Çeçenya tarihinde hiçbir zaman uzun bir bağımsız ulusal devlet dönemi olmamıştır. Ortaçağda ortaya çıkan Çeçen Simsim devleti, 33 yıl hüküm sürdü ve en sonunda da güçlü imparatorluklar arasındaki çatışmanın kurbanı oldu.
Mamai’ye karşı zafer
Simsim (ayrıca Simsir veya Saksin), Kafkasya’da antik anıtlarda kayıtlı bir bölgenin adıdır. Bazı tarihçilere göre bu, 14. yüzyılın ikinci yarısında Çeçenlerin kısa bir süre için var olan feodal devletinin (prenslik hatta ‘cumhuriyet’) adıydı.
Çeçen Cumhuriyeti Bilimler Akademisi’nde genç bir araştırmacı olan Zelimxan Tesaev, Simsim devletinin Altın Orda’daki ölümcül çekişme sırasında bağımsızlık kazandığına inanıyor. Çarlık generali Sultan Kazy-Giray’ın (1807-1863) kullandığı kaynaklara atıfta bulunan araştırmacı, 1361-1362’de Çeçenlerin (o zamanlarda “Lam-kerstler” olarak biliniyordu) Terek’in kuzeyinde, bugünkü Çeçenya’da yer alan Mamaevsky yerleşim yerinde Mamai’nin (Mamay) tümenlerini yendiğini belirtiyor. Ardından yaylalılar, Kuzey Osetya’nın bugünkü Elkhotov Köyü’nün bulunduğu yerde konuşlanmış bir Tatar karakolu olan Tatartup’a saldırdı. Ancak Çeçenler başarılı olamadı. Efsaneye göre, kalenin savunucuları, kuşatmacıların üzerine erimiş bakır döktü. Bu olaylar, Altın Orda’nın fetret döneminin (Ruslar bu dönemi “Hanların Oyunu” olarak adlandırıyor) başlangıcıyla aynı zamana denk gelir, 20 yıl süren kanlı kargaşa ve Cuci ulusunda* bir bölünmeyle sonuçlanan dönem.
Çeçenlerin sözlü edebiyat söylencelerinde, Gürcistan yönetiminde hüküm sürenlerin dağ sakinlerinin milisleri toplamasına yardımcı olduğu ve onlara süvariler sağladığına dair bilgiler yer almaktadır. Çeçenler düz arazilere indiler ve göçebeleri kovdular. İşgalcilerin Çeçenya düzlüklerindeki izlerini yok etmek için Moğol-Tatarların “yedi kuşak” kalıntıları yakıldı.
Devletin hükümdarı, soylu Ors’o hanedanının bir temsilcisi olan Kair-bek’ti (çeşitli kaynaklarda Gayur-Han olarak anılır). Rus tarihçi Vasily Tatishchev’e göre, 1360’ta Kostroma’daki Rus prenslerinin kongresinde Altın Orda’nın bir temsilcisi olarak oradaydı.
Kair-bek, 1362 olaylarından kısa bir süre önce Naşxa’nın** dağlık bölgesinde toplanan Halk Meclisi’nde Çeçen hükümdarı olarak yetki almıştı. Rus tarihçi ve etnolog Lev Gumilyov’un terminolojisini kullanan Zelimxan Tesaev, Naşxa bölgesini “hırs patlamalarının yatağı” olarak adlandırıyor.
Simsim’in iç yapısı hakkında çok az şey biliniyor. Nüfusu muhtemelen çokulusluydu. Ortodoks Gürcüler de kurtarılan topraklarda Çeçenlerle yaşadılar. Kair-bek de Hıristiyandı. Ancak “Antik Çağlardan İtibaren Çeçenya Tarihi”nin yazarı Yavus Akhmadov, Simsim’in “kendine özgü bir bölgelenme şekli olduğundan” ve vilayetlerinden birinin İslamlaştığından bahseder.
Yeni dilbilimsel, arkeolojik arşiv belgeleri ve materyalleri temelinde, Çeçenlerin ve ayrıca Kafkasya’nın diğer yerli halklarının antik Sümer uygarlığından günümüze kadar olan tarihini araştıran dilbilimci ve tarihçi I.M. Sigauri’nin “Antik Çağlardan Beri Çeçenlerin Tarihi ve Devlet Yapısı Üzerine Yazılar” kitabında, birçok araştırmacının Simsim’i (Simsir) feodal bir Çeçen monarşik devleti olarak tanımladığı belirtiliyor. (Ç.N.)
Timur’un galibiyeti
Bağımsızlık (veya en azından özerklik) kazanmasına rağmen “Simsim”, Altın Orda ile bağlarını sürdürmeye devam etti. Kair-bek, Timur’un birliklerinin 1395’te Kafkasya’yı işgali sırasında Altın Orda Hanı Toktamış’ın müttefiki olarak hareket etti. Bu olaylar, İranlı tarihçi Şerafeddin Ali Yezdî’nin “Zafername” adlı kitabında ve Nizamuddin Şami’nin (Nizam al-Din Shami) aynı adı taşıyan elyazmasında ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
Timur’un işgalinden sonra, Orta Asya hükümdarının gücü Kair-bek’in oğlu tarafından tanındı. Gürcü tarihçi Edward Rtvelidze’ye göre Simsim nüfusunun Türk kısmı Timur’un tarafına geçti. Kafkasyalılar dağlara gitti. Timurlenk o kadar öfkeliydi ki, Çeçenleri yaylalarda takip etmeye ve tahkimatlarını yok etmeye başladı. İşgalciler, batıdan doğuya Çeçenlerin vadilerinden geçti.
Şerafeddin Ali Yezdî şunları yazar: “O kadar ulaşılmaz yerlere saklandılar ki, bir insan o yerlerde endişeyle dolaşırdı. Egemen Sahipkıran (Timur) bizzat kendisi oralara gitti. Savaştılar, o dağlara çıktılar ve oraya kaçan insanları mahvettiler. Tüm kaleler alındı. Akılların almayacağı kadar yüksek dağlara tırmanarak onları boyunduruk altına aldılar. Bazı yerlerde aşağı inemediler, aşağı yuvarlandılar.”
Timur’un ilerleyişinin en uç noktası, Avakhar (Aukhar – Dağıstan’da) adlı bir dağdı. Tiran, oraya ulaştıktan sonra ovalara döndü. Tarihçilere göre, Simsim devletinin yıkılmasından sonra, Çeçen ulusu bir süre dağınık “etnik yerleşim bölgeleri” şeklinde var oldu. (cyrillitsa.ru)
*Cengiz Han, ölümünden birkaç yıl önce imparatorluğunu oğulları arasında paylaştırırken, Deşt-i Kıpçak olarak adlandırılan topraklar Cuci’nin payına düştü. Cuci’nin idaresi altındaki topraklarda yaşayan kavimler, adına izafeten “Cuci Ulusu” olarak adlandırılmıştır.
**Kuzey Kafkasya’nın orta kesiminde yüksek dağlık tarihi bölgedir. Bölge, ortaçağdan beri Nakh toplumunun doğum yeri olarak bilinmektedir.
Çeviri: Serap Canbek