Değerli dostlar, değerli Jineps okuyucuları, gazetemizin son dört sayısında, DURUM MUHAKEMESİ başlığı ile, Çerkes halkı ile ilgili, anavatanda ve diasporada genel durum, hak ve çıkarlar konusunda bildiklerimi ve mücadele gerekliliğine dair görüşlerimi yazmaya devam etmeye çalışıyorum. Bu konunun ağırlığını ve toplumumuz içinde pek alıcısının olmadığını biliyorum. Ama haklı davamıza inanıyorsak, gerek anavatanda gerekse diasporada dilimiz, kültürümüz ve kimliğimizle varlığımızı sürdürmek istiyorsak bu mücadeleden kaçış olmadığını kabul etmemiz lazım.
Davada haklı olduğumuza inanmak, belli platformlarda konuşmak, yazmak, çizmek yeterli değil. Toplumun potansiyel gücünü harekete geçirmek üzere, örgütlü yapılar üzerinden planlı ve kararlı mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Dava toplumsal bir mesele olduğuna göre, örgütlü ve güçlü olmak, mücadelede kararlı olmak şarttır. Biraz da fedakârlık gerekir. Çerkes toplumu içerisinde bu gerekliliklerin farkında olup, fedakârlıktan kaçmayacak yeterli insanlarımızın var olduğunu düşünüyorum. Yeter ki kurumsal yapılarımız ve aktivistlerimiz diyalog, uzlaşı ve işbirliği halinde temel amaç ve hedeflere odaklanarak toplumun güvenine talip olsunlar.
Ancak var olan potansiyel gücümüzü harekete geçirebilecek fikir ve inanç birliğine ulaşmakta sıkıntılarımız olduğunu biliyoruz. Elbette kişilerin, her konuda, her zaman aynı düşünmeleri ve aynı davranmalarını bekleyemeyiz. Zira Çerkes halkının gerek anavatanda gerekse diasporada, farklı coğrafyalarda, farklı devletlerin bayrağı altında, farklı kültür ve ideolojik ortamlarda, 159 yıldan beri son derece dağınık yaşadıklarını düşünürsek bu konuya dair sorunlarımızı anlamak zor değildir.
Lakin toplumsal davaya dair ortak bir amaç ve hedefin varlığını esas aldığımızda, diğer farklı bireysel fikir ve davranışların ayrı tutulması, ortak davanın önüne geçmemesi, birlik ve beraberliğin önünde engel teşkil etmemesi gerekiyor. Nedir bu engeller sorusuna gelince; en öncelikli olanın, diyalog, uzlaşı ve işbirliği anlayışının eksik olduğunu iddia edebilirim. Daha fazla yüz yüze konuşmak, karşılıklı fikir paylaşımları ve gerekirse tartışma ortamları yaratmak lazım. Bu konuda kurumsal yapılara, derneklere görev düşmektedir.
Aynı zamanda, ortak akıl ve ortak iradenin oluşmasının önünde büyük engel gibi gözüken ve toplum içerisinde, farklı yorumlar ve önyargılara sahne olan konular ve kavramların, kanaat önderleri ve gerekirse akademisyenlerin katılımları ile çalıştay ve konferans formatında bilimsel ortamlarda teker teker ele alınıp değerlendirilerek yorumlanmaları ve toplumun genel kabulüne hazır haliyle açıklanmaları gerekiyor.
Benim tespit edebildiğim kadarıyla söz konusu konu ve kavram başlıkları listesi aşağıdadır. Ben önümüzdeki süreçte, bu başlıklar altındaki konu ve kavramları, daha kapsamlı çalışmaların önünü açmak adına, kendimce yorumlamaya çalışacağım. Bu liste çoğaltılabilir, azaltılabilir veya değiştirilebilir.
Çerkes toplumunun önünde, tartışma ve ayrışmaların görünürdeki sebebi konular:
- 21 Mayıs Soykırım ve Sürgünü anma programları,
- Anavatana dönüş konusu,
- Farklı inanç ve ideolojiler,
- Anadili konusu,
- Örgütsel yapımız,
- Xabze ve yaşam tarzı,
- Yanlış ve eksik bilgiler,
- TC devleti ile ilişkiler,
- RF devleti ile ilişkiler,
- Uluslararası kurumlar ile ilişkiler.
Toplum içerisinde sürekli tartışma konusu olup, ayrışmalara yol açan kavramlar:
- Kafkasya,
- Çerkesya,
- Çerkes,
- Anavatan,
- Diaspora,
- Soykırım,
- Sürgün,
- Asimilasyon,
- Entegrasyon,
- Siyaset.