “gelenekler”den şikâyet etmek için geliyor. 

Dinliyor, destek sunuyor ve hatta yardım ediyorlar. Daptar haber sitesi, kavga etmeden nasıl takım olunacağını, siyah-beyaz gibi net ayrımlı düşünce tarzının neden iyi olmadığını ve özgürlüğün ne anlama geldiğini “Feminizm. Kafkasya” yöneticilerinden Naila ile konuştu. 

 

“Kendim ve ailem hakkında yürek burkan hikâyeler yazıyordum” 

 

-Platformun kuruluş süreci hakkında konuşalım. Kimler tarafından, ne zaman kuruldu? 

-Ana yönetim paneli, 2017 yılında Lilya tarafından oluşturuldu, ama artık Lilya yok. Geçen yıl yaşamını yitirdi. Lilya’nın bir kız arkadaşı vardı, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, İnguştu. Bazı aile sorunları vardı ve Lilya onun yeni bir yere taşınmasına yardım etmişti. Sonrasında da benzer sorunları olan Kafkasyalı genç kızlar için bir topluluk oluşturmak aklına geldi. İlk başlarda VKontakte (VK) adlı sosyal medya grubundaki sayfayı Lilya tek başına yönetiyordu, birkaç yıl sonra ben dahil olmak üzere diğer kadınlar katıldı. 

  

-Sonra ne oldu? Fark edilmek için olağanüstü bir şey mi yapman gerekti ya da yönetici olmayı kendin mi istedin? 

-Diğer aboneler gibi kendim ve ailem hakkında yürek burkan hikâyeler yazıyordum. O zamanlar daha gençtim; yani kendinizi yeni fark etmeye başlıyorsunuz, yaşam alanınızı genişletmek istiyorsunuz, ergen aceleciliğiniz var ve her yönden sınırlısınız. Bu yüzden topluluğa içimi döküyordum ve bir süre sonra Lilya ve diğerleri beni yönetici paneline almaya karar verdi. Görünüşe göre kişiliğim onlara zaten aşinaydı, bununla başa çıkabileceğimi düşündüler. Platformumuzu diğer sosyal ağlarda da oluşturmayı teklif ettim. Mümkün olduğunca çok insanın, özellikle de Kafkasyalı genç kızların hakkımızda bilgi edinmesi için kesinlikle ağımızı genişlememiz gerektiğine karar verdim. 

  

-Anladığım kadarıyla, her şey harfiyen sınıflandırılmış. Platformun yöneticileri birbirini tanıyor mu? 

-Gerçek hayatta birbirimizi görmedik ama temel bilgileri biliyoruz. Ayrıca haklarındaki bilgiyi yayımlamıyoruz. Bir yerlerdeki akrabaların kızlarını veya kız kardeşlerini tanımaları tamamen anlamsız olur. Çoğumuz uzun zamandır bağımsız ve akrabalardan uzakta yaşıyoruz, ancak uzaktan bile olsa kimin hesaplaşmaya ihtiyacı var ki? İnsanların güven kazanmak için yönetici grubuna girmeye çalıştığı durumlar oldu. Çoğunlukla genç adamlar, mümkün olan her şekilde desteklerini ifade ettiler, bizim tarafımızdaymış gibi davranmaya çalıştılar. Öyle biri vardı yönetici olmak isteyen, tabii ki reddettik, çünkü Kuzey Kafkasya’dan şüphe çeken bir kişiydi.  

Bize çok yardım etmek istedi, çok cömertti. Bu konudaki azmi endişe vericiydi. Internette hiçbir şeyden emin olamıyorsunuz, ancak yazışmalardan sonra bir kişiye güvenip güvenmeyeceğinize karar veriyorsunuz. Kişi gerçek adını ya da takma bir isim kullanmak istemediği sürece paylaşımlarımızın hepsi anonim. Şöyle durumlar da olabilir: Bir genç kız hikâyesini yayımlar ve çok fazla kişisel bilgi yazdığını, akrabalarının onu tanıyabileceğini fark eder, sonra bizden gönderiyi tüm sosyal ağlardan silmemizi isteyebilir. Elbette biz de bu isteği yerine getiririz. 

  

-Herhangi bir anlaşmazlık ve bölünme olmadan barış içinde mi yaşıyorsunuz? 

– Artık öyle bir ekip kurduk ki birbirimizle çok rahatız. Her yöneticinin kendine özgü karakteri var. Mesela ben hayata biraz pembe gözlüklerle bakarım, her mesaja inanırım. Ancak bazen gönderinin hangi amaçla yayımlatılmak istediğine dair hiçbir fikriniz olmasa da bir çeşit sahtelik olduğunu anlıyorsunuz. Bazen de yazıyı gruba gönderirim. Daha deneyimli bir yönetici, bir tür saçmalık olduğunu hemen fark eder. 

  

-Platformun kuruluşuna geri dönelim. Lilya, arkadaşının kaçmasına ve yeni bir yere yerleşmesine yardım etti, her şey yolunda ve görev tamamlandı. Peki, grup başka neler sağlıyor? 

-Başlangıçta, destek. Manevi destek. Kadınların gruba girmesi, hikâyeleri okuması… “Ah, bende de durum aynı. Normal olduğunu düşünüyordum ama aynı zamanda rahatsız olduğumu da düşünüyordum. Ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Kızlar burada bundan hoşlanmadıklarını, hayatlarını değiştirmek istediklerini yazıyorlar” demesi… Ve bu desteği hissederek şimdiden bazı adımlar atmaya başladılar. Tek başlarına. 

  

-“Ne hakkında yazıyoruz, ne hakkında yazmıyoruz, kimi destekliyoruz, kimi hemen yasaklıyoruz” gibi bir tür iç politika var mı?  

-Bana öyle geliyor ki, Lilya grubun katı kuralları hakkında fazla düşünmedi. Sonuçta bir topluluk oluşturmak, hakkımızdakileri yazmaya başlamak ve takipçi kazanmak gerekiyordu. Lilya’nın o anda hangi kısıtlamaları koyduğunu bilmiyorum, ama en azından şimdi kuralları formüle ettik. Pek çok feminist grupta olduğu gibi, kurbanları suçlamak yasak. Hangi feminizmin daha iyi olduğu – radikal, liberal veya bir diğeri- gibi tartışmalar yasak. Bu konu, diğer birçok toplulukta tartışılabilir zaten. Siyaset tartışmak ya da milliyetlere, etnik azınlıklara hakaret etmek yasak… 

  

-5 ya da 6 yıl önce, tesettür konusunda çok hararetli tartışmalar olduğunu hatırlıyorum. Bunun bir baskı olduğu ve bir kızın bu normlara körü körüne uymaması gerektiği söylendi. Eleştirel ifadelerin neye dayandığını anlıyorum. Ancak bunu yaparak, İslam’ın çok önemli bir konu olduğunu kabul eden büyük bir potansiyel yoldaş grubunun önünü kestiğiniz de açıktı. 

-Bir dönem dini tartışmayı tamamen yasaklamaya çalıştık, ancak bunun imkânsız olduğunu her paylaşımda bir kez daha anladık. Her seferinde tartışmalar alevlendi, bu yüzden bu kuralı görmezden bile geldik. Hatta bizim topluluğumuzda din eleştirisine izin verildiğini bile söyleyebilirsiniz. Tabii belli sınırlara kadar. Hakaret ve kişiselleştirmeler yasak… Bu dengeyi tutturmak çok zordur.  

O kızların dikkatini çekmek istiyorsunuz, çünkü sonuçta hedef kitle Sünni Müslüman ailelerden gelen kızlar ve kişisel seçimler konusunda aile içi yasaklar var. Eğitim, iş, özel hayat fark etmez. Ama yine de eleştiriyi yasaklayamayız. 

 

“Seni anlıyorum”, “Ben de aynı durumdayım” 

 

-Platformunuz aracılığıyla kaç kişi yardım aldı? Ve ne tür bir yardım sağlayabiliyorsunuz? 

-Maddi destek sağladığımız bir dönem oldu. Belki bir gün yeniden böyle bir şey ayarlayacağız ama şimdilik bundan kaçınmaya çalışıyoruz. Yine de bu çok büyük bir sorumluluk. On kez böyle bir etkinlik yapıldı, yardımlar abonelerin kendileri tarafından ihtiyaç sahiplerine transfer edildi, çoğunlukla uçak bileti için para toplandı. Biletler, yöneticilerimizden biri tarafından satın alındı. Yani tam olarak kime yardım ettiğimizi ve toplanan yardımların başka bir şeye harcanmayacağını biliyorduk.  

Lilya’nın bize anlattığı ilginç bir olayı hatırladım. Ermenistanlı bir kıza yardım etmeye çalışmış. Kız, ailesindeki sorunlardan şikâyet etmiş, anlattıkları tipik: “Kendime ait bir hayatım yok, ebeveynim zorba, kaçmak istiyorum”. Para toplanmış, bir bilet alınmış, kız uçağa binip gitmiş. Ve sonra geri dönmek istemiş. Bir süre yalnız yaşamış, gezmiş, eğlenmiş ve geri dönmeye karar vermiş. 

  

-Ve ona bir de dönüş bileti mi almışlar? 

-Yalan söylemeyeceğim, o detayı hatırlamıyorum. 

  

-Kaçıp gitmek için sizden yardım istendiğinde genç kızların planlarını, yaşam koşullarını bir şekilde müzakere ediyor musunuz? 

-Çoğu durumda, bu tür istekleri reddediyoruz. Hukuki desteğe, psikolojik danışmanlığa ihtiyaç duyulursa kriz merkezleriyle irtibat kurabiliriz, kendi paramız yok. Bu, şöyle durumlarda gerekebiliyor: Acıklı bir öyküsü var ve kızın bir şeyler yapmaya karar vermesi gerekiyor. Belki gitme fırsatı var ama korkuyor, çünkü yıllardır sindirilmiş, giderse kesinlikle onu bulacakları söyleniyor. İşte bu nedenle, en azından “Seni anlıyorum”, “Ben de aynı durumdayım” gibi destek yorumlarına, tavsiyeye ve onaylanmaya ihtiyacı var. Yöneticilerimizden biri (kendisi bir avukat), kızlara mahkeme, belgeler, nereye başvurulacağıyla ilgili doğru tavsiyelerde bulunarak yardımcı oluyor. Ama aniden kimsenin yardım edemeyeceği bir durum olursa ve kaçmanız gerekirse, lütfen bir kimlik belgesi, sesli mesaj gönderin, durumu ayrıntılı olarak açıklayın diyoruz. Tabii ki kızın yeni bir yere gittiğinde ne yapacağını bilmesi gerekiyor; işi var mı, birikimi var mı diye soruyoruz. 

  

-Kaçıp yeni bir yaşam kuranlar size geri bildirimde bulunuyor mu? Onlara ne olduğunu, nereye yerleştiklerini biliyor musunuz? 

-Çoğu zaman hayır. Sessiz kalıyorlarsa her şey yolunda demektir. Bir sorun çıkarsa, muhtemelen bizimle tekrar iletişime geçeceklerine inanıyoruz. 

  

-Geçenlerde yeni bir Instagram hesabınızın olduğunu keşfettim. Ne oldu? 

-Şu anda Twitter’da 13.000, VKontakte’de 11.000 ve Telegram’da 1.600 abonemiz var. Yeni Instagram hesabında henüz az sayıda abone var, ancak önceki hesapta yaklaşık 7.000 abone vardı. Yayınlarımız hakkındaki çok sayıda şikâyet nedeniyle bloke edildi. Ağ yöneticilerinin yazdığına göre, “tehlikeli semboller” ve ifadeler” yüzünden. Ama bunu zaten bekliyorduk ve yeni hesabımız da silinirse hiç şaşırmayacağız.  

Instagram’da gerçekten dikkat edilmesi gereken birçok hesap var, radikal kullanıcılar ve gruplar var, bizi neden bu kadar sık bloke ettiklerini bilmiyorum. Görünüşe göre burada aboneler bir rol oynuyor, “Cesur Dağlılar” sayfasına gidiyorlar, öfkeleniyorlar ve tek tıkla şikâyet gönderiyorlar. 

 

“Yerinizde oturun, dışarı sarkmayın!” 

 

-Grubun adında “Feminizm” ve “Kafkasya” kelimeleri yan yana olduğu için mi? 

– Sanırım, bu da nedenlere dahil. Bir noktada, “feminizm” nahoş bir kelime haline geldi, öfkeye neden oldu: “Mesela neden birdenbire? Gerçekte neye ihtiyacın var? Ne feminizmi? Yabancı bir kelime, nereden buldun? Yerinizde oturun, dışarı sarkmayın!”  

Bizim insanımız böyle bir zihniyete, siyah-beyaz düşünceye sahip. Halkımız, ılımlılığı hiç dikkate almıyor. Her şey karman çorman: Gelenekler, âdetler, din ve bu iyi-bu kötü şeklinde sıralanmış bir ikilik. İyi olan, kadının evde kalması, dışarı çıkmaması, kocasına itaat etmesidir. Sağa ya da sola bir adım atsan zaten bir karmaşa, “Aklını biri çeldi” ve bu kötü. Ve feminizm bir tehdit, hatta belki de ulusal bir tehdit olarak algılanıyor. Ama bence eğer bir kültür, kadınları dizginlemek üzerine kurulmuşsa, o kültürün canı cehenneme!

 

“Onları mutlu etmek istiyorum, kendilerini mutlu etsinler diye” 

 

-Naila, bütün bunları neden yapıyorsun? Ekstra bir zorlanma, harcanan zaman, gerilen sinirler… 

-Kızların gözlerini açmasını gerçekten istiyorum. Gittikçe daha fazla Kafkasya kızının özgürce yaşadığını fark etmeye başladık. Kafkasyalı erkek ve hatta kadınların çoğu buna şöyle diyecektir: “Ahh, kısa etek giymek istiyorlar, kulüplere gitmek istiyorlar tabii”.  

Bizim için özgürce yaşamak, hayatın her alanında kişisel tercih hakkına sahip olmak demektir. Onları mutlu etmek istiyorum, kendilerini mutlu etsinler diye. 

  

-Bu, mutluluğu garanti ediyor mu? 

-Eh, herkesin kendi mutluluğu vardır. Bir kız, kişisel tercih hakkı olmadan asla mutlu olamayacağını anlarsa, kendisini ve kafasına yerleştirilmiş tüm korkuları aşmak zorunda kalacaktır. Tek yol bu. Ve bana öyle geliyor ki grubumuz bu itici gücü veriyor, destek sağlıyor. 

  

-Rusya’daki diğer feminist gruplarla herhangi bir işbirliğine girmeyi denediniz mi? 

– Hayır. Denemedik bile. Neden mi? Hâlâ kendimize özgü özelliklerimiz var ve bu da Kafkasya feminizmini az ya da çok tüm Rusya’dan farklı kılıyor. Yine de bence toplum bilinci, özellikle kadınlarımız arasında yavaş ama emin adımlarla değişiyor. Başka türlü olamaz. Bize bir yerde zamanı işaretliyormuşuz gibi görünse de, kızlar artık “mevcut duruma katlanmak ve hayatlarını değiştirmek istemiyor”dan vazgeçip daha iyisi için değişecek. (Kısaltılmıştır) 

  

Çeviri: Serap Canbek 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz