Putra neresi, Sazköy neresi!

0
522

Çocukluğum Putra’da geçti. Putra, memleketim Ardeşen’in bir mahallesiydi ve sanırım 6 yaşına kadar dünya benim için Putra ile sınırlıydı. Sınırlı ama ağacı, mısırı, denizi, börtü böceği ile sınırsız bir dünya. Dünya Putra’dan ibaret olmakla dünyayı oluşturan insanların tamamı da ‘Laz’dı ve insan üzerine düşünmeye de pek gerek yoktu.

6 yaşında babamın memuriyeti dolayısıyla Samsun’a taşınmıştık. Babam nedense bu şehre taşındığımızda bana “Biz ‘Laz’ız oğlum!” deme ihtiyacı duymuştu. Vay, demek ki dünya Lazlardan ibaret değildi ve Samsun’da Laz olmayan birileri de vardı…

Samsunlu yıllarda ağabeyimin özlü sözler yazdığı bir defteri vardı. O defterde “Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Türk milleti zekidir!”, “Türk milleti çalışkandır!” gibi veciz cümleler yazılıydı. Ben de bu veciz sözleri keyifle okurdum. Demek ki Lazlık ve Türklük pek de çatışmıyormuş kafamda. Sonra bir gün bu keyifle okuduğum veciz sözlerin altında “Ama ben bir Laz’ım” cümlesini okudum… Ne demekti şimdi bu! Ne güzel, göğsümü gere gere hayal dünyamı besliyordum… Ama evet, doğruydu, babam da demişti, biz ‘Laz’dık.

1988’de üniversiteye başladığımda Laz coğrafyasında başka halkların varlığını öğrenmiş, hatta hiç bilmediğim diaspora Lazları ile de tanışmaya başlamıştım. Hopalı bir arkadaşla Lazca konuştuğumda anlamamıştı beni ve “Ben Hemşinliyim” demişti. Sonra öğrenmiştim ki Hemşinliler Ardeşen’de de vardı. Üniversitede aynı sınıfta okuduğum bir arkadaş da Kocaelili, ataları Çxala’dan göçmüş bir Lazdı. Tanımaya başladığım halklar gün geçtikçe artıyordu.

Nihayet yine ağabeyimin üniversiteden arkadaşı bir Abhazla tanışmıştım. Bu Abhaz bayağı bize benziyordu. Beni köyüne davet ettiğinde çok sevinmiştim. Soğuk bir kış günü akşam vakti Sazköy’e varmıştık. Arkadaşım beni mutfakta axulçapa pişiren annesiyle tanıştırıp mutfaktan çıkmıştı. Fark etmiştim ki annesinin yanında sigara içmiyordu. Evet, biz Lazlarla Abhazlar birbirimize benziyorduk ancak biz babamızın yanında sigara içmezdik, annemizin değil, garipti.

Arkadaşım babasına beni tanıtmıştı, işte Mehmedali Laz, bunlar da Kafkasyalı vesaire şeklinde ama babası için Lazlık Ordululuk ile özdeşti, pek ilgisini çekmemişti bu Laz. Ama beni sevmişti, tarlada ve ormanda iş çoktu ve ben de işten pek kaçmazdım…

Sazköy’de Lazca ile Abhazca arasındaki benzerlikleri keşfetmek de ayrı bir keyifti. Nana, patsxa, at’amba, -pxe eki gibi…

Abhazcayı dinlerken dilin Lazcaya kıyasla çok daha fazla sessize sahip olduğunu hayretle izliyordum. Bu sessiz sesleri telaffuz etmeye çalışıyordum ancak arkadaşım kendisinin dahi sesleri doğru telaffuz edemediğini, benim bu sesleri çıkarmamın ise neredeyse imkânsız olduğunu söylüyordu ve haklıydı.

Kış olmasına rağmen köyde çok sayıda genç vardı ve gençlerin hepsi kendilerini birbirinin kardeşi olarak görüyordu. Akraba evliliği yapan Lazlara göre bu imrenilecek bir durumdu.

Köyde bir sabah hızlıca tarlaya giderken önümüzde Ubıh kökenli bir yaşlı yürüyordu, olması gerektiği gibi durduk, selam verdik, belki hal hatır da sorduk. Ben yaşlıya karşı saygımızı dile getirdiğimize göre yürüyüp gidebileceğimizi düşünmüştüm ancak arkadaşım beni durdurmuş, yaşlı birinin önüne geçemeyeceğimiz uyarısında bulunmuştu…

Abhaz mutfak kültüründe mısırın yeri en az bizdeki kadar ağırdı ve yine fırınlanmış mısırdan elde edilen undan yapılan mamırtsa/ıbıst’a bizim cent’useri’den çok daha başarılı idi. Karalahana ve barbunya ezmesi de ortaklaştığımız tatlar arasındaydı. Sanırım Çerkes tavuğu ile tanışmam da Sazköy’de olmuştu. Sonrasında bizde Hopa’da karatavukla yapılan bir versiyonunun tsadzibelinin varlığını öğrenmiştim. Bu diaspora köyünde hamside belki değil ama “mısır ekmeğinin zaferi”nde ortaklaşıyorduk Kuzey’in en Güneylisi dostlarımızla…

Kuzeylilerle tanışmak beni heyecanlandırmış, bir Laz olarak dünyada başkaca ortak bir kültüre sahip olduğumuz Kafkasyalıların varlığı yalnız olmadığımız duygusunu güçlendirmişti…

Sazköy

Mehmedali Barış Beşli, Ardeşenli bir ‘Laz’dır. 1988 yılından bu yana İstanbul’da yaşamaktadır. 1993 yılında Zuğaşi Berepe’yi kurmuş, Ogni’yi çıkartmıştır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2000 yılından bu yana serbest avukat olarak çalışmaktadır. 2008 yılından bu yana Laz Kültür Derneği’nin başkanıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz