‘Ayrıştığımız esaslı nokta Çerkes halkının var olma mücadelesine ilişkin siyasettir’

0
777

Takvimler 2024 Ocak ayını gösterdiğinde Türkiye’deki Çerkes diasporası için çarpıcı bir olay meydana geldi. Çerkeslerin en kalabalık ve güçlü olduğu bölgelerden biri olan Kayseri’deki Kayseri Kafkas Derneği (KKD) gerçekleştirdiği olağanüstü genel kurul neticesinde Kafkas Dernekleri Federasyonu’ndan (KAFFED) ayrılma kararı aldı.

Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nurşah Özyürek yaşanan süreci Jineps’e değerlendirdi.

“Ayrılığın temel sebebi DÇB’nin kendisi değil”

Dünya Çerkes Birliği (DÇB) hayati bir sorun olmakla birlikte KAFFED çatısı altında, DÇB de dahil birçok sorunun çözülememesinin veya ortaya çıkmasının kaynağı olan temel problem vesayet ile bu vesayete hizmet eden, demokrat olmayan ve statükoyu koruyacak şekilde tasarlanmış tüzüğü. Zira bulunduğu şehirde faaliyeti olmayan, toplumda etkisi bulunmayan ve üyesi olduğu federasyonun toplantılarına online bile olsa katılarak politikalara katkı sağlamayan dernekler bir araya geldiğinde, delege sayıları KAFFED genel kurulunda çoğunluğu teşkil ediyor. Veya bu dernekler istişare ve karar mekanizmalarına katılmadıkları konularla ilgili manifestolarda imzacı olarak ortaya çıkabiliyor. KAFFED’in mevcut yapı ve politikalarını kendi kontrolünde tutmak isteyen gruplar ikili ilişkiler, bölgecilik, feodal alışkanlıklar ve kutuplaşmadan devşirdikleri gücü kullanarak bu derneklerin başkan ve delegelerini mobilize edebiliyorlar. Böylece kurul seçimleri veya tüzük gibi konularda istemedikleri hiçbir değişiklik yapılamıyor. Bu da vesayet dediğimiz ve yıllarca mücadele etmeye çalıştığımız yapıyı yaratıyor.

Hep içeride kalarak yapıcı muhalefet yapmaya, yanlış gördüklerimizi değiştirmeye çalışmışsak da bunun mümkün olmadığını yıllardır tecrübe ederek gördük. Son olarak 2022 yılında yapılan olağanüstü genel kurulda daha demokratik olan tüzük taslağının reddedilmesiyle bu görüşümüz tescillendi. Vesayet göstermelik bir muhalefet ve çoğulculuk perdesi olarak kalmamızı isterken, Kayseri Kafkas Derneği’nin (KKD)bu vesayeti ve sonsuza kadar muhalif statüsü değişmeyecek varlığının vesayeti meşrulaştırmak için kullanılmasını reddetmesi ayrıştığımız temel meseledir. Ayrıştığımız bir başka esaslı nokta ise Çerkes halkının var olma mücadelesine ilişkin siyasettir. Bu mücadele ya Rus düşmanı ya da Rus yanlısı olmak şeklinde iki kutup arasında sıkışmış durumdayken, 2021-2023 dönemi KAFFED yönetim kurulu tarafından uygulanmaya çalışılan ve bizim de desteklediğimiz, “3. Yol” olarak tanımlanabilecek politikalar marjinalize edildi ve devam ettirilme şansı kalmadı. Zira gerek anavatan gerekse diasporada yaşayan Çerkesler ne tarihi gerçekleri ve taleplerini dile getirmekten ne de Rusya ile diyalogdan kaçınan hak temelli, gerçekçi ve ilkeli bir siyasete ihtiyaç duymaktadır. Bu tarzı siyaset, KAFFED’de kabul görmemiş ve uygulanması imkânsız hale getirilmiş olsa da gerekirse KAFFED dışında ama mutlaka uygulanması gerektiğine inanıyoruz.

“Kararı vermeden önce olgunlaştırmak ve tavsiyeler almak üzere önce bir istişare toplantısı düzenledik”

Nurşah Özyürek

Derneğe gelen üyelerimize önce bizi bu noktaya getiren süreci anlattıktan sonra onların görüşlerini aldık. İstişare toplantısından sonra da KAFFED’den ayrılma gündemli olağanüstü genel kurul kararı aldık. Bundan sonra özellikle sosyal medyada olumlu ve olumsuz farklı görüşler paylaşıldı. Yapılan genel kurula federasyon temsilcileri de geldi ve kendilerine söz hakkı verilerek üyelere hitap ettiler. Neticede çok yüksek oranda ayrılma iradesi çıkarak üyelerimiz tarafından yönetim kurulumuza yetki verildi. Genel kurul sonrasında hem olumlu hem olumsuz tepkiler geldi. Olumlu yorum ve destek mesajlarının yanında özellikle Kayseri dışında yaşayan, duruşumuzu ve politikalarımızı destekleyen birçok soydaşımızdan derneğimize üye olma talebi aldık. Olumsuz tepki olarak alışılageldik anavatan düşmanlığı gibi bazı tepkilere sosyal medyada rastladık.

“Toplumun teveccühü nedeniyle KKD’ye yereli aşan ve Çerkes kamuoyunun geneline yönelik çalışma yapma misyonu verildiğini düşünüyoruz”

KKD; anavatan ve diasporadaki kurumlarımıza bakıldığında hem bulunduğu şehirdeki faaliyetleri hem de tüm Çerkes kamuoyuna yönelik çalışmalarıyla en etkin sivil toplum kuruluşlarındandır. Gelecek vizyonumuzda öncelikle yerelde yürüttüğümüz kültür, kimlik ve anadili çalışmalarımızın artarak devam ettirilmesi önemli yer tutmaktadır. Ancak KAFFED’den ayrılma sürecimiz ve yukarıda ifade ettiğimiz teveccüh nedeniyle KKD’ye yereli aşan ve Çerkes kamuoyunun geneline yönelik çalışma yapma misyonu verildiğini düşünüyoruz. Bu misyon ve getirdiği sorumluluğa paralel olarak Çerkes halkının sorun ve taleplerinin ulusal ve uluslararası alanda dile getirilmesi, anavatanla sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirilmesi gibi hususların da gelecek vizyonumuzda yer alacağını söyleyebiliriz.

“Türkiye’deki diğer şehirler, Ürdün, İsrail, ABD ve Avrupa’da yaşayan Çerkeslerin oluşturduğu diaspora ve anavatanımızla halihazırda ilişki ve iletişimimiz bulunmakta”

Bundan sonra diğer bölgelerle iletişimimizin frekansının daha yüksek olacağını söyleyebiliriz. “Hangi misyon” sorusunun cevabı ise yukarıdaki cevabımızda belirtildiği gibi Çerkes halkının gerek diaspora gerekse anavatanda uğradığı hak kayıpları ve ihlallerinin dile getirilmesi, halkımızın anavatanımıza dönüş hakkımız başta olmak üzere taleplerinin duyulması ve kabulü için gündem yaratılması amacıyla yapılacak çalışmalar başta olmak üzere Çerkes halkının sorun ve taleplerinin uluslararası alanda dile getirilmesi, anavatanla sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirilmesine yönelik kimlik ve anadili alanında işbirliği yapmak olarak özetlenebilir.

“Anavatanla ilişkiler konusunda çatı örgütümüz tarafından yıllardır ısrarla uygulanan ve bizim en büyük itirazı yönelttiğimiz yaklaşım anavatanla ilişkilerde DÇB’ye muhtaç olunduğudur”

Elbette mevcut konumu ve gücü itibariyle DÇB anavatanla ilişkilerde etkili bir aktördür ama bu etkiyi olumlu anlamda kullanmak mümkün değildir. DÇB’nin varlık nedeni ve en önemli misyonu bu gücünü ve etkisini bir tehdit unsuru olarak kullanarak üye bileşenleri üzerinden diasporayı terbiye ve kontrol etmektir. Ancak anavatanımızda Çerkes halkının aleyhine her türlü düzenlemeyi (Çerkesçenin seçmeli ders yapılması gibi) amasız, fakatsız destekleyen, birey veya kurumların uğradıkları haksızlıklara ve adaletsizliklere (Kısmi seferberlikteki adaletsiz uygulama gibi) karşı asla halkının yanında durmayan, diasporayı tehdit eden ve bileşenleri ile Rusya’nın çıkarları için çalıştığı başkanı tarafından ifade edilen bir örgütle anavatanla ilişkiler adı altında maksimum 10-15 kişiden oluşan heyetlerin anavatanı seyahat ederek kalınacak otelden ziyaret edilecek kişi ve kurumlara kadar DÇB’nin belirlediği sınırlar içerisinde temaslarda bulunmak uğruna ilişkilenmeyi doğru ve sürdürülebilir bulmuyoruz.

Burada altı çizilmesi gereken önemli bir konu da “anavatanla ilişkiler” ifadesinin kapsamıdır. Zira DÇB tarafından kurulan anavatanla ilişkiler Çerkes halkının anavatanıyla irtibatlanması veya vatana dönmek isteyenlere yönelik faaliyetleri kapsamamaktadır. DÇB’nin anavatanla kurduğu ilişki KAFFED bünyesinde bulunan ve genelde aynı kişilerden oluşan heyetlerin anavatana gidip birkaç gün kalıp gelmesinden ibarettir. DÇB, anavatanla ilişkiler konusunda olduğundan daha güçlü sunulmakta ve bu algıyla hem diasporada hem de Rusya nezdinde güç devşirmeye çalışmaktadır. Halkımız için artık zararlı ve varlığını tehdit eden bir kurum olan DÇB ile ilişkilerin kesilmesi kısa vadede anavatanla ilişkileri olumsuz etkileyebilirse de zamanla diasporayı yarattığı algı kadar kontrol edemediğinin anlaşılmasıyla gerek Rusya gerekse diaspora nezdindeki gücünü ve pozisyonunu kaybedecektir ve ilişkiler daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir konuma ulaşacaktır. Ancak bu konuda kararlı duracak ve güce boyun eğmeyecek kurumlara ihtiyacımız bulunmaktadır. DÇB’ye itiraz edeni kendi elimizle etkisizleştirdiğimiz, sabote ettiğimiz veya indirdiğimiz sürece DÇB’nin anavatanla ilişkilere etkisi Demokles’in kılıcı olarak üzerimizde durmaya devam edecektir.

“Çerkes ulusal davasında söz hakkını kullanarak ideolojik bağlamda çalışmalar yapacağız”

Derneğimiz her zaman olduğu gibi hem sahada kalarak aktif işlerine devam edecek hem Çerkes ulusal davasında söz hakkını kullanarak ideolojik bağlamda çalışmalar yapacak, hem faaliyetlerinde işbirliğine açık olarak anavatanda, diasporada ve ülkemizdeki kurum ve şahıslarla ortak projeler yürüterek topluma fayda üretmeye devam edecektir. Derneğimizin açıklamaları dışında yapılan yorum ve paylaşımlar bizleri bağlamamaktadır, tarafımızca beyan edilmeyen söylemlere itibar edilmemelidir.

 

Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nurşah Özyürek’e Jineps’e verdikleri röportaj için teşekkür ederiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz