Tamığe – Çıpxe – Thabze… (Тамыгъэ – Чыпхэ – Тхьабзэ)

0
799

Tamığe kelimesini öncelikle birkaç sözlükteki karşılıklarına bakarak irdelemeye çalışalım. Adigey – Maykop’ta yayımlanan üç ciltlik Ажыгабзэм Изэхэф Гущы|алъ (Adigecenin Beyanı Sözlük), kelimenin anlamını şu şekilde verir.

ТАМЫГЪЭ 1. Зыгорэ зарэгъэнэфэрэ сурэт., гъэтхъыгъэ тхьабзэ. Bir şeyin aydınlatıldığı, açıklandığı şekil (resim).

ТАМЫГЪЭ 2. Псэущъхьэм, былымым хагъэжъык|ырэ тхьабз. (Yaban ve büyükbaş hayvanların üzerine derilerini dağlayarak vurulan işaret), şeklinde verir.

Tamığe kelimesi Türkçede damga şeklinde yer alır. TDK Sözlüğünde kelimenin anlamları şu şekilde sıralanır.

“Damga

  1. İsim: Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç.
  2. İsim: Bu araçla basılan nişan, işaret.
  3. İsim: mecaz: Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum.
  4. İsim: Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik, damga”

“Nişanyan Sözlük” ise nispeten daha açıklayıcı bilgilere sahiptir. Kelimeyi şöyle tanımlar.

“Damga

Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler)

Eski Türkçe: [Orhun Yazıtları, 735]

Oġuz bilge tamġaçı keldi [Oğuz bilge mühürdar geldi]

Köken: Eski Türkçe tamġa ‘baskı bloku, mühür’ sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük eski Türkçe tam- fiilinden, eski Türkçe +gA ekiyle türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir.”

Ek açıklama: Róna-Tas AOH 1965:136 Moğolca tamaga(n) (aynı anlamda) sözcüğünden alıntı olduğunu savunur.

Eski Türkçe tam- “damlatmak” köküyle ilgisi spekülatiftir.’ Nişanyan’ın Orhun yazıtlarında, Oġuz bilge tamġaçı keldi [Oğuz bilge mühürdar geldi] ifadesinde tamğaçı kelimesini mühürdar şeklinde yorumlaması doğru mudur, bilemem. Ancak kitabelerin yazıldığı yıllarda burada bahsedilen konunun kitabe yazarı ya da yazdıranı olması ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir.

Yazıda geçen damga kelimesi, Türkçeden ya da başka dillerden Adigeceye / Çerkesçeye geçmiş bir kelimeymiş gibi yapılan söylem ve yazımlar doğru değildir. Böyle bir ihtimalin olabilmesi için bazı olasılıkların değerlendirilmesi ve doğru cevapların olması gerekir. Ancak durumu ele alarak, en azından aklıselim ve mantıklı bir şekilde irdelediğimizde uygulamanın ve kavramın Adigelerden önce başkaca toplumlarda olması gerekmektedir. Oysaki olayı topluca irdelediğimizde Adigelerin temas halinde olduğu ve zamanla tarihi Adige topraklarına yerleşerek Adige kültüründen doğrudan etkilenmiş olan toplumlarda görüyoruz. O toplumlarla akraba olan ancak Adigelerle herhangi bir ilişkisi olmayan veya kültürel etkileşimi yeterince olmayan toplumlarda tamığe uygulamasına rastlayamıyoruz. Ayrıca tamığe kültüründen etkilenen toplumlarda da bu uygulama halk bazında yaygın değildir. Özellikle Tatar hanları prenslerini çocuk yaşlarda özel eğitilmeleri için Adige lhekholheş (лъэкъолъэшъ – büyük ve güçlü) ailelelere gönderip 5-7 sene gibi uzunca bir zaman eğitim aldıktan sonra ülkelerine dönerlerken, Adige tamığelerinden esinlenerek kendilerine tamığe çizmiş olmaları mümkündür. Örneğin Kırım’da kurumsal olarak kullanılan Kırım Hanlığı (1441) kurulurken hanın arması olan, “tarak damga” olarak adlandırılan damga, hanlığın sembolü olarak kullanılmıştır. Rus Bolşevik devriminden itibaren de Kırım bayrağında kullanılmıştır. Halı, kilim, heybe vb dokumalı işlemelerde, ahşap işçiliklerde de kullanılan motifler tamığe değildir.

Ortadoğu’da zaman zaman rastlanan çeşitli dövme şekilleri de tamığe değildir çünkü onlardan değişkenlikler göstermekte sülaleyi hatta aileyi temsil etmemektedir. Yani Tamığe kavramını karşılamamaktadır. Tamığe insanlık tarihinin, adeta her özgür aile bireyinin ortak imzasıdır. Aynı zamanda da sülalenin de flaması niteliğindedir.

Adigelerde bir tamığenın başkalarınca kullanılması pek rastlanan bir durum değildir. Adigelerde tamığe sahibi olmak, özgürlükle eşdeğer olarak kabul edilirdi. Çeşitli nedenlerle topluma katılarak zamanla Adigeleşen aile ya da kişilerin karma evlilikler gibi çeşitli yollarla geçmişleri unutulmuş ve toplumun içselleştirmeleri sonucunda kendilerine tamığeler uydurmuş olması da gayet normaldir. Bunun tersi de mümkündür. Kimi aileler zamanla kaybolmuş ve tamığeleri de sahipsiz kalmıştır. Bu durumda olan pşı ailelerin bile olduğu bilinmektedir. Görsellerde tamığe örnekleri verilmiştir. (circassiancenter)

Atın sol arka baldırına çıpxe basılmış.

Tamığe kelimesindeki Türkçe ses birleşmelerinde Ğ’yi çıkaramazsınız. Onu G sesine çevirerek kullanırsınız. Ayrıca Türkçede GA hecesiyle kelime bittiğini sanmıyorum. Asıl konu, kelimenin aslı Damga değil, Tamığe’dir (Damığe. Tame: omuz demektir. Kelimeye Üst anlamları katar. Ğe: yıl anlamına gelir. Yavru hayvan yaşını doldurup annesinden ayrılmaya başlayınca Tamığe vurulur. Hayvan yavrusu zamana kadar tamığelı olan annesiyle birliktedir. Tamığe sadece hayvanlara değil imza yerine tüm sahibi olduğumuz varlıklarımıza da basılabilir. En çok da el sanatı niteliğindeki kama, kılıç, gümüş, altın gibi değerli mücevherlere, sanat eserlerine vs basılır.

Çıpxe / чыпхэ: Ata vurulan tamığenın adıdır. Dağlama yöntemiyle genellikle atın sol arka baldırına basılır. Çıpxe birleşik bir kelimedir. Çı /Чы (Şı /Шы): At demektir. Hatukay şivesi başta olmak üzere özellikle iç batı Adigelerinde sıkça kullanılır. Kız kardeşim derken si şıpxhu / сишыпхъу yerine ÇIPXHU / ЧЫПХЪУ deriz. Ubıh lehçesinde de ÇI /чы şeklinde telaffuz edilir.

Pxe /пхэ: kalça. Kalçanın kaba et kısmının tümünü ifade eder. Haliyle ÇIPXE / ЧЫПХЭ: Atın kaba kısmının ifadesiyle üzerine vurulan tamığeyi tanımlamış oluyor.Figure 1.Sağ arka baldırda çıpxe basılmış.

Thabze: Tanrı dili, şeklinde bir anlam içerir. Tha ve bze (Tanrı ve dil) kelimelerinin birleşiminden meydana gelir. Bze kelimesi aynı zamanda kesme, makaslama eylemini de ifade eder. Lenıstemce mabze. (Makasla kesme işlemini yapıyor). Thabze koca kulaklı ve eti yenen hayvanların kulaklarına kesme işlemi uygulanarak yapılır. Hayvanın kulağının alt tarafına ağaç takoz konur, üstüne özel yapılmış, ucu daire şeklinde, içi delik, keskin bir metalin üzerine çekiçle burularak çeşitli delikler açılır. Örneğin bize ait thabze, koyunun sol kulağı orta yerinden bir yuvarlak bir delik, sağ kulağın arka tarafına da yan yana iki tane yarım hilal şeklinde kertik vurularak yapılırdı. Babam ve amcalarım ayrıldıkları zaman aynı işlemi kulaklara çaprazlama uygulayarak thabzelerini devam ettirmişlerdir.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz