Adigey Cumhuriyeti Maykop 1 No’lu Çocuk Sanat Okulu, “Илъэсыкlэ мэфэкl” (21 Mart Adige Yeni Yılı) etkinliklerine ev sahipliği yaptı.
Adigey Devlet Üniversitesi Adige Çalışmaları Merkezi Müdürü Raisa Vunereko, kökenleri paganizme dayanan gün hakkında, “İnanışa göre, bahar gündönümü olan bu günde, doğada zıt güçler çarpışırdı: Işık ve karanlık, iyi ve kötü. Ancak zafer her zaman iyilik ve ışığın olmuştur. Bu dönemde yeni bir tarım döngüsü başlardı, insanlar toprağı sürüp ekerlerdi. O yılın başarılı geçmesi için, o dönemde güneşe tapan Adigeler dualar eder ve hediyeler sunarlardı” diyor.
Vunereko şu bilgiyi de ekliyor: “Gece yarısı yaşlı bir adam ve genç bir kız beyaz giysiler içinde ve ellerinde meşalelerle gezinir ve insanlara kıvılcım verirlerdi. Bu kıvılcım sıcaklığın, iyiliğin ve ışığın sembolüydü. Adigelerin inancına göre, yaşlı bir adamın meşalesinden çıkan ateşle yakılan ocak hiç sönmezdi. Tüm yıl boyunca aile bireylerini sıcaklığıyla ısıtır; evi hastalıklardan, hasarlardan ve kötü ruhlardan arındırırdı. İnsanlar bu ateşin kıvılcımıyla yaktıkları meşaleleri evlerine taşırlardı.”
İlkbahar ekinoksu sürprizlerle doludur. Örneğin, Yeni Yıl arifesinde eski Çerkesler baharın tahıl yetiştiricileri ve çobanlar için başarılı geçip geçmeyeceğini tahmin edebilirdi.
21 Mart’a yaşlılar “Къэрэу лъакъо тхьакlыжь” (Turnanın ayaklarını yıkamak) adını vermişti. O gün turnaları gözlemleyen Çerkesler, baharın nasıl olacağını doğru bir şekilde tahmin edebiliyorlardı. Kuş, kirli ve soğuk suda başı öne eğik duruyorsa, baharın mahsulsüz geçeceğine inanılıyordu. Turna neşeyle bir yerden bir yere uçup gökyüzüne fırlıyorsa, baharın sıcak ve verimli geçeceğinin işaretiydi.
O gün öğlene kadar hava güzel olursa, yılın bereketli olacağına inanılırdı. Yağmur ya da kar yağdıysa, kuraklık işaretiydi.