Abazaların yeni yılı: Ajırnıhua

0
724
13 Ocak, Abazalar için önemli bir gün… Bu özel günü “Ajırnıhua” olarak adlandıran Abazalar için 13 Ocak, dünyanın kurulduğu, yaşamın başladığı tarihtir.  
Yeni yıl bayramı olarak nitelenen 13 Ocak, anavatanda da diasporada da kutlanır. İstanbul Abhaz Kültür Derneği de kutlama yapan derneklerden biri. Derneğin yönetim kurulu başkanı Albuz Yağan’la “Ajırnıhua” üzerine sohbet ettik.

-Öncelikle böyle kadim bir bayramın yaşatılması konusunda verdiğiniz emek için derneğinizi kutluyoruz. “Ajırnıhua”nın tarihsel kapsamı nedir, nasıl kutlanırdı? 

-Bu bilgiyi Kutelia Erol Kılıç’tan alıntılayarak cevaplayayım… 

Abaza halkı 13 Ocak tarihini dünyanın kurulduğu, yaşamın başladığı tarih olarak kabul eder ve adına da Ajırnıhua der. Ajırnıhua’nın yani yeni yılın Abaza ritüelleri ile kutlanmasında ne Hıristiyanlık ne de Müslümanlığın motifleri vardır. Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan çok önceleri de Abazaların bu geleneksel inançları aynı aile bireylerini bir araya getiren bir seremoniydi. Bu seremonide din yoktur ancak Tanrı ANÇÜA vardır. Tanrı’ya dua ve şükür vardır. Bu şükür ve duada, demirciler tanrısı vasıtası ile canlı ve cansız her şeyi yaratan Ançüa’ya ulaşma ve sesini duyurma çabası vardır. 

Ajırnıhua, yani yeni yılın başlangıcı töreni için aileler önceden hazırlıklarını yaparlar ve o gün kendilerine törende ikram edilecek yemekler dışında başka yemek yemezler. Sesiz, sakin bir şekilde, gürültü yapmaktan sakınarak en yeni giysileri ile törene katılırlar. Tören o ailenin yaşlı ve bilge büyüğü Tahmada tarafından idare edilir. 

Ajırnıhua töreni için gereken malzeme ve görselleri şöyle sıralayabiliriz: 

-Keçi veya dana ciğeri, 

-Kesilip hazırlanmış pişmeye hazır bir horoz ve tencere, 

-Ciğeri ateşte kebap yapmak için kullanılacak ceviz ağacından şişler, 

-Ev yapımı şarap, peynirli pide veya peynirli poğaça, 

-Örs, çekiç ve ailenin evinde büyük bir dikkatle saklanan bir demir parçası ve bir maşa, 

-Yakacak odun, defne ve kotoş ağacının kurumuş yaprakları (kotoş ağacı Abaza ve Adigelerde kutsal bir ağaç olup, önemli toplantılar bu ağacın altında yapılırdı. Kotoş ağacı kayıngiller familyasının meşe grubuna giren bir ağaç olup, yaprakları kestane yaprağını andırmaktadır. Bu ağaca Doğu Karadeniz meşesi de denilmektedir), 

“Bu seremonide din yoktur ancak Tanrı ANÇÜA vardır”

 

-Kafkas kalpağı ve Kafkas kemeri ile Kafkas içki kadehi. 

Kafkas kemeri birlik ve beraberliği temsilen kapalı tutulup, ortasına tüm Kafkas halklarını temsilen Kafkas kalpağı konulur. Yanına örs ve çekiç ile Kafkas içki kadehi ve maşa konulur. Toplanan odunlar yakılır ve üstüne duman oluşması için kotoş ve defne yaprağı serpilir. Kesilip hazırlanan horoz pişmesi için ateşe konulur. Nesilden nesile aktarılarak saklanan evden getirilmiş demir parçası kızarması için ateşin içine atılır. Kurumuş kotoş ve defne ağacı yapraklarının yanması esnasında oluşan dumana aile bireyleri sırayla sessiz bir şekilde ellerini ve yüzlerini tutar ve tütsülenirler. 

Horoz pişince ceviz dalından yapılan şişlere dizilen ciğerler ateşe verilir, üzerlerine şarap dökülür. Ciğer pişince ailenin tahmadası tadına bakar ve kendi eliyle ailenin fertlerinin hepsine ciğer ikramında bulunur. Ardından ev yapımı şarabı Kafkas içki kadehine koyar ve ayağa kalkar. Bu esnada tüm aile bireyleri ayaktadır. Tahmada duaya başlar. Şarapla yapılan duadan sonra tahmada eline maşayı alır, ateşte kızarmış demir parçasını tutar ve örse getirerek elindeki çekiçle demiri dövmeye başlar. Bir taraftan demiri döverken, bir taraftan da demirciler tanrısı aracılığı ile her şeyi yaratan tanrıya, Ançüa’ya önce şükreder, sonra dua ile isteklerde bulunur. 

Aile bireyleri ciğer, horoz, peynirli pide veya peynirli boğaca yedikten ve şarabı içtikten sonra birbirlerini kutlar, ertesi güne kadar artık başka bir şey yemez ve içmezler.  

Tahmada, ailenin demirinin gelecek yıla kadar saklanması ve korunması için onu sarar ve aile bireylerininbirine emanet eder. O birey de o emaneti gereği gibi saklar, muhafaza eder. 

 

-Uzunyaylalısınız, Abazaların yoğunlukta olmadığı bir bölge, çocukluk döneminizde “Ajırnıhua” bilinir miydi? 

-Uzunyayla’da Ajırnıhua kutlamalarının yapıldığını ben görmedim ve kutlandığını duymadım. Belki göç yıllarında kutlanıyordu ve unutuldu ya da dini saikler dolayısıyla terk edildiği kanısındayım.  

 

-İstanbul Abhaz Kültür Derneği’ndeki kutlamalarda ne tür etkinlikler yapılıyor, katılım nasıl oluyor? 

-Evet, derneğimizde düzenli olarak kutlama yapmaya başladık. Ama bu ritüel şeklinde bir kutlama oluyor. Ajırnıhua arkadaşlarınla veya geniş çevrenle değil, aile içinde kutlanan bir gelenek. Bizim çabamız şu; unutulmadan, yaşatılması gereken bir gelenek olarak gördüğümüz için her sene 13 Ocak tarihini kutlamayı kararlaştırdık. 

Üyelerimizin ve dostlarımızın geniş katılım gösterdiği bir kutlama oluyor. Bir büyüğümüz Tahmada’nın günün anlamı ve ritüelin yapılışını anlatması şeklinde gerçekleşiyor.  

  

-Dernek türü kurumlar dışında diasporalarda “Ajırnıhua” kutlamasına denk geldiniz mi? 

-Maalesef hiç denk gelmedim, 2015 yılından itibaren Abhazya’ya defalarca gittim ama bu gidişlerimde hiç Ajirnıhua dönemine denk gelmedim. Umarım gelecek yıllarda Ajırnıhua kutlaması görme şansını bulur ve yaşarım. 

 

 

-Günümüzde anavatandaki kutlamaların kapsamı nedir, neler yapılır? 

-Girişte belirttiğim gibi tamamen geleneklere uygun şekilde, aile içinde uygulanmakta ve geleneksel ritüelleri ile kutlanmakta ve yaşatılmaktadır. Umarım gelecekte Türkiye diasporası da Ajırnıhua kutlamalarına başlar. Abhaz toplumu geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir toplumdur ve öyle de kalacaktır. Geçmişi olmayanın geleceği de olmayacağı gibi… 

Tanrı bütün milletleri korusun ama biz Abazaları da unutmasın. 

İstanbul Abhaz Kültür Derneği ve şahsım adına bize bu olanağı verdiğiniz için teşekkür eder, yeni yılınızı içtenlikle kutlar, yayın hayatınızda başarılar dilerim. Saygılarımla… 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz