Aralıkta misafir kızlar ve werşer geceleri…

0
582

Tüm tabiatın bizlere gününü göstereceği karlı, soğuk aralık günlerinin araladığı, arka yüzünden ortasına irice bir çivinin çakılarak duvarda duran maarif takvimini sabırla atlatmaya başladığımızda belirirdi karanlık, sisli aralığın meymenetsiz yüzü… 

Günlerin gönülsüz kısalığı, gecelerin uzun ağırlığı çökerdi üstümüze, toplanırdık inatla bir közür (iskambil) akşamında saman aleviyle patlayan sobalarımızın başına… 

Siyah beyaz filmler oynatırken, sinyal yükselticisi ve regülatör olmadan karlama yapan “Nortmende” akşamlarında iskambil kâğıtlarıyla açılan fallarda çıkar gelirdi bir misafir kız ansızın köye… 

Acı haber tez duyulur ya! Misafir kız çok daha tez yayılırdı tek kasetçalarlı akşamlarda gamsız, avare gençliğe… 

Köy gençlerinin sıraya girdiği werşer (Уэршэр, tuhaf tabirle sohbet) akşamlarında. 

Gunaşey gençliğinin bir namı vardı elbette… 

Bir misafir kız sendromu; gece saat 24.00 civarında bir önceki jenerasyon Sinan Abigilin grubu “werşeri” uzatmış, dışarıda ayazda bekleyen biz diğer grubun sabrı taşmış, usulca cama tıklamıştım da; Sinan Abi’yle burun buruna geldiğim, cam kenarında “Abi donduk, çıkın artık” dediğimde “Gençler az müsaade edin, ince bi mevzu kaldı, çözmemiz lazım” deyişiyle umutlanmış, bir saat sonrasında içeri girebilmiştik…  

Yine bir aralık akşamında ulaşan haberle üşüştüğümüz bir misafir kız evinde anlatabilmiştik Gunaşey gençliğinin heyecanlı, mağrur samimiyetini… 

Uzun süren birkaç eğlenceli gece çabuk geçmiş, son gece de uğurlamak istememiştik misafiri; ama o kalamayacağını, aynı sabah erken gelen meşhur Malak-Kayseri ekspresle köyden ayrılacağını söylemişse de ben gidemeyeceğini, benim sabaha karşı fırtına çıkarıp “Malak Ekspres”in gelişini engelleyeceğimi ifade edip gülüşmüştük… 

Oysaki ben şaka etmemiştim! 

Aynı sabah bir gök gürültüsüyle uyandığımda ortalığı seller götürüyordu, “Malak Ekspres”ten de eser yoktu… 

Bir gün daha kazanıp gece yarısına kadar patlatmıştık werşeri misafir kız evinde…  

Werşer gecelerinde akıl almaz şakalar yapılır, çok zekice kurgulanmış yarı entrikavari takılmalara verilen zekice cevaplar, gençleri zorlasa da bir o kadar onların kendilerini ve yaşamı tanımalarında bir rehber olurdu… 

Alınganlık yapma, sinirlenme ya da kabalaşma ihtimalinin dahi olmadığı zorlu bir sınav verirken, karşılıklı birbirini tanımanın en iyi yoluydu werşer ortamları… 

Genelde gençlerin zayıf noktalarının tespit edilip üzerine gidilerek onu bunaltmak suretiyle yapılan bir terapiydi werşer… 

Psikoloji ve sosyolojiyi içinde harmanlayıp bizi bir kuşa benzeten de işte o werşer ortamlarıydı bence… 

Nice misafir kızlar ağırladı bu gençlik, hepsi yaşamımızın baharında bizleri efsunlayan kanatlı periler gibi hayatımıza dokunup, uçup gittiler… 

Özgüvenli, asil tavırlarıyla gözümüzü de gönlümüzü de fethettiler. 

Tüm gençliği; geleceğe, topluma, dünyaya ve insanlığa en sağlıklı bireyler olarak kazandırdılar… 

Bu kadim kültüre çok şey borçluyuz; yaşaması ve yaşatılması için samimiyetle çalışmalıyız… 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz