Depremin faturası yine öğrenciye: Mağdur eden deprem mi?

0
595

6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye’yi vuran Kahramanmaraş merkezli iki deprem ve 20 Şubat’ta Hatay’da meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki üçüncü deprem geniş bir coğrafyada büyük bir yıkıma yol açtı. Üniversiteler, Cumhurbaşkanlığı kararınca uzaktan eğitime geçerken KYK yurtları afetzedelere açıldı, öğrencilerden yurtları boşaltmaları istendi. Hem öğrencilerin imkânlarının kısıtlılığı hem de depremzedelerin yurtlarda barınma koşullarının zorluğu birçok başka sağlık, eğitim ve maddiyat sorununu ve ikincil mağduriyetleri beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üniversitelerin yaz mevsimine kadar tatil edildiğini ve öğrencilerin uzaktan eğitimle devam edeceklerini aktarırken Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) 6 Şubat depremi sonrasında afet bölgesinden gelecek kişilere tahsis edileceğini açıkladı. 2022-2023 Bahar yarıyılı eğitim öğretim dönemi uzaktan (online) olarak başladı.

‘Uzaktan eğitim’ daha önce pandemi döneminde deneyimlenmiş ancak pek çok kez eğitimciler ve öğrenciler tarafından eğitimin tabiatına uymadığı gerekçesiyle eleştirilmişti. Kasapoğlu, depremden bir hafta sonra yaptığı açıklamada 160 bine yakın boş yurt kapasitesinin öncelikli olduğunu ve uygulamalı derslere katılması gereken öğrencilerin barınma sorununu da göz önünde bulunduracaklarını belirtmişti. Ancak nöbetçi yurtların kapasitesi yetersiz kaldı, öğrencilerin çoğu ya okuduğu şehirdeki bir tanıdığının yanına geçmek zorunda kaldı ya da aile evine döndü. Kontenjan sıkıntısıyla ilgili olarak İstanbul Üniversitesi’nde okuyan 19 yaşındaki bir kadın öğrenci kendi aralarında kurdukları iletişim ağları ile bu sorunları çözmeye çalıştıklarını, bu şekilde birbirlerinden haberdar olabildiklerini ifade etti: “Kalacak yeri olmayan ya da geri dönmek için bilet parası olmayan insanlar vardı. Dolapları kırıp öğrencilerin eşyalarını çıkartmış, siyah poşetlere koyup kaldırmışlar. Görevliler de ne yapacağını bilmiyordu, ‘En erken tarihte çıkın, sonra eşyalarınızı alamazsınız’ dediler, ertesi gün toplandım.”

Kararların geç alınması ve belirsizlikler birçok yerde yurt yönetimi, güvenlik ve öğrenciler arasında da anlaşmazlık ve gerginliğe sebep oldu. Benzer şekilde KYK yurdundan çıkarılan bir başka öğrenci Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Melike Güler, gelmediği gerekçesiyle eşyaları poşetlenmiş bir öğrencinin durumunu şöyle anlattı: “Bir öğrenci polis çağırmış eşyalarıma dokunuyorlar diye, kavga çıktı, ardından toplanmayı durdurdular. Hâlâ birileri yerleşmedi ve bazıları yurtta kalmaya devam ediyor, onları zorla çıkartmamışlar.”

Depremden direkt olarak etkilenenler arasında yurt öğrencileri de var. Ara tatilinde gittiği Malatya’da ailesinin yanındayken depreme yakalanan ve ailesiyle birlikte sağ kurtulan üniversite öğrencisi Bilgesu Mengüşoğlu, kaldığı yurduna depremzede olarak yerleşti. Güler de Malatya’dan gelen bir başka depremzede arkadaşının günlerdir camide uyuduğunu, yurdun çağrısıyla sadece eşyalarını toplamak için İstanbul’a gelmek zorunda kaldığını aktardı. Yurt yönetiminin “iyi davranmadığını” belirtirken Malatya’dan gelen arkadaşıyla yurt yönetimi arasında geçen konuşmayı şu şekilde ifade etti: “Arkadaşım yurt müdürüyle konuşurken ona dedikleri şey ‘Sana bir şey olmamış. Zaman veriyoruz, gelip toplayacaksın’ oluyor. Bize tavırlılar, iyi davranmıyorlardı zaten.”

ODTÜ’nün ‘barınma hakkı’ eylemleri sonuç verdi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) öğrenciler ‘barınma hakkı’ için eylem başlattı. 20 Şubat’ta 7 saat içerisinde öğrencilerin yurdu boşaltması istenmişti. Öğrencilerin bir kısmı “Yurtta barınmak hakkımızdır” diyerek rektörlük önünde toplanma kararı aldı, iki gün sonrasında üniversite idaresiyle yapılan görüşmeler sonucunda yurtlar öğrencilere açıldı. ODTÜ’nün yurduna ya da KYK yurtlarından birine yerleşemediği için Ankara Belediyesi’nin açtığı geçici yurtlarda kalan Senem Nur Pektaş, ODTÜ yurtlarının KYK’ye bağlı olmadığını, bu yüzden depremzede yerleştirilmeyeceğini söyledi, ancak yine de yurtların boşaltılmasını ise “Bu karar, YÖK’ün uzaktan eğitim kararına kayyım rektörün yaranma çabası gibiydi” sözleriyle açıkladı. Rektörlükten kütüphane ve yemekhanenin açılmasıyla ilgili bir karar henüz çıkmadı, öğrencilerin bu alanların açılması ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik eylemleri devam ediyor.

 

“Pek çok genç kadın ve LGBT+ için eve geri dönmek güvenli değil”

Pektaş, pek çok genç kadın ve LGBTİ+ için aile evine geri dönmenin ciddi bir problem olduğunu da belirtti. Pandemi döneminde okulların kapanıp online eğitime geçildiği zamanda şiddetin ve psikolojik sorunların arttığının, birçok kadın ve LGBTİ+ için bu yolun güvensiz olduğunun ve öğrencilerin eve dönmek zorunda bırakılmasının pandemi dönemindeki zorlukları yeniden yaşatabileceğinin altını çizdi.

Çanakkale’de okuyan üniversite birinci sınıf Felsefe bölümü öğrencisi Gamze Toprak da aile evine dönecek olanlardan birisi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin üç bin kişilik yurdunda kalan Toprak, 13 Şubat’ta üniversite kararıyla benzer koşullarda yurdundan çıkarıldı. Üniversite, yüz yüze eğitimi zorunlu olan öğrencilerin barınma talebini karşılayacak bir kapasiteye sahip değil; Toprak’ın ifadesiyle bin kişilik bir yurda gönderilen öğrencilerin 6 kişilik “kutu gibi” odalarda, çok kötü koşullarda kalıyor. Boşaltılan yurtlara deprem bölgesinden yerleştirilen henüz kimse yok.

Afet sonrası yeniden uzaktan eğitime geçilirken hükümetin KYK yurtlarının depremzede ailelerine ayrılması kararına yurtların ailelerin yaşamasına uygun olmaması sebebiyle de itirazlar geldi. Pektaş, yalnızca öğrencilerin değil, diğer yandan depremi yaşamış insanların da ciddi bir mağduriyet yaşadığını ifade etti: “Depremden yeni çıkmış, pek çok yakınını kaybetmiş, evinin yıkıldığını görmüş insanların 19-20 yaşında bir üniversite öğrencisinin bile barınamadığı KYK odalarında kalmaya mecbur bırakılması insanca değil. Depremzede aileler için, yaşlılar için, çocuklar için bu odalar ne barınmaya uygun yerler ne de tercih edilebilirler.”

 

Belediyeler de öğrencileri yurtlardan çıkarttı

Yalnızca KYK yurtları değil, belediye yurtlarında kalan öğrencilerin sorunları da gündemde. Belediye yurtları özel yurt olarak geçiyor, boşaltma zorunluluğu yok. Ancak uzaktan eğitim kararı belediye yurtlarının bazılarında da KYK yurtlarındakine benzer bir uygulama getirdi. Galatasaray Üniversitesi’nde eğitim gören İlda Su Sevinç, Beşiktaş Belediyesi’nin yurdunda kalan bir öğrenci, YÖK’ün ‘dersler online olacak’ açıklamasının ardından yurdun öğrencilere kısa bir sürede toplanmaları için haber verdiğini, verilen sürenin de öncesinde eşyaların toplandığını öğrendiğini açıkladı: “Benim eşyalarımı toplamalarını istemediğimi söyledim. Söylenen tarihten önce başlamışlardı toplamaya. Nihayetinde beklediler. Şimdi ise yurt yönetimi yeniden dersliklerin açılmasıyla birlikte hibrit okuyan öğrencilerin yurda geri dönebileceklerini söyledi.”

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) Başkanı Zeynep Solakoğlu, KYK yurtlarından çıkarılanların yarısının zaten depremzede olduğunu ifade etti. Solakoğlu’nun aktardığına göre yüz yüze eğitimin ertelenmesiyle ilgili tek makul gerekçe öğrencileri bir araya getirmeme ve sosyal bir hareketliliğe sebep olmama gayesi.

Solakoğlu, anayasanın 130 ve 131’inci maddeleri ile YÖK yasasının 7’inci maddesi ile verilen yetkilerin ülke çapında tüm üniversitelerin eğitiminin belli bir modele göre yapılması konusunda YÖK’e yetki tanımadığını aktardı. Buna bağlı olarak üniversite senatolarının kendi eğitim ve öğrenim takvim ve yöntemlerini belirlemekte özgür olduğu vurgusuyla üniversite senatolarını yetki kullanmaya çağrı yapan bir sosyal medya kampanyası örgütlendi. ÜNİVDER’in de bir parçası olduğu, Eğitim-Sen, İstanbul Tabip Odası ve Barış Akademisyenleri gibi birçok eğitimci bileşenin katıldığı “#İyileşmeİçinYüzyüzeEğitim” sosyal medya kampanyası, eğitimin online olarak yürütülmesi kararının öğrencilerin ruh sağlığı ve eğitimi açısından onulmaz eksikliklere yol açacağını da vurguladı.

Solakoğlu, uzaktan eğitimle ilgili olarak temel sorunlardan bahsederken eğitimin kitaptan okuyarak kendi kendine kazanılabilecek ve kazanılamayacak bileşenlerinin olduğunun altını çizdi: “Birlikteyken daha anlamlı ve kökten, değişerek öğreniyoruz. Sosyalleşmeyi, yurttaş olmayı öğreniyoruz. 2 yıllık uzaktan eğitim deneyimimiz tıp ve uygulamalı bilimler öğrencileri için faciayla bitti. Bir ay daha, bir dönem daha kaybetmek çok büyük bir zaman israfı. Ruh sağlığına hiçbir katkısı olmayacak, herkesin iş yükünü arttıracak. Depremzedeler için de istenen bir çözüm değil.”

Öğrencilerin yeniden yurda yerleştirilip yerleştirilmeyeceği ve bahar döneminin sonuna kadar eğitimin uzaktan mı olacağı ise henüz belirsizliğini koruyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz