Afyonkarahisar (Karahisar-ı Sahib) – Türkiye Çerkesleri – 27. Bölüm

0
1239

Değerli okurlarımız,

Ahmet Cevat Benk’in hazırladığı bu araştırma dosyasında; Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin yerleşimleri, tarihçeleri, nüfusları, ekonomileri, asimilasyon karşısındaki kayıpları gibi bilgiler paylaşılıyor.

Sizler de yaşadığınız bölgelerden ya da başka illerden bu konuyla ilgili arşiv bilgilerini ulaştırarak katkıda bulunabilirsiniz.

ahmetcevatbenk@gmail.com


Afyonkarahisar ili, Ege Bölgesi’nde, İç Anadolu Bölgesi’yle kesiştiği noktadadır. Antalya-Ankara, Ankara-İzmir karayolunun üzerindedir. Başkente 261 km güneybatı yönünde, İzmir’e 329 km, Antalya iline ise kuzey yönünde 287 km’dir.

Afyonkarahisar, Osmanlı döneminde Karahisar-ı Sahib olarak anılmakta idi. Karahisar-ı Sahib adı, bölgeye iskân edilecek Çerkeslerle ilgili olarak Osmanlı ve Rusya devleti arasında Fransızca yapılan üç adet yazışmada geçmektedir. Bu belgelerde özetle Çerkeslerin Kuban bölgesinden İstanbul’a gelmelerine Osmanlı tarafından kabul izni ve Rusya’nın cevapları bulunmaktadır. Ayrıca Dahiliye Nazırlığı tarafından Karahisar-ı Sahib Sancağı’na yazılan dört adet yazı mevcuttur. Bu belgelerden “BOA. MVL.717/63”te, “1864 yılının temmuz ayının ortalarında İstanbul’a gelen Çerkes muhacirlerin, Bursa üzerinden Karahisar-ı Sahib’e sevk ve iskânına” dendiği ve sevkin gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Salnamelerin incelenmesi ve bu alanla ilgili yapılan tez çalışmalarından, bu grup Çerkeslerin Abzeh boyundan olup Çerkesistan’ın Kafez bölgesinden geldikleri, Karahisar-ı Sahib’de 2 yıl çeşitli yerlerde misafir olarak tutulduktan sonra Döğer/Sarıcaova Köyü’ne 82 hane olarak yerleştirildikleri anlaşılmaktadır. (TD-Shf. 431 Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi Tarih Bölümü, Mehmet Güneş). Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’ndeki diğer bir belge ise (BOA.DH.MKT YB:2908-63/H-06-08-1327), Rusya’dan hicret edip Karahisar-ı Sahib’e sevk olunan Abzeh Çerkeslerinin, Bolvadin kazasının Akbaba karyesine iskân edildiğine ilişkindir. Karahisar-ı Sahib’de iskân edilen Çerkeslerden başka bir grup olan Yenice Köyü Çerkesleri ise, Rusya’nın iç göçe zorlamalarını kabul etmeyip Osmanlı’ya göç izni alan Woçepşi ve çevresinden gelen Çerkeslerden oluşmaktadır. Bu karma bir kafile olup, içinde Bjeduğ, Çemguy, Şapsığ ve Abzehler bulunmaktadır (BOA. HR.İD.. YB:6-23/ M-24-11-1884). Bu belgede Çerkes muhacirlerin nakil kararı ifade edilirken başka bir belgede ise bölgeye yerleştirilen muhacirlere arazi verildiği belirtilmektedir (BOA.HR.İD.. YB-12-6 /M-26-08-1888).

Bölgeye yerleştirilen diğer iki Çerkes köyü ise; Batı Çerkesistan’ın Novorossysk rayonuna bağlı Psıkuabın ve Tsemez bölgelerinde yaşarlarken savaşın Kıyı Boyu Şapsığ’da yoğunlaşmasından sonra önce Bulgaristan tarafına göç eden; daha sonra Osmanlı-Rusya Savaşı (93 Harbi) sırasında (1877-78) yaşadıkları bölgenin Rusya tarafından işgal edilmesi nedeniyle önce Trakya’ya, ardından Bandırma bölgesindeki toplama merkezlerine getirilen; Osmanlı’nın otoritesini kaybetmesinden dolayı ortada kalıp, bilahare rastgele gemilerle İzmir’e bırakılıp Ege’nin iç bölgelerine doğru hareket eden, daha önce Osmanlı’ya yerleşmiş Çerkes köylerinde parça parça misafir kalan, zaman zaman rastgele iç bölgelere hareket eden Çerkeslerin köyleridir. Bu gruptan zaman zaman ayrı hareket eden, Çivril bölgesinde yerel yöneticilerden iyi muamele gören iki hanenin şimdiki Gençali (Genceli) Köyü’ne yerleştiği, yerel yöneticilerin geçici iskânlarına izin vermesi üzerine bölgede hareket eden diğer küçük grupların da bu köye yerleşmelerine izin verildiği, ardından Dersaadet’in de iskân izni verdiği anlaşılmaktadır.

Yapağılı (Yapağlı) Köyü Çerkesleri de yine İç Ege Bölgesi’nde rastgele hareket eden, zaman zaman yerel halkın yardımları ile yaşamlarını sürdüren gruplardandır. Yapağlı Köyü’nü ilk kuranlar daha büyük bir grup iken, ikiye bölünerek bir bölümü Çivril civarında iki değişik Türkmen köyünde kalmış, diğer grup yoluna devam edip bugünkü Konya ili Ilgın ilçesi sınırları içindeki Ormanözü Köyü’ne (Pusat) ulaşıp orada iskân edilmişlerdir (https://jinepsgazetesi.com/2021/01/konya-likonya-1-bolum/). Aradan bir-iki yıl geçtikten sonra Yapağlı Köyü kurulmuştur. Bu köyden olan ünlü Çerkes yazar Osman Çelik’in dedesi her ne kadar gruptan ayrılarak Ormanözü Köyü’ne yerleşmişse de Yapağlı Köyü’nün kurulmasından kısa bir süre sonra ailesi ile birlikte akrabalarının yanına yerleşmiştir.

Yapağlı ve Genceli köylerini oluşturan Çerkes gruplar bölgeye geldiklerinde, bölge idari olarak şimdikinden tamamen farklı idi. Bu köyler şimdiki Denizli iline bağlı Çivril, Afyonkarahisar ili Sandıklı ve Geyikli kazalarına bağlı olan köylerdir. Son olarak her iki köy de Geyikli’ye bağlanmış, Geyikli daha sonra idari yönden Dinar ilçesi olmuştur. Şu anda her iki köy arasındaki mesafe 10 km olup her iki köy de Dinar ilçesine bağlıdır. Bu iki köy Osmanlı devleti tarafından planlanmış bir iskân değildir. Yapağlı ve Genceli köyleri Çerkesleri ile ilgili olarak en güçlü belge, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde yer alan, Dahiliye Nazırlığı’nın DH-.MKT YB:1324-89 /H-17-10.1295 tarihli belgesidir. Dönemin Aydın vilayetine yazılan yazının içeriğinde, çok zor durumda oldukları bildirilen Çerkes muhacirlerin perişan bir şekilde ortalıklarda oldukları, bir an önce uygun yerlere iskân edilmeleri gerektiği belirtilmektedir. Ege Bölgesi’ndeki İzmir, Denizli, Manisa ve Aydın illeri çalışılmış ve yapılan tespitler, yerleşkeler belge eşleştirmeleri yapılarak Jineps Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Bahse konu bu belgede yer alan Çerkes muhacirlerin akıbeti bulunamamıştır. Belge tarihi; Aydın’a yapılan ziyaretlerin sözlü tarih bölümünde, Nazilli ilçesinin Hamidiye Köyü’nde yapılan görüşmede 97 yaşındaki Tsey Mustafa Arslan’ın beyanında Afyon ili Dinar ilçesine bağlı Genceli ve Yapağlı köylerine eskiden sık sık gittikleri, onların da kendilerine misafir geldikleri ifadesi birlikte değerlendirildiğinde her iki köyün muhacirlerinin iskân öncesi bu köylerde misafir edildikleri yönünde ciddi ipucu vermektedir. Belgede geçen Çerkeslerin başkaca yerleştirildiği bir yer bulunamadığından her üç köye yerleştirilen Çerkes muhacirlerin bu belgede zikredilen Çerkesler olduğu açıktır.


Dinar ilçesi
Yapağlı Köyü

1878 yılı sonu, 1879 yılı başlarında kurulmuş bir Şapsığ köyüdür. 93 Harbi sırasında Balkanlar’dan Trakya Bölgesi’ne, bilahare Bandırma toplama merkezine, oradan sırayla İzmir, Aydın, Denizli üzerinden Afyon Geyikli (Dinar) ilçesine bağlı Yapağlı Köyü’ne yerleşip iskân almıştır.

Yapağlı Köyü’ne yerleşen Şapsığ Çerkesleri düzensiz göç sırasında Çivril ilçesine bağlı bir Türkmen köyünde uzun süreli misafir edilmişler, oradan ayrılırken iki çocuklarını bırakmışlar. Köyün iskânından sonra o köydeki kişiler uzun süre Yapağlı Köyü’ne gidip gelmişler. Bu ilişki yakın zamana kadar sürmüş. Ev sahibi ailenin torunu şu anda avukatmış. Zaman zaman Yapağlı’ya gelirmiş (Sözlü tarih bölümü-Özen Çelik).

Yapağlı, ünlü Çerkes yazar ve aktivist Hakhurat Osman Çelik’in köyüdür. Osman Çelik, yazarlığının yanı sıra Orman Bakanlığı’nda üst düzey bürokrat olarak çalışmış bir kamu görevlisidir. Or-Köy Müdürlüğü döneminde köye kooperatif kurulmasına önderlik etmiş; kooperatifin alabalık tesisleri kurup, gelirinin köyün ortak işlerine, öğrencilerin eğitimine kullanılmasını sağlamıştır. Kooperatif halen aktiftir ve işletmeciliği sürdürmektedir; 2022 yılında heykeltıraş Tsey Eşref Baş’a Çerkes kültürünü tasvir eden 1.80×2.10 m boyutunda bir rölyef heykel yaptırmıştır. Köyün güncel nüfusu 130 kişidir. İlçe merkezinde oturan, 360 kişidir.

 

Sözlü tarih

Yapağlı Köyü ile ilgili genel tarihçe bölümünde belirttiğim, düzensiz göç sırasında Yapağlı köylülerinin bir bölümün iskân öncesi konakladıkları Denizli’nin Çivril ilçesinin Emirhisar (Döneminde Emirli) adlı Türkmen köyü ile ilgili, konunun taraflarına ulaşıldı.

Yapağlı Köyü sakinlerinden Burhan Koyuncu ile görüşüldü. 75 yaşındaki Burhan Koyuncu, anlatımında “Dedelerinin göç sırasında Denizli ili Çivril ilçesi Emirhisar Köyü’nde bir yılı aşkın misafir olarak kaldıklarını, orada iki tane doğum yaşandığını, iki kız çocuğu doğduğunu, doğumdan 6-7 ay geçtikten sonra, birlikte hareket ettikleri kafilenin Yapağlı diye bir köye kabul edildiklerini, kendilerinin de oraya gelmeleri konusunda haber geldiğini, bunun üzerine Yapağlı Köyü’ne hareket sırasında ev sahibi ailenin, küçük olmaları nedeni ile çocukları yanlarında götürmemelerini , götürürlerse yollarda perişan olup hayatlarını kaybedebileceklerini, gerektiğinde tekrar geri gelip çocuklarını alabileceklerini söylediklerini, bunun üzerine çocuklar bırakılarak yola çıkıldığını ve Yapağılı Köyü’ne ulaşıldığını, aradan birkaç yıl geçtikten sonra çocukları almak üzere Emirhisar Köyü’ne gidildiğini, çocukları hüzünlü bir şekilde Yapağlı Köyü’ne getirdiklerini, ancak çocukların Yapağlı Köyü’nde durmak istemeyip sürekli ağlayarak bakıcı annelerini istediklerini, sonuçta çocuklar ın sonradan yine geri alınmak koşuluyla geri götürüldüğünü, çocukların geri dönmeyip o köyde yaşadıklarını, orada evlendiklerini” söylemiştir.

Burhan Kuzucu devamen, ”bu kişilerin çocukları ve akrabalarının yakın zamana kadar sık sık Yapağılı Köyü’ne gelip ailelerini ziyaret ettiklerini, kuşak farkı arttıkça son zamanlarda ziyaretlerin azaldığını ancak, ilişkilerin devam ettiğini” belirtmiştir. Kalan iki aileden birisi Hağur, diğeri ise Yiniku sülalesindenmiş. Bahsi geçen kız çocuklarından bir tanesi, konuyu anlatan Burhan Koyuncu’nun babasının teyzesinin çocuğu imiş.

 

Dil ve kültür

Köyde anadili 30 yaş üzerindekiler tarafından bilinip konuşuluyor. Düğünler ve cenazeler Çerkes gelenekleri ile yapılıyor. Yabancı evlilik oranı %5’lerde.

 

Köyde yaşayan sülaleler

Yeşutaĺe, Zeće, Bğane, Bjaşö, Yeğum, Baste, Yiniku, Kuace, Cermit, Mamıj, Mefeğeĺ, Met, Hatko, Wetax, Psıxoĺ, Semen, Serquşe, Taymez, Texu, Teşu, Xeşxı, Xeşıć, Xune, Hurım, Hağur, Xaku, Hakhurat, Şhalako, Şewmen.


Dinar ilçesi
Genceli Köyü

Dinar’a 11 km, Afyonkarahisar’a 93 km güney yönündedir.

Köy, savaşın Karadeniz’in kıyı boyunda yoğunlaşmasıyla birlikte önce Balkanlar’a sürgün edilen Şapsığ Çerkeslerinden oluşmuştur. 1877-1878 (93 Harbi) Osmanlı-Rusya Savaşı’nda, Rusların Tuna boyunu işgal etmesinden sonra Trakya Bölgesi’nin muhtelif yerlerinde toplanan Çerkesler (Edirne, Silivri, Çerkesköy) Osmanlı’nın savaş dolayısıyla güçsüz ve etkisiz hale gelmiş olması nedeniyle, bölgeden parça parça, kontrolsüz bir şekilde dağılmışlardır.

Bazı Çerkesler, Osmanlı ve Fransız gemileri ile Lazkiye, Hayfa gibi limanlara giderlerken bazı gemiler Çerkes muhacirleri İzmir Limanı’na bırakmışlardır. İzmir’de bir yıl boyunca iskân edilemeyip şehrin izbe yerlerinde yardımlarla yaşamışlardır (https://jinepsgazetesi.com/2023/01/izmir-turkiye-cerkesleri-24-bolum/).

Özellikle demiryolu çalışanları kampanyalar düzenleyerek Çerkes muhacirlere yardımlarda bulunmuşlardır. Sayıları 1.000 civarında olan Çerkeslerin bir bölümü Aydın ve Manisa’ya iskân edilmişse de bir kısmının iskânı gerçekleşmemiş, rastgele yerleşim yeri aramışlardır. Bu gruptan biri de Genceli Köyü Çerkesleridir. Osmanlı’nın Balkanlar’daki kamu kurumları savaş sırasında tahrip edilip yağmalandığından Çerkes muhacirlerle ilgili yazışmalar ve kayıtlar tutulamamıştır. Resmi iskânlar da yapılamamıştır. Şimdiki Genceli bölgesine iki aile yerleşmiştir. Kısa bir süre sonra bu bölgeye resmi yerleşim için izin alınmıştır. Ardından İzmir, Aydın ve Denizli’ye hareket eden düzensiz Çerkes muhacirlerden bir bölümü de bu köye yerleşmiştir. Köyün hemen yanına ise 1847 yılında Nogay muhacirleri yerleştirilmiştir. Genceli Köyü’nün yerleşimi de 1878 yılıdır.

Köyde yaşayan kişi sayısı 240, ilçe merkezinde yaşayan ise 300 kişidir. Köyde 1995 Dinar depreminde birçok ev hasar gördüğünden, köye afet evleri yapılmıştır. Eski köye 3 km mesafede yeni kurulan köyün devamına yeni evler de inşa edilmiştir. 70’li yıllarda 100 hane iken bugünlerde 150 haneye çıkmıştır. Köyde tarım yapılmaktadır.

 

Dil ve kültür

Köyde 30 yaş üzeri bireyler anadilini konuşabilir. Daha düşük yaşlarda da bilenler vardır ancak sayısı çok azdır. Düğünler ve cenazeler Çerkes geleneklerine göre yapılır. Yabancı evlilik oranı %5 civarındadır.

 

Köyde yaşayan sülaleler

Carım, Biyan, Becaşe, Yequaşe, Kopsekoleşuku, Mefeud, Hatko, Wetax, Semen, Teşü, Şxaĺako, Wokle.


İhsaniye ilçesi
Sarıcaova Köyü

İhsaniye ilçesine 17 km kuzey yönünde, Afyonkarahisar il merkezine 55 km kuzey yönündedir. 1.200 rakımlı bir dağ köyüdür. Kurulduğunda 80 hane civarında iken bugünlerde 5 haneye düşmüştür.

Köyde 50 adet kullanılabilir durumda ev bulunmaktadır. Bu evler düğün, cenaze ve yaz aylarında kullanılmaktadır. Köyün tamamı Abzeh Çerkeslerinden oluşmaktadır. Kurtuluş Savaşı sırasında (1919) iki defa yakılmıştır, bazı evler üzerinde halen yanık izleri mevcuttur. Baskınlardan önce köy halkı başka köylere sığınmış, köye giren Yunan askerlerine çevreden ateş açılmış, Yunan askerleri karşılık verince ölen ve yaralananlar olmuş. Köyü terk etmeleri sırasında kalan bir yaşlı evinde yanarak yaşamını yitirmiş. Daha sonra köye dönmeyen köylüler de olmuş. Yanan evlerin yerine yenileri yapılmış (Kaynak; köy muhtarı Ersin Şakir Aktepe).

 

Dil ve kültür

Köyde düğün ve cenazeler Çerkes geleneklerine göre yapılır. Yabancı evlilik oranı %40’tır. Anadili bilme 30 yaş ile sınırlıdır, 30 yaş altı gençler dili bilmemektedir.

 

Köyde yaşayan sülaleler

Ǵış, Dzıbe, Yenemıko, Yexul, Psefıt, Siyux, Hatko, Sey, Şewcen, Şaguj, Yesekul, Blaneğapše, Abaze.


İhsaniye ilçesi
Yenice Köyü

Afyonkarahisar il merkezine 37 km mesafede batı yönünde, İhsaniye ilçesine güney yönünde 32 km mesafededir. Köy 1867 yılında, Rusya’nın iç göç baskılarının yoğunlaştığı dönmede Osmanlı ve Rusya taraflarının birlikte planlamasıyla Sivastopol üzerinden getirilen Şapsığ, Abzeh ve Bjeduğ Çerkesleri tarafından kurulmuştur (B.O.A-HR.İD.. YB:6-13/ M.24-11-1884).

Köy kurulduğunda 100 hane civarında iken son günlerde bu sayı 8 haneye düşmüştür. Yaz aylarında sayı iki katına çıkıyor.

Dil ve kültür

Düğünler Çerkes enstrümanları ile gerçekleştirilir. 35 yaş altındaki gençler anadilini bilmiyor. Cenaze törenleri Çerkes geleneklerine göre yapılmaktadır. Yabancı evlilik oranları %20’lerdedir.

 

Köyde yaşayan sülaleler

Açümıj, Daçe, Jane, Kuşu, Kazanıko, Lışe, Nekay, Pşımıd, Woçepş, Taymez, Thawko, Xut, Hanexu, Sey, Şereĺ, Şhalako, Aşın.


Sultandağı ilçesi
Akbaba Köyü

Afyonkarahisar il merkezine 77 km doğu yönünde, Sultandağı ilçesine 10 km doğu yönünde, Akşehir ilçesine ise 18 km batı yönündedir. Köy, Abzeh Çerkesleri tarafından kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda (1919) tedarik merkezi olarak kullanılmıştır. Bu köy ile ilgili Osmanlı arşivlerinde sadece üç adet belge bulunmaktadır. Bu belgeler, köyün kuruluşundan uzun süre sonra, 1908 yılında köye yerleşmek isteyen 30 aile adına verilen dilekçe, dilekçeye verilen cevap ve yapılan işlemleri içermektedir (BOA.DH.MKT. YB:2908-63 H-06-08-1327).

Köyün ilk yerleşimcilerinin 2-3 aileden oluştuğu bilinmekte ancak bu ailelerin nereden ve hangi dönemde geldiklerine ilişkin bir belge bulunmamaktadır. 1891 yılında Rusya’nın iç göç baskısı sırasında Laba Irmağı çevresinde yerleşik Çerkeslerin bir bölümünün Novarossk Limanı üzerinden Akdeniz’e gönderildiği, Antalya’da toplanan Çerkeslerin iki yıl içinde Konya Kadınhanı, Ilgın ve Akşehir ilçelerine dağıtıldığı (https://jinepsgazetesi.com/2021/01/konya-likonya-1-bolum/)

Akşehir merkeze gönderilenlerin bir süre iskânsız kaldıkları, bu köye yerleşen Çerkeslerin bu gruptan olduğu büyük olasılıktır. Köyün ağırlıklı nüfusu ise belgelerde belirtilen 30 haneyi ihtiva etmektedir.

 

Dil ve kültür

Köyde anadili genel olarak kullanılmakla birlikte 30 yaş altındaki gençler dili konuşamamaktadır. Düğünler bir dönem, özellikle 1950-1964 arası, Türk geleneklerine göre yapılmış, takip eden yıllarda karma düğünler şeklinde devam ederken 1974 yılında gençlerin kesin tavrıyla köye gelen son davul çalıcı araçtan inmeden geri gönderilmiş (Sözlü tarih, kaynak: Şewcen Cevdet Soycan). O dönemden sonra düğünler Çerkes enstrüman ve gelenekleriyle yapılmaya başlamıştır.

 

Köyde yaşayan sülaleler

Ǵış, Ğonejıko, Kuşıj, Çetaw, Apiş, Şewcen, Psışyaşhako.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz