Merhaba…
Haziran ayı yazımızda babalarımızın rahatsızlıklarından en sık görülen iyi huylu prostat büyümesinden bahsedelim mi?
Prostat erkeklerde bulunan, meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılayan, spermleri testislerden getiren tüplerin (vas deferens) açıldığı bir salgı bezidir. İdrar torbasının (mesane) hemen altında yer alır, içerisinden idrar kanalı (üretra) geçer.
Benign prostat hiperplazisi (BPH) sıklıkla 50 yaşından itibaren prostat dokusunun büyümesi ve idrar torbasına ve idrar kanallarına bası yapmasına bağlı belirtilerle kendini gösterir ve çoğunlukla kişinin yaşam kalitesini bozacak düzeylere gelebilir. İstatistiki verilere göre 50 yaş üstü erkeklerin %25’inde, 80 yaş üstünde %90’ında prostat büyümesi gelişmekte olup yaşlanmaya bağlı doğal bir süreç olduğu düşünülmektedir.
BPH kanser değildir, kansere neden olmaz. Ancak bazen prostat büyümesi ve kanseri birlikte görülebilir.
İdrar yapmada zorlanma, sık ve az miktarda idrar çıkışı en sık belirtidir. Prostat büyüdükçe idrar torbası ve kanallarına bası oluşturur.
İdrar torbasının tam boşaltılamaması, zamanla idrar yolları ve böbrek enfeksiyonlarına yol açabilir.
Bulgular prostat büyümesi ve idrar kanalına basının artmasıyla orantılı olarak belirginleşir. Bunlar:
* Sık ve aniden gelen idrara çıkma isteği, özellikle gece tuvalete gitmek için uyanmak
* İdrar çıkışının geç başlaması, zayıf idrar akışı, idrarda çatallanma
* Mesanenin boşaltılamadığı hissi ve ıkınma ihtiyacı
* İdrar çıkışı bittikten sonra uzun süre damlama, yanma ve sızı
* Sık tekrarlanan idrar yolu enfeksiyonu
* İdrarda kan görülmesi
* Mesane taşı
Günümüzde BPH nedeni tam bilinmemekle birlikte, kişinin aldığı ilaçların yen etkisi olarak veya yaşla birlikte kabaca erkeklik hormonu olarak tanımlanan testosteron miktarının azalması, bunun aktif formu olan DHT miktarının artması, artan östrojen hormonunun, prostat bezinde bazı hücrelerin gelişimini tetiklemesi sonucu bezde büyümeye neden olduğu ileri sürülmektedir. Özetle yaşla birlikte değişen hormon profilinin sebep olduğu söylenebilir. Buradan hareketle doktor kontrolünde olmadan alınan hormonların istenmeyen etkileri olabileceğini hatırlatmak isterim.
BPH’de genetik faktörlerin, obezitenin etkili olduğu bilinmektedir. Ailesinde BPH öyküsü olanlarda, vücut kitle indeksi ve artmış göbek çevresi bulunan kişilerde görülme sıklığının arttığı bildirilmektedir.
BPH tanısı, hastanın şikâyetlerinin sorgulandığı uluslararası prostat semptom skoru (IPSS), doktorun elle makattan yaptığı prostat muayenesi, kanda PSA tayini, saniyedeki idrar çıkışının ölçüldüğü “üroflowmetri” dediğimiz “idrar akım hızı” testi ve ultrasonografi (USG) ile konabilir. PSA değerindeki artış, prostat bezinin büyümeye başladığının ve prostat kanserinin göstergesidir.
Genellikle sıralama şu şekildedir: Üroloji doktorunuzla sözlü görüşme, makattan elle muayene, kan tahlili, idrara sıkışıkken USG ile prostat boyutlarının belirlenmesi, “idrar akım hızı” testi, gerekli görülürse idrar tahlili ve “rezidüe – artık idrar tayini” dediğimiz boşaltılan idrar sonrası mesanede ne kadar idrar kaldığını ölçmek üzere USG.
Prostat büyümesi, yukarıdaki belirtilere neden olursa tedavi edilmelidir. Aksi halde idrar çıkışındaki zorlanma ve azalma zamanla hastanın yaşam kalitesini bozar, idrar yolu-böbrek enfeksiyonlarına, mesane taşlarına neden olabilir.
Tedavi hastanın yaşı, şikâyetleri, eşlik eden diğer hastalıklarına göre farklılık göstermektedir. Genellikle erken dönemde ilaçla tedavi tercih edilmektedir. Bu ilaçlar, idrar yolları ve mesanedeki kasılmayı azaltıp idrar akışını artırır. Tedavinin etkili olabilmesi için minimum 6 ay kullanılması gerekir.
BPH tedavisi, hastanın prostat boyutları, şikâyetlerinin, eşlik edebilecek idrar yolu enfeksiyonu ve mesane taşı gibi rahatsızlıkların değerlendirildiği takip gerektiren bir rahatsızlıktır.
İlerleyen dönemlerde ilaç tedavisinin etkin olmadığı veya hastanın diğer rahatsızlıkları nedeniyle kullanılamadığı durumlarda lazerle tedavi (lazer greenlight prostatektomi, holmium lazer ile yapılan prostat ameliyatı – HoLEP), radyofrekans tedavisi (prostat SBA), kapalı (TUR-P) veya açık cerrahi tedavi uygulanır.
BPH gelişimini önlemek için obezitenin, özellikle göbek çevresindeki artışın önlenmesi sağlanmalıdır. Kırmızı et, yağ-karbonhidrat ile beslenme prostat büyüme riskini artırırken, sebze ağırlıklı beslenme, düzenli egzersizle BPH riski azaltılabilir.
Yukarıda tanımladığımız şikâyetlerin hiçbiri olmasa bile prostat bezinin 50’li yaşlarda büyümeye başladığı unutulmamalıdır. Halk arasında yanlış ifade edilen “Prostatım var” sözü aslında prostat büyümesini ifade etmektedir. Yani sağlıklı her erkekte prostat vardır ve yaşla büyümektedir.
O halde 50 yaş hediyesi olarak bir üroloji doktoru ile görüşüp gerekli testleri yaptırmanız erken tanı almanızı sağlar.
Sağlıcakla kalın…