“Derneklerimiz kültürel temelde örgütlenmeler olmakla birlikte sürgün ve soykırım, anadili, dönüş hakkı gibi taleplerimizin aslında siyasetin konusu olduğu açık”

0
159

-Nasıl bir KAFFED/Federasyon/Birlik hayaliniz var? Üye derneklerle ilişkiler, uluslararası kurumlarla ilişkiler, sürgün, soykırım, başta anadili olmak üzere kimliğe ve kültüre dair her konuda nasıl bir birlik? Mevcut durumun ihtiyacı karşıladığı seçeneği de var elbette.

-Bursa Çerkes Kültür Derneği YK Başkanı Fatih Şamuk: Öncelikle KAFFED’in kendisine üye olan derneklerin ortak çatı örgütü olduğunu unutmamak gerekir. Federasyonu ayrı, dernekleri ayrı yapılar olarak düşünmüyoruz. Federasyon Yönetim Kurulu bu derneklerin içinde yetişmiş kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla federasyonumuzun çalışma alanlarını üye derneklerin belirlediğini söyleyebiliriz. Çalışma alanlarını ve önceliklerini belirlemek için stratejik planlama daha önceki yıllarda yapılmıştı ve bu dönem yine bu çalışmalar yapılarak planlama oluşturuluyor ve öncelik sıralaması belirleniyor.

Örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde tüm yapılara saygımız olduğunu belirtelim. Bununla birlikte farklı dernekler ve federasyonların açılmasının hem iyi hem de olumsuz yönde etkisi oluyor. Söylemler aynı hedefi göstermediğinde siyasiler tarafından bu durum kullanılır hale geliyor. Güçlü bir federasyon olabilmesi için, içinde çoksesli fakat dışarıya karşı teksesli olmayı becerebilmelidir.

Hayalimiz yaşadığımız ülkede kurulu tüm yapıların temel sorunlar noktasında, temel ilkelerde anlaşmak kaydıyla, dışarıya karşı tek ses olmayı becerebilmeleridir.

Üye derneklerle ilişkiler anlamında federasyonun üzerine düşeni yaptığını düşünüyoruz. Sorun, üye olan derneklerimizin daha az katılımcı olması. Son aylardaki faaliyetleri gözden geçirecek olursak, stratejik plan hazırlık toplantıları, başkanlar kurulu, üye dernek ziyaretleri yapılıyor fakat üye dernekler tarafında katılım konusunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Bu katılımı artıracak olan da aslında üye derneklerimizin yönetim kurullarıdır. Federasyonumuzun derneklerimize ulaşmasının yanında, üye derneklerin yönetim kurulları da kendi tabanlarına ulaşmalıdır. Üye derneklerin kapasitelerinin ve etkinliklerinin artırılması konusu stratejik planda yer aldı. Bu konuda bölgesel dayanışmayı da artırarak daha çok çalışmamız gerekiyor.

KAFFED, kuruluş ilkelerinde yer alan “KAFFED, 21 Mayıs’ı Çerkeslerin soykırım ve sürgününün simgesel tarihi olarak kabul eder ve bu tarihsel gerçeğin tanınmasını talep eder” tanımlamasından hareketle soykırım ve sürgün vurgusunu her platformda yapıyor.

Ancak soykırım ve sürgün konusunda elimizde yeterli akademik çalışmaların olmaması, tarihçilerin söylemlerinin dışına çıkamamamız, yaşadığımız ülkelerde lobi çalışmalarında yetersiz kalmamız bizleri sadece 21 Mayıs’larda dar bir alana sıkışmış durumda bırakıyor. Soykırım ve sürgün için anavatan, Rusya ve yaşadığımız ülkelerde daha etkili çalışmalar yapmamız gerekiyor. Film, belgesel, konferans, TV yayınları ve benzer çalışmalara ağırlık vermeliyiz.

Anadili çalışmaları için aslında ciddi süreçler federasyonumuz tarafından yönetildi fakat halkımız tarafında yeterli ilgiyi maalesef görmedi, görmüyor. Kitap basımına yetecek başvuru dahi yapılamıyor. Bu tek başına federasyonumuzun üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Yapılan çalışmalara derneklerimizin ve üyelerimizin gerekli ilgiyi ve duyarlılığı göstermesi gerekmektedir.

Kültürümüzü çocuk ve gençlerimize öğretebilmek için tüm derneklerimiz mücadele ediyor. Derneklerimize bugün dışarıdan bir göz olarak baktığımızda; ekip çalışmaları yapan ve yılda bir gün anma programı yapan derneklerden öteye gidemediğimizi görüyoruz. Evet, bu çalışmalara halkımızın ilgisi daha çok fakat bunun yanına kültürel çalışmaları, dil eğitimlerini de eklemeyi becerebilmemiz gerekiyor. Aksi takdirde yakın gelecekte elimizde sadece oyunlarımız ve yılda bir gün yaptığımız 21 Mayıs anma programımız haricinde bir şey kalmayacak.

Sorduğunuz sorudaki tüm başlıklarda bize göre üye dernekler ve elbette onların üyeleri daha etkin ve katılımcı olmalıdır. Federasyonun başarısı buna bağlıdır.

 

Fatih Şamuk

-Siyasi kararları, hemen her sosyal tabakadan insanların üye olduğu kültürel derneklerin birliği gerçeğinden hareketle nasıl almalı? Dernekler ve KAFFED siyaseten neyi ne kadar yapabilir? Kimliğe dair talepler demokrasi ile ilintili. Kendinizi ifade edeceğiniz kamusal alanların en etkili olduğu yer TBMM ve orada temsiliyetimiz yok. Yerelde yoğun yaşadığımız kentlerde belediye başkanlığı seçimlerinde ağrılığımız tartışılır. Ne yapmalı, nasıl yapmalı?

-Siyasete çok uzak bir millet olduğumuzu düşünüyoruz. Farklılıklarımızla bir arada olmayı çok beceremediğimiz, kişisel siyasi menfaatler ile toplumsal menfaatlerimizi ayıramadığımız apaçık ortadadır. Sorunlarımıza bireysel değil toplumsal bakmayı öğrendiğimiz zaman bu konuları kendi içimizde daha rahat tartışır ve bir yol haritası çizebilir hale gelebiliriz. Söylemlerde ve eylemlerde birlikteliği sağladığımız zaman kamuoyunun, kamu kurum ve kuruluşlarının bunu dikkate almaması imkânsızdır.

Derneklerimiz kültürel temelde örgütlenmeler olmakla birlikte sürgün ve soykırım, anadili, dönüş hakkı gibi taleplerimizin aslında siyasetin konusu olduğu açık. Mevcut durumda KAFFED ve dernekler bu talepler üzerinden siyasete müdahil olabilir.

 

-Türkiye ölçeğinde en geniş, deyim yerindeyse kahir ekseriyeti kucaklayacak siyaseten karar alıp uygulayacak bir yapı olmalı mı? Olabilir mi?

-Her kimliğin kendi siyasi partisi olması bize göre ırkçılıktan öteye geçebilecek bir çalışma olmayacaktır. Bizim üzerinde durmamız gereken siyasi yaklaşım biçimi farklı kimliklerde olmamıza rağmen bir arada kültürümüzü, dilimizi yaşayabilmek ve bu çalışmalar için yeterli desteği alabilmek olmalıdır.

 

Dünya Çerkes Birliği’ni (DÇB) nasıl değerlendiriyorsunuz? 1997’de UNPO’da, Çerkeslerin XIX. yy’da yaşadıklarının sürgün ve soykırım olduğunu, Çerkeslerin çifte vatandaşlık ve tarihsel topraklarına koşulsuz dönüş haklarının olduğu kararlarının alınmasını sağlayan DÇB gerçeğinden hareketle kamuoyumuzda ‘2000 öncesi ve sonrası’ DÇB’nin iki farklı yanı oldu’ değerlendirmelerine katılıyor musunuz? Nasıl bir Dünya Çerkesleri Birliği/Uluslararası Birlik hayal ediyorsunuz? Diaspora merkezli birlik düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Dünya Çerkes Birliği’nin kuruluş sürecini hepimiz biliyoruz. 1989 yılında “Sürgünün 125. Yılı Kültür Haftası”nda anavatan, Suriye, Ürdün, Amerika, Almanya ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen temsilcilerin katıldığı etkinlik DÇB’nin kuruluşunun ilk adımı olmuştur. Sorunuzda belirttiğiniz gibi bu örgüt Çerkeslerin yaşadığının sürgün ve soykırım olduğunu, çifte vatandaşlık ve dönüş hakkını savunan ve UNPO’ya kabul ettiren bir örgüttür. 2000 öncesi ve sonrası DÇB’nin iki farklı yanı olduğu değerlendirmesine de elbette katılıyoruz. DÇB sonuçta Rusya yasalarına göre kurulmuş olan bir sivil toplum kuruluşu. Faaliyet gösterdiği ülkenin siyasal ikliminden, demokrasi alanındaki değişim/dönüşümünden etkilenmesi kaçınılmazdır. Bize göre sorun DÇB’yi doğru konumlandırmamak. DÇB Çerkes halkının, anavatan ve diasporada tüm siyasi sorunlarının çözüm noktası değildir. Farklı ülkelerde, o ülkelerin yasalarına göre kurulmuş olan sivil toplum kuruluşlarının anavatanla ilişkilerde kolaylık sağlamak üzere kurdukları bir örgütlenmedir. Beğenmediğiniz, onaylamadığınız söylem ve etkinliklerine itiraz edebilirsiniz. Nitekim KAFFED geçmişte pek çok konuda (anadillerin eğitimine kısıtlamalar getirilmesi, Martin Koçesoko ve Guaşe Ruslan olayı vb.) DÇB’ye rağmen itirazlarını dile getirmiştir.

Çerkes halkının önünü açacak, geleceğine ışık tutacak, ilkeleri konusunda mutabık kalınmış alternatif bir yapılanma olması durumunda elbette değerlendirilir. Ancak alternatifini yaratmadan örgütlü bir yapıyı dağıtmak veya ayrılmak doğru değildir.

KAFFED’in ve üye derneklerinin öncelikli sorumluluklarının kendi tüzükleri ve misyonları doğrultusunda yapmaları gereken çalışmalar olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de asimilasyonun hızı, anadilin kaybolmaya yüz tutmuş olması, örgütlenme sorunlarımız, yasal haklarımız gibi odaklanmamız ve mücadele etmemiz gereken sorunlar var. Yüzü anavatana dönük ama merkezine bu sorunları koyan bir perspektifle zaman kaybetmeden çalışmalıyız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz