Çerkes ulusal hareketi nereye? – 8. Bölüm

0
125

Toplumsal desteğe sahip olmadan yapılan adaylıklar ve aldıkları oylar, Çerkeslerin herhangi bir talebi bulunmadığı ya da Çerkeslerin potansiyel bir güçleri olmadığı yönünde izlenim verdiği için beklenen fayda yerine zarar vermektedir

Kongreler, federasyonlar, siyasetçiler, seçimler, yerel seçimler, anavatan, diaspora, deprem, deprem sonrası durum, deprem sırası ve sonrasında Çerkes derneklerinin tutumları, Filistin-İsrail savaşı, savaşın iki taraflı mağdurları, bölgedeki Çerkeslerin durumu, tüm bu dolu dolu gündem içinde Çerkeslerin yörüngesi ve yörünge içindeki kafa karışıklıkları…

Sırasıyla gidecek olursak, yapılan kongreler ve federasyonların durumu ve tutumları konusunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) cephesinde uzun süredir devam eden mevcut statükoyu koruma ve kaybetme çekişmesi Genel Başkan Ümit Dinçer’in tekrar aday olmamasıyla birlikte sona ermiştir. KAFFED tarafında statüko devam edecektir. Bunun anlamı, Türkiye’deki dil ve kültür asimilasyonundaki hızın aynı şekilde devam edeceği, diaspora ve anavatan ilişkilerinde yeni bir gelişmenin yaşanmayacağıdır. Statükonun devamı diğer federasyonda da olduğu gibi devam etmektedir.

Deprem döneminde Türkiye dışındaki Çerkeslerin yoğun mali yardımları ile hareketlenen dernek ve federasyonlar, deprem sonrasındaki ilk müdahaleyi başarıyla yönetmişlerdir. Depremden sonraki süreçte bazı aksamalar olmuşsa da bunlar genel başarıyı olumsuz etkileyecek nitelikte değildir. Yurtdışından gelen kaynakların yönetilmesinde ise birçok yanlış uygulama olmuştur. Bu yanlış uygulamalar sonucunda bazı yardım malzemelerinin amacına uygun dağıtılamadığı yönünde eleştiriler yapılmıştır. Diğer yandan Çerkeslerin en önemli sorunu olan dağınık yaşama ve buna bağlı gerçekleşen asimilasyonun etkilerinden kurtulabilmek için doğan tarihi fırsat, her iki federasyonun projesizliği ve öngörüsüzlüğü nedeniyle heba edilmiştir.

Maraş ve Hatay bölgesinde biraz da kamu kaynaklarından yararlanarak mevcut kaynaklarla birlikte 300-500 hanelik toplu köyler kurulmuş olsaydı, bu köylerin içine kültür merkezleri vb. yapılmış olsaydı dil ve kültürün yaşamasına bir olanak sunulmuş olurdu. Bunu yapmak elbette mümkündü, zira bir sürü konteyner, çadır vb. almak yerine 80’er metrekarelik temeller atılsaydı, üzerine sadece bir oda yapılsaydı, kalan kısımlarını köylünün kendisi tamamlasaydı sanıyorum sorun çözülmüş olurdu. Maalesef böyle bir girişim olmadı.

Bilindiği üzere 7 Ekim 2023 günü Hamas’ın İsrail’e saldırarak 400 kişiyi öldürmesi, 200 kişiyi rehin alması sonucunda, İsrail’in misilleme olarak başlattığı savaşın şiddetlenerek sürmesi üzerine Lübnan Hizbullah’ının savaşa dahil olma olasılığı da göz önüne alınarak Lübnan sınırındaki Çerkes yerleşkesi olan Rihaniye halkının büyük bölümü iç kesimlerde daha güvenli yerleşim yeri olan Kfar-Kama beldesine taşınmışlardır. Çocuklar da oradaki okullarda eğitim almaya başlamışlardır. Bölgede savaşın ne zaman biteceğine ilişkin bir öngörü bulunmamaktadır. Bölgede yaşayan Çerkeslerin büyük çoğunluğu savaşın sorumlusu olarak Hamas’ı görmekte ve kendilerini savunma pozisyonunda olarak değerlendirmekteler. Bir kısmı ise sessiz kalmaktadır. Diasporanın İsrail dışında kalanları ise yaşadıkları devletlerin tutumuna paralel tutum almaktadırlar. Kısaca bu konudaki belirsizlik sürüyor.

Türkiye üç ay sonra yerel seçimlere gidiyor. Türkiye yerel seçimlere giderken, aynı zamanda derin bir ekonomik krizin içine doğru da gitmekte. Türkiye başkanlık sistemine geçmesinden bu yana hızla ekonomik olarak küçülmekte ve krize girmektedir. Yanlış ekonomi politikaları enflasyonu hızla artırmış ve kontrol edilemez hale gelmiştir. Uygulanan ekonomik politikaların yanlış olduğunu kabul eden hükümet, her ne kadar yanlış ekonomik politikalardan vazgeçmişse de bu defa da yeni ekonomik politika ile yüksek faizle piyasadaki para toplanmış, ülke yavaş yavaş resesyona sokulmuştur. Türk Lirası son yılların en değersiz halini yaşamaktadır. Halk hızla yoksullaşmaktadır. Bu duruma karşılık hükümet milliyetçilik kozunu kullanarak mevcut oylarını korumaya çalışmaktadır. Bu iklim içinde gerçekleşecek yerel seçimlerin sonuçları ya ekonomik çöküşün devamını sağlayacak ya da en azından çöküşün durmasına neden olacaktır. Çerkeslerin ise yerel seçimlerle ilgili bir politikası bulunmamaktadır. Herhangi bir toplumsal mutabakata dayanmadan kurulan Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP) adlı parti ise küçük bir grupla yıllardan beri değiştirmediği tutumunu devam ettirerek il örgütü bulunan İstanbul’da aday göstermektedir. ÇDP her ne kadar Çerkes sorununun siyasal bir sorun olduğunu, çözümün siyasal parti ile olacağını iddia etse de alınan oy miktarı ve toplumsal karşılığı Çerkes ulusal sorununu çözmeye katkı sunmak yerine tersi etki yapmaktadır. Toplumsal desteğe sahip olmadan yapılan adaylıklar ve aldıkları oylar, Çerkeslerin herhangi bir talebi bulunmadığı ya da Çerkeslerin potansiyel bir güçleri olmadığı yönünde izlenim verdiği için beklenen fayda yerine zarar vermektedir.

Yukarıda ilk paragrafta bahsettiğim federasyonların statükosu ile ilgili olarak yaptığım açıklamayı biraz açacak olursak; büyükşehirlerin birkaç şubesi dışında taşrada bulunan dernekler genel olarak inaktif durumdadırlar. Birçok derneğin kapısı seçimden seçime açılır. En ileri faaliyeti yılda bir yemek düzenlemek, bayramlarda bayramlaşmakla sınırlıdır. Bu illerde, federasyonun merkezi tarafından kontrol edilen bir yönetimi ve delegasyonu olur. Onlar seçimde çağrılarak gösterilen yerlere oy verirler. Bu faaliyetin dışında anadili, tarih, folklor çalışmaları vb. faaliyetleri; anavatana dönüş için herhangi bir örgütlenme ya da faaliyet bulunmaz. Bu durum hızlı bir şekilde dilin yok olmasına, yabancı evliliklerin artmasına, ulusal bilincin kaybolmasına neden olur. Bu durum her iki federasyon için de gereklidir. Federasyonların bilinen bu tutumlarının dışında orta ölçekli ve büyükşehirlerde birden fazla bağımlı ve bağımsız dernekler bulunmaktadır. Federasyonların halk yerine kendini koruma güdüsü içinde olmaları, şubelerinin yereldeki diğer bağımlı-bağımsız dernek üyeleri ve derneklerle ilişki kurmalarını engellemeye çalışıp yereldeki asimilasyonun hızlanmasına neden olmaktadır.

Tüm bu gelişmeler Çerkes ulusal sorununun çözümünün önünde engel olarak durmaktadır. Bu durumda Çerkes ulusal sorununa önderlik ettiklerini iddia eden kişi ya da kurumlara rağmen neler yapılabilir, nasıl bir strateji izlenebilir? Tabanın bu konularda bir arayış içine girmesi kaçınılmaz olacaktır. Öncelikli çözüm; yerellerdeki dernekler federasyonlara rağmen yerel platformlar oluşturmalı, yerel ortak programlar yapmalılar. Yerel seçimlerle ilgili ise yerelde Çerkeslerin hak ve çıkarlarını koruyacak adaylara destek vermeliler. Süreç içinde ise Türkiye genelindeki diğer platformlarla ilişkiler kurmalılar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz