21 Mayıs benim için, tarih boyunca unutulmaz bir acıyı ve haksızlığı temsil eden Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü anma günüdür. Bu tarih, binlerce insanın vatanlarından zorla koparılarak sürüldüğü ve birçoklarının hayatını kaybettiği trajik bir dönemi hatırlatır. Türkiye diasporasında da yıllardır bu tarihte eylem ve anma etkinlikleri yapılmaktadır. Fikir ayrılıklarının çok fazla olduğu anma ve eylemler bu toplum için yıllardır hep bir tartışma konusu olarak yerini alır. Gelecek nesillere aktarılan kültürel yapının en büyük parçası benim için hiç şüphesiz sürgün ve soykırım tarihidir. Var olduğumuz toplumda yer edindiğimiz süreç bu tarih ile başladı. Sürgün ve soykırım tarihi ve içeriğinin “biz” kalabilmek adına bilinmesi ve fikir sahibi olunması gerektiğini düşünüyorum.
Gençler bu günün önemini anlamak için geçmişi öğrenmeye ve hatırlamaya yönelik bir fırsat bulur, çeşitli etkinliklere katılırlar ve çeşitli platformlarda seslerini duyururlar. Ancak yapılan etkinliklerin yeterli olup olmadığı konusundaki görüşler farklılık gösterebilir. Kimi gençler, bu tür anma etkinliklerinin daha geniş kitlelere ulaşması gerektiğini ve daha fazla farkındalık yaratılması gerektiğini düşünürken, diğerleri ise mevcut çabalardan memnun olabilir.
Gençlerin “Sözünden” 21 Mayıs
Gençlerin, bu önemli tarihi olayın hatırlanması ve gelecek nesillere aktarılması konusundaki görüşleri, toplumun bu trajik geçmişi nasıl anladığı ve gelecekte nasıl ele alacağı konusunda önemli ipuçları sunabilir. Bu bağlamda, gençlerin seslerini duyurması ve bu tür tarihi anmaların etkinliğini artırmak için çaba göstermeleri, geçmişin hatırlanmasına ve kültür aktarımına katkıda bulunulması adına önemlidir.
Bu tarihi olayın gençler üzerindeki etkisi ve yapılan etkinliklerin yeterliliği konusundaki tartışmaların merkezinde, gençlerin kendi seslerini duyurduğu görüşler yatıyor. Genç arkadaşlarımın bu önemli mesele hakkındaki görüşlerini iki soru ile öğrenmek istedim:
“21 Mayıs 1864 sizin için ne ifade ediyor? Yapılan anma ve eylem etkinlikleri sizce yeterli, eksik ya da fazla mı?”

Nemerıko Elanur Duran / Düzce – Uğur Köyü (Mehdi Bey)
21 Mayıs hakkında aslında çok bir bilgim yok. Şöyle söyleyeyim, bize çok tanıtıldığını düşünmüyorum. Küçüklüğümden beri gerek gösteriler gerek düğünler olsun hep bunların içinde büyüdüm. Gerekli tanıtımların ve etkinliklerin daha çok yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bizim büyük jenerasyonumuz hem dil konusunda daha çok biliyorlar, daha çok fikirleri var ama biz şu anki jenerasyonun çok bilgi dahilinde olmadığını düşünüyorum.

Dıo Hülda Acar / Düzce – Kazukhable
21 Mayıs bir sürgündür. 21 Mayıs dünyanın bilmesi gereken, insanların öğrenmesi gereken bir soykırımdır aslında. Milyonlarca insanın öldüğü, bir milletin vatanından sürüldüğü, birçok kişinin öldürüldüğü ve birçok insanın kimliğini kaybettiği yerdir. Bunun dünya çapında duyurulması hatta çoğunlukla Türkiye’de değil, dünyanın geriye kalan ülkelerinde de 21 Mayıs’ta en azından bunu anacak, hatırlatacak etkinliklerin düzenlenmesi gerekir. Yıllar boyunca Düzce’de birçok etkinlik yaptık. Bir sürü sessiz kortej yürüyüşleri, bayrak açmalar, Karadeniz sahillerini ziyaret edip karanfil bırakma gibi bir sürü etkinlikle bugünü anarak Türkiye çapında en azından sesimizi duyurmaya çok kez çalıştık. Bence 21 Mayıs’taki asıl derdimizi, problemimizi diğer milletlere ya da diğer insanlara anlatırken çok zorlanıyoruz. Elimizde sağlam bir veri olmaması o dönemin kaynaklarından… Ama en azından daha açık olmalıyız bu konuda.

Haçemiz Selim Ukbe Sezgin / Düzce – Köprübaşı Ömer Efendi Köyü
21 Mayıs biz Çerkes halkı için dünyanın en hüzünlü günlerinden bir tanesi. Nedenine gelecek olursak; 17. yy’da hatta 19. yy’da Çarlık Rusya’sının Çerkesler üzerinde uygulamış olduğu soykırım projesinden dolayıdır. Yıllarca sıcak denizlere inmek isteyen Ruslar, Çerkesleri kendilerine hedef gösterip bizleri anavatanımızdan sürdüler. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir soykırım daha önce yaşanmamıştı. Milyonlarca insanı gemilere balık istif eder gibi koyup, bizleri denizlere sürüp, ölen insanlarımızı denizlere attılar. Kendi dedelerimizden örnek vermemiz gerekirse yıllarca hiçbir şekilde balık yiyemediler. Belki bu birçok insan için saçma bir sebep olabilir lakin biz Çerkes halkı için bu çok önemli bir an. Çünkü o balıklar bizim ölen insanlarımızı, atalarımızı yediler ve bizim insanlarımız da onları yemek istemediler. 21 Mayıs etkinliklerine daha önce katıldım, geçen sene sunuculuğunu yapmıştım. Diasporadaki Çerkeslerin birçoğu Kefken’de bunu anarken biz Düzce’deki Çerkesler olarak ilkini yaparak birkaç yıl önce Düzce’de 21 Mayıs’ı andık. Her sene de bu anma töreni katbekat artarak devam etti. Her yıl 21 Mayıs’ta Anıtpark Meydanı’nda toplanıp beraber sessiz bir şekilde, siyahlar içerisinde bayraklarımızla Cedidiye Camii’ne doğru yürüyüş yapıyoruz. Bu sessiz anma bizler için çok değerli. Çünkü biz Çerkes halkları 21 Mayıs’ta tam anlamıyla sürüldük ve soykırıma uğradık. Tüm Türkiye diasporasında Çerkeslerin farklı farklı bölgelerde 21 Mayıs’ı anması benim için çok değerli bir durum olur. Çünkü farklı farklı yerlerde, farklı çeşitliliklerle birlikte kendi gücümüzü ve birliğimizi gösterebilmemiz için bunu yapmak bizim için bir görevdir.

Yinuh Eslem Melis Önce / Düzce – Siyokhable
21 Mayıs benim için bir soykırımdır. Anma törenlerine bizim kültürümüze sahip her insanın katılması ve bu durumun daha da fazlalaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Kültürümüzden olmayan insanların da bunu bilmesi gerekiyor. Anma törenlerimize dahil olabilirler. Anma törenlerimizi daha da büyütebiliriz.

Hemzenkho Ömer Nart Erkan / Bolu – Petsiyehable
21 Mayıs hakkında, daha doğrusu şöyle söylemek gerekirse Çerkesler hakkında, yani ırkım hakkında Türkiye’de kültürümüzü yaşatabildiğimizi düşünüyorum. Yani buna karşı bir uygulama, bir kısıtlama olmadığını düşünüyorum naçizane. Etkinlikler yeterli mi konusunda, şimdi muhatabımız kim olmalı? Burada Türkiye Cumhuriyeti mi? Rusya Federasyonu mu? Çünkü anavatanımız şu anda Rusya Federasyonu sınırları içerisinde. Türkiye’de evet, bir şeyler yapabiliyoruz ama Rusya Federasyonu içerisinde bu kültürlerimizi ne kadar koruyabiliyoruz, açıkçası bunu ben bilmiyorum. Bilmememin sebebi de Türkiye’den Kafkasya’ya gitmenin zor olması. Gidenler var evet, ama kolay değil, vize sorunları ile de karşılaşılıyor. Eğer gidebilseydim bunun hakkında daha çok şey söyleyebilirdim ama en azından Kafkasya’ya Çerkeslerin daha sık gidip gelmesi ve orada yaşamaları gerektiğini düşünüyorum.

Tram Efe Asil Korkmaz / Eskişehir – Belpınar Köyü
Toplumumuzun her ferdinin tarihimizde yaşanan acıları anması kültürümüzün devamı için çok önemli. Tüm halklara yaşadığımız acıları aktarmalı ve dünyaya sesimizi duyurmalıyız.

Hej Furkan Akdemir / Eskişehir – Başara Köyü
21 Mayıs 1864 her yıldönümünde bana nereden ve nasıl, ne şartlar altında bu topraklara geldiğimizi hatırlatan, yaşanan sürgün ve soykırımı anmayı, unutmamayı ve unutturmamayı hatırlatan, Çerkesler ve diğer Kafkas halkları için son derece önemli bir tarihtir.

Dzibe Ahmet Taymaz / Düzce – Hacı Atıf Köyü
Bence bu tarz etkinliklerin asıl amacı kamuoyundaki farkındalığı artırmak ve tepki çekmek olduğundan dolayı nüfusun yoğun olduğu yerlerde yapılması gerekiyor. Bu yüzden Taksim gibi yerlerde yapılmasını daha doğru buluyorum. Böyle yerlerde yapılırsa eğer daha çok kişi görür, daha çok kişiye sesimizi duyururuz diye düşünüyorum.

Nehuş Nerit Tandoğdu / Eskişehir – Oklubal Köyü
Halihazırda diasporadaki pek çok dernek tarafından düzenlenen anma etkinlikleri son derece önemli ve bu anma etkinliklerine ek olarak; yaşanan vahşice olayı pek çok kişiye duyurabilmek için, sesimizi pek çok kişiye ulaştırabilmek için sosyal medya mecralarını son derece etkili bir şekilde kullanmak zorundayız. Gerek Instagram, gerek Facebook, gerek Twitter, gerek YouTube’a münhasır kaliteli içerikler ve sesimizi etkili bir şekilde duyurabileceğimiz içerikler oluşturmak zorundayız.
Dzibe Salih Taymaz / Düzce – Hacı Atıf Köyü
Şahsi düşüncem yapılan etkinliklerin yeterli olmadığıdır. Her ne kadar bu etkinliklerin yeterli olduğunu düşünen insanlar olsa da bu etkinliklere katılması gereken Kafkas kökenli insanların sayısı kesinlikle yeterli değildir.

Hej Emircan Akdemir / Eskişehir – Başara Köyü
21 Mayıs tüm insanlık için çok önemli bir gündür. Soykırım bir insan hakları suçudur. 21 Mayıs da bu insan hakları suçlarından birinin yaşandığı gündür. Tüm insanlığın bugünü protesto edip bir soykırım olarak kabul etmesi gerekmektedir.