-Jineps (J.): Nasıl bir KAFFED/Federasyon/Birlik hayaliniz var? Üye derneklerle ilişkiler, uluslararası kurumlarla ilişkiler, sürgün, soykırım, başta anadili olmak üzere kimliğe ve kültüre dair her konuda nasıl bir birlik? Mevcut durumun ihtiyacı karşıladığı seçeneği de var elbette.
-Kafkas Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Eren Özden (E.Ö.): KAFFED mevcut durumda diasporadaki en büyük STK (sivil toplum kuruluşu) olma özelliğine sahip. Bu kapsamda bizler için önemli bir kazanım ve değerdir. Bu noktada KAFFED’in geliştirilmesi, daha etkin hale getirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak mevcut duruma bakacak olur isek bunun bazı geçerli sebepleri olmakla birlikte kurumsallık sürecini halen tamamlayamamış bir yapısı olduğunu vurgulamak gerekir. Bunun getirdiği bazı sorunlar da elbette var. Bu noktada planlama ve programlama, derneklerle iletişim, kurumsal kimlik ve etkileşim, anavatan ilişkileri alanlarında gelişme kaydedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak kurumsallaşma için ekonomik olarak güçlü olmak gerekmektedir. Mevcut durumda yaşanan eksikliklerin de birçok sebebi var. Özellikle ekonomik zorluklar birçok projenin hayata geçirilmesini engellemektedir. Bunların her biri de ayrı ayrı üzerine konuşulması gereken meselelerdir. Bu kapsamda KAFFED’e yapılacak eleştirilerin de neden-sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
KAFFED’i oluşturan unsurlar dernekler ve neticede bu derneklere üye olan insanlardır. KAFFED’in güçlenmesi en başta yereldeki derneklerin güçlenmesi ile olacaktır. Burada sorumluluk biz derneklere de aittir. Biz KAFFED’i önemli bir unsur olarak görüyor ve gelişimi için samimiyetle çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Elbette KAFFED’in bazı kararlarını ve seçimlerini eleştirebiliriz ancak kazanımlarımıza sahip çıkamazsak ileriye değil geriye gitmiş oluruz.
-J.: Siyasi kararları, hemen her sosyal tabakadan insanların üye olduğu kültürel derneklerin birliği gerçeğinden hareketle nasıl almalı? Dernekler ve KAFFED siyaseten neyi ne kadar yapabilir? Kimliğe dair talepler demokrasi ile ilintili. Kendinizi ifade edeceğiniz kamusal alanların en etkili olduğu yer TBMM ve orada temsiliyetimiz yok. Yerelde yoğun yaşadığımız kentlerde belediye başkanlığı seçimlerinde ağırlığımız tartışılır. Ne yapmalı, nasıl yapmalı?
-E.Ö.: Siyaset toplumun bir gerçeği ve gereksinimidir. Türkiye’de de siyaset oldukça etkili bir alandır. Bu sebeple siyasi hareketlerden ayrı durmamız mümkün değildir. Ülkedeki siyasi ayrışmaların arttığı dönemlerde bu durumdan STK’ların etkilenmemesi de mümkün olamamaktadır. Derneklerimiz siyasi bir amaçla hareket eden oluşumlar değildir. Bu kapsamda toplumun her siyasi görüşünden insanı içinde barındırmaktadır. Ancak bu durum derneklerin siyasetle olan ilişkilerine engel teşkil etmemelidir. Az önce bahsettiğimiz gibi ülkede kutuplaşmanın arttığı dönemler esasen bu alandaki tartışmaların yaşanmasına sebep olmaktadır. Ancak biz bu tartışmaları sığ tartışmalar olarak görmekteyiz. Derneklerin tüm siyasi temsilcilerle ilişki içerisinde olması, toplumun ihtiyaçlarını siyasetçilere iletme gücü ve imkânı olmalıdır. Ancak siyasi parti gibi söylemlerin yeri de dernekler olmamalıdır. Buradaki tavır ve söylemlerin dikkatli şekilde kamuoyuna aktarılması gerekmektedir.
Siyasi gücün gelişebilmesi yine derneklerin üye sayılarının artması ile mümkün olacaktır. Zira siyasette etkileşim içerisinde olunan kişi sayısı muhatap alınmada en önemli unsurlardan biridir.
TBMM’deki etkinlik de yine mevcut siyasetin içerisinde soydaşlarımıza vereceğimiz destek ile artacaktır. Aslen oldukça fazla olan potansiyelimizi kullanamamaktayız. Buradaki en önemli sebep ise STK’larımızın üye sayılarının oldukça düşük olmasıdır. Sürece buradan başlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak gelinen sürece bakılırsa bunun da çok kolay aşılabilir bir sorun olmadığını kabul etmek gerek.
-J. : Türkiye ölçeğinde en geniş, deyim yerindeyse kahir ekseriyeti kucaklayacak siyaseten karar alıp uygulayacak bir yapı olmalı mı? Olabilir mi?
-E.Ö.: Mevcut şartlarda herkesi kucaklayacak bir yapının var olması kanaatimizce çok mümkün görünmemektedir. Türkiye’de yerleşik Kafkas halklarının ortak bir Kafkasya bakışı olmadığı gibi, diasporadaki tutumları da benzer şekilde farklı fraksiyonlara sahiptir. Buna karşılık farklı siyasetleri ve bakış açılarını benimseyen farklı kurumların sayısının çoğalması önemli bir gelişim olabilir. Temsiliyetin artması bakımından bu konuyu önemsiyoruz. Bunlarla birlikte ortak bir çerçeve zor zamanlarda ortaya çıkmaktadır. En son yaşanan deprem sürecinde tüm STK’ların ortak şekilde çalışmalar yaptığını ve kenetlendiğini görmüştük. Olağanüstü hallerde toplumumuz kenetlenmekte ve birlikte hareket edebilmektedir. Bu sebeple kültürel ve/veya siyasi çalışma yapan kurumlarımızın tek bir yerde toplanması fikrinden öte çeşitlendirilmesi bizce daha iyi sonuç verecektir. KAFFED’in de kendi dinamikleri çerçevesinde daha etkin hale gelmesi, büyümesi de topluma önemli katkı sağlayacaktır.
Ayrıca siyaset için dernekler ve federasyonlardan başka mekanizmalar ve alanlar (düşünce grupları vb.) oluşturulabilir. Siyasi fikir tartışmaları bu gruplarda daha çok şekillenebilir.
-Jineps: Dünya Çerkes Birliği’ni (DÇB) nasıl değerlendiriyorsunuz? 1997’de UNPO’da, Çerkeslerin XIX. yy’da yaşadıklarının sürgün ve soykırım olduğunu, Çerkeslerin çifte vatandaşlık ve tarihsel topraklarına koşulsuz dönüş haklarının olduğu kararlarının alınmasını sağlayan DÇB gerçeğinden hareketle kamuoyumuzda ‘2000 öncesi ve sonrası DÇB’nin iki farklı yanı oldu’ değerlendirmelerine katılıyor musunuz? Nasıl bir Dünya Çerkesleri Birliği/Uluslararası Birlik hayal ediyorsunuz? Diaspora merkezli birlik düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-E.Ö.: Dünya Çerkes Birliği, olumlu düşüncelerle kurulmuş önemli bir yapıdır. Bugüne kadar yaptıkları ile topluma katkıları da fazladır. Ancak diasporada son dönemlerde tartışmaların içine çekilmiş ve hatta KAFFED genel kurulunda üyelik durumu oylanmak üzere gündeme alınmıştır. Bu tartışmalar içerisinde bazı eleştirilere hak vermekle birlikte bazı eleştirileri gerçekleri görmezden gelen yaklaşımlar olarak değerlendiriyoruz. DÇB’nin merkezi Rusya sınırları içerisindedir. Haliyle Rusya’dan bağımsız bir kurum olarak değerlendirilebilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte belirli kurucuları ve delegeleri bulunan demokratik bir kurumdur. Bu kurumlar süreç içerisinde kararlar alırlar. Bu kararlar tartışılır, eleştirilir ya da takdir edilir. Kurumun toplum nezdinde eleştirilmesine bir itirazın olmaması gerekir. Bu kurumlar aynı zamanda toplumun demokratik tartışmalarının yapılmasını sağlayan önemli mekanizmalardır. Ancak neticede uluslararası bir temsil amacı ve misyonu bulunan bu yapılara yıkıcı tutumlarla yaklaşmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Kurumları beğenmediğimiz zaman yıkmak yerine doğru zeminde toplumsal tartışmaları yapmayı amaçlamanın daha etkin bir tercih olduğu kanaatindeyiz.
Diaspora merkezli başka bir birlik kurulması hususu da toplumda tartışılmalıdır. Bu konuda bir ihtiyaç var ise de kurulmalıdır. Bu konuda bazı talepler dile getirilmektedir ancak bunun için henüz yeterli bir altyapının oluşmadığını düşünmekteyiz. Diasporada bulunan kurumlar da bazen DÇB ile aynı çerçevelerde eleştirilebilmektedir. Önemli olan şeklen bir yapı kurmak değil toplumu temsil eden bir yapı kurmaktır. Bu oluşumların yüzü Kafkasya’ya dönük, kültürümüzü Xabze’ye uygun, doğduğu topraklarda ve diasporada yaşatma amaçlarına uygun hareket etmesi gerekmektedir.
DÇB’nin mevcut potansiyelini ve varlığını elinde tutabilmesi için toplumun taleplerine ve eleştirilerine kulak vermesi ve daha kapsayıcı politikalar geliştirmesi bizce önemlidir. Buradaki sorumluluk da seçilmiş başkan ve yöneticilere ve sonrasında genel kurul üyelerine aittir. Her ne kadar son dönemlerde bazı talihsiz ve doğru bulmadığımız ifadeleri olsa da DÇB’yi toplumumuz için kurum olarak değerli görüyoruz. Ancak her zaman toplumlar daha iyiyi aramak zorundadır. Bu, gelişimin zorunlu unsurudur. Bu noktadaki arayış ve eleştirilere de hak vermekteyiz.
Kafkas Çerkes Derneği Yönetim Kurulu
Eren Özden (Başkan), Sema Kılınç, Oğuz Şaban Özkan, Ali Çetin, Sinan Gül, İbrahim Hayır, Hakan Dağlı, Nihat Güneş, Bahri Özdemir, Ender Üçyıldız, Ömer Özbek.