Ankara Çerkes Derneği Elbruz Halk Dansları Topluluğu’nun sanat yönetmeni ve dans eğitmeni, Bzerabze’nin müzik koordinatörü Kilar Nesren Şırayder, Karadeniz’in iki yakasındaki kültürel müzik ve dans çalışmalarını Jineps Gazetesi’yle paylaştı.
-Türkiye’de doğdunuz, yıllar sonra anavatana döndünüz… Çocukluğunuzda da Çerkeslikle, kültürle ilişkiniz kuvvetliydi diyebilir miyiz? Bize biraz bu geçmişi anlatır mısınız?
-Kesinlikle kuvvetliydi… Ankara Çerkes Derneği’nde doğdum ve büyüdüm diyebilirim. Ben doğduktan iki yıl sonra babam dernek başkanlığı görevini aldı ve üç sene devam etti. Ondan sonra da yönetimlerde bulundu. Ben de daha o yıllardan itibaren yoğun bir şekilde etkinliklerde yer aldım. 18 yaşıma kadar hep bu çevrelerde bulundum.
Anavatana döndükten sonra kültür çalışmalarına 10 yıl kadar da orada devam ettim. Son bir senedir Ankara Çerkes Derneği Elbruz Halk Dansları Topluluğu’nun sanat yönetmenliği ve dans eğitmenliğini yapıyorum.
-Ankara Derneği’nin bu yılki gösterisinde de yer aldınız. Diaspora ayağındaki çalışmalarınız nasıl devam ediyor?
-Anavatanda bulunduğum sürede de aktif olarak diasporadaki çalışmalara ve etkinliklere katıldım. Hem anavatandan gelen sanatçı meslektaşlarımın yanında hem de Elbruz Halk Dansları Topluluğu’nun hocası olarak elimizden geldiğince güzel bir proje ortaya koymaya çalıştık… Anavatana döndükten sonra da bu tür çalışmalara katılmaya devam edeceğim.
-Kabardinka’da müzisyensiniz… Son zamanlarda da yeni besteler, arşivden düzenlemeler, diasporadan derlemeler yapılıyor. Otantik enstrümanlar da tekrar gündeme geldi. Bu dönüşümle ilgili ne düşünüyorsunuz?
-Otantik enstrümanların tekrar gündeme gelmesiyle ilgili… Keşke daha fazla olsa. Güzel ve otantik oluşları ilgi çekiyor. Ancak sadece sosyal medya aracılığıyla popülariteye sahip olan 3-5 kişi değil de derneklerimizde eli yatkın olan onlarca gencimize bu enstrümanlar temin edilse, kurslar açılsa çok daha faydalı olabilir diye düşünüyorum. Yapan ustalar da epey azaldı maalesef.
Yeniden gündem olmaya başlayan bu güzel, otantik enstrümanlarımızla, yeni düzenlemeler, derlemeler ve besteler, müziğimizin stilini bozmamak kaydıyla çok güzel yerlere getirilebilir diye düşünüyorum.
-Çerkes danslarında anavatan diasporayı, diaspora da anavatanı besliyor. Bir dönem hep anavatan esas alınırdı, sonra bu işle uğraşanlar diasporaya yüzünü döndü… İki tarafta da yaşamış biri olarak bu farklılıkları ve benzerlikleri gözlemleyebiliyor musunuz? Bununla ilgili olarak ne söylenebilir?
-İkisini bir arada götürmek gerektiği düşüncesindeyim. Son zamanlarda her ne kadar anavatandan diasporaya dans konusunda bir ilgi oluşmuş olsa da bu iş profesyonel olarak maalesef sadece yine anavatanda yapılabiliyor. İkisini bir arada götürmek derken şunu kastediyorum, daha önce birçok yerde de söyledim, bu zamana kadar yapılmış en iyi projeler ikisini bir anlamda buluşturup ona göre çalışıldığı takdirde ortaya çıkıyor.
Anavatanda kaybolmuş, unutulmuş bazı şeyler diasporada korunmuş olabiliyor. Aynı şekilde çok fazla şey de anavatanda korunabilmiş… Hal böyleyken birinden birini yok saymadan, ikisini birleştirerek yapılan çalışmalar hem sanatsal olarak zengin hem de anlamsal olarak değerli oluyor. Ben de bulunduğum her proje ve çalışmalarda bunu göz önünde bulundurmaya çalışıyorum.
-Bzerabze’yi Kafkasya’da bir araya getirdiniz; çalışmalarınız, konserleriniz oldu. Sizi buluşturan motivasyon neydi?
-Bzerabze motivasyonumuz çok başkadır. Hatta “Bzerabze sadece bir grup değil, bir ideolojidir” bakış açısıyla yola çıktık. Anavatanda hatırı sayılır, saygıdeğer, büyük sanatçılarımızdan sevgili Losan Timur’la görüşlerimiz birbirine çok uyuyor. Kendisi grubu ilk kurduğunda bu ideolojiden bana bahsetti. Grubumuzun çalışmalarına dikkat ederseniz hepsi yüzde 50 anavatandan, yüzde 50 diasporadan olan eserler… Hatta grupta faaliyet gösteren sanatçılarımızın bile yarısı anavatandan, yarısı diasporadandı.
-Şu an hâlâ birlikte misiniz? Gelecekte görünen yeni bir çalışma var mı?
-Birlikteyiz. Müzik koordinatörü olarak Bzerabze’de görev almaya devam ediyorum. Şimdilik Türkiye’de bulunmam dolayısıyla büyük projelerimiz için iki ayda bir git gel yapıyorum.
Gelecekte tabii ki birçok projemiz var, olmaya da devam edecek. Somut olarak başladığımız yeni albüm projemiz ve farklı formatlardaki konser projelerimiz üzerine çalışıyoruz. Hayat şartlarından dolayı grubun anavatandan ve diasporadan katılan sanatçı oranını her zaman eşit olarak sağlayamasak da Karadeniz’in iki tarafının da desteğini hiç eksik hissetmedik. Elimizden geldiğince kültürümüzü, dilimizi, müziğimizi ve “Bzerabze” ismini hep beraber yaşatacağız.